ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
31 Mart seçimlerinin sonuçlarına dair çok uzun ve kapsamlı analizler yapacağız ancak henüz oy sayımı bile bitmeden yapılacak en temel yorum şu; Erdoğan nefreti belirleyici oldu.
Seçmen dünyanın her yerinde böyledir. Oy tercihini bazen sevdiği-istediği aday değil kaçtığı-korktuğu aday belirler. Mesela Amerikan halkı 2020 seçimlerinde Biden’i sevdiğinden değil Trump’tan korktuğu için oy vermişti.
31 Mart yerel seçimlerinin bana göre en belirgin mesajı buydu. Seçim sonucunu CHP adaylarının cazibesi, kampanyalarının başarısı değil Erdoğan nefreti-öfkesi belirledi. Türk halkı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a bir dönemin popüler tabiriyle ‘artık seninle değilim’ dedi.
Erdoğan ve AKP’lilerin “Sorunlarımız var ama ancak Erdoğan çözer!” söylemi de boşa düşmüş oldu. Seçmen dünkü sonuçlarla “Hayır Erdoğan çözemez, bilakis sorunların kaynağı sistemin kendisi!” demiş oldu. Sonuç itibariyle Erdoğan ağır bir yara aldı ve bu kolay kapatılabilecek türden bir hasar değil.
AKP’li Şamil Tayyar’ın tabiriyle dünkü sonuçlar iktidar için ‘siyasi bir afet.’
Peki şimdi ne olacak?
Erdoğan klasikleşen ‘Balkon Konuşması’nı yaptı ama eski halinden eser yoktu. Ne kalabalık ne coşku ne de heyecan. AKP Genel Merkezi’nde matem havası vardı. Seçim sürecindekinin aksine yumuşak, yapıcı bir dil kullandı ama bugünden itibaren daha da sertleşecek. Halk desteğini kaybetmiş olmak Erdoğan’ı daha sert politikalar takip etmeye itecek.
Özellikle de bürokrasiye daha fazla baskı yaparak tek adam rejimini sürdürmenin yoluna bakacak. Rejimin bir ayağı halk öbür ayağı bürokrasiydi. Halk ayağı artık yok. Ancak Erdoğan’ın önünde bir açmaz var. Bürokrasi siyasetteki hava değişimini erken fark etmesiyle bilinir.
Dünkü sonuçlardan sonra Erdoğan’ın üzerinde yürüdüğü zemin çatladı. Bu çatlağı tamir edip yayılmasını engellemek hiç kolay değil. Şimdi o çatlaklardan gemiyi terk edenler olacak. Düne kadar Erdoğan’ın kanunsuz emirlerini gözü kapalı yerine getiren bürokratlar bir suç işlerken daha ürkek davranacak.
Erdoğan, ‘halkın ardından bürokrasi de kaymasın’ diye bu sabahtan itibaren Ankara’ya ağırlık verecektir. Ancak işi düne oranla daha zor. Bu nokta da bürokrasiye hatırlatma yapmakta fayda var. Sırtınızı dayayıp her türlü hukuksuzluğu ahlaksızlığı yaptığınız Reis’iniz yolcu. Artık sizi koruyup kollayamaz.
Ayrıca şundan da emin olun ki ilk fırsatta sizi satacak ve “Suç işlerken bana mı sordunuz?” diyecek. O yüzden bugünden tezi yok hukuka dönme şansını kaçırmamanızda fayda var.
Seçmenin mesajlarına kısa kısa bakarsak;
- Erdoğan devri kapandı. Erdoğan kendini adayların da önüne koyup şehir şehir gezdi, referanduma-güven oyuna çevirdiği seçimleri kaybetti.
- Bakmayın AKP trollerinin ve yönetiminin kuyruğu dik tutma söylemlerine. Saray ve avanesi halktan o kadar kopuk ki hala olayı kavrayabilmiş değiller.
- Fatih Erbakan, AKP ve Erdoğan’ın alternatifi olduğunu kanıtlamış oldu. Artık daha güçlü bir oyuncu.
- Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu bir daha geri gelemeyecek şekilde sahneden indi. Akşener kalmak için diretse de dünkü sonuçlarla siyasi ömrünü tamamlamış oldu.
- Eğer doğru bir adayla Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilse tablo çok farklı olabilirmiş. Ekrem İmamoğlu artık Erdoğan sonrasının siyasi figürü oldu.
- Veliaht tartışmaları dün itibariyle bitti. Erdoğan’ın halefi İmamoğlu oldu.
- Ne Bilal Erdoğan ne de damat Selçuk Bayraktar’ın siyaseten varlık gösteremeyeceği bir sosyoloji ortaya çıktı.
- Devlet Bahçeli ve MHP kilit parti rolünü kaybetti. MHP ile AKP arasındaki adı konmamış gerginlik bir üst aşamaya geçecektir. Devlet Bahçeli’nin yaşı ve sağlığı da büyük bir kriz nedeni. AKP-MHP ile olan ortaklığı artık daha güçlü sorgulayacaktır.
- Gelecek Partisi, Deva Partisi, Saadet Partisi ve Memleket Partisi siyasi ömürlerini tamamladı denebilir.
- Ekonomik kriz sanılandan daha derin. Saray ve AKP elitleri bu gerçeğe uzak. Faturasını da ağır ödediler. Derin yoksulluk, hayat pahalılığı ve emekliye gösterilen muamele sandığa sert yansıdı.
- Mansur Yavaş ‘az laf çok iş’ söylemiyle siyasette yeni bir dil geliştirdi. Rekor oyla seçimi kazandı. Melih Gökçek gibi şirret siyasilere duyulan tepkinin sembolü oldu.
- Erdoğan ‘hasar kontrolü’ yapmak için kurmaylarıyla kafa kafaya verip yeni söylemler üretecektir. Özellikle de “Türkiye’de diktatörlük var, seçimler eşit ve adil değil diyordunuz. İşte gördünüz gayet demokratik bir sistemimiz var” söylemini kullanacaklar. Bilhassa yurt dışında. Ancak sandıktan çıkan ezici galibiyet seçimin eşit özgür ve adil olduğunu göstermiyor. Aksine bir de eşit, özgür ve adil bir seçim olsa AKP’nin tarihe gömüleceğini gösteriyor.
- AKP seçmeninin sandığa gitmediği ya da Saray’a tepki olarak Yeniden Refah’a yöneldiği net olarak görüldü.
- Gerek Erdoğan’ın gerekse de Devlet Bahçeli’nin yaşı, sağlık sorunları ve aldıkları darbe bundan sonraki süreçte daha çok gündem olacak. Hasarı toparlamaya her ikisinin de nefesi yetmeyebilir.
- Kürtler stratejik hamlelerle bu seçiminde en kilit seçmen grubu oldu.
- Sosyal medyanın, bağımsız gazetecilerin ne kadar önemli – etkili olduğu tescillendi. Tüm medyayı ele geçirseniz bile bir sosyal medya hesabı yalanlarınızı yıkabiliyor.
- Son olarak dünkü seçim bir genel seçim olsaydı bugün Erdoğan siyaset sahnesinden silinmiş olacaktı.
Dediğim gibi; 31 Mart seçimleri ile ilgili çok şey söyleyecek, yazacak , anlatacak ve analiz edeceğiz. Ancak ilk etapta, sıcağı sıcağına söylenecek şey şu; seçmen Erdoğan’dan kaçtı!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***