TARIK TOROS | YORUM
İran füzelerinin havalandığı, süratle İsrail’e doğru yol aldığı, yerel saatle gece yarısından sonra vurmaya başlayacağı bilgilerini alınca uyku tutmadı. Bir gözüm BBC’de diğeri internette, sabahladım. Dünya kanallarını dolaşınca fark ettim ki adeta izinler iptal edilmiş, olağanüstü yayına geçilmiş. Beyaz Saray’daki “durum odası”ndan Başkan Biden’lı iki kare fotoğraf paylaşıldı. Ekranda sürekli açık “Canlı-Tel Aviv” penceresi endişeleri körüklüyordu.
***
Pazar, sabahın ilk ışıklarıyla füzelerin hedeflerine ulaşamadan imha edildiği bilgisini verdi kanallar. Fakat alarm devam ediyordu. Birkaç saat uykudan sonra öğlen manzara şuydu: “İsrail, karşılık vermemesi için ABD tarafından ikna edilmeye çalışılıyor.”
Dünya nefesini tutmuş, “beklenen savaş çıktı mı” şüphesi beyinleri zorlarken peş peşe gelen açıklamalar kamuoyunun ustaca ve bilinçli biçimde oyalandığını gösterdi.
***
İsrail-İran gerilimi, 1 Nisan’da başladı. Şam’daki İran konsolosluğu vuruldu ve 7’si İran devrim muhafızı 13 kişi hayatını kaybetti. Suriye ve İran, saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu. İsrail ne doğruladı ne de yalanladı. İsrail kaynakları, vurulan yerin konsolosluk olmadığını devrim muhafızlarının karargâhı olduğunu savundu. Bu hafifletici bir sebep mi, ayrı konu.
Unutuluyor: Geçtiğimiz 20 Ocak’ta da Şam yakınlarında bir saldırı olmuş ve içinde devrim muhafızı ve istihbaratçıların olduğu 5 İranlı üst düzey isim öldürülmüştü. İran, bundan da İsrail’i sorumlu tutmuştu.
1 Nisan saldırısı ise öfkeyi büyüttüğü gibi, artık buna bir karşılık verilmesini kaçınılmaz kıldı. Sonuçta cumartesi günü, İran’dan üç farklı tipte 300’ün üzerinde füze ateşlendi. Bu, İran topraklarından İsrail topraklarına doğrudan ilk saldırı olarak kayda geçti. Füzelerden birkaçı hariç hiçbiri İsrail sınırlarını geçemedi. ABD ve İngiltere başta, Fransa, Ürdün, hatta Suudi Arabistan güçleri, füzeleri hedeflerine varamadan imha etti.
İran’dan balistik füzeler, seyir füzeleri ve SİHA’lar ateşlenmişti. Bunların her biri için farklı önleyici sistemler gerekiyordu. İsrail’in tek başına buna ne gücü ne de imkânı yeterdi. İşin maliyeti bile El Cezire’ye göre 1 milyar doları geçiyordu.
***
Bunlar bilinenler. Bir de bilinmeyenler var:
İran füze saldırısını neden sürdürmedi ve neden daha etkili füzeler yerine düşük profilli olanları tercih etti? Neyseki dünyayı merakta bırakmadılar. İran Dışişleri Bakanı, komşu ülkeleri 72 saat önce haberdar ettiklerini söyledi. Tahran’dan, “Operasyon başarıyla tamamlandı ve amacına ulaştı.” mesajı paylaşıldı. ABD Dışişleri Bakanı da bunu teyit etti. Tepkinin belli sınırlar içinde kalacağını biliyorlarmış, İran’la ABD arasında gayrı resmi diplomatik bir köprü kurulmuş.
***
Yani İran, halkına verdiği sözü tutmak, kendi kamuoyunu rahatlatmak için “zarar verme amacı gütmeyen” bir saldırı planlamış. Bunu da 3 gün önce dosta düşmana ilan etmiş. Dünyaya “üçüncü dünya savaşı demosu” izletilmiş. ABD, İsrail’i karşılık vermemesi için ikna etmeye çalışırken aslında ne döndüğünü biliyormuş ve İran’ın gövde gösterisine örtülü izin vermiş.
***
İran liderliğinin iç siyasette kuyruğu dik tutmak için buna ihtiyacı vardı ve hedefine ulaştı. Tabi bir kere daha görüldü ki, ABD ve (başta İngiltere) müttefikleri olmadan İsrail koca bir hiç. İran füzelerinin, Gazze katliamında sıkışan Netanyahu’ya bir can simidi olduğuna da kuşku yok.
***
Konunun Türkiye’yi ilgilendiren tarafı yok mu?
Var elbette: Kürecik’teki radar üssü, özellikle İsrail’e yönelik füze saldırılarına karşı erken uyarı radarı olarak görev yapıyor ve İran füzelerini tespit edip vaktinde uyarması gereken yerleri uyardı. İletişim Başkanlığı cumartesi gecesi, “İsrail gibi NATO müttefiki olmayan ülkelerle bilgi paylaşımı söz konusu değildir.” diye açıklama yaparken bunu doğruladı esasen.
Alemi kendileri gibi sersem sanıyorlar. Bilgiyi ABD ile paylaşmanız yetiyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***