Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

DEM Parti’nin ‘Kürt Dili ve Stratejisi’ ne anlama geliyor?


Mazlum BUCUKA


31 Mart seçimlerine 19 gün kala, 12 Mart’ta Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), il ve ilçe eşbaşkan adaylarıyla birlikte Ağrı Doğubayazıt’ta Kürt alim, şair, filozof Ehmedê Xanî’nin türbesinde ‘Kürt Dili ve Kültürü Stratejisi’ni açıkladı.

Açıklama yapılmadan önce deklerasyonun DEM Parti’nin tüm belediyelerinin yönetim şeklini belirleyeceği belirtilmişti. Bu açıdan partide Kürtçeye ve Kürt kültürüne dair belediyelerin nasıl bir yol izleyeceği ve nasıl bir işlevi olacağı tartışılmaya başlanmıştı. Nitekim yakın zamanda Kürtçe seçmeli ders üzerinden Kürtler arasında bir gerginlik çıkmış, DEM Parti çizgisinin dışında farklı siyasal hareketlerden DEM Parti’ye eleştiriler yapılmıştı.

Öte yandan genel seçimlerden ‘mağlup’ ayrıldıktan sonra özeleştiri sürecini ‘Kürdi’ bir politik çıktıyla tamamlayan DEM Parti’nin Meclis’te başlayan Kürtçe ısrarı sahada da karşılık bulmuş, kayyımların kamusal alanda Kürtçeyi baskılayan uygulamalarıyla beraber, halka gitmek için artık Kürtçeye sarılmaktan başka bir seçenek kalmamıştı.

Kaldı ki yerel seçimlere giden süreçte diğer siyasi partiler de bu gerçeği görmüş, Meclis’te mikrofon kapatan partilerin adayları sahaya Kürtçe konuşarak, seçim otobüslerinde Kürtçe müzik çalarak çalışmalarına başlamıştı. DEM Parti ise Kürtçenin sadece bir seçim malzemesi olmadığını, Kürt dilinin ve kültürünün tüm baskılara rağmen kendini yeniden var edebileceğini ama bunun Ankara merkezli siyasetle değil, ancak ‘özyönetimle’, halkın kendisini yönettiği belediyelerle yapılabileceğini hatırlattı, belki de hatırladı.

KÜRT DİLİ VE KÜLTÜRÜ STRATEJİSİ NE ANLAMA GELİYOR?

Açıklamanın yapılış şekli, dili, kimlerin yaptığı, ne zaman yapıldığı ve belki de en önemlisi nerede yapıldığı, bize bunun yönteminin nasıl olacağına dair önemli ipuçları veriyor. Ama bence ‘nerede’ yapıldığını irdelersek, stratejinin aslında ne anlama geldiğini daha iyi kavrayabiliriz.

Deklarasyon, Kürtlerin belki de tek çatı altında toplanabileceği, ideoloji, mezhep, parti ayırt etmeksizin her Kürdün sahiplendiği bir değer olan Ehmedê Xanî’nin türbesinde açıklandı. Mekan seçimi, stratejinin pratiğe geçen ilk adımı olurken kendi içinde farklı anlamlar da barındırıyor. 1 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü talebiyle başlatılan ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nde de bir hafıza durağı* olan türbede, yürüyüşçüler burada soluklanmış, Kürtler arasında birlik mesajları verilmiş, Demokratik İslam Kongresi’nden Mahmut Tanış da “Ehmedê Xanî özgürlüğe aşıktı. Kürtler için Ehmedê Xanî her şey. Bir gün Kürtler özgür olursa bu özgürlük burada ilan edilmeli. Ehmedê Xanî bizim için bir öncü, birliğin nişanesidir” demişti.

Mekan olarak buranın seçilmesi bize iki şeyi gösteriyor: Birincisi Kürtçe yazan, Kürtçe söyleyen, Kürtçe yaşayan alim, şair Ehmedê Xanî’nin türbesi olması; ikincisi Kürtlerin değer kabul ettiği birinin ‘mezarının’ olması. İlk ipucu bizi doğrudan stratejinin temeline, Kürtçe yaşamaya ve yaşatmaya götürüyor. Gayet açık. İkinci ipucu ise bizi tarihe, Kürtlere; diline, kültürüne ve gerçeğine götürüyor.

‘TARİH MEZARDA BAŞLAR’

Cumhuriyet’in 100’üncü yılında dipnot yayınlarından çıkan Kürtler ve Cumhuriyet kitabında Hişyar Özsoy’un Kürtlerin ‘mezarsızlığını’ kaleme aldığı yazısında**, insan ile gömülmek arasındaki ilişkiyi “İnsan topluluklarının yaşama ve ölüme yükledikleri anlamlar, bu olgular etrafında geliştirdiği sembol ve ritüeller devasa bir çeşitlilik gösterse de ölüsünü gömmek evrensel olarak toplumların zamansal ve mekansal devamlılığını sağlayan bir pratik olarak karşımıza çıkar” ifadeleriyle açıklıyor.

Halklar, insanlarını gömdüğü mezarlarla sadece tarihe bir iz bırakmakla kalmıyor, mezarın mekansal tasarımıyla da aslında kültürünü gelecek nesillere aktarıyor. Özsoy’un deyimiyle ‘varlıklarını toprağa kaydediyor.’

Bu gerçekten yola çıkarak deklarasyonun Ehmedê Xanî’nin türbesinde açıklanması, cumhuriyet tarihi boyunca birçok değerini ‘toprağa kaydedemeyen’ ve ulusal tarihi sekteye uğrayan Kürtlerin, kimliğiyle yani dili ve kültürüyle arasında örülen duvarı aşıp kendi tarihiyle yüzleşmesi anlamına da geliyor.

Belki de deklarasyon, tarihçi ve kültürel kuramcı Eva Domanska’nın “Ölüm olmasaydı tarih olmazdı. Tarih ölümden beslenir. Tarih mezarda başlar” sözleriyle sesini yükselterek Kürtleri, kendi dil ve kültür tarihini yeniden, bir mezarda başlatacaktı.

‘ARTIK HERKES KENDİ DUVARININ MİMARIDIR’

Açıklanan strateji özetle DEM Parti’nin belediyelerinde çalışacak her görevlinin iyi Kürtçe okuyup yazmasının sağlanacağını, belediye bünyesindeki tüm çalışmaların ve hizmetlerin Kürtçe olacağını, isimleri Türkçeleştirilen yerleşim yerlerinin Kürtçeyle değiştirileceğini, akademiler kurulacağını ve dille ilgili sosyal alanların oluşturulacağını vadediyor.

Deklarasyonun açıklanmasının ardından Dil ve Kültür Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı’nın söylediği bu sözler, Kürtlerin tarihe bıraktıkları izi takip ederek, kendini var ettiği topraklarda yeniden bir tarih yazımına işaret ediyor:

“Bin yıl öncesinde nasıl burada dağlarımız var idiyse, nasıl buraya kar yağdıysa ve burada rüzgar insanların yüzüne nasıl vurduysa kesin olan bir şey var ki, o da bu topraklarda Kürtçe konuşuluyordu. Şimdi de etrafımıza baktığımızda dağlarımız var, kar var, toprağımız var ve halkımız da var burada. Çünkü halkımız, bu toprakların sahibidir. Kürtçe dilinin asıl sahibidir. Nasıl ki yüzyıllar önce dilimize sahip çıktıysak şimdi de sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Nasıl ki bu topraklardan edebiyat, dil, şiir dünyaya yayıldıysa bundan sonra da buradan yayılmaya devam edecek. Bu yüzyılı Kürtlerin yüzyılı, Kürtçe’nin yüzyılı yapacağız. Bu yüz yıl Kürtçe dilinin zaferi olacak, Kürtlerin kültürünün zaferi olacak.

Yaşasın Kürtçe dili, Yaşasın Kürtlerin dili…”

Sonuç olarak Kürtler, Ehmedê Xanî’nin mezarında, yine Ehmedê Xanî’nin sesiyle tarihteki geleceğe sesleniyor:

“maceraya Xızr û dîwarê yetîman bû selef
vî zemanî her kesek mîmarê dîwarê xwe ye…”

( Yetimlerin duvarı ve Hızır’ın maceraları geride kaldı

Bu zamanda herkes kendi duvarının mimarıdır…)


Notlar:

* İlgili yazı için bkz: Bir hatırlama biçimi olarak yürümek: ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nün hafıza durakları ne anlatıyor?

** (Kürtler ve Cumhuriyet, 1016 syf.,dipnot yayınları, 2023)

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version