Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ahsen-el Kasas -10: Kıssanın senaryo paradigması

Ahsen-el Kasas -10: Kıssanın senaryo paradigması


“Yusuf Suresi’nde birkaç önemli dönüm noktası var: Rüya, Yusuf’un kuyuya atılması, sucunun kurtarması, Züleyha’nın Yusuf’u baştan çıkarma çabası ve sonuçta zindana atılması, Yusuf’un zindandan çıkışı ve Mısır’a gelen kardeşleriyle buluşması. Açıkçası bu kadar zengin dönüm noktasına sahip çok az hikaye vardır.”

M. NEDİM HAZAR | YORUM

“Yazmak ruhun geometrisidir.”

 Platon 

Önce biraz teorik bilgilere bakalım.

Özellikle 18 ve 19. Yüzyılda teorik bağlamda büyük gelişme gösteren ve sinemanın keşfiyle çok daha önem kazanan drama, sanatsal ifade ve hikaye anlatımının karmaşık ve çok katmanlı yönlerini keşfeden, izleyicileri ve okuyucuları duygusal, zihinsel ve bazen de politik düzeyde meydan okumaya davet eden bir sanat formu. 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve günümüze kadar evrilen bu tür, geleneksel anlatı yapılarını sorgulayarak, form ve içerik açısından yenilikçi yaklaşımlar sunmuş.

Modern dramada karakterler, sıradanlığın ötesine geçer ve karmaşık psikolojik profillerle tasvir edilir. Anton Çehov, Henrik Ibsen ve Tennessee Williams gibi yazarlar, karakterlerini derinlemesine keşfederken; onların iç çatışmalarını, dile getirilmemiş arzularını ve toplumsal normlarla mücadelelerini sahneye taşırlar. Bu karakterler, izleyicinin empati kurmasını sağlayacak kadar gerçekçi ve (empatik) relatabldır, fakat aynı zamanda onları şaşırtacak ve düşündürecek kadar da karmaşıktır.

Modern dramaturji, zaman ve mekân algısını dönüştürerek geleneksel anlatı sınırlarını zorlar. Samuel Beckett’ın “Godot’yu Beklerken” eseri veya Harold Pinter’ın oyunları, zamanın durağanlığını ve mekânın soyutluğunu kullanarak izleyiciyi zamansal ve fiziksel sınırların ötesine taşır. Bu eserler, izleyicinin gerçeklik algısını sorgulamasına ve varoluşsal temalar üzerine derinlemesine düşünmesine imkân sağlıyor.

Harold Pinter

Modern dramada diyalog, karakterler arasındaki ilişkileri ve iç çatışmaları yansıtmanın ötesinde bir işlev görmekte. İngiliz tiyatrosunun 20. yüzyılın ikinci yarısındaki en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Harold Pinter’ın eserlerindeki “Pinteresque” sessizlikler ve dolaylı konuşmalar, söylenmeyenlerin ve alt metnin gücünü ortaya çıkarması açısından önem arz eder. Bu meyanda Kur’an’da da sıklıkla karşımıza çıkan monologlar karakterlerin iç dünyasını ve kişisel sorgulamalarını doğrudan izleyici/okur/muhatap ile çok önemli bir paylaşma aracı haline geliyor.

Öte yandan modern dramatürjiler, anlatı yapılarında deneysellikle öne çıkar bir yapıdadır. Bertolt Brecht’in epik tiyatrosu, olay örgüsünü lineer olmayan bir biçimde sunarak izleyicinin duygusal olarak olaylara kapılmasını engellerken onları eleştirel bir mesafe alarak olayları sorgulamaya teşvik ediyor. Bu “yabancılaşma/yabancılaştırma etkisi” (Verfremdungseffekt), izleyicinin dramatik olayları sadece hissetmekle kalmayıp aynı zamanda üzerinde düşünmesini sağlamakta.

Bununla beraber gerek modern gerekse eski drama metinlerindeki ön palana çıkan bir diğer husus ise tematik derinlik ve çok katmanlılıktır. Bu tekniğin, semavi olsun olmasın bütün dini metinlerde olduğunu söylemek mümkündür.

Konumuza dönecek olursak, Hz. Yusuf kıssasını, ayetlere spesifik atıfta bulunmadan, modern drama teknikleri ve yapısal unsurlar açısından analiz edersek, hikayeyi genel olarak ele almak ve klasik dramatik yapı içerisinde değerlendirmek yararlı olacaktır.

Ve karşımıza şöyle bir adım silsilesi çıkar: Exposition (Sergileme), Rising Action (Yükselen Eylem), Climax (Zirve), Falling Action (Düşen Eylem) ve Denouement (Çözüm). Şimdi çok dallandırıp budaklandırmadan bu kıssa perspektifinde mevzu bahis kavramlara bir bakalım.

Exposition (Sergileme):

Kıssanın giriş olan bu kısım, karakterleri, temel çatışmaları ve hikayenin geçtiği çevreyi tanıtır. Hz. Yusuf’un rüyası ve bu rüyanın babası Yakub tarafından nasıl yorumlandığı, ayrıca kardeşlerinin Yusuf’a olan kıskançlıkları ve onunla ilgili kötü niyetleri bu bölümde sergilenmelidir ki, öyledir. Yani, bu kısım, hikayenin ilerleyişi için gerekli temel bilgileri ve tematik çerçeveyi sunar.

Rising Action (Yükselen Eylem):

Bu bölüm, hikayenin çatışmalarının ve gerilimin giderek arttığı kısım. Yusuf’un kuyuya atılması, köle olarak satılması ve Mısır’da bir evde hizmetçi olarak çalışmaya başlaması ile hikaye ivme kazanıyor. Yusuf’un karşılaştığı zorluklar ve sınamalar, onun karakterinin derinliğini ve dayanıklılığını göstermekte.

Climax (Zirve):

Drama tekniği açısından zirve, hikayenin en yoğun ve dönüşümünün yaşandığı andır. Hz. Yusuf kıssasında, bu evre Yusuf’un iftiraya uğraması ve hapse atılmasıyla gerçekleşir. Bu olaylar, Yusuf’un karşılaştığı en büyük sınamadır ve karakterinin, inancının ve ahlaki bütünlüğünün zorlu bir testi mahiyetindedir.

Falling Action (Düşen Eylem):

Bu bölüm, zirveden sonra hikayenin yavaş yavaş çözüme doğru ilerlediği kısımdır. Yusuf’un zindandan çıkışı, Mısır’da önemli bir konuma gelmesi ve kralın rüyasını yorumlaması, hikayenin çözüme doğru adım adım ilerlediğini gösterir. Yusuf’un kardeşleriyle yeniden karşılaşması ve onların kendisini tanımaması da bu bölümde yer alıyor.

Denouement (Çözüm):

Kıssanın bu son kısmı, tüm çatışmaların çözüldüğü ve hikayenin sona erdiği bölüm. Yusuf’un kardeşlerine gerçek kimliğini açıklaması, babası ve ailesiyle yeniden birleşmesi ve geçmişte yaşanan acıların affedilmesi, hikayenin tatmin edici bir sonuca ulaşmasını sağlıyor. Bu bölümde, hikayenin ana temaları ve dersleri vurgulanır, karakterlerin içsel dönüşümü tamamlanıyor.

Genel bakıştan sonra, ayetleri kümeleyerek analize devam edelim. Kıssayı genel olarak beş temel bölüme ayırabiliriz: Giriş, Yükseliş, Zirve, Düşüş ve Çözüm.

  1. Giriş: (1-6 Ayetler)

Kıssanın girişi, kıssanın önemini ve Yusuf’un özel konumunu tanımlıyor. Yusuf’un rüyası ve babası Yakub’un ona verdiği nasihat, hikayenin temelini oluşturuyor ve ilerleyen olayların habercisi. Mesela: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (4. Ayet)

  1. Yükseliş: (7-22 Ayetler)

Bu bölümde, Yusuf’un kardeşlerinin kıskançlığı ve onu kuyuya atma planları anlatılır. Yusuf’un kuyudan kurtarılışı ve köle olarak satılması, hikayenin yükselişini ve Yusuf’un sınamalarını temsil eder.

Yusuf’un Mısır’da bir evde köle olarak hizmet etmeye başlaması ve olgunluk çağına erişip hikmet ve ilim sahibi olması.

  1. Zirve: (23-42 Ayetler)

Yusuf’un ev sahibesinin ilgisini reddetmesi ve iftira sonucu hapse atılması, kıssanın dramatik zirvesini oluşturuyor. Bu bölümde, Yusuf’un sadakati ve ahlaki gücü vurgulanmakta.

Yusuf’un zindandaki hayatı ve rüyaları yorumlama yeteneği, onun içsel gelişimini ve hikmetini sergiliyor.

  1. Düşüş ve İyileşme: (43-57 Ayetler)

Kralın rüyasını Yusuf’un yorumlaması ve bu sayede zindandan kurtulup Mısır’da önemli bir konuma gelmesi. Bu bölüm, Yusuf’un düşüşünden sonra yaşadığı iyileşmeyi ve toplum içindeki yükselişini simgeliyor.

Ardından Yusuf’un Mısır’da önemli bir konuma gelmesi ve kardeşlerinin, yiyecek arayışı içinde onun yanına gelmeleri.

  1. Çözüm: (58-111 Ayetler)

Yusuf’un kardeşleriyle ilk karşılaşması, onları tanıması ama kendini tanıtmaması. Kardeşi Bünyamin’in yanına getirtilmesi ve sonrasında yaşananlar, hikayenin çözümüne doğru ilerliyor.

Yusuf’un kardeşlerine kendini tanıtması, aile içindeki barışın sağlanması ve babası Yakub’un gözlerinin iyileşmesi. Bu bölüm, kıssanın duygusal çözümünü ve aile içindeki uzlaşmayı temsil ediyor.

Ve final kıssanın perspektifiyle oluşan iki alternatifli (ilahi ve beşeri) yol ve bu yolda yürüyenlerin bir şekilde finalde tekrar birleşmeleri. Ve sonuçları üzerine genel bir değerlendirme. Yusuf’un hikayesinin, sabır, inanç ve ahlaki bütünlüğün zaferi olarak sunulması.

Bunu paradigmal olarak çizdiğimizde karşımıza aşağı yukarı şöyle bir grafik çıkıyor:

Sırası gelmişken ele alacağımız teorisyenlerden bir önemli isimden daha bahis açmamız gerekiyor.

Senaryo yazımı konusunda dünya çapında tanınan bir uzman ve öncü olan, Hollywood’da senaryo danışmanı, yazar, yapımcı ve eğitimci olarak kariyer yapan ve senaryo yazımı üzerine yazdığı kitaplar, “Senaryo Yazımının Temelleri” (Screenplay: The Foundations of Screenwriting) başta olmak üzere, bu alanda klasikleşmiş kaynaklar arasında yer alır ve senaryo yazımını öğrenmek isteyenler için vazgeçilmez rehber bir isim Syd Field!

Field, Hollywood’da birçok film stüdyosu ve yapım şirketi için çalışmış ve senaryo geliştirme süreçlerinde kilit bir figür olmuş. Ayrıyeten, USC, UCLA ve AFI gibi prestijli film okullarında eğitim vermiş ve senaryo yazım seminerleri düzenleyerek bu alanın tabiri caizse “pîr”i olmuştur!

Bu büyük teorisyenin alana en büyük katkısı, senaryo yazımını bir yapı olarak ele alması ve “üç perdeli yapı” olarak bilinen senaryo modelini geliştirmesidir. Bu model, bir film senaryosunun nasıl yapılandırılması gerektiğine dair net bir çerçeve sunmakta: Giriş (Setup), Çatışma (Confrontation) ve Çözüm (Resolution). Field, senaryoların çoğunun bu temel yapıyı izlediğini ve bu yapının hikaye anlatımı için etkili bir yöntem olduğunu savunur.

Sektörde kalem oynatanların çoğu hala Field’in “Senaryo yazımının temelleri” isimli eserinden istifade ederler.

Peki nedir Field’in teorisini diğerlerinden ayırt eden özellikler? Hemen bakalım.

Yapısal Yaklaşım: Field, senaryo yazımını üç perdelik bir yapı üzerinden ele alıyor. Bu, klasik başlangıç, gelişme ve sonuç bölümlerini temel alır ve senaryo yazımının temelini oluşturmakta. Diğer birçok senaryo kitabı, bu kadar katı bir yapısal çerçeve önermez.

Dönüm Noktaları: Field, senaryolarda “dönüm noktaları”nın önemini vurguluyor. Bu, hikayenin yönünü değiştiren ve izleyicinin ilgisini canlı tutan anahtar anlar olarak tanımlanabilecek bir durum. Bu kavram, Field’ın çalışmalarında merkezi bir rol oynuyor ve diğer teorisyenler tarafından bu kadar detaylı işlenmiyor.

Karakter Gelişimi: Field, karakter gelişiminin senaryo yazımının merkezinde olduğunu savunmakta. Bir karakterin motivasyonları, hedefleri ve engelleri üzerinden hikayenin inşa edilmesi gerektiğini belirtiyor. Diğer kitaplar bu unsura odaklansa da Field’ın yaklaşımı karakter odaklı hikaye inşasına daha fazla ağırlık veriyor.

Paradigma Şeması: Field, senaryo yazımını görselleştirmek için bir “paradigma şeması” kullanır. Bu ise, senaryonun temel unsurlarını (dönüm noktaları, çatışmalar, çözümleme vb.) bir sayfa üzerinde düzenlenerek gösterilmesine imkan sağlıyor. Bu yöntem, senaryo yapısını anlamada ve planlamada vizüel bir araç sunan ve diğer senaryo kitaplarından farklı bir yaklaşım.

Uygulamalı Örnekler: Field, teorilerini ve tekniklerini somutlaştırmak için başarılı filmlerden bolca örnek kullanır. Bu ise, okuyucunun/izleyicinin teorik bilgileri pratik senaryo örnekleriyle ilişkilendirmesine yardımcı oluyor. Her ne kadar diğer kitaplarda da film örnekleri kullanılsa da Field’ın analizlerinin derinliği ve uygulamaya yönelik yaklaşımı onu ayırır.

Senaryo Yazımının Zanaatına Vurgu: Field, senaryo yazımını bir sanat formu olarak değil, (oysa edebiyat öyle değildir) öğrenilebilir ve uygulanabilir bir zanaat olarak ele alır. Diğer yazarlar genellikle senaryo yazımının daha sanatsal ve esin odaklı yönlerine odaklanırken, Field somut teknikler ve yapısal öğeler üzerinde durur.

Şunu demek istiyorum, Dostoyevski iyi bir yazarlığın özelliklerini anlatırken işin sanat kısmının olmazsa olmaz bir unsur olduğuna vurgu yapar ama zanaat, yani işçilik kısmının eser için çok önemli olduğunu belirtir. Yani işin vehbî kısmı hayatidir ve fakat kesbî kısım yazdığınız eseri büyütüp, küçültür. Yoksa yazdığınız şey iyi bir fikir olarak kalır, iyi bir esere dönüşmez.

Çok fazla teorik analizlerle kafa karışıklığı oluşturmak istemem elbette.

Syd Field ve Yusuf Kıssası eksenine geri dönelim.

Şimdi şöyle bir şey yapalım: Syd Field’in “Senaryo: Senaryo Yazımının Temelleri” kitabındaki metodolojiyi kullanarak Yusuf Suresi’ni analiz etmeye çalışalım. Tabii bunu yaparken öncelikle bir dini metni bir senaryo yazımı perspektifinden incelediğimizin bilincinde olmalıyız. Bunu ise, her ne kadar alışılmadık bir yaklaşım olsa da Yusuf Suresi’nin kendi içinde bir hikaye anlatısı barındırdığını ve bu hikayenin dramatik bir yapıya sahip olduğunu kabul ederek yapmak mümkün. Bu analizi yaparken, Syd Field’in senaryo yazımında vurguladığı temel unsurları- yapı, karakter gelişimi, dönüm noktaları ve çözümleme- dikkate alacağımızı da tekrar belirtmeliyim.

Malum, Syd Field’e göre, senaryoların genellikle üç perdelik bir yapıya sahip olduğunu belirtmiştik: Kuruluş, Çatışma ve Çözümleme. Esasen Yusuf Suresi de benzer bir yapıya sahip. Şöyle ki:

Kuruluş (1-20 ayetler arası): Yusuf’un rüyası ve bu rüyanın babası Yakup tarafından nasıl yorumlandığı, kardeşlerinin Yusuf’a olan kıskançlıkları ve onu kuyuya atma planları anlatılıyor. Bu bölüm, karakterlerin ve temel çatışmanın tanıtıldığı giriş kısmı.

Çatışmalar (21-57 ayetler arası): Yusuf’un kuyudan kurtarılışı, Mısır’a satılması, Züleyha’nın Yusuf’a olan ilgisi ve sonuçta Yusuf’un zindana atılması. Bu bölümler, Yusuf’un karakter gelişimini ve karşılaştığı çeşitli engelleri içermekte.

Çözümlemeler (58-111 ayetler arası): Yusuf’un zindandan çıkışı, Mısır’a gelen kardeşleriyle buluşması ve sonunda ailesinin Mısır’a gelmesi. Bu bölümler ise, hikayenin çözümünü ve Yusuf’un karşılaştığı zorluklardan nasıl zaferle çıktığını anlatıyor.

Karakter Gelişimi perspektifinden meseleyi biraz açalım. Yusuf, başından sonuna kadar büyük bir karakter gelişimi göstermekte. Bu gelişim bütün kıssa boyunca devam ediyor. Başlangıçta masum ve saf bir çocukken, hikaye boyunca zorluklar ve sınamalar karşısında olgunlaşır ve sonunda güçlü ve bilge bir lider haline geliyor. Kardeşleri, babası Yakup ve Züleyha gibi diğer karakterler de hikayenin çeşitli evrelerinde önemli roller oynamakta.

Dönüm Noktaları perspektifiyle baktığımızda ise, Field’ın de vurguladığı gibi, dönüm noktaları hikayenin yönünü değiştiriyor. Esasen Yusuf Suresi’nde birkaç önemli dönüm noktası var: Rüya, Yusuf’un kuyuya atılması, sucunun kurtarması, Züleyha’nın Yusuf’u baştan çıkarma çabası ve sonuçta zindana atılması, Yusuf’un zindandan çıkışı ve Mısır’a gelen kardeşleriyle buluşması. Açıkçası bu kadar zengin dönüm noktasına sahip çok az hikaye vardır.

Çözümleme sekansları. Yusuf Suresi’nin sonu, Yusuf ve ailesinin yeniden bir araya gelmesiyle mutlu bir sona ulaşıyor. Yusuf’un başından geçen zorluklar ile imtihanı, onun ve ailesinin daha iyi bir geleceğe kavuşması için bir araç haline geliyor.

Bugünlük bu kadar. Bir sonraki yazıda senaryonun babası sayılan McKee perspektifiyle suremizi analiz edecek ve bu perspektife Hocaefendi’nin yaptığı yorumlara bakacağız.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version