Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erkek ayakkabısı giydiğin için seni hapsediyoruz!

Erkek ayakkabısı giydiğin için seni hapsediyoruz!


M. NEDİM HAZAR | YORUM

Önce şu hikayeyi okuyalım:

“2026 yılının 18 Ocak öğleden sonrası, saat 4.30 civarıydı. Meslektaşım Merve ile işimizi yeni bitirmiştik ve günün olaylarını tartışıyorduk ki, bir anda kolum arkadan biri tarafından kavrandı. 

Çığlık attım ve arkamı döndüğümde beni tutan kişinin yüzü örtülü ve siyah giysili bir kadın olduğunu gördüm. Kendimi serbest bırakmaya çalıştım ama o, beni güçlü bir şekilde bir Tayyiban Ranger aracına doğru çekti. Kamyonetin kasasında zaten 10’dan fazla kadın vardı.

“Beni nereye götürüyorsunuz? Ne hatası yaptım?” diye bağırdım ona. 

Kadın cevap vermedi ama tutuşu öyle bir sıkılaştı ki, şiddetli bir acı hissettim. Kendimi kurtarmaya çalıştım ama başaramadım. O an tek düşüncem cep telefonumdan kurtulmaktı – onu bir kanalizasyona attım. Sonunda, birkaç Tayyiban militanı, kadına yardım etmek için geldi ve Merve ile beni Ranger’ın arkasına çıkmaya zorladı. Bizi İstanbul’daki 13. Bölge Polis İstasyonu’na götürdüler. Diğer genç kadınları tanımıyordum. 

Hepsi ağlıyordu. 

Tayyiban, kızların cep telefonlarını alıp suçlayıcı bilgiler aradı, diğerleri her bir kızı sorgu odasına aldı, orada Tayyiban’ın onları aşağılayıp işkence yaptığını duyabiliyorduk.

Sıra bana gelip sorgu odasına zorla alındığımda ağlıyor ve korkuyordum. Gözyaşlarım arasında sordum, “Suçum ne? Ve beni buraya neden getirdiniz?” 

Tayyibanlardan biri, “Sen bir kafirsin. Bir fahişesin.” diye bağırdı. 

Başka biri, “Tüm muhalifler kafir.” diye haykırdı. 

Baş sorgucu, “Bana nasıl namaz kıldığını ve kelime-i Şehadetin nasıl okuduğunu söyle.” dedi. Devam etti, “Sen bir rezaletsin ve uygun bir giyimin yok.” 

Ben de, “Ben bir uzun etek, bir maske ve yelek giymişim. Buraya getirilmek için ne yanlış yaptım?” diye cevapladım.

Birisi, “Sus fahişe! Neden beyaz erkek ayakkabısı giydin? Erkek ayakkabısı giyme hakkın yok!” diye bağırdı. 

Konuşmaya cüret ettiğim için diğerleri beni yumruklarıyla dövdü ve tekmeler attı. Birisi saçımdan tutup başımı suya daldırdı. Nefes alamıyordum, öleceğimi düşündüm. Ailem beni bulana ve kardeşim ile babam polis istasyonuna gelene kadar bir gece ve bir gün onların gözetiminde kaldım. 

“Kızınız açıktır ve bir daha açılmaması için, 160.000 TL ödemeniz gerekir.” diye babama bir Tayyiban üyesi söyledi. Kardeşim benim serbest bırakılmamı sağlamak için para buldu ve ailemizin evinin tapu belgelerini teslim etti. Medyayla konuşmamam konusunda beni uyardılar, ayrıca sonunda babam ve kardeşimle birlikte ayrılmama izin vermeden önce beni biyometrik olarak kayıt altına aldılar. Bir tehditte de bulundular: Eğer bir daha açık görülürsem, beni asla serbest bırakmayacaklar.

Şu anda korkunç bir ruh halindeyim. Meslektaşım Merve’nin yerini veya durumunu bilmiyorum. Ve bir kız olduğum için üzerimde uygulanan vahşeti unutamıyorum. Gözlerimi gece kapattığımda onların hakaretlerini ve dayaklarını hatırlıyorum. Başımı suya daldırdıkları ve nefesim kesildiği o korkunç anları hatırlıyorum. Sadece düşünmek bile tüm vücudumu stresle titretmeye neden oluyor.

Kaçırılmamdan sonra, ailem artık işe gitmeme izin vermiyor. Ailem, Tayyiban tarafından alıkonulan genç bir kadın olduğum öğrenilirse rezil olacak. 20 yaşındayım, ama hayallerim tamamen parçalandı. Bu hayattan bıktım ve her an ölümü diliyorum.”

Yukarıdaki hikaye hayali değil. Ancak tamamen doğru da değil. Bir kere -en azından şimdilik- Tayyiban diye bir rejim yok. Dolayısıyla bu rejimi koruyan Ranger’lar da yok.

Muhtemelen olayın geçtiği yeri anlamışsınızdır: Yeryüzünde kadınların çalışmasının yasak olduğu tek ülke olan Afganistan. Evet, ben gerçek olan bu hikayedeki tarih ve bazı isimleri değiştirdim.

Aslında bu olay iki yıl sonra değil içinde bulunduğumuz ay içinde yaşandı.

Size bir dijital platformdan bahsedeceğim Zan Times

Bu platform kendisini şöyle tanımlıyor: “Afganistan içinde ve dışında çalışan çoğunlukla kadın gazetecilerden oluşan bir grup olarak, nadiren kamuoyunu şekillendirme ve bilgilendirme fırsatı bulan marjinalleşmiş nüfusların hikayelerini anlatıyoruz.

Taliban’ın Ağustos 2021’de Afganistan’ı ele geçirmesinden bu yana, kadınlar ve diğer marjinal gruplar sistematik baskı, şiddet ve sosyal ve politik haklarının tamamen silinmesiyle karşı karşıya kaldı. Zan Times, bu umutsuzluk, öfke anında ve adaletsizliğe karşı gerçeğimizi söylemeye çalışırken bizi kim olduğumuz için baskı altına alan kaba şiddet karşısında doğdu. 

Zan Times, özerkliğimizi ve kendi kendini belirleme hakkımızı geri almak, yaşamak istediğimiz geleceği şekillendirme ve tanımlama yollarını aramak ve herkes için eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermek ihtiyacından doğdu.

Zan Times’da, değişimin farkındalıkla başladığına inanıyoruz. Bu nedenle, vizyonumuz, Afganistan’daki dezavantajlı grupların yaşamları hakkında farkındalık yaratma ve analiz paylaşma konusunda bağımsız, hesap verebilir ve profesyonel bir haber odası inşa etmektir. Afganistan’da gazeteci olarak çalışan birçok kişi olarak, medya manzarasında çalışmanın zorluklarının, tehlikelerinin ve fırsatlarının farkındayız ve ülkenin hikayelerinin anlatılmasını sağlama konusunda kendi payımızı yapıyoruz. Bu amaçla, 2022’de 60’tan fazla rapor ve Dari-Farsça ve İngilizce 200 günlük haber makalesi ürettiğimiz Zan Times’ın üzerine inşa ediyoruz.”

Bir iki ay içinde yerel seçimler olacak.

Biliyorum 2013’ten beri yaşanan her olumsuz gelişimi “Tabuta son çivi” olarak gördük. Bu nedenle aslında Türkiye tabutunda çivi çakılacak yer kalmadı. Erdoğan ve rejimi son Anayasa Mahkemesi hamlesiyle tabutta aralarda çivisiz yerlere bulduğu birkaç çiviyi çakmak derdinde.

Evet artık çivi çakılacak yer kalmadı. Ve korkarım ki yaklaşan yerel seçim köprüden önceki en son çıkış…

Erdoğan’ın siyaseten yenilmeyeceğine çoktan beri ikna olmuş durumdayım. Gerekçem de son derece net: Yenileceğini hissettiği hiçbir seçime girmez, girmeyecektir. Eminim şu anda Saray, yerel seçim sonuçlarını dizayn etmekle meşgul.

Yani onlar seçim sonuçlarını çoktan biliyorlar. Yine kişisel olarak kanaatim şudur ki, Türkiye 2013 yılında girdiği aks değişimiyle beraber yeni eksendeki son rötuşları yapmaktadır. Rejim artık tamamen tek parti bile değil tek adam rejimine dönüşecek ve göstermelik dahi olsa demokrasiden tamamen kopuş sağlanacaktır.

Sakın ola ki umutsuz olduğumu filan düşünmeyin. Sadece hayalperest bir Pollyanna değilim. 

Hani bilelim de ona göre vaziyet alalım…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version