Dünyanın en ücra köşesindeki bilgiye rahatlıkla erişebilen Alpha Kuşağına regli, bedeniyle ilgili özellikleri kendi deneyimiyle öğrenmek zorunda kalmış X Kuşağı anneleri olarak nasıl anlatacağız? Regl tabusunun etkilerini üzerimizden atamamışken, çocuklarımıza bunun korkulacak ve utanılacak bir şey olmadığına nasıl anlatacağız? Kullanılmış pedleri çöp kutusunda gizlemeye çalışırken, kadın arkadaşımızdan duyulur duyulmaz sesle ped isterken çocuklarımız bize inanacaklar mı?
Dünya nüfusunun yarısını ilgilendiren, bir kadının toplamda 7 yılını alan, 10 binden fazla pede malolan bir süreci konuşmak birçok açıdan zorunlu. Menstruasyon dönemini sadece utançtan kurtulmak için değil sağlık sorunları nedeniyle de daha fazla konuşmalıyız.
Birçok kadın (erkek) reglin neden olduğunu bilmiyor. Kendisi için en uygun regl hijyen ürünün hangisi olduğundan haberi yok. Bütün hijyen ürünlerini bilmediği için %90’ı plastik olan, kadın sağlığı ve çevre kirliliği açısından önemli sorun yaratan pedlere mahkûm oluyor.
Yine konuşmadığımız için bazılarımızı hastanelik eden regl sancılarının endometriozis denilen bir hastalık olduğunun farkında değiliz. Bu sancıların psikolojik olduğu ve evlenildiğinde geçeceği inancını sürdürüyoruz.
Reglin konuşulmamasının tek sebebi tabu olması değil, reglin bir kadın sorunu olması. Erkek sorunu olsaydı kesinlikle böyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. Yapay regl sancısı verilen erkeklerin tepkilerini sosyal medyadan izliyoruz. O sebeple regli erkek çocuklarımızla da konuşmalıyız.
Her kültürde menstruasyon dönemi farklı karşılansa da bugün regl daha fazla konuşuluyor. Bazı ülkelerde işyerleri reglin ilk günü kadınlara izin veriyor. Ya da bazı kadınlar regl olmayı reddederek doğum kontrol haplarıyla regl olmuyor. Bilim insanlarının açıklamalarına göre reglin kadınlar için hiçbir faydası yok. Uzun süreçte etkileri tartışılmakla birlikte İngiltere’de 3 milyon kadın bu yöntemi tercih ediyor.
KIRMIZI ÇADIR HAREKETİ
Bazı ülkelerde kadınlar bu süreci birlikte karşılayan etkinlikler düzenliyor. Bunlardan biri de “Kırmızı Çadır Hareketi. Geçmişi Pagan kültürüne dayanan Kırmızı Çadır’larda kadınlar reglin fiziksel ve ruhsal etkilerini azaltmak için dayanışma gösteriyorlar. Nepal’in kırsal kesimlerinde ise kadınlar regl dönemini “Chhaupadi” denilen barınaklarda geçiriliyor. Evlerinden uzaklarda kadınlar ve kız çocukları için güvenli olmayan bu barınaklar bazen kadınların ölümüne sebep oluyor. Kadınların bu barınaklarda tutulma sebebi regl olan kadının uğursuz olarak görülmesi. Regl olan kadınlar özellikle su kaynaklarına yaklaşmamalıdır. “Regl olan kadına dokunulmamalıdır, bu Tanrıyı çok kızdırır!” Birçok kutsal kitap aynı şeyi söyler, regl olan kadın uğursuzluk getirir.
Alpha Kuşağı’nda ilk regli, parti veya ritüellerle kutlamak yaygınlaşıyor. Genç kuşaklarda menstruasyon döneminin utanılacak değil kutlanacak bir şey olarak düşünme eğilimi daha yaygın. Belki de yakın zamanda kutlanacak bir şey de olmadığını düşünecekler ve “Bizim kanamaya ihtiyacımız yok!” diyecekler. X Kuşağı olarak bu soruların neresinde duracağız sorusuna dönersek şunu söyleyebilirim; çocuklarımızın büyümesini desteklerken onlarla birlikte büyüyoruz, onlar için yapacağımız en iyi şey regli daha fazla konuşmak.
Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***