Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Selahattin Demirtaş’a reddiye! 

Selahattin Demirtaş’a reddiye! 


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Yıllardır yazıyorum, söylüyorum. Selahattin Demirtaş Erdoğan-Ergenekon rejiminin elinde siyasi bir rehinedir ve yıllardır hapiste olmasının nedeni Saray’a teslim olmamasıdır. Mahkeme süreçleri de hukuki değil siyasidir. Cezaevinde unutturulmaya çalışılması aynı zamanda muhalefetin ayıbıdır.

HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Kobane davası kapsamında günlerdir savunma yapıyor. Dün sekizinci gündü ve bugüne kadar çok önemli şeyler söyledi.

Fakat savunmasının dünkü bölümünde söylediği bazı şeylere esastan itirazım var. Çünkü Demirtaş’ın 15 Temmuz’a dair ileri sürdüğü argüman bir yönüyle rejimin tezlerine paralel. 

Demirtaş 15 Temmuz bağlamında “Devlet, Fethullaçılara tuzak kurdu.” dedi.

Neden ve nasıl yanıldığını anlatacağım ama önce Demirtaş ne demiş şuraya alıntılayayım; “Devlet Fethullahçılara bir tuzak kurmuştur. Darbeden haberi yok görüntüsü vermiştir. Ama önceden her şey hazırdır. Bu Fettullahçılar da hep birlikte darbe yapacaklar. Zannettiler ki Türkiye’nin her yerinde ordu tanklarla çıkacak. Bir baktılar kendileri tek çıkmış. Boğaz köprüsünün bir tarafını kapatmışlar, diğer tarafı kapatacaklar gelmemiş. CNN Türk’e bir grup gitmiş, diğer kanallara gidecek olanlar gitmemiş. Tuzağa düşürdüler.”

İlk bakışta Demirtaş’ın ifadesi ezber bozucu gelebilir.

Zira Erdoğan rejiminin resmi tezine göre, “Gülen Cemaati darbe yapmaya kalktı, sokağa çıkan halk tankların egsozlarına atlet tıkayarak darbeyi engelledi.”

Rejim ve görünen – görünmeyen yandaşları 7 yıldır aynı nakaratı tekrar ediyorlar.

Bu söylemin ne kadar absürt olduğunu satır satır anlattık; Hala izlemediyseniz bu seriyi mutlaka izleyin deyip konuma devam edeyim.

Kaldı ki bireysel Youtube kanalımda sayısız video ile resmi söylemi hallaç pamuğu gibi attım.

Tabi ki cezaevindeki Demirtaş’ın her gelişmeden haberdar olmasını, dava dosyalarını irdelemesini beklemiyorum. Ancak Demirtaş’ın önermesinde çok temel bir yanlış var. 

Demirtaş’a göre ortada bir darbe planı var; Cemaat de darbe yapmaya niyetli ancak Erdoğan bunu haber aldı ve tuzak kurdu. Cemaatle irtibatlı kişiler sokağa çıktı ama diğerleri çıkmadığı için onlar ortada kaldılar.

Demirtaş bir nevi “Boş havuza atladılar!” diyor.

CEMAAT DEĞİL ERDOĞAN DARBESİ!

Eğer gelişmeleri iktidar sözcüleri ve Havuz medyasından takip ediyorsanız bu tez mantıklı gelebilir. Ancak ne yaşananlar ne de deliller bu tezi desteklemiyor. 

Öncelikle ortada bir darbe planı var ama onu yapan bizzat Erdoğan-Ergenekon ittifakı. Yaklaşık 8 yıldır Hizmet Hareketi’nin tüm kurumlarına girildi, selam veren veya Cemaat kurumunun önünden geçen bile alındı. Didik didik edilmedik yer yok. Ne darbe planı ne de darbe hazırlığına dair bir belgeye ulaşılamadı. 

Ancak iktidar cephesinde yapılan hazırlıklara bakıldığında çok kapsamlı bir planın en az iki yıl önceden uygulamaya konulduğunu görüyoruz. Medya ve iktidar uzantılı kesimlerin aralıksız kara propagandası ile Cemaat şeytanlaştırıldı.

TSK’da, emniyette, adliyede , tüm kamu ve özel kurumlarda fişlemeler, tasfiye edilecekler listeleri yapıldı. İktidar ve Ergenekon medyasında eş zamanlı olarak ‘Cemaat darbe yapacak’ yaygarası kopartıldı. Odatv’nin yayınları ve Fuat Uğur’un yazıları tek başına delil olarak yeter.

Erdoğan ve Ergenekon ekibi 15 Temmuz akşamı yaşanacakları en ince ayrıntısına kadar planladı. Mesela darbeyi eniştesinin telefonundan öğrendiğini iddia eden Erdoğan o akşam için 4 ayrı havalimanında 4 ayrı uçak hazırlatmıştı.

MİT Basın danışmanı Nuh Yılmaz ile CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat günler öncesi buluşup ‘facetime’ mizansenini planladı. Senaryoya uygun olsun diye bir binbaşı gidip ihbarcı oldu vs.

Kısacası iktidar cephesi o kadar hazırlıklıydı ki daha ne olduğu belli olmadığı saatte beş bine yakın hakim savcı açığa alınıp tutuklama kararı çıkarıldı. Darbenin bir numarası yapılan Akın Öztürk daha ifade vermeden Anadolu Ajansı’nda itiraf ifadesi yayınlandı.

Amerika’ya gönderilecek dosya için sahte Gülen ifadesi bile hazırdı. 

AKP teşkilatları önceden iş bölümü yapmış, kimin nereye çıkacağı belirlenmişti. Hatta belediyeler kumanya bile hazırlamış, hafriyat yüklü kamyonlar kışla önlerine çekilmiş, sela okunması için talimatlar bile gündüzden gitmişti.

Oğlu Abdullah Tayyip Olçok ve eşi Erol Olçok’u 15 Temmuz gecesi kaybeden Nihal Olçok, 15 Temmuz sabahı bilbordlara asılan afişlerin önceden hazırlandığını söyledi.

Böyle onlarca madde sayıp iktidarın ne kadar iyi hazırlandığını gösterebilirim. 

Fakat öbür tarafta ‘darbeci’ denen kesimin bir hazırlığı yok. Bir grup asker sokağa çıkıyor ama her şey olmaması gerektiği gibi. Erdoğan-Ergenekon ittifakı ne kadar iyi hazırlanmışsa ‘darbeci’ denen grup da o kadar hazırlıksız!

DÜĞÜN MİZANSENİ 

Kısacası o akşam gerçekte bir darbe hiç yoktu. Her şey saat 21.30’a göre planlanmış bir tiyatroydu. Senaryoyu yazan, icra eden ise Erdoğan-Hakan Fidan ve Hulusi Akar üçlüsüydü.

Resmi söyleme göre, “Cemaat, darbeye askeri şurada kendi adamları temizlenecek!” diye kalkıştı. Bu bile hikayenin geçmişinin olmadığının itirafıdır.

Zira Askeri Şura’da ne olacağı bir yıl önceden belli olmaz. Kaldı ki tasfiye edilecekleri için darbeye kalktılar iddiasının da altı boş. Çünkü Genelkurmay Çatı Davası’nda yer alan bilirkişi raporunda ‘darbeci’ olmakla suçlanan kişilerin o yılki YAŞ’ta terfi edecekleri yazıyor. 

Yani zaten terfi edecekler ve bunu biliyorlar, neden darbeye kalkışsınlar ki? Tasfiye edilen on binlerce asker ve polisi hiç söylemiyorum bile. 

Öte yandan İzmir’de 15 Temmuz öncesi açılan ‘kumpas davası’ da resmi teze dolgu olsun diye yapılmıştı. ‘Darbe hazırlığı’na dair iddia edilen Ankara villa toplantısından daha eskiye giden hiçbir delil yok. 

Oysa darbe yapacaksanız aylarca toplantı yapar herşeyi hazırlarsınız. Bu toplantıların delili ve şahidi olur. İkisi de yani hem delil hem şahit yok; çünkü böyle bir şey yaşanmadı.

O gece sözde darbeciler koordinesiz ve saçma işler yaparken rejim elemanları her parçayı çok planlı şekilde hayata geçirdi. İddia edildiği gibi darbeyi haber alsalar bile böyle bir performans göstermeleri mümkün değil. 

Marmaris’te yaşananlar, Akıncı Üssü’nde çevrilen tiyatro, Adil Öksüz ve beraberindekilerin orada görüntü vermesi; ardından Adil Öksüz’ün iktidar eliyle oradan çıkartılıp izinin kaybettirilmesi gibi resmi tezi çökertecek onlarca detay var.

‘Darbe araştırılmasın’ diye Erdoğan-Ergenekon ittifakının yaptıkları, TBMM’nin darbeyi araştırma komisyonu raporunun bile kaybedilmesi, Erdoğan’nın Binali Yıldırım’ı “Bu işleri karıştırma Binali!” diye fırçalaması… 

Liste uzayıp gidiyor…

Dediğim gibi Selahattin Demirtaş cezaevinde olduğu için detaylara hakim olmayabilir. Sonuçta iletişim imkanları sınırlı. Demirtaş gibi devleti iyi tanıyan birinin resmi teoriyi tekrar eden söylemlerde bulunması içinde bulunduğu şartlara bağlanabilir.  

Açıkçası ben bu ifadelerin gerçek düşüncesi olduğunu sanmıyorum. 

Öte yandan Demirtaş, Ocak 2023’te T24’e röportaj vermis ve “Erdoğan’ı destekleme kararı alsak sabah erkenden tahliye edilirim ve Cumhurbaşkanlığı helikopteriyle Saray’a götürülürüm, öğlen yemeğini de orada yerim herhalde.” demişti.

Aynı şey Gülen ve Cemaat için geçerli değil mi?

Fethullah Gülen ve Cemaati, Erdoğan’a biat etse ne terörist ilan edilir, ne soykırıma uğrar ne de okulları-yurtları-işyerleri gasp edilirdi. Demirtaş Saray’a biat etmediği için başına bunların geldiğini görüyor biliyor ama aynı şeyin Cemaat için de geçerli olduğu gerçeğini es geçiyor.

Sonuç itibariyle; 15 Temmuz bir askeri darbe girişimi değil, Erdoğan-Ergenekon ittifakının Saray-MİT ve Hulusi Akar üçlüsünün eliyle hayata geçirdiği bir kumpastır. Cemaatçi olduğu iddia edilen az sayıda kişinin bu tuzağa düşmesi 15 Temmuz’un kimliğini -tanımını değiştirmez.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version