M. NEDİM HAZAR | YORUM
Amerika enteresan bir ülke. Dünyanın herhangi bir yerinde kıyamet kopsa, eğer kendi kıtaları ve hassaten ülkelerine sirayet etmemişse umurlarında bile olmaz. Öte yandan Amerika askeri tarihine bakıldığında yüzyıllardan beri kendi topraklarında savaş olmadığını görürüz. Amerikan ordusu dünyanın en ücra köşesine bile askeri operasyon yapar, savaşlara katılır vs…
Dolayısıyla Dünya gündemi ne olursa olsun, ABD’nin kendi gündemi vardır. Bugünlerde ise Amerika iki olay ile sarsılıyor. Birincisi sapık ve üçkağıtçı milyarder olan Jeffrey Epstein davası, ikincisi ise bir sinagogun altında bulunan gizemli ve korkutucu tünel.
Bugün size Amerika’yı sallayan Epstein davası ve buna ilaveten neredeyse benzer ve en az bunun kadar ilginç olan Jimmy Savile davası hakkında bir şeyler yazacağım. Bu yazının sairlerinden farkı, bu iki gerçek davayı, iki belgesel odağında ele alacağız. Her iki isim hakkında da Netflix’te belgeseller bulunuyor. Bu belgeselleri analiz edeceğiz, ancak önce ismi geçen kahramanları ve davalarını özetlemek gerekiyor.
Hemen başlayalım. İlk ismimiz Amerika’da uzun yıllar büyük bir sükse ve ünüyle yaşayan iş adamı Jeffrey Epstein. Hayatı çok enteresan.
Ünlüler, politikacılar, milyarderler ve akademik yıldızlarla ilişkisiyle tanınan bir milyoner olan Epstein, 14 yaşındaki bir kıza seks için para ödemekle suçlanmasının ardından ilk olarak 2005 yılında Palm Beach, Florida’da tutuklandı.
Reşit olmayan düzinelerce başka kız da benzer cinsel istismardan bahsetti ancak savcılar nihayetinde finansçının 2008 yılında tek bir kurbanla ilgili bir suçlamayı kabul etmesine izin verdi. Hapishanede 13 ay iş serbest bırakma programında kaldı.
Aralarında eski başkanlar Bill Clinton ve Donald Trump’ın da bulunduğu bazı ünlü tanıdıkları Epstein’ı mahkumiyetinin ardından terk etti, ancak birçoğu terk etmedi. Epstein, genellikle hayırseverlik çalışmaları aracılığıyla on yıl daha zengin ve ünlülerle kaynaşmaya devam etti.
Miami Herald tarafından yapılan haber skandala olan ilgiyi yeniden canlandırdı ve New York’taki federal savcılar 2019 yılında Epstein’ı ‘seks kaçakçılığıyla’ suçladı. Yargılanmayı beklerken hapishanede intihar ederek öldü.
Manhattan’daki ABD savcısı daha sonra Epstein’ın eski kız arkadaşı Ghislaine Maxwell’i reşit olmayan kurbanlarını işe almaya yardım etmekten yargıladı. Maxwell, 2021 yılında suçlu bulundu ve 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Peki kimdir bu Jeffrey Epstein?
Jeffrey Epstein 20 Ocak 1953’te Brooklyn, New York’ta doğdu. Annesi Pauline, yarı zamanlı olarak bir okulda yardımcı olarak çalışıyordu ve babası Seymour, New York Şehri Parklar ve Rekreasyon Departmanı’nda saha görevlisiydi. Epstein, küçük kardeşi Mark ile birlikte orta sınıf bir ortamda büyüdü.
Oldukça zeki olan Epstein, iki sınıf atlayarak 16 yaşında Brooklyn’deki Lafayette Lisesi’nden mezun oldu. Cooper Union’a ve daha sonra 1970’lerin başında New York Üniversitesi’ne kaydolmasına rağmen, her iki okuldan da mezun olamadı.
Sahte diploma üreterek 1974’te Yukarı Doğu Yakası’ndaki bir hazırlık okulu olan Dalton School’da matematik ve fizik öğretme işi buldu. Ancak bu iş kısa sürdü; iki yıl sonra “düşük performans” nedeniyle kovuldu.
Epstein, Dalton Okulu’ndaki öğretmenlik görevinden ayrılmadan önce, öğrencilerinden birinin ailesiyle önemli bir bağlantı kurmayı başarmıştı: Bear Stearns’ün CEO’su Alan Greenberg.
Epstein’ın sayılarla olan ilişkisinden etkilenen Greenberg, 1976’da ona Bear Stearns’te asistanlık görevi verdi ve Epstein oradan hızla yükselerek şirketin en zengin müşterilerine danışmanlık yapmaya başladı.
1981 yılında Bear Stearns’ten ayrılan Epstein, Intercontinental Assets Group Inc. adlı kendi finansal danışmanlık firmasını kurdu ve burada müşterilerinin zimmete geçirilen paralarını geri almalarına yardımcı oldu ve aynı zamanda zimmetine para geçiren müşterilerine de yardımcı oldu. Bu sıralarda arkadaşlarına ve meslektaşlarına bir istihbarat ajanı olarak çalıştığını söylemeye başladı ki bu iddia hiçbir zaman doğrulanmadı. Ancak, çeşitli hükümetlerle anlaşmalar yapan güçlü iş adamlarıyla olan ilişkisi ve 1980’lerin ortalarında yaptığı kapsamlı denizaşırı seyahatler, iddiasının doğru olabileceğine işaret ediyordu.
1987 yılında Epstein, yarım milyar dolarlık bir saadet zinciri haline gelen Tower Financial Corporation adlı bir tahsilat ajansı için danışmanlık yapmaya başladı. Epstein’in bu şemanın arkasındaki beyinlerden biri olduğu söyleniyordu, ancak 1993’te dağılmadan birkaç yıl önce Tower’dan ayrılarak yara almadan kurtuldu.
Donald Trump’un adı enteresan bir şekilde Epstein Davası’ndan cımbızlanmış.
1988 yılında Epstein, sadece milyarderlere hizmet verdiği iddia edilen bir finansal yönetim firması olan J. Epstein & Company’yi (daha sonra adı Financial Trust Company olarak değiştirildi) kurdu. Bu süre zarfında L Brands ve Victoria’s Secret’ın CEO’su olan milyarder Leslie Wexner’in mali danışmanı oldu. 1990’ların ortalarından itibaren vergi ödemekten kaçınmak için şirketini ABD Virgin Adaları’na taşıdı.
2000’lerin başında Epstein portföyünü medya şirketlerini finanse etmek, menkul kıymetler fonu geliştirmek ve hedge fonlara ve yeni kurulan şirketlere yatırım yapmak üzere genişletti. Ayrıca Harvard Üniversitesi gibi kurumlara milyonlar bağışlamak için kendi kâr amacı gütmeyen kuruluşu Jeffrey Epstein VI Vakfı’nı kurdu. Bugüne kadar hiç kimse onun olağanüstü servetinin çeşitli kaynaklarını ortaya çıkaramadı.
Net serveti milyarlarla ifade edilen (Forbes buna itiraz ediyor) Epstein, jet sosyete hayatı yaşadı ve aralarında eski Başkanlar Bill Clinton ve Donald Trump, Microsoft’un kurucu ortağı Bill Gates, aktör Kevin Spacey, avukat Alan Dershowitz ve (Epstein tarafından temin edilen) genç bir kadının 1999’dan başlayarak ergenlik çağındayken prensle birçok kez cinsel ilişkiye girmeye zorlandığını medyaya anlatmasının ardından yıllarca tartışmalara boğulan Prens Andrew’un da bulunduğu dünyanın seçkinleriyle kaynaştı. 2019’da kraliyet görevlerinden geri adım atan Andrew, 2022’de suçlayan kişiye bir tazminat ödedi.
Epstein’in reşit olmayan kızları ve genç kadınları güçlü arkadaşlarına sağladığı ve şantaj aracı olarak cinsel faaliyetlerini kaydetmek için New York, Palm Beach ve ABD Virgin Adaları’ndaki mülklerine geniş gözetleme sistemleri kurduğu bildirildi.
Günah Adası
Ticari faaliyetlerini ABD Virgin Adaları’nda sürdüren Epstein, 1998 yılında 8 milyon dolara Little St James adında 72 dönümlük bir ada satın aldı. Epstein’ın seks kaçakçılığı faaliyetlerini burada yürüttüğü ve pedofilik eylemlerinin çoğunun burada gerçekleştiği iddia edilmekte. Adaya kaçırılan en küçük kızlardan bazılarının 12 yaşında olduğu söyleniyor.
Üreme Çiftliği
Tam da bu noktada iki kavramı bilmemiz gerekiyor: Öjeni ve Transhümanizm.
Öjeni, insan ırkını genetik yollarla ‘iyileştirme’ amacı taşıyan bir uygulama ve düşünce sisteme deniliyor. 19. ve 20. yüzyıllarda popüler hale gelmiş, genellikle zeki, sağlıklı ve ‘arzu edilen’ özelliklere sahip insanların üremesini teşvik ederek, ‘istenmeyen’ genetik özelliklere sahip insanların üremesini engellemeyi amaçlamıştır. (Bu konuda Gattaca isimli enfes bir film vardır)
Öjeni, tarihte birçok etik, ahlaki ve insan hakları sorunlarına yol açmıştır. Nazi Almanya’sının ırkçı ve ayrımcı politikalarında önemli bir rol oynamış, günümüzde ise genellikle olumsuz bir geçmişi olan bir kavram olarak kabul ediliyor.
Diğer kavram olan Transhümanizm, insan durumunu teknoloji ve bilim aracılığıyla iyileştirme ve dönüştürme fikrine dayanan bir hareket. Bu, insan zekasını, fiziksel yeteneklerini ve sağlığını iyileştirmeyi, hatta ölümsüzlüğe doğru ilerlemeyi hedefleyebiliyor. Transhümanizm, genetik mühendisliği, yapay zekâ, bionik ve nanoteknoloji gibi alanlardaki ilerlemelerle yakından ilişkili. Transhümanistler, insanlığın geleceğini şekillendirmede bu tür teknolojilerin potansiyelini vurguluyorlar ve genellikle teknolojinin insan yaşamını temelde iyileştirebileceğini savunuyorlar.
Toparlayacak olursak; her iki kavram da etik, felsefi ve sosyal tartışmaları beraberinde getiriyor ve insanlık, kimlik ve ahlak üzerine derin soruları gündeme getiriyor.
Epstein’e devam edelim.
Bu tuhaf ve korkutucu adam, öjenik ve transhümanizme inanan Epstein, New York Times’ta Ağustos 2019’da yayınlanan bir makaleye göre, Stanley, New Mexico yakınlarında bir çiftlik satın aldı ve burada en az 20 kadını dölleyerek “insan ırkını kendi DNA’sıyla tohumlamayı” planladı.
Epstein’ın benimsediği diğer alışılmadık fikirler arasında, genetik teknolojinin bir gün onları hayata döndürebileceğine inanarak kafasını ve cinsel organını dondurma arzusu da yer alıyordu.
2005 yılında, 14 yaşındaki bir kızın ailesi Florida’nın Palm Beach kentindeki yetkililere Epstein’ın kızlarına cinsel tacizde bulunduğunu söyledi. Soruşturma sonunda Epstein tarafından cinsel istismara uğradığı iddia edilen düzinelerce genç kadın ve reşit olmayan kişi ortaya çıkarılmış olsa da Epstein, sonuçta sadece iki suçtan yargılandı: reşit olmayan bir kişiyi ve reşit olmayan bir kişiyi fuhşa teşvik etmek.
Epstein mahkemede yargılanırken.
Florida makamlarıyla “tatlı bir anlaşma” yapan Epstein, ağır fuhuş suçlamalarını kabul etti. 2008 yılında, 18 aylık hapis cezasının 13 ayını cömert bir iş serbestliği ile hapiste geçirdi ve üç düzine (Tam 36 genç kız) kurbanına tazminat ödemesine ve adını seks suçluları listesine kaydettirmesine karar verildi.
Bu arada bazı gazeteler çok enteresan bir ayrıntı yazmışlardı ve bu detay şimdilerde ne yazık ki unutulmuş durumda: O dönemde Florida Güney Bölgesi ABD Savcısı olan Alexander Acosta’nın Epstein’a yumuşak bir anlaşma önermekten başka çaresi olmadığını düşündüğü ortaya çıktı, çünkü Acosta’ya göre finansçının gizlice hükümet için çalıştığı kendisine söylenmişti!
Ancak Epstein dokunulmaz değildi. Temmuz 2019’da Florida’daki yetkililer onu reşit olmayanlara seks ticareti yaptığı şüphesiyle tutukladığında şansı tükendi. Suçunu kabul etmeyen Epstein’ın kefaletle serbest bırakılması reddedildi ve yargılanmayı beklemek üzere New York’taki Metropolitan Islah Merkezi’ne gönderildi.
23 Temmuz 2019’da Epstein hücresinde boynundan yaralanmış halde bulundu ve intihar gözetimine alındı. Üç haftadan kısa bir süre sonra, Epstein’ın cesedi 10 Ağustos 2019 sabahı Manhattan Metropolitan Islah Merkezi’ndeki hücresinde bulundu.
Bu karmaşık ve kabarık davanın delilleri arasına sıkışmış bir belge: Clinton genç kızla.
Bu şüpheli ölümle ilgili pek çok komplo teorisi var. En rağbet görenler ise, Epstein’in bir cinayete kurban gitmiş olduğu ve aslında ölmeyip kendini ölü gösterdiği, şimdi dünyanın izbe bir yerinde gününü gün ettiği.
The Miami Herald gazetesinin 2019’da “Adaletin Sapkınlığı” başlıklı bir dizi hikaye yayınlamasıyla tekrar gündeme geldi. Bu hikayeler, Epstein’ın federal suçlamalardan kaçınmasına yardımcı olan gizli bir anlaşmayı ortaya çıkaracaktı.
Merak edenler bu dava ile ilgili FBI tutanaklarını ayrıntılarıyla okuyabilirler. (Ki tavsiye etmiyorum benim midem kaldırmadı)
Tutanaklar ne diyor?
İsterseniz size neredeyse bir külliyat tutacak olan bu davanın tutanaklarından gözüme çarpan bazı hususları özetleyeyim:
Epstein ile ilgili açıklanan belgeler, özellikle Donald Trump, Bill Clinton, Prens Andrew, Michael Jackson ve Stephen Hawking gibi ünlü isimlerin adlarını içeriyor. Bu kişilerin tümü suçlamalarla karşı karşıya değil ancak Epstein ile bağlantıları belgelerde yer alıyor.
Epstein’ın kurbanlarından biri olan ve ona karşı açılan davalardan birinde tanıklık eden Johanna Sjoberg, Epstein’ın Palm Beach, Florida’daki evinde Michael Jackson ile tanıştığını ancak ünlü pop ikonu ile herhangi bir uygunsuz durum yaşamadığını belirtti.
Mahkeme kayıtlarında, Epstein’ın mağdurlarının ifadelerini içerir ve Epstein’ın ünlü ve güçlü kişilerle olan ilişkileri yer alıyor. Epstein’ın Bill Clinton ve İngiltere Prensi Andrew gibi isimlerle geçmişteki arkadaşlıkları belgeleri de var.
Dava dosyasında böyle binlerce belge var.
2015’te Epstein’ın kurbanlarından biri olan Virginia Giuffre tarafından açılan dava ile ilgili belgeler, Epstein’ın eski kız arkadaşı Ghislaine Maxwell’e karşı açıldı. Maxwell, 2021’de Epstein’ın kurbanlarını işe almakla suçlanarak 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Epstein’in suçları, özellikle 2019’da Me Too hareketinin zirveye ulaşmasıyla geniş çapta dikkat çekti. Bu süreçte, güç pozisyonundaki erkeklere karşı tecavüz ve taciz iddialarıyla birçok kadın ortaya çıktı
Son olarak Jeffrey Epstein ile ilgili benim de çok istifade ettiğim şu makaleyi önerebilirim.
Bir sonraki yazıda benzer bir karakter olan İngiliz Jim Savile’den bahsedeceğiz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***