Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hutbeden MHP’nin meydan savaşına giden yol

Hutbeden MHP’nin meydan savaşına giden yol


M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Bir kaymakamın hutbeyi sansürlediği gerekçesiyle imama müdahale etmesi, sonrasında da dövdüğü yolundaki iddialar, MHP’nin AK Parti’ye karşı adı konulmayan meydan savaşı başlatmasına neden oldu. “MHP’li misin, AK Partili mi?” sorusunun güncel versiyonu, “Kaymakamdan yana mısın, imamdan yana mı?” kılıfına büründü.

Önce gündemden uzak kalanlar için konuyu bir iki cümle ile özetleyeyim.

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin kaymakamı Burak Akeller, Cuma namazı için gittiği Bahçelievler Camii’nde imamın hutbede, şehitlerle ilgili kısmı atladığını fark ediyor. Cep telefonundan Diyanet’in hutbeleri yayınladığı adrese girip kontrol ediyor ve daha imam minberde iken müdahale ediyor. Hutbesini bitirip inmeye hazırlanan imam da atladığı bölümün bir kısmını okuyarak hutbesini tamamlayıp namazı kıldırıyor.

Buraya kadar imam ve kaymakamın anlattıkları birebir örtüşüyor. Buradan itibaren tarafların iddiaları farklılaşıyor. Bundan sonra kaymakam, imamı yan taraftaki imam odasına çağırtıp ona “niçin şehitlerle ilgili bölümü okumadığını” sorduğunu iddia ederken, imamın olayı anlatması çok daha başka. Namazdan sonra kaymakamın korumaları, cemaati dışarı çıkardıktan sonra imamı odaya çağırıyor. İmam M.K. odaya girdiğinde kendisine şehitlerle ilgili bölümü neden atladığını sormasını beklerken, karşısındaki sarık ve cübbesini çıkarttırıyor ve galiz küfürlerle hakaret edip mikrofonun demiriyle dövmeye başlıyor.

İmamın anlatmasına göre, kaymakamın kendisine “terörist” demesi üzerine, “Babam güvenlik korucusu, ağabeyim polis, bu kelimeyi bana diyemezsin!” şeklinde karşılık veriyor. Bağırtılı seslerin gelmesi üzerine, cemaatten bazılarının içeri girmeye çalışmalarına da kaymakamın korumaları izin vermiyor.

Olaydan sonra hastaneye giden imam, kaymakamın kendisini dövdüğünü söylemesi halinde rapor verilmeyeceğinden çekinerek, bir arkadaşıyla tartıştığını söyleyerek darp raporu alıyor. Daha sonra savcılığa giderek Kaymakam Akeller’den şikayetçi oluyor.

YAPILANLARDA DOĞRU OLAN BİR ŞEY YOK

Kulp Kaymakamı Burak Akeller, Kuzey Irak’tan peşpeşe asker cenazelerinin gelmesinin ardından ilçede şehitler için 18 Ocak Perşembe günü yürüyüş yaptırmanın verdiği coşkulu ruh haliyle Cuma namazına gitmişti.

Kaymakam Akeller’in hutbe sansürlemesine gösterdiği tepki, toplumda “işte toplumun ve devletin özeti” denebilecek bir sonuç doğurdu. Kimi kayıtsız şartsız imamın safında yer aldı, kimi de kaymakamın…

Aslına bakılırsa yaşanan olayda doğru olan hiçbir şey yok. İmam açısından bakıldığında, sen devletin verdiği görevi kabul eden birisin. O devleti yöneten güce dayanan Diyanet İşleri, sana hutbede okuman için bir metin yollamış. Bunda niçin sansürleme yoluna gidiyorsun.

Kaymakama gelince; bir kamu görevlisinin sorumluluğunu taşıyan biri gibi değil bir militan gibi davranma yolunu seçiyor. Önce hutbe sırasında, “Hutbeyi atlamadan eksiksiz oku.” diye camide bağırıyor, ardından da odaya çekip şiddet içeren fiili eylemlere girişiyor.

Kendisine biçilen görev, imamla ilgili tutanak tutturmak, gerek görülmesi halinde ardından da disiplin işlemi başlatmak.

MHP’LİLER MEYDAN SAVAŞI BAŞLATTI

Kulp’ta yaşanan olayın, ülke gündemine taşınması beklenen bir gelişme. İktidarın arka bahçesi gibi hizmet veren Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, imamın aldığı darp raporunu ve vücudundaki yara bere izlerinin görsellerini, “Böyle mülki amir mi olur Allah aşkına!” diye paylaştı.

İmama sahip çıkma açıklamalarından biri de Cumhur İttifakında yer alan Hüda Par’dan geldi. Mersin milletvekili Faruk Dinç, kaymakamın yaptıklarının kabul edilemez olduğunu söyledi.

Bu açıklamanın ardından başta MHP’lileri olmak üzere kendini milliyetçi olarak tanıtan kesimler toplu saldırıya geçti. Kaymakamın yaptığının sadece cami içindeki müdahaleden ibaret kısmını gören bu kesim, “şehitlere rahmet okumayan imama haddini bildiren kaymakam” diyerek Burak Akeller’i kahraman ilan ettiler.

MHP’li kesim, bugüne kadar İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı gözeten bir yaklaşım içindeydi. Yerlikaya’nın Kulp’ta yaşanan olayla ilgili paylaşım yaparken kullandığı, dayak olayını görmezden gelerek yaptığı paylaşımda, “Cami imamına okuması için hatırlatmada bulunmuş ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gönderdiği metnin tam okumasını sağlamıştır” yaklaşımı bile bu kesimi tatmin etmeye yetmedi. Mesajının devamında yer alan “İncelemenin sonucu beklenmeden kimi sosyal medya hesaplarınca yapılan yorum ve eleştiriler maksatlıdır” ifadesinden dolayı ağır eleştiriye uğradı.

“Milliyetçi kesim” diye anılabilecek kimler varsa hepsi, demeç verme yarışına girişti. MHP, Ülkü Ocakları, İYİ Parti, Zafer Partisi, BBP… İşin ilginç tarafı kaymakamlar da Burak Akeller’i savunan ve kollayan mesajlar paylaştı.  Son olarak MHP lideri Devlet Bahçeli, imamı darp eden kaymakama sahip çıktı. Bahçeli, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, “Huzurlarınızda Kulp Kaymakamımız Burak Akellerin tertemiz alnından öpüyor, onu yetiştiren anasına, babasına şükranlarımı sunuyor, Müslüman Türk duruşundan dolayı tebrik ediyor, başarılar diliyorum.” dedi.

Kaymakamı savunanlardan bazıları, sanki Akeller’in şahsını hedef alan toplu bir girişim varmış gibi bir tavır içine girdi. Az çok kitap okumuş kimi bilinen isimler, Akeller’i Ermeni iddialarına karşı suçlu bulunarak 10 Nisan 1919’da idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’e benzetenler bile oldu. Bunlar arasında Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ da vardı.

Gelinen noktada tablo şöyle; İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın üst düzey bürokratları, milliyetçi kesimin bilcümle siyasetçi ve okur yazar takımı Kulp Kaymakamı Akeller’i destekliyor. Başta farklı partilerdeki yerel siyasetçiler, Diyanet camiası ve cemaatlerin büyük çoğunluğu ise Bahçelievler imamı M. K.’nın arkasında saf tutmuş durumdalar.

CUMHUR İTTİFAKINDA SAFLAR BU KADAR KESKİNLEŞMEMİŞTİ

Toplumun Diyarbakır Kulp’ta yaşanan olaylara yaklaşımı, Cumhur İttifakı bünyesindekilerden farklı değil. Yani bir kısmı kayıtsız şartsız Kaymakam Akeller’in yanında, bir kısmı da haksızlığa maruz kaldığını öne sürdükleri imam M.K.’nın tarafında saf tutuyor.

Bu ayrışmayı doğal karşılar hale geldik. Ancak yeni olan Cumhur İttifakı içindeki bu keskin ayrışma. AK Parti’nin yönetim kanadı Beştepe Sarayı’ndan bir talimat gelmediği için nasıl tavır takınacaklarını henüz kestirebilmiş değiller.

En şaşırtanı ise kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanların tavrı oldu. MHP yönetimi bile bu kesimden daha ılımlı dense yanlış olmaz. Bunların sert tavır sergilerken anlayamadıkları bir nokta var. Böyle keskin çıkışlar kendi hanelerinden çok MHP’nin havuzuna su taşıyor.

Birkaç gündür tarafların yazdıklarını ve söylediklerini takip ediyorum. İmamı savunanlar, bir hata varsa bu hukuk çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini söyleyip şiddete başvurulmasına karşı çıkıyor. Kaymakamı savunanlar ise Akeller’in uyguladığı şiddeti görmezden gelip yapılan sadece hutbe sırasında gösterilen tepkiden ibaretmiş gibi olaya yaklaşıyorlar.

Milliyetçi ya da ülkücülerin savunma taktiği çok daha farklı. Kaymakamı linç etmeye çalışan bir kesim varmış gibi gösterip ona dokunulmamasını sağlama çabasında.

1 Ocak’ta elinde yeşil bayrak taşıdığı gerekçesiyle İsmail Aydemir’e bir yumruk atan Ege Akersoy’un iki haftadan fazla tutuklu kaldığı bir ülkede bakalım, imam M.K.’yı mikrofon sopasıyla döven Kulp Kaymakamı fiilinin karşılığını görecek mi, yoksa ödüllendirilecek mi?

Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP, ipi germek için bütün yollara başvurup AK Parti üzerinden Türkiye’deki İslamcı çizgiye “dur” demek için başlatacağı “X Günü” parolasının gelmesini bekliyor. Hatırlanacağı gibi, Bahçeli’ye X Günü parolası, yakın tarihte iki kez geldi. Biri 7 Haziran 2015 seçimlerinin yapıldığı gece, diğeri de 15 Temmuz’da.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version