Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Çocuklar güvende olsun diye cesuruz



Adalet…Olmasaydı nasıl bir arada yaşayabilirdik?… Olmamasının sonuçlarını çok iyi biliyoruz son on yılın Türkiye’sinden. Kendimizi artık güvende ve özgür hissetmiyoruz.

Peki birey olarak haksızlığa uğradığımızda ne hissederiz? Yakın çevremiz ve toplum bizi desteklemediğinde? Desteklemek bir yana hatta haksızlıktan bahsetmemizi bile istemediğinde?

Ortada bir suç varsa, suç sahibine veya sahiplerine ceza verilmiyorsa, suçun yükü mağdurun üstünde kalır. Hele de suç mağdurun çocukluk döneminde meydana gelmişse, bu yük çocukla birlikte büyür. Suçtan fail sorumlu tutulmazsa çocuk şunu düşünür; “Demek ki ben bunu hakkettim!” Bir gün yetişkin olup, bu yükü taşıyamayacağım, sahibine vermek istiyorum dediğinde de yasa şunu söyler; “Zamanaşımı”.

Ben ilk defa psikolojik destek aldığımda otuz beş yaşındaydım. Travmaya maruz kaldığımda sekiz. Psikolojik destekle maruz kaldığım istismarın benim suçum olmadığını düşündüm. Ve yaşadıklarımın detaylarını hatırlamaya başladım. Ben çocukluğumu gömmüştüm. Somut anlamda da gömmüştüm. Yirmi altı yaşında psikolog yaşadıklarınızı yazın dediğinde. Başımdan geçenleri yazıp bir diskete kaydetmiştim. Sonrasında disketi kaldığım evin bahçesine gömüp bir daha terapiye gitmemiştim.

Dava açmaya cesaret edebildiğimde kırk yaşındaydım. Cinsel istismarda zamanaşımı olduğunu da o zaman öğrendim. İnanamadım… Failin, yakın çevrenin, toplumun yarattığı suçun yükünü taşımaya devam mı edecektim?

ZAMANAŞIMI TARTIŞILIYOR

Neydi bu zamanaşımı? Doç.Dr. Fahri Gökçen Taner’in tez çalışmasında anlattığı zamanaşımının gerekçeleri şunlar;

Failin suçun işlenmesinden zamanaşımı süresinin dolmasına kadar geçen süreçte vicdan azabı çektiği, her an yakalanma korkusu ile yaşadığı ve bu şekilde işlediği suçun bedelini ödediğini ifade ederek, bu ruh halinin faile çektirilen manevi bir ceza olarak anlaşılması gerektiği,

-Zamanaşımı süresince suç işlemeyen kişinin artık ıslah olduğunu ileri sürerek; cezanın amacı suçlunun ıslah edilmesi olduğuna göre, bu kişilere ceza verilmesinin bu amaçla bağdaşmayacağı,

-Aradan uzun bir süre geçtikten sonra maddi deliller elde etmenin, tanıklara ulaşmanın zorlaşacağı, elde edilen lehte ya da aleyhte tüm delillere güvenin azalacağı ve böylece failin suçluluğu kadar suçsuzluğunun da ispatının zorlaşacağı,

-İnsanın psikolojik yapısının zaman içerisinde değiştiği ve uzun zaman sonra fail ile fiil arasındaki bağın yok olduğu,

-Kamuoyunun; zamanın sonuçlarını, etkilerini hatta kişilerin hafızalarındaki yerini dahi sildiği bir suçun cezalandırılmasını istemeyeceği gibi, toplum tarafından unutulmuş bir suçun cezalandırılması halinde gösterilecek sosyal tepkinin konusuz, genel önlemenin ise amaçsız kalacağını ileri sürmüşlerdir.

Hiçbir hayatta kalanın bu gerekçeleri onaylayacağını düşünmüyorum. Hayatta kalanların öncülük ettiği uluslararası örgüt Brave Movement’in Temmuz 2023’te hazırladığı rapor yukardaki gerekçelerin aksini söylüyor.

-Rapora göre; diğer suç türlerinden farklı olarak cinsel istismarda failler suçu tekrar işliyor. Adli tıp bilimi çok geliştiği için delil bulmak eskisi kadar zor olmuyor. —Genelde aynı davada birden fazla maruz kalan çocuk olduğu için kanıt bulmak daha kolay. Cinsel istismarın etkilerinin mağdurda unutulması ve silinmesi mümkün değil. Cinsel istismarın travmatik etkileri ömür boyu sürüyor. Bu sebeple suçun unutulabilmesinden bahsetmek mümkün değil.

-Bunlardan daha önemlisi mağdurların çoğu yetişkinliklerinin ileri dönemlerinde dava açma gücü ve cesareti bulabiliyor.

Yeni gelişmelerle birlikte dünyanın birçok ülkesi cinsel istismar yargılamalarında zamanaşımını kaldırıyor ya da kaldırmayı tartışıyor. Yine Brave Movement’in hazırladığı rapora göre Avrupa Birliğine üye/aday üye ülkelerin zamanaşımı karnesi aşağıdaki gibi.

A grubundaki ülkeler; tümünde/çoğunda zamanaşımını kaldırdı.

B grubundaki ülkeler; bazı suçlar için zamanaşımını kaldırdı.

C grubundaki ülkeler; mağdur 40 yaşına gelene kadar tümünde/çoğunda zamanaşımı yok.

D grubundaki ülkeler; mağdur 40 yaşına gelmeden tümünde/çoğunda zamanaşımı var.

F grubundaki ülkeler; suçun işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başlar.

Zamanaşımının kaldırılması çocukları cinsel istismardan korumada çok önemli bir etken. Hayatta kalanların dava açma sebeplerinden biri de bu; bir daha hiçbir çocuk bunu yaşamasın. Brave Movement’in sloganında olduğu gibi “Çocuklar güvende olsun diye cesuruz!”


Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version