Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Nasıl suç ülkesi olursunuz?


Ali BİLGE


Türkiye, suçluların kol gezdiği, yargı mekanizmasının adalet dağıtmadığı, kuvvetler birliği esasına göre çalışan bir ülke oldu.

Son haftalarda Terim fonu gibi dolandırıcılık faaliyetleri etraflıca konuşuluyor ama telaffuz edilen paraların kaynağı sorulmuyor.

Üyesi olduğu OECD -FATF ‘a göre Türkiye, kara ve kirli para aklanan bir ülke. Suç sayılan faaliyetler yasal kılıflarla suç olmaktan çıkarıldığı için, kısa adı FATF olan OECD Mali Eylem Gücü’nün gri listesinde bulunuyoruz.

Kara para, suç delillerine yasal görüntü sağlamakla aklanabiliyor. Aklamalar, çok büyük vergi kayıpları vermemize yol açıyor.

İktidarlar yıllardır bu meseleye, ‘paranın karası, kirlisi olmaz, para paradır’ diye yaklaştı. Türkiye gibi döviz ve tasarruf açığı olan ülkelerde bu anlayış bir şiar olmuş durumda.

Türkiye’de 1996’da, kara para ve terörün finansmanıyla ilgili faaliyetleri önlemek, izlemek ve yargıya intikal ettirmek için, kamusal bir yapı olan (MASAK) Mali Suçları Araştırma Kurulu oluşturuldu. MASAK, öncelikle bankalardan gelen şüpheli bildirimleri değerlendiren, soruşturduğu ve izlediği faaliyetleri, ulusal ve uluslararası kurumlara iletmekle görevli bir kuruluş.

Ancak geçen yıllarda ülkenin rejiminin otokrasiye dönmesi, yeni rejimin kuvvetler birliğine dayanması sonucu, diğer kurumlar gibi MASAK’ta işlevsiz bir kuruluş haline geldi. Türkiye’nin 2021 yılında OECD’nin gri listesine girmesine yol açan önemli sebeplerden biri de, MASAK’ın işlevsiz hale gelmesidir.

Türkiye çok sık vergi barışı/affı yapan bir ülke, barış adı altında yapılan afların çetelesini tutamaz olduk, birkaç yılda bir vergi barışı devreye sokuluyor. AKP iktidarları döneminde her türlü varlık affı ‘olağan işler’ haline geldi. Vergi barışında devlet, yurt dışında ya da banka sistemi dışında tutulan paranın kaynağını sormuyor, cüzi bir vergi alarak sisteme sokulmasına müsaade ediyor. Böyle bir düzenleme de kara para aklamanın yasal kılıfı oluyor.

Vergilendirilmeden sahip olunan kaynağı belirsiz paralar, öncelikle vergi cenneti olarak bilinen ülkelere gidiyor. Vergi cennetleri dediğimiz yerler, vergi ödeme yükümlülüğünün olmayan sadece minimal ödemelerin olduğu yerler. Dünya üzerinde pek çok kişi ve kuruluşta aynı işi yapıyor. Kara veya kirli parayı, ülkelerinde vergiye tabi olmasını istemedikleri parayı, vergi cenneti denilen merkezlere getiriyorlar.

LİSTEYİ AÇIKLAMA GÖREVİ KİMİN? NEDEN AÇIKLANMIYOR?

Türkiye’de, şirketlerin vergileme rejimini belirleyen Kurumlar Vergisi Kanunu’nda bu tür işlemlere ilişkin bir düzenleme bulunuyor. Ancak düzenleme fiiliyata geçmiyor. Kanuna göre ülke içinden bir kişi ve kuruluş, vergi cennetleri listesinde bulunan ülkelere para gönderdiğinde, işlemi yapan kuruluş hem gönderilen paralardan vergi almakla, hem de gerekli kurumlara bu işlemi bildirmekle yükümlü oluyor. Örneğin Karayipler’e, Man adasına bir para gönderiliyorsa, işlemi yapan banka, 30% vergiyi devlet adına kaynağında almak ve bildirim yapmak zorunda.

Ancak Türkiye’de 2006 yılından itibaren vergi cennetleri listesi açıklanmıyor. Önceden listeyi Bakanlar Kurulu açıklardı, 2018’de otoriter sisteme tam teşekkülü geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığının listeyi açıklaması gerekiyor. Ama olmuyor, 18 yıldır kara para aklanan ülkelerin listesini iktidar açıklamıyor.

Devlet, paranın vergi cennetlerine gönderilmesine karışmıyor, bu şekilde muazzam bir vergi kaybına sebebiyet veriyor. Gün geliyor aynı devletimiz, vergi affı/ barışı çıkarıyor, parayı getirip sisteme sokana ‘nerden buldun’ diye sormadan, sadece 2-3% gibi cüzi bir vergi almakla yetiniyor.

Tün bu uygulamalar sonucunda ülkemiz bir ‘suç ekonomisi’ haline dönüşüyor. Yasal hükümleri yerine getirmeyen, vergi cenneti ülkeler listesini açıklamayan iktidarlar bu duruma yol açıyor. Bu şekilde vergi kaçırmak isteyen, kara para aklamak isteyenlere imkanlar sunulmuş oluyor. Vergi cennetleri listelerinin neden açıklanmadığı otokrasi ile yönetilen ülkelerde pek sorulmuyor.

OECD-FATF, Türkiye’yi 2021 yılında gri listeye alırken tespit ettiği kriterlerden en önemlisi, yasa gereği ilan edilmesi gereken vergi cennetleriyle ilgili listenin, Cumhurbaşkanının inisiyatifine olan bu görevin, yerine getirilmemesidir.

RASYONEL EKONOMİ POLİTİKASI VERGİ CENNETİ LİSTESİNİN AÇIKLANMASIDIR

Mehmet Şimşek ve ekonomiden sorumlu olan bakanlar, “rasyonel politikalara geçmeliyiz, geçiyoruz” diyorlar. Onlarda biliyorlar ki; gerçek rasyonel politika, vergi cennetlerinin listesinin açıklanmasıdır.

Tasarruf açığı olan bir ülkeyiz. Yeterince vergi alınmadığı için, yüksek iç ve dış borçlanma yapmak zorunda kalan döviz açığı olan, döviz borçlanan bir ülkeyiz. Vergi gelirlerini artırmak suretiyle borçlanmayı azaltmak yerine, ülkeden para çıkışını adeta teşvik ediyoruz.

OECD Türkiye’ye; “üyemizsin ama yükümlülüklerini yerine getirmiyorsun, kara ve kirli paranın aklanmasına ve terörün finansmanına imkan veren düzenlemeleri aldırmıyorsun, gerekli önlemleri almıyor ve mekanizmaları çalıştırmıyorsun ” diyor. OECD’nin gri listesinde Türkiye gibi demokrasinin işlemediği, demokrasisi sorunlu olan ülkeler yer alıyor.

Ayrıca son yıllarda uluslararası alanda ses getiren skandallara da dikkat çekiliyor. Sezgin Baran Korkmaz, Reza Zarrap-Halk Bankası davalarına iktidarın yaklaşımı da gri listeye alınma nedenleri arasında bulunuyor. Yurt dışında faaliyet gösteren ‘iktidara yakın vakıf’ faaliyetleri de dikkat çekilen hususlardan.

Son yıllarda Türkiye’nin, sadece yerli kara paranın değil, yabancılar için de bir aklama ülkesi haline geldiği de tespit edilen hususlardan. Birleşmiş Milletler raporuna göre yılda 2 trilyona yakın kara para aklanıyor. Türkiye’nin bu uluslararası trafik içinde önemli bir rol sahibi olduğu anlaşılıyor.

OECD kara parayla mücadele örgütü, 2021 yılında Türkiye’yi gri listeye alırken uyulması gereken 11 kriterin 9’unun yerine getirilmediğini söylüyor.

Türkiye pek çok pozisyonu ile güven duyulmayan bir ülke durumunda. Ülkede AİHM kararları dinlenmiyor, iç hukuk çökmüş bir vaziyette, öyle ki savcılar yargıdaki suç mekanizmaları açıklıyorlar, problemler ortaya saçılmış vaziyette, dal kıpırdamıyor, herhangi bir olumlu gelişmeyi de göremiyoruz.

İktidar ve rejimin değişmesi için zaman veremediğimize göre, gidişatın değişmesi ancak iktidarın rota değiştirmesine bağlı, böyle bir rota değişikliğini düşünmek ise safdillikten başka bir şey değil.


Ali Bilge: İktisatçı-Gazeteci

Yazı , 11-12-2023 tarihli Açık Radyo Ali Bilge ile Ekonomi Politik programından derlenmiştir. https://acikradyo.com.tr/kisi/ali-bilge

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version