Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Cennet Arkadaşım’; bir yastıkta 36 yıl… 

‘Cennet Arkadaşım’; bir yastıkta 36 yıl… 


CEMİL TOKPINAR | YORUM 

Bugün cennet arkadaşım Kadriye Hanım’la evliliğimizin 36. yıl dönümü. Bekar olduğum yıllar Barış Manço’nun, “Bir yastıkta 40 yıl!” şarkısını dinlerken 40 yıl gözümde çok büyük gözükürdü. Ama Rabbim ömür verirse 40 yıla dört yılımız kalmış.

20 Aralık 1987’de evlenmiştik. Mevsim kıştı, havalar soğuktu. Düğünümüz Bolvadin’de olmuştu. İşyerinden aldığım izin bittiği için İstanbul’a dönmem gerekiyordu. Ev eşyalarım birkaç gün sonra geleceğinden dolayı eşimi bomboş bir eve götürmüştüm. Sobasız, eşyasız bir evde eşyaların gelmesini beklemiştik. Eşim ne o zaman şikâyet etti ne de sonradan başıma kaktı.

Uzun yıllar korkunç bir maddî sıkıntı yaşamıştık. O kadar ki kış boyu yakacak alamadığımız, aylarca pazara çıkamadığımız olurdu. Ama evimizde misafir eksik olmaz, sabır ve şükürle hayatımıza devam ederdik.

Bugün sabah namazından sonra baş başa kahvaltı yapıp geçmişi yâd ettik. Bazen sevindik, bazen güldük. Çoğu kez de çılgınlıklarımızı anlatıp, “Hey gidi günler!” dedik.

Eşime her yıl dönümünde mütevazı hediyeler alırım. Bazen bir giysi, bazen bir ev eşyası veya takı, bazen parfüm… Ama yemek ve çiçeği asla ihmal etmem.

Sanırım en büyük hediyem, laboratuvara dönen hayatımızdaki tecrübelerimizden yararlanarak yazdığımız ‘Ömür Boyu Aşk’ kitabıydı. Rabbim 36 yıla asırlar sığdırmıştı sanki. Bu kitapta işlediğimiz konular, yaşadıklarımızın belki de onda biri bile değildi.

Kitabın başına, “Acıları birlikte yaşayıp birlikte mutluluğa dönüştürdüğümüz sevgili eşime…” diyerek ona ithaf etmiştim. 2000 yılının Temmuz’uydu.

Ne kadar mutlu olmuştu!

Herkes başkalarına sunardı eserini… Hocasına, annesine, babasına, bense hanımıma sunmuştum. Çünkü bana ve dertlerime katlanmıştı. Benim gibi üniversite bitirmiş, gazetecilik ve yazarlık yapan, aşırı hassas, geleceğe yönelik hedefleri, yeminleri, acıları, dertleri olan bir adamı anlamaya çalışmış, ona sabretmiş, “Seninle her şeye varım!” demişti.

Ailemi, çevremi, davamı, mefkuremi, aksiyonumu benimseyip bağrına basmıştı. Acı ve ızdıraplara isyan etmeyip sabır ve tevekkülle karşılamış, “Kimsemiz yok!” diye ağladığım yıllarda kucaklayıp beni teselli etmişti.

Bir kaç cümle için 8 bardak çay içmek!

Onunla ilk kez söz kesileceği gün görüşmüştük. Ben henüz tanışmaya gittiğimizi zannediyordum ama büyüklerimiz lokumu, çikolatayı hazırlamışlardı bile. İşte o gece, ailemle gidip ilk gördüğünde beni sevmiş, ben de onu sevmiştim. Birkaç cümle konuşabilmek için sekiz bardak çay içtiğimi söyler durur hep!

Çok kıskançtım. Nikah memurunu eve çağırıp nikah kıydırıyorduk. Ev kalabalıktı. Bizi görüyorlar diye içim içimi yiyorken elektrikler kesildi. Herkes üzülürken, ben derin bir oh çektim. Nikahımız mum ışığında kıyıldı. Tam romantik bir ortam oluşmuştu.

Eşimden çok şey öğrendim. Bana kadın nedir, neyi sever, ne ister, ne yapar, özellikleri ve beklentileri nelerdir öğretmişti. Adeta bir muamma olan kadının gizemini açmak için bana anahtar vazifesi görmüştü.

En önemlisi her yerde beni desteklemiş, benimle beraber olmuştu. Aile ve iş hayatımda, hizmet için koşturmalarımda, maddi sıkıntılarımda, hicret diyarlarında hep yanımdaydı.

Sen bir ‘namaz gönüllüsü’ taşıyorsun!

Bir gün ailece memleketimden İstanbul’a dönüyorduk. Arabayı oğlum kullanıyordu ve çok hızlı sürüyordu. Uyarıma rağmen, “Baba Allah kerimdir.” demişti. “Oğlum, Allah aynı zamanda Hakîm’dir, biraz daha yavaş kullan.” demiştim. İki dakika geçmişti ki, benzinlikten yola giren bir TIR doğrudan en sol şeride geçerek önümüzü tıkamıştı. Birkaç saniye içinde yüzde yüz çarpacağımız sırada sanki refüjle TIR arasında bir yer açılmış ve biz oraya girmiştik. İleride durup şükür namazı kıldıktan, polis ve TIR şoförüyle görüşüp yola koyulduktan sonra eşim ömür boyu unutamayacağım bir cümle söylemişti oğluma: “Evladım, arabayı dikkatli kullan. Sen bir namaz gönüllüsünü taşıyorsun.”

Çok hoşuma gitmişti. Benim için ömre bedel bir cümleydi.

En başta dua ve ümitle “Cennet arkadaşım” dedim. Çünkü, aşk pazara kadar da mezara kadar da değil, cennete ve cemâlullaha kadardır.

Nikah masasında bir kere ‘evet’ dedik, cennete ve cemâlullaha kadar sözümüzden dönmeyeceğiz inşallah. Huzuru kalmayan yuvalarda mutluluk çiçekleri açtırmak, dertlilere derman olmak, sadakat, paylaşım ve vefayı ders vermek, sabır ve tahammülde örnek olmaya çalışmak için çırpınmaya devam edeceğiz.

Rabbim parçalanmış aileleri birleştirsin, aile problemi yaşayanlara yardım etsin, bize de tüm evlilere de Allah’ın rızası dairesinde yaşayıp ömürlerini ebedîleştirmeyi nasip etsin.

Âmin…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version