Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Uçağın bodrum katı! 

Uçağın bodrum katı! 


YORUM | NEDİM HAZAR

Ne garip şey değil mi; teknoloji gelişip, uçaklar daha da devasa boyuta tırmandıkça insana ayrılan yer daha da daralıyor. Sanırım ilk uçaklardaki koltuklar günümüz Business Class’larınkinden bile daha kraldı! 

Steven Spielberg’in 1997 yapımı önemli filmi Amistad’ı bilmem izlediniz mi? 

Film, açık denizlerde kendilerini esir alanlara karşı ayaklanan ve New England’daki bir mahkemede yargılanan Afrikalıların hukuki statüsüne odaklanır. Konu köleliğin kendisi değildir aslında. Bunun yerine mahkeme, sanıkların kölelerden mi doğduklarına (ki bu durumda cinayetten suçludurlar) yoksa Afrika’dan yasadışı yollarla mı getirildiklerine (ve dolayısıyla kaçırılmaya karşı kendilerini savunma hakları olup olmadığına) karar vermelidir. 

Merak edenler Amistad’ı ortamlarda bulup izleyebilirler elbette.  

Amistad’ın hangarı ile modern uçaklardaki economy class arasında milim fark yok!

Mesleğim gereği normal bir insandan çok daha fazla seyahat etmişliğim var. Özellikle aktif gazetecilik yıllarımda haftada hiç olmazsa bir kere bindiğimi bilirim.  

Sürgün, ihtiyarlık, hastalık filan derken, şimdi seyahat kelimesine biraz mesafeli yaklaşıyorum. Özellikle uzun mesafeler beni korkutuyor artık.  

Elbette bunun pek çok sebebi var.  Bunlardan birinin vasıtalar olduğunu ise yaşadığım son iki haftada anlamış bulunuyorum. İlle de uçaklar.  

Yeni uçaklar inanılmaz modern.  

Bir kere kapasiteleri ve hızları akıl almaz bir noktaya ulaşmış durumda. Eskiden okyanus ötesi yolculuklar en az bir aktarma ile yapılırdı, artık öyle değil. Hele hele iki katlı büyük modellerin kullanıma sunulmasıyla neredeyse bin kadar insanı taşıyabiliyor bir uçak. (Hadi 500 diyelim) 

Uçaklar büyüyor büyümesine de insana ayrılan kısımlar gittikçe küçülüyor. Hatta o kadar ki, kümeste sadece yumurta üretsin diye daracık kafeslere konulan çiftlik tavukları gibi diziliyor insanlar. Koltuklar birbirine yapışıktı hep zaten. Şimdilerde en az üçlü, dörtlü, beşli, hatta altılı koltuklar var.  

Öndeki koltuk ile mesafe o kadar daraldı ki, yerinizden kalkmak için karnınızı içinize çekmek zorunda kalıyorsunuz. Hele bir de öndeki anlayışlı (!) yolcu koltuğu arkaya yatırırsa, buyurun size Amistad’daki köle ambarı.  

1950’lerde bir uçağın içi ve günümüz uçaklarından birinin koltuklarının durumu.

Sadece koltuklar için geçerli bir sıkışıklık değil bu durum.  Her şey tıkış tıkış. Koridordan değil iki, bir kişi bile yan dönmeden zar zor yürüyor.  

Hosteslerin servis arabaları o kadar küçültülmüş ki, buna rağmen es kaza ayağınız iki santim koridora uzanmış olsa ayağınızın üzerinden geçmeye çalışıyorlar.  

Eminim pek çok okur, First Class’ların böyle bir sıkıntısı olmadığını söyleyecektir. Haklıdırlar da, ancak interneti açıp FC biletlerinin durumuna bir bakmanızı öneririm.  

Hazır fiyatlardan açılmışken, artık tüm havayollarına göre paranız kadar insan muamelesi görüyorsunuz.  

Bildiğimiz uçak iki, hadi bilemediniz üç kısımdır değilmiş. First, Business, Economy… 

Şimdi öyle değil artık. Araya Premium atmışlar, parası ilk ikiye yetmeyenler otursun diye. Ekonomi klas bile en az beşe bölünmüş durumda. Ben son bindiğimde G Grubu idim. Tahmin edeceğiniz gibi, en parasızlar klasmanı. Dolayısıyla tavuk kümesi gibi bir ortamda 11 saat kapalı ve yerinden kımıldayamaz şekilde yolculuk yapmak zorunda kaldım.  

Düpedüz uçağın bodrum katında gibiydim. Işık yok, hava yok, kımıldayacak alan yok… Kâbus gibi. Uçağın basementi mi olur yahu? 

Üçüncü saatten sonra benim sigorta attı ve hizmet dışı oldum.  Gözümü açtığımda başımda uçakta yolcu olarak bulunan iki doktor vardı. İlginç olansa şu idi. Doktorlar ısrarla benim bir yere uzanmam gerektiğini, kan dolaşımımın normale dönmesi için bunun şart olmasını söylemesine rağmen, hostesler ve pilot, uçakta böyle bir alanın olmadığını söylediler. Sadece dikey durabiliyorsunuz uçaklarda.  

Hatırlıyorum… 

İlk kullanıma açıldığında uçaklarda ücretsizdi internet. Şimdi neredeyse bilet fiyatınızın yarısı kadar sizden internet parası istiyorlar uçakta.  

İkramlar ise fabrika tabldotundan hallice.  İçeceklerin birincisi bedava, sonrasında içerseniz fatura gelirse şaşmayın.  

Ve korkum o ki, çok yakın bir tarihte, uçaktaki tuvaletleri de paralı yapar bu hava sektörü! 

Siz siz olun, ucuz bilet bulduk diye sevinmeyin. Bindiğiniz şey uçak ama, oturduğunuz yer uçak değil başka bir şey! 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version