Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tarihin en acımasız rekabeti; Tesla vs. Edison!

Tarihin en acımasız rekabeti; Tesla vs. Edison!


Bugün ne iş yapıyor ya da nasıl yaşıyorsak yaşayalım, bir şekilde Thomas Edison’la ilişkisi olmayan pek bir şey yok gibidir. Edison’un 1.093 ABD Patenti ve dünya çapındaki 2.332 patenti, ticari binalardaki betonun yanı sıra elektrik kullanan her öğeden sorumludur.

YORUM | NEDİM HAZAR

“Fikrimi çalmaları umurumda değil. Kendilerine ait hiçbir şeye sahip olmamalarını önemsiyorum.” Nikola Tesla

“Dehanın yüzde biri ilham, yüzde doksan dokuzu terdir.” Thomas Edison

Christopher Nolan’ın artık Ustalık dönemi diyebileceğimiz çağının ilk filmi olan The Prestige’e geçmeden önce, bir arka planı öğrenmek son derece faydalı olacaktır.

The Prestige (2006) çok sıkı bir gerilim filmi ile beraber, iki sihirbazın rekabetinin fonunda aslında iki bilim insanının da acımasız, zaman zaman ahlaksız, ölçüsüz rekabetini anlatır. Thomas Edison ve Nikola Tesla arasındaki rekabet sadece bilimin değil, aynı zamanda çağların da rekabetidir.

Nikola Tesla yaşasaydı bu yıl 167. yaş gününü kutlayacaktı.

Sırp-Amerikalı bilim adamı, icatları günümüzün güç ve kitle iletişim sistemlerini mümkün kılan parlak ve eksantrik bir dahiydi.

Düşmanı ve eski patronu Thomas Edison, ampulün, fonografın ve hareketli görüntünün ikonik Amerikalı mucidiydi. İki kavgalı dahi, 1880’lerde kimin elektrik sisteminin dünyaya güç vereceği konusunda bir “Akım Savaşı” başlatmıştı!

Tesla ve Edison arasındaki rekabet, insanlık tarihinin en önemli bir parçalarından biri olarak görülür. Başarıları dünyanın seyrini değiştiren ve mirasları modern çağda yaşamaya devam eden bu tutkulu iki bilim insanının acımasız rekabeti, tarihi şekillendiren en ilginç ve pek bilinmeyen ayrıntılardan biridir.

Bilimsel tarihin yıllıklarında, Nikola Tesla ve Thomas Edison arasındaki rekabet kadar hayal gücünü ve merakı yakalayan az sayıda rekabet olmuştur. Her biri benzersiz yaklaşımları ve vizyonlarıyla bu iki ikonik mucit, elektrik ve yenilik dünyasını sonsuza dek dönüştüren şiddetli bir rekabete girmişti.

Vizyoner bir mucit ve elektrik mühendisi olan Nikola Tesla, elektrik alanında devrim niteliğinde buluşları ve kendi çağını aşan görüşleri olan bir öncü bilim insanıydı.

1856’da günümüz Hırvatistan’ında doğan Tesla’nın olağanüstü zekâsı, dünyayı dönüştüren yenilikçi teknolojiler ve kavramlar geliştirmesine yol açmıştı. En bilinen çalışması, modern elektrik güç dağıtımının temelini atan alternatif akım (AC) güç sistemleri üzerineydi. Kısa sürede ortaya çıktı ki Tesla’nın yenilikçi ruhu sınırları tanımıyordu; kablosuz iletişim, yenilenebilir enerji ve zamanının çok ötesinde sayısız diğer fütüristik fikirler üzerindeki çalışmaları tüm dünyanın ilgisini çekecekti.

Thomas Alva Edison 1847’de doğmuş ve özellikle 20. yüzyılı icatlarıyla büyük bir şekilde etkileyen Amerikalı mucit ve iş adamı. Elektrik enerjisi üretimi, kitle iletişimi, ses kaydı, filmcilik gibi birçok alanda cihazlar geliştirdi. Fonograf, film kamerası, ampulün ilk versiyonları gibi icatları sanayileşmiş modern dünyada insanlığın seyrini etkiledi. Ancak Edison’un gerçek yeteneği inanılmaz kurnaz bir iş insanı oluşuydu. Nerede bir mucit ve yetenek varsa ulaşıyor ya onun fikrini alıyor ya da icat ettiği ne varsa parayı bastırıp aldıktan sonra kendi adına “register/patent”ini alıyordu.

Bugün ne iş yapıyor ya da nasıl yaşıyorsak yaşayalım, bir şekilde Thomas Edison’la ilişkisi olmayan pek bir şey yok gibidir. Edison’un 1.093 ABD Patenti ve dünya çapındaki 2.332 patenti, ticari binalardaki betonun yanı sıra elektrik kullanan her öğeden sorumludur. Sinema endüstrisini, kayıt endüstrisini, röntgen makinesini ve hatta dövme kaleminin bile arkasından o çıkacaktır!

Thomas Edison, kapitalist bir girişimciden beklenen tüm özelliklere sahipti: Parayı, insanları, algıyı yönetmeyi çok iyi biliyordu. Ve fakat hepsinden önemlisi, paranın nasıl kazanılması gerektiğini, ürünlerin nasıl pazarlanacağını, insanlarla nasıl iletişim kuracağını, doğru kişilerle bağlantı ve ağ oluşturabilmeyi biliyordu.

Edison, mevcut teknolojileri daha verimli veya ticari olarak uygulanabilir hale getirmeye odaklanmış pragmatik bir düşünürdü. Edison, detaylara olan titiz dikkati ve pratik zekasıyla tanınıyordu. Edison’un sayısız icatları, aralarında gramofon ve pratik elektrik ampulü de bulunan, mevcut fikirleri iyileştirme ve rafine etme yeteneğini sergiledi, nihayetinde endüstrileri devrimleştirdi ve modern toplumu şekillendirdi.

Nikola Tesla, hakkında yazılıp çizilen bazı şeylerin aksine, utangaç veya çekingen değildi. Sıra dışı bir psikolojisi olduğu tartışma götürmezdi, ancak birçok ünlü isimle aynı masada yer alıp, sohbet etmeyi ve sosyete ortamında yer almayı bilen biriydi. Ancak idealist doğası, iş dünyasının realizmi ile uyumsuzdu. Bu nedenle para tutma, para kazanma, pazarlama gibi konularda Edison’un çok gerisindeydi.

Nikola Tesla ve Thomas Edison’un yolları, 1800’lerin sonunda Tesla’nın sınırsız hevesi ve kretaif ruhuyla Amerika Birleşik Devletleri’ne geldiğinde kesişti. Genç bir Sırp mühendis olan Tesla, iddialı fikirlerini hayata geçirmek için fırsatları arıyordu. Zaten kendi sistemini kurmuş bir mucit ve girişimci olan Edison, Tesla’nın yeteneğini anında fark etti ve onu şirketi Edison Machine Works’te işe aldı.

Ancak kısa süre sonra, bilim tarihinin bu iki uç isminin bir arada yapabilmesinin imkansızlığı ortaya çıkacaktı. Tesla’nın Edison için çalışmaya başladığı daha ilk günlerde rekabetin tohumları ekilmişti. İlk ayrılık elektrik sistemleri hakkındaydı; elektrik sistemleri ve yeniliklerin geleceği konusundaki farklı görüşleri açıkça ortaya çıktı. Edison, elektrik dağıtımı için geçerli yöntem olarak doğru akımı (DC) savunurken, Tesla, daha uzun mesafelerde daha büyük verimlilik sunan alternatif akım (AC) sistemlerinin potansiyelini görüyordu.

Akımlar Savaşı

Rekabetlerinde belirleyici an, AC ve DC sistemleri arasındaki “Akımlar Savaşı” ile geldi. DC’nin üstünlüğüne olan sıkı inancı ve AC’nin güvenlik risklerinden duyduğu korku, Edison’u Tesla’nın AC teknolojisine karşı şiddetli bir kampanya başlatmaya itti. Edison, AC gücün tehlikelerini lekelemek için kamuya hayvanları elektrikle öldürmek gibi aşırı uçlara gitti.

Rekabetlerinde dönüm noktası, 1893’te Chicago Dünya Fuarı ile oldu. George Westinghouse tarafından desteklenen Tesla, AC güç sistemleriyle fuar alanını aydınlatarak başarıyla AC’nin üstünlüğünü sergiledi. Bu zafer, DC’nin üstünlüğüne dair Edison’un iddialarını çürüttü, Tesla’nın güçlü bir rakip olarak konumunu sağlamlaştırdı ve AC’nin elektrik güç iletimi için standart olarak yaygın olarak benimsenmesine yol açtı.

Bu başarı, sadece Tesla’nın Edison’un icadını geçme yolunu bulma kararlılığını artırdı. Yakında, elektriği uzun mesafelerde enerji kaybetmeden taşıyabilen bir alternatif akım (AC) motoru geliştirdi ki bu doğru akımla (DC) mümkün olamayacak bir başarıydı. Ancak, Edison’un endüstri içindeki etkisi nedeniyle, AC gücü başlangıçta tehlikeli ve güvenilmez olarak reddedildi. Edison, rakibinin kendisinden iyi bir noktaya ulaşmasını elbette kabul etmeyecek ve o andan itibaren Tesla’nın aleyhine her şeyi yapacaktı!

Buna karşı Tesla, kendi icadının güvenirliğini kanıtlamak için, Niagara Şelaleleri’nden güç alan AC motoruyla bir dizi ışığı aydınlatarak yaptığı kamusal bir gösteri yaptı. Burada  AC gücünün dünya çapındaki evlerde ve işletmelerde kullanım için güvenli olduğunu kanıtladı. Bunun üzerine Edison, AC gücünün kamu kullanımı için çok tehlikeli olduğunu iddia ederek karşı bir karalama kampanyası başlattı ve DC sistemini tek geçerli seçenek olarak tanıttı.

Bu tartışma etrafındaki sonraki medya çılgınlığı, bu iki bilim ve mühendislik devi arasındaki ateşi daha da körükledi ve birçok tarihçi bu dönemi “Akımlar Savaşı” olarak adlandırdı. Her iki taraf da Amerika’daki elektrik dağıtım ağları üzerinde kontrol için şiddetle savaşırken, nihayetinde kaynak noktasından uzaklaştıkça hızla voltaj kaybeden DC sistemlerine kıyasla Tesla’nın AC sistemi, uzun mesafelerdeki daha büyük verimliliği nedeniyle üstün çıktı.

Sonunda, Edison bile yenilgiyi kabul etti ve “Tesla son derece zor bir sorunu çözmüştür” diyerek özellikle alternatif akım motor icadına atıfta bulunarak teslim oldu.

Tesla ve Edison arasındaki rekabet orada sona ermedi; ömürleri boyunca kablosuz iletişim sistemleri, X-ışını teknolojisi, türbin tasarımları, radyo iletim patenleri vb. çeşitli projeler üzerinde birbirlerine karşı yarışmaya devam ettiler, ancak hiçbiri “Akımlar Savaşı” sırasında elektrik dağıtım ağlarıyla elde ettikleri sonuçlara yakın bir büyüklükte veya ölçekte sonuçlar üretmedi.

Farklılıklarına rağmen, iki adam birbirlerine karşı gönülsüz bir saygı duyuyordu. Edison, Tesla’yı “dünyanın gördüğü en büyük elektrik dehalarından biri” olarak anarken, Tesla Edison’un elektrik alanına yaptığı katkıları övdü. Rekabetleri 19. yüzyılın sonlarında elektriğin gelişimini tanımlasa da etkileri bugün hala yankılanıyor.

Her iki adamın çalışmaları, elektriği kullanma şeklimizi şekillendirdi ve yaşam tarzımızı devrimleştirdi. Katkıları olmadan dünya çok farklı görünürdü. Tesla ve Edison arasındaki rekabet, tarihin önemli bir parçasıdır ve asla unutulmayacaktır. Başarıları dünyanın seyrini değiştirdi ve mirasları modern çağda yaşamaya devam ediyor.

Elbette bu iki tarihsel karakter ile ilgili pek çok biyografi, araştırma, anı kitabı yazıldı. Araştırmalara konu oldu Tesla/Edison rekabeti. Filmler, diziler çekildi bu konuda.

Bir sonraki yazıda, bu konuda önemli bir kitap ve kitabın film uyarlamasını ele alacağız.

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version