Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Şimdiki aklın olsaydı…

Şimdiki aklın olsaydı…


YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

Türkiye’nin ve dünyanın en saygın anayasa profesörlerinden biri olan Prof. Dr. Ergun Özbudun sessiz sedasız bu dünyadan ayrıldı. AKP eğer 2011’den sonra rotayı gri ve karanlık bir bölgeye çevirmemiş olsaydı şüphesiz tarih onu, çağdaş Türkiye’nin anayasasını yazan adam olarak büyük harflerle yazacaktı.

2000’li yıllarda Türkiye uzun ve zorlu bir demokrasi yürüyüşüne başlamış, devlette öbeklenmiş çetelerin, karanlık organizasyonların üzerine gitmiş, özellikle ordu içindeki kriminal yapılar büyük oranda temizlenmişti. Ancak yüksek yargıdaki oligarşi hala devam ediyordu ve her demokratikleşme çabası yüksek yargı eliyle engelleniyordu. 

12 Eylül 2010 referandumu ile anayasada yapılan değişiklikler bu oligarşinin işini çok ama çok zora sokmuş, Türkiye demokratikleşme adına dev bir adım atmıştı.

Hükümet 12 Haziran 2011 seçimlerine giderken, referandumla attığı dev adımı tamamlamak, Batı standartlarında çağdaş ve demokratik bir anayasa ile bu süreci sonlandırmak istediğinin sözünü veriyordu. AKP, Türkiye’yi AB’ye tam uyumlu hale getirmek için evrensel değerler ışığından yeni bir anayasanın gerekliliğini kabul ediyordu. 

Bu anayasa, Türkiye’nin tam bir demokrasi volesi vurması, ülkeyi çetelerden ve oligarşik bürokrasiden kurtarması anlamına geliyordu. İşte bu vaatle girdiği 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde elliye yakın oy aldı. 

Bütün kamuoyu AKP’nin seçim öncesi verdiği Batı standartlarında yeni bir anayasa sözünü tutmasını, ülkenin büyük ilerleme kaydettiği demokratik yürüyüşünü tamamlasını bekliyordu. Zaten 2007 yılında Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında, Prof. Dr. Zühtü Arslan, Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, Prof. Dr. Levent Köker, Prof. Dr. Yavuz Atar ve Doç. Dr. Serap Yazıcı gibi anayasa hukuku hocalarından oluşan bir komisyon kurmuş ve anayasa konusunda ciddi çalışmalar yapmışlardı. Üstelik bu hocalar AKP’yle de farklı siyasi eğilimleri olan hocalardı.

Bu ülkedeki her vatandaşın kendini birinci sınıf hissedeceği, devletin yurttaşlarına kimlik ve inanç dayatması yapmayacağı, ülkenin kronik sorunların çözüm olacak bir anayasa konusunda ciddi çalışmalar ortaya koymuşlardı.

12 Haziran 2011 seçimlerinden büyük bir zaferle çıkan ve büyük bir siyasi güç elde eden Recep T. Erdoğan yol ayrımında ya sağa ya sola dönecekti. Ama o 10 yıldır yeminle söylediği sözleri bu son seçime girerken de söylemiş evrensel hukuk rehberliğindeki yoldan ilerleyeceğine herkesi ikna etmişti. O yol ülkeye demokrasi ve batı standartlarında bir hukuka götürecekti ve kendisi de tarihe altın harflerle yazılacaktı.

Ama o sözünü tutmadı, ters tarafa Ortadoğu’ya dönmeyi seçti. Türkiye’nin makus talihini değiştirecek adımı atmak yerine elde ettiği siyasi gücü ülkeyi tam anlamıyla çamura saplamak için kullandı. Reza Zarrab’ın uzattığı çil çil altınlar Recep’le beraber AKP iktidarının başını öyle bir döndürdü ki akıllarında ne ilke kaldı, ne amaç, ne de topluma verdikleri sözler.

İşledikleri her suç, daha büyük suç işleme cesareti verdi. İşledikleri suçların cezasız kaldığını gördükçe daha büyük suçlar için güç buldular kendilerinde. Girdikleri dönülmez yol onları bugünlere kadar getirdi. Ülkede çivisinin çıkmadığı, yıkılmamış hiç bir kurum ve kuruluş bırakmadılar.

Filmin başına yani 2011 seçimlerinin hemen sonrasına gidip Recep T. Erdoğan’a o tarihten sonra olacakları gösterme fırsatımız olsaydı hangi yöne dönmeyi tercih ederdi diye çok merak ederim. Ülkesinde çok güç sahibi, Karun’dan çok daha zengin ama itibarsız, kötü şöhretli ve muhtemelen ülke tarihine de çok kötü cümlelerle geçecek biri olmayı mı tercih ederdi; yoksa ülkesini bataklıktan, devlet için çetelerden kurtarmış, hem siyasi hem ekonomik olarak dünyanın en saygın ülkeleri arasına sokmuş, tarihe altın harflerle geçecek bir adam olmayı mı?

Kim bilir belki de böyle bir tercih hakkı yoktu. Bir vazifeyle gelmişti ve o vazifenin gereği olarak mazlumlara bunları yapacaktı.

Recep T. Erdoğan’ın bu tercihi ülkedeki herkes gibi Prof.Dr. Ergun Özbudun’un da kaderini derinden etkiledi. Özbudun’u ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkaran anayasayı yapan adam olma imkanını elinden aldı.

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version