Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Okan Hoca, hele biraz sakin! 

Okan Hoca, hele biraz sakin! 


YORUM | HASAN CÜCÜK 

Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Galatasaray, üst üste oynadığı iki Bayern Münih maçından sıfır çekerek gruptan çıkma yolunda yara aldı. Devler Ligi gruplarında yenilmez armada olan Alman ekibi, 12 puanla açık ara liderlik koltuğunda oturuyor. Manchester United’i sahasında 4-3 yenen FC Kopenhag averajla ikinci, Galatasaray ise üçüncü sırada yer alıyor. United ise 3 puanla grup sonuncusu.

Daha oynanacak iki maç var. İlk sıra hariç diğerlerinde ciddi değişim söz konusu. En az hata yapan takım gruptan Bayern’e eşlik edecek. Grupta en zor durumdaki takım şüphesiz Manchester United. Bayern’den sonra grubun favorisi gösterilirken, son sıraya yer almanın izahı mümkün değil. United kadar olmasa da çanlar Galatasaray için de çalıyor. Görev ve sorumluluk Okan Buruk’un omuzlarında. Üzgünüm ama Okan Hoca bu yükü taşıyacak bir portre çizmiyor.

Haziran ayında ‘’Okan Buruk’un zor sınavı’’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. İlk yılında Galatasaray’ı şampiyonluğa taşıması büyük başarıydı. Aslan payı Okan Buruk’undu. Ancak beklenti çıtası yükselmişti. Sadece lig değil, Avrupa arenasında da başarıya mecburdu. Son yıllarda ‘Avrupa Fatihi’ unvanını unutan bir Galatasaray vardı. Şampiyonlar Ligi’nde yıllardır maç kazanılmıyordu. Devler Ligi oldukça uzun bir yoldan geçecekti. Gruplara kalma yolunda aşması gereken üç ön eleme vardı. Şanslı kuralar çekti.

Ne Zalgiris ne Olimpija ne de Molde, sarı kırmızıların ayarında değildi. Oynadığı 6 maçın 5’inde sahadan galip ayrılırken, bir beraberliği Zalgiris deplasmanında aldı. Özellikle Molde maçlarında şans Galatasaray’dan yanaydı. Oyun üstünlüğü tamamen Norveç ekibindeydi. Skor ise Galatasaray lehine oldu. Sonuçta zorlu bir yoldan geçip adını gruplara yazdırdı.

Sahasında FC Kopenhag beraberliğinin acısını deplasmanda United’i yenerek çıkardı. Sonrasında gelen iki Bayern buluşması da hüsran oldu. Okan Buruk’un zor sınavının adresi, elbette Şampiyonlar Ligi olacaktı. Süper Lig’de kalbur üstü kadrosuyla zaten şampiyonluğun doğal adayıydı. Okan Buruk’un taktik becerisini göstermede vasatı geçemediğini belirtmek zorundayım. Önce FC Kopenhag maçından başlayalım. 2-0 geriye düştüğü maçta eşitliği ancak rakip 10 kişi kaldıktan sonra sağladı. Rakibi hafife almanın faturasını ağır ödemeye ramak kalmıştı. İmdadına kırmızı kart yetişti. United deplasmanında iyi oynayan bir Galatasaray vardı. İki kez geriye düştüğü maçta eşitliği sağladı.

Kaleci Onana’nın ikramlarını es geçmeyelim. Hatalı yediği golü, takım arkadaşı Casemiro’nun kırmızı kart görüp, penaltıya sebep olmasıyla taçlandırdı. Galibiyet yine rakip 10 kişi kaldıktan sonra geldi. Onana’nın başlattığı zincirleme hata kırmızı kart ve penaltı olarak United hanesine yazıldı.

İki Bayern maçında da iyi oynadık. Sonuç; ikisi de kayıp. Gruplarda 36 maçtır yenilmeyen bir takıma karşı bulduğunuz pozisyonları atmak zorundasınız. İki, karşınızdaki rakip Bayern. Öldürücü ayakları var. Hata lüksünüz olmadığı gibi rakibi hafife de alamasınız. Almanın bedeli yenilgi oldu. 70 dakika sahada gözükmediler. Peş peşe golleri bulup, Galatasaray’ın gardını düşürdüler. Futbol matematik değil. Sürpriz sonuçlar her zaman mümkün. Ancak futbolun matematiğinde Bayern buna pek izin vermiyor. Deplasmanda Borussia Dortmund’un 4-0 yenmenin moraliyle, sarı kırmızıları ağırladılar. Galatasaray fena oynamadı. Pozisyonlar da buldu. Göz ardı etmememiz gereken ise Bayern kendinden çok emin oynadı. Golü bulacağı özgüveni vardı. Dahası Dortmund maçına göre daha relax oynayan bir Bayern vardı. Galatasaray’dan daha fazla pozisyon buldular.

Maçın sonucu belli.

Gelelim Okan Buruk’a. Maalesef saha kenarında çok agresif. Ergen bir taraftar gibi her pozisyona abartılı itiraz ediyor. Oyunu iyi okuyup, zamanında müdahale etmiyor. Kimse kızmasın, kazanma kurgusunu rakibin 10 kişi kalması üzerine kuran bir Okan Hoca var. Ekranlara yansıyan, hakeme sin kaflı küfürleri ise hiç yakışmıyor. Kusura bakmasın ama Alfonso Davies’in Barış Alper’e müdahalesi bırakın sarı kartı, faul bile değil. Hakemin ‘annesine selam gönderecek’ bir durum söz konusu değil.

Sanırım Okan Buruk, maçı anlatan Ertem Şener’in gazına geliyor. İlk devre şutu çeken Sane’ye Musiala diyen Şener. Tekrar görüntülerinde ayna gibi gözüken 10 numara ve ‘Sane’ yazısına rağmen Musiala demeye devam eden Ertem Şener. Davies – Barış Alper pozisyonu için ‘Arkadan çekiyor. Bu kartlık değil ise hangisi kartlık?’ diyen Ertem Şener. Spikerlik taraftarlık değildir. Elbette ülkenin takımı gol attığında daha bir coşkuyla söylersin. Ama hem statta canlı izleyip hem de önündeki ekrandan tekrarını izlediğin pozisyonlar için adil yorum yaparsın.

Sonuçta oynanan bir maç. Savaş değil be kardeşim. Ertem Şener’in reyting uğruna saçmalamasını sineye çekmek mümkün olsa da Okan Buruk’un saha kenarında kendini dizginlemesi lazım. Maç bitmiş, hakeme küfüre devam ediyor. Elini sıkan rakip takımın hocası Thomas Tuchel’in yüzüne bile doğru dürüst bakmıyor.

United ve FC Kopenhag maçlarında hüsran yaşamamak için Okan Hoca’nın önce bir sakin olması lazım. Sonra oyuncularını iyi motive etmeli. Oyun ve skor zora girdiğinde taktik zekasını konuşturmalı. Rakip 10 kişi kalmadan da kazanma planları yapmalı. Kadro kalitesinin sahaya yansıdığını henüz göremedik. Süper Lig maçlarını ölçü görmeyin. Boy aynası Devler Ligi. İlk iki maçta yakalanan avantaj, son iki maçta elinden kayıp gitti. Oynanacak son iki maçta hata lüksü yok. Tarih kazananı yazar. Tıpkı Molde maçlarında kazanan Galatasaray’ı yazdığı gibi.

Okan Buruk, ustalığı perçinlemek için saha kenarındaki duruşunu gözden geçirmeli. Keskin sirke hep küpüne zarar verir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version