Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İyi ile kötünün epik kavgası | The Dark Knight

İyi ile kötünün epik kavgası | The Dark Knight


NEDİM HAZAR | YORUM

Sinema, zamanı esnetme, dönüştürme ve yeniden yorumlama yeteneği ile benzersizdir. Prequeller, sequeller ve middlequeller, hikaye anlatımının bu özelliğini kullanarak, izleyicilere zengin ve katmanlı hikayeler sunarlar. Bu filmler, bir hikayenin farklı yönlerini keşfederken, aynı zamanda karakterlerin ve evrenlerin daha geniş bir resmini çizer. Sinemanın bu üç yöntemi, zamanla oynayarak hikayeleri daha da zenginleştirir ve izleyicilere unutulmaz deneyimler sunar.

Sinema, hikayeleri anlatma sanatı ve bu sanatın en etkileyici yönlerinden biri, zamanla oynamasıdır. Filmler, zamanı esnetebilir, geçmişe dönebilir veya geleceği keşfedebilir. Bu sebeple sinemanın zamanla oynadığı üç ana yöntem olan prequeller, sequeller ve middlequeller hakkında bir kanaat sahibi olmamız gerekiyor.

Prequeller: Geçmişe Yolculuk

Prequel, bir hikâyenin daha önce anlatılan bir hikayeden önce geçen olaylarını anlatan filme deniyor. Genellikle, orijinal hikâyenin karakterlerinin geçmişini veya olayların nasıl geliştiğini gösteriyor. Prequeller, karakterlerin ve evrenlerin daha derinlemesine keşfedilmesine olanak tanır. Örneğin, “The Godfather Part II” hem bir sequel hem de bir prequel özelliği taşır ve Vito Corleone’nin gençliğini ve Michael Corleone’nin suç imparatorluğunun yükselişini anlatılır.

Middlequeller: Zaman Çizgisinde Bir Kesit

Middlequel, orijinal hikayenin başlangıcı ile sonu arasında geçen olayları anlatan daha az bilinen bir filmdir. Bu tür filmler, orijinal hikayenin belirli bir bölümünü daha ayrıntılı bir şekilde keşfeder ve genellikle karakterlerin iç dünyalarına daha yakından bakmamızı sağlar. Örnek olarak, “Rogue One: A Star Wars Story” gösterilebilir. Bu film, “Star Wars” serisinin ana hikayesi içindeki önemli bir olayı, Ölüm Yıldızı’nın planlarının nasıl çalındığını anlatır.

Sequeller: Hikayenin Devamı

Sequel, bir hikayenin devamını anlatan filmdir. Genellikle orijinal filmdeki olaylardan sonra gelen olayları ele alır. Sequeller, karakterlerin ve hikayenin gelişimini sağlar ve izleyicilere tanıdık bir dünyada yeni maceralar sunar. Örneğin, “Star Wars” serisi, birbirini takip eden birçok sequel ile tanınır ve her yeni film, evrenin ve karakterlerin daha da genişlemesini sağlar.

İngiliz yönetmen Christopher Nolan’ın Batman üçlemesi kusursuz bir Prequell, Middlequell ve Sequell örneğidir. Ancak son iki filme geçmeden önceşu “Knight” kelimesinden başlayalım. Türkçe karşılığı “Şövalye”…

Şövalyelik kavramı, Orta Çağ boyunca gelişmiş ve dönüşmüş. Başlangıçta daha çok askeri bir sınıfı temsil ederken, zamanla daha geniş bir ahlaki ve sosyal değerler sistemine dönmüş. Şövalyelik, Avrupa tarihinde önemli bir yere sahiptir ve bu dönemin edebiyatı, sanatı ve kültürü üzerinde derin bir etkiye sahip.

Kavram, Orta Çağ Avrupa’sında ortaya çıkmış ve sadece savaşçı bir sınıfı temsil etmekten öte, belli bir ahlaki ve sosyal değerler sistemi ile ilişkilendirilmiş bir kavram. Şövalyeler, feodal toplumun önemli bir parçası olarak, asalet, cesaret, adalet, yardımseverlik gibi erdemleri benimsemiş ve bu değerler doğrultusunda hareket etmeyi taahhüt etmiş savaşçılar olarak bilinir.

Elbette bir takım özellikleri var, hemen kısaca bakalım:

Askeri Beceri ve Cesaret: Şövalyeler, savaşta ustalık ve cesaret göstermekle yükümlü. Genellikle genç yaşta eğitime başlar ve savaş sanatlarında ustalaşıyorlar.

Sadakat ve Yeminler: Şövalyeler, feodal bir düzende, kendilerini himaye eden Lordlara veya krallara sadakat yemini ediyorlar. Bu sadakat, onların hayatlarının merkezinde yer alıyor.

Ahlaki ve Etik Kodlar: Şövalyelik, yüksek ahlaki ve etik değerlere dayanıyor. Onur, dürüstlük, adalet ve merhamet, şövalyelerin benimsemesi gereken temel değerler arasında.

Hizmet ve Koruma: Şövalyeler, zayıf ve masumları korumakla görevli. Bu, sadece savaş alanında değil, günlük yaşamda da adalet ve merhametin savunucusu olmayı gerektiriyor.

Dini Unsurlar: Şövalyelik aynı zamanda dini unsurları da içeriyor. Birçok şövalye, Hristiyanlık ideallerini benimsiyor ve bu inancın değerlerini savunuyor.

Öte yandan, günümüzde şövalyelik kavramı genellikle idealize edilmiş, romantize edilmiş ve bazen nostaljik bir şekilde anılmakta. Ancak, bu kavramın Orta Çağ toplumundaki gerçek rolü ve etkisi, tarihçiler ve bilim insanları tarafından sürekli olarak yeniden değerlendirilmekte.

Şimdi Nolan ve Batman serisine geçebiliriz.

Christopher Nolan, sinema dünyasında kendi alanını yaratan, benzersiz bir yönetmen. Özellikle Batman serisiyle, süper kahraman türüne yeni bir soluk getirerek, bu evreni daha gerçekçi ve karanlık bir perspektifle yeniden şekillendirdi. Nolan’ın Batman serisi; “Batman Begins” (2005), “The Dark Knight” (2008) ve “The Dark Knight Rises” (2012) filmlerinden oluşuyor ve her biri, Batman mitosunu yeniden tanımlayan başyapıtlar olarak kabul ediliyor.

“Batman Begins”, Bruce Wayne’in Batman’e dönüşüm sürecini ve bu süreçteki içsel çatışmalarını ele alıyordu. Nolan, bu filmle karakterin psikolojik derinliğine odaklanarak, bir süper kahramanın doğuşunu anlatıyordu. Film, Gotham Şehri’nin karanlık ve umutsuz atmosferini başarıyla yansıtıyordu. Wayne’in kişisel travmaları ve adalet arayışı, Nolan’ın elinde, sadece bir süper kahraman hikayesinden çok daha fazlasına dönüşüyordu.

Christopher Nolan, başlangıçta ‘The Dark Knight’ı yapmayı düşünmüyordu, kendi planına göre ‘Batman Begins’in sonu sadece bir gönderme olarak kalacaktı. Malum ekranlarda sıkça gördüğümüz süper kahramanlardan biri de DC Comics’in Batman karakteri. Karakterin biraz gerçekçi ve çok yönlü doğası nedeniyle, Warner Bros., birçok film yapımcısının pelerinli kahramana kendi tarz damgasını vurmasını sağlayarak bu özelliği avantaja çevirdi. Bu yüzden, Batman serisi, eleştirmenler tarafından beğenilmeyen Joel Schumacher’in ‘Batman & Robin’ filmi gibi iniş ve çıkışlar yaşamasına rağmen gelişmeye devam etti ve her yerde izleyicileri heyecanlandırmayı başarmıştı.

Batman serisi, karakterin büyük ekrandaki algısını değiştirmeyi başaran Nolan’ın film yapım yetenekleri sayesinde yeni bir yöne doğru ilerlemişti. Karaktere getirdiği karanlık ve sert yaklaşım, sadece Batman için değil, genel olarak süper kahramanlar için ilerici bir bakış açısı olarak görüldü. Warner Bross. Yakaladığı madenin farkındaydı zira ‘Batman Begins’ başarılı olmuştu, ancak devam filmi ‘The Dark Knight’, Batman ve Joker’in kesin tasvirlerinden biri olarak yeni bir çığır açmış ve yere göğe sığırılmamıştı!

Nolanize etmek!

Serinin üçüncü filmi ‘The Dark Knight Rises’ tartışmalı olarak görülse de, Nolan’ın ikinci filmi kendi başına durabiliyor, ancak bir an için Nolan’ın bu filmin yapımında bile yer almayacağı gibi görünüyordu.

“Christopher Nolan: The Iconic Filmmaker and His Work” adlı kitapta, yazar Ian Nathan, Nolan’ın ilk filmi takiben Batman serisinden ayrılmayı planladığını yazıyor. Slash Film aracılığıyla yayınlanan alıntıda, Nolan ve kardeşinin ‘Batman Begins’ filminin izleyicilerden aldığı tepki karşısında şaşkına döndüğü ve Warner Bros. tarafından seride kalmaları için ikna edildiği belirtiliyor. Nolan, “tırmanış” kavramını düşündükten sonra ancak devam filmi için ilhamını bulmuş. İşte kitaptaki o bölüm:

“Bu sefer, kendisine yaptığı bir hile oldu. Gary Oldman’ın cesur polis memuru James Gordon’ın ‘Batman Begins’in sonunda bir Ziploc poşeti içinde gösterdiği oyun kartı – doğal olarak Joker – izleyicilere sadece bir heyecan ve olasılık hissi vermek ve onları bu şekilde eve yollamak içindi, bundan fazlası değil. Christopher Nolan bir” franchise” sürdürmeyi düşünmüyordu; süper kahraman işini yapmış, Batman’i düşüşünden ayağa kaldırmıştı. Dahası, çok daha kişisel, özgün materyaller peşinde koşmak istiyordu. Defalarca belirttiği gibi çektiği hikaye sadece bir gönderme veya en iyi ihtimalle stüdyoya bırakılan bir veda hediyesiydi – yenilenmiş (hayranlar açısından bakıldığında, Nolanize edilmiş) bir Joker’in nasıl görünebileceği ilgi çekici sorusu. ‘Hikayenin nasıl devam edebileceğine dair olasılıklar önermek istedik,’ diye iddia etti, ‘bir devam filmi yapacağız diye değil’.”

Nolan, gerçekçilik kavramına bağlı kalmak isteyerek, gerçekte kendi başına yasa uygulamaya karar veren bir suç savaşçısı ortaya çıksaydı, doğal olarak vahşi bir tezatın zıttı etkisinin doğacağını zekice fark etmişti. Joker, bu rol için doğal bir seçim gibi görünüyordu ve filmimizin böyle bir sonla bitmesi, bunu gerektirmesi açısından talihli bir durumdu. Nolan ve yazar David S. Goyer’in sonraki planı, Joker’in korkutucu olmasını istemeleriydi. Goyer, Tim Burton’ın Batman yorumunu beğenmesine rağmen, kötü adamı yeterince korkutucu yapamadığını düşünüyordu. Nolan ve ekibi birlikte, şimdiye kadar yapılmış en ikonik Batman filmlerinden birini ortaya çıkarmışlardı.

Nolan’ın Batman’i geride bırakıp daha kişisel projeler peşinde koşmak istemesi anlaşılabilirken, bu yinelemesinin hikayesini anlatmaya devam etmenin de onun için önemli olduğu açıktı. Nolan’ın süper kahramanlara ve ‘Batman Begins’ ile kurduğu şeye belirli bir bakış açısı vardı ve bu, ancak ‘The Dark Knight’ı yapmaya karar verdiğinde anlamlı hale gelecekti. Nolan’ın zaten kurduğu ton ve temalarla devam edebilecek başka biri olmazdı. Warner Bros. başka bir yönetmenle gitmeye karar verseydi, film farklı bir yönde ilerleyerek başarısız olma ihtimali yüksekti. ‘The Dark Knight’, ilk filmi mükemmel bir şekilde geliştiriyor ve bu, sadece Nolan ile başarılabilecek bir şeydi.

Son tahlilde Nolan Batman serisiyle süper kahraman filmlerine yeni bir boyut kazandırıyor. Gerçekçilik, ahlaki ikilemler ve karakter derinliği, onun filmlerindeki temel unsurlar ekliyordu. Nolan, teknolojiyi ve görsel efektleri hikaye anlatımını güçlendirmek için kullanıyor, ancak asla bunların hikayenin önüne geçmesine izin vermiyordu. Bu yaklaşımıyla, süper kahraman filmlerinin sadece genç izleyicilere hitap eden basit eğlenceler olmadığını, aynı zamanda derin felsefi ve psikolojik soruları sorgulayabilecekleri birer sanat eseri olabileceğini kanıtlıyordu.

Yazıları mümkün mertebe gündelik okuyabilecek derecede kısa yazmaya karar verdim, devam edeceğiz.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version