Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Günah keçisi Afgan göçmenler…

Günah keçisi Afgan göçmenler…


YORUM | YÜKSEL DURGUT 

Sovyet işgaline karşı verilen Afgan savaşının ardından 1980’lerden bugüne sürekli olarak Pakistan’a bir mülteci akını yaşandı. Pakistan, Afganistan’da savaşın sürdüğü yıllar boyunca yıkımdan kaçan milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaptı. Şimdilerde ise Pakistan’da yeniden bir politika oluşturma sürecinin verdiği keyfilikle birlikte, yüz binlerce Afgan göçmen ülkeden sınır dışı edilmeye başlandı.  

Pakistan’da yaşadığı tahmin edilen 3 milyondan fazla Afgan vatandaşından yaklaşık 1,7 milyonu belgesiz. Bunların birçoğu son 40 yıldır kendi vatanları olarak gördükleri Pakistan’da yaşıyorlar.  

Pakistan’ın iç ve dış güvenliğini etkileyen böylesine kritik bir karar, anayasal olarak uzun vadeli politika kararları alma yetkisi bulunmayan geçici bir hükümet tarafından alındı. Pakistan geçmişte de kayıtsız Afgan mültecileri ülkelerine geri göndermeye çalışmış ancak hiçbir zaman bu ölçekte bir girişimde bulunmamıştı. Böylesine hassas bir konuda politika belirleme yetkisi gelecekteki seçilmiş hükümete ve parlamentoya bırakılmalıydı. 

Pakistan’ın aldığı kararlar doğrultusunda şimdiden yaklaşık 250 bin Afgan ülkeyi terk etmeye zorlanırken, bu sayıdan çok daha fazlası da geri gönderilmek üzere Afganistan sınırı yakınlarındaki kamplarda tutuluyor. Belgesiz Afgan vatandaşlarının gönüllü olarak ülkeyi terk etmeleri için tanınan sürenin dolmasının ardından, Afganların Pakistanlı güvenlik güçleri tarafından zorla toplandıkları üzücü sahneler de yaşandı. 

Pakistan, 1980’lerde önce Amerikan destekli mücahit savaşını destekleme ve ardından Amerikan güçlerine karşı savaşan Taliban’a yardım etme politikası izledi. Son 40 yıldaki iki Afgan savaşında da ön cephede yer alması, Pakistan’ı savaştan etkilenen Afganların tek sığınak noktası haline getirdi. 

Afganistan’da 20 yıl süren ABD öncülüğündeki savaşın sona ermesinin ardından daha yoğun mülteci akını yaşandı. Taliban’ın yeniden 2021’de yönetimi ele geçirmesinin ardından yarım milyondan fazla Afgan Pakistan’a geçti. Bunların çoğu ekonomik göçmenler olsa da, muhafazakâr rejimin zulmünden kaçmak için ülkeyi terk edenler de oldu. Bunlar arasında kadınlar ve insan hakları aktivistleri çoğunlukta.  

Ancak Pakistan’ın uyguladığı bu politika kararı çok ciddi bir insani krize yol açtı. Yaklaşık 1,7 milyon insan, kötü yaşam koşullarının yaşanan sel ve deprem felaketleriyle daha da kötüleştiği, gıda sıkıntısından yoksun bir ülkeye zorla geri gönderilmesi hayatlarını tehlikeli hale getirecektir. Afganların üçte ikisinin yardıma ihtiyacı var, bunların yarısının durumu acil. İlaç ve su sıkıntısı çekiliyor.  

Taliban rejiminin kadınların eğitimine ve çalışmasına getirdiği yasaklar en çok Afgan kadınlarını etkileyecek. Taliban’ın kadınların eğitimine ve istihdamına olan düşmanlığı göz önüne alındığında, herhangi bir kadın ya da kız çocuğunu geri göndermek de doğru değil. İnsan hakları örgütleri, Taliban yönetimi altında Afganistan’da hüküm süren ağır ekonomik ve insan hakları koşullarına işaret ederek Pakistan hükümetinin kararına itiraz ediyor.  

Belgesiz mültecilerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesi, Pakistan Taliban Hareketi (TTP)’nin ülkenin güvenlik güçlerine yönelik artan saldırıları da dahil olmak üzere ulusal güvenlik kaygılarından kaynaklandığı biliniyor. Afgan Taliban yönetiminin kendi topraklarındaki militan yapılanmalara karşı harekete geçmeyi reddetmesi de bu kararların alınmasına yol açmış durumda.  

Ayrıca bazı terör saldırılarında Afgan Taliban gruplarının parmağı olduğuna dair deliller de var. Bu yaşananlar İslamabad’ın Kabil’deki rejimle ilişkilerini gerdi. Ancak bu durum, Afgan mülteci nüfusunun tamamını sınır dışı etme yönündeki düşüncesiz karar için bir gerekçe olmamalı.  

Pakistan, bugüne kadar jeopolitik nedenlerle sınırlarını sonuna kadar açık bıraktı. Şimdi de ani bir kararla tüm belgesiz göçmenleri sınır dışı etme kararı aldı. Bu geri itmeler, Pakistan’ı daha güvenli hale getirmeyecek, aksine birçok sorun ortaya çıkacaktır. 

Terör artışının çok ciddi bir güvenlik sorunu teşkil ettiği ve sert bir şekilde ele alınması gerektiği doğrudur. Ancak Afgan göçmenleri günah keçisi ilan etmek Pakistan hükümetinin hatalı politikasını örtbas etmeyecektir. Birçoğu, Pakistan’da doğup büyümesine rağmen, artık kendi topraklarında başka gidecek başka yerleri olmayan yoksul Afgan kadın ve çocuklarını sınır dışı etmek bu sorunu çözmeyecektir.  

Pakistanlı yetkililer, belgesiz göçmenlere yönelik eyleminin Afganlara özgü olmadığı, uluslararası normlara uygun olduğu ve burada yasal olarak yaşayan mültecileri etkilemediği, kararın tüm yasadışı göçmenler için geçerli olduğunda ısrar ediyor. Ancak bu karardan etkilenenlerin ezici çoğunluğunun Afgan vatandaşları olduğu bir gerçek. Durum kontrolden çıkmadan önce yanlış adımları düzeltmek için hala bir zaman var. 

Filistinlilerin 75 yıl önce Filistin’deki evlerinden sürülmelerinden bu yana onlarca yıldır yaşadıkları ve torunlarının hayata geldiği Gazze’deki evlerinden sürülmelerine ilişkin görüntülere bir bakın. Aralarında hasta ve yaşlıların da olduğu binlerce erkek, kadın ve çocuk, İsrail’in kısa süreli verdiği ateşkes arasında, en temel eşyalarını bile alamadan Gazze’den çıktıklarını izleyin.  

İçinde bulundukları koşullar çok farklı olabilir, ancak ‘yasadışı Afganlar’ Pakistan’dan sınır dışı edilirken, iki ülke arsındaki sınır şehirlerindeki kamyonlar, römorklar, yaya olarak yollarda olan uzun insan kuyruklarının oluşturduğu görüntüler bana Gazze’deki göçü anımsattı. 241 milyon nüfuslu nükleer silahlı ülke, sayıları birkaç milyonu bulan bu talihsiz mültecileri güvenlik tehdidi olarak gördü. 

Sovyetlerin çekilmesinden sonra dönemin Başbakanı Gülbeddin Hikmetyar’ın Kabil’i yerle bir eden roket saldırısına destek veren Hamid Gül’den, Taliban’ın yükselişine ve BM’in korumasındaki Afgan lider Necibullah’ın asılarak idam edilmesine kadar Pakistan, Afganistan’da yaşananların öyle ya da böyle içerisindeydi.  

Ardından Taliban kontrolündeki Afganistan, Kızıl Ordu’ya karşı savaşmak üzere devşirilen ve Sovyetlerin çekilmesinden sonra terk edilen her kökenden militanın karargâhı haline geldi. 11 Eylül’ün yaşanmasıyla bu doruğa ulaştı. Pakistan ordusunun Pentagon ile ortaklık yaptığı bir başka uzun savaş yaşandı. Sonunda Pakistan yanlış ata oynadı ve kaybetti. Taliban’ın kaybettiği söylenemez, kazandılar ama Kabil’e geri döndüklerinden bu yana TTP’nin terör saldırıları arttı. Yani, İslamabad ile Taliban arasındaki ilişkiler bozuldukça, sıradan Afgan halkı siyasi piyonlar haline geldi. 

Ülkelerindeki çatışmalar nedeniyle yerlerinden edilen çok sayıda Afgan mülteciye ev sahipliği yapan Pakistan, suç ve şiddetin sorumluluğunu haksız şekilde kendi politikalarına değil de yuvalarından sürülmüş kişilere yüklemesi ve ülkeyi terk etmeleri için bir tarih belirtmesi en hafif tabirle zalimliktir.  

Filistinliler Nazi Almanya’sının günahlarının kefaretini evlerinden sürülmekle ödüyorlar ve soykırım olarak adlandırılan bir vahşete maruz kalıyorlar. Acaba Afganlar ateşe geri itilirken kimin günahlarının kefaretini ödemek zorundalar? Bu insanlar risklerle dolu bir geleceğe gönderilmemeli.  

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version