Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan, Hamas’ı sattı mı? 

Erdoğan, Hamas’ı sattı mı? 


YORUM | ERKAM TUFAN AYTAV 

Arap İslam Ortak Olağanüstü Zirvesi tamamlandı. Ve bir de sonuç bildirgesi yayınlandı.

Toplantıya Türkiye’den Erdoğan da katıldı. Erdoğan ile Esad’ın aynı fotoğraf karesinde yer alması dikkat çekti.

Erdoğan’ın istediği ama Esad’ın istemediği bir fotoğraf karesiydi ama zirve sebebiyle mecburen bu fotoğraf verildi. Gerçi fotoğraf karesinde Mısır Devlet Başkanı Sisi de vardı ama Sisi’nin Erdoğan ile aynı karede olması artık haber değeri taşımıyor.

Şimdi gelelim sonuç bildirgesindeki dikkat çeken noktalara.

1- Zirveden İsrail’i bol bol kınama çıktı.

2- Yine bol bol uluslararası toplumu göreve çağırma çıktı.

3- Karar metninde, “Filistin Kurtuluş Örgütü, Filistin halkının tek meşru temsilcisidir.” dendi.

Yani bunun anlamı şu: Hamas devre dışı bırakılmış oldu. Ve gayrı meşru olarak görüldü.

Burada ilginç olan Erdoğan’ın da bu metne imza atmış olması. Çünkü Erdoğan’ın Hamas konusundaki söylemleri farklıydı.

Sonuç bildirisinin açıklandığı gün T.C. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, şu tviti attı: “Ebu Ubeyde; Allah ve vatan uğrunda imanlarıyla siyonizme karşı mücadele eden kutlu savaşçıların komutanı. Sözleri kalplere öyle tesir ediyor ki tüm dünya O’na kilitleniyor. İslam ülkelerinin bir çoğunun duyarsızlığına rağmen O, İslam’ın en kutlu neferi! Zafer yakındır inşaallah!”

Tekrar altını çizeyim; bu satırları yazan Oktay Saral yani Cumhurbaşkanı Başdanışmanı.

Neymiş! Ebu Ubeyde kutlu savaş komutanıymış, sözleri çok tesir ediyormuş. O İslam’ın en kutlu neferiymiş.  Zafer de yakınmış!

Toplantının olduğu günlerde de İstanbul Topkapı surlarına Ebubeyde’nin afişi asılmıştı.

Şimdi bu durumu nasıl okumak lazım?

Yani bir tarafta zirveye gidip Hamas’ı gayrı meşru ilan eden bildiriye imza atan bir Erdoğan var; diğer tarafta bu twiti atan bir başdanışman ve surlara Ebu Ubeyde’nin afişlerinin asılması var.

Bence bunun anlamı şu; içeride başka dışarıda başka söylem. Maksat içerideki dantelli mücahitlerin gazını almak. ‘Alemin İslamın halifesiymiş gibi, baş mücahitmiş gibi çek pampa’ pozları vermek.

Sizce bu Erdoğan’ın çifte oyunu mu; yoksa çiftetelli oyunu mu?

***

Erdoğan’ın Başdanışmanı Oktay Saral’dan bahsetmişken bir başka danışmandan da bahsedeyim. Bahsedeyim ki Erdoğan’ın danışmanlarının kaç krat olduğunu iyi görün.

Bu seferki danışmanın adı Ayhan Ogan. ‘Cumhurbaşkanı Danışmanı’ ve aynı zamanda Sivil Dayanışma Platformu Başkanı… Bakın kendisini nasıl tanıtmış: “Son 10 yılda, -150’den fazla ulusal ve uluslararası konferansları bizzat organize ettim, yönettim. -200’den fazla TV canlı yayınına katıldım. Hukuk Fakültesi okuyarak hukukçu olunsaydı AYM üyeleri olurdu, Türk Milleti adına kamu hukukçusuyum.”

Konferanslar organize etmiş. Yandaş tv’lerde canlı yayınlara katılmış. Toplantı organize etmeyi, yandaş kanallarda boy göstermeyi entellektüel seviye olarak gösterebiliyor.

Normal bir insan bunları yazarken utanır. Ama bu şahıs bunun bile farkında değil.

Hukuk okumamış ama hukuku AYM üyelerinden daha iyi biliyormuş. Erdoğan bunları nereden buluyor acaba? Ya özel arayıp buluyor ya da bunlardan Türkiye’de çok var.

İşin özeti bana danışmanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

***

Bakın bu haber maalesef Türkiyede yaşandı. Zonguldak’ta, bir ormanda yakılarak öldürülmüş bir ceset bulundu. Yapılan inceleme sonucunda cesedin 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani’ye ait olduğunu belirledi.

Şahsın Zonguldak’ta bir madende çalıştığı belirlendi. Polis iz sürdü. Ve korkunç gerçek ortaya çıktı.Maden kaçak olarak işletiliyordu. Mohammad Nourrani işte bu kaçak madende çalışırken fenalaşmış, bilincini kaybetmişti. Kaçak madenin sahipleri sabıkalıydı.

Bu olay ortaya çıkarsa infazımız yanar düşüncesiyle Nourrraniyi hastaneye yerine ormana götürüyorlar. Ve ormanda üzerine 5 litre benzin döküp yakıyorlar.

İçler acısı bir durum. Haberin neresinden tutacağımı bilemiyorum. Haberin bir yönü o gariban Afgana bakıyor. Afganistan’dan Türkiye’ye gelmiş ekmeğinin peşinde 3 çocuk babası bir Afgan.

Yunus’un dediği gibi; Bir garip ölmüş diyeler.  Üç gün sonra duyalar.

Haberin bir başka yönü sabıkalı kişiler nasıl kaçak maden işletebiliyorlar konusu. Hiç mi kontroller yapılmıyor? Bu sabıkalı maden sahipleri kime, kimlere güvenerek kaçak maden işletebiliyorlar? Koca maden gözden ırak olmayacağına göre işbirlikçileri kimler?

Ve son olarak bu nasıl bir vicdan. Bayılıp düşen o gariban işçiyi hastaneye götürmemek ne demek? Ormana götürüp yakmak ne demek?

İnsan bazen insanlığından utanıyor. Ama bu haber Dilan Polat kadar medyada yer almadı.

Garip olmaya görün bu topraklarda.  Kimse kusura bakmasın.

İşin gerçeği bu…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version