Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Emanet, ehliyet, adalet ve zulüm…

Emanet, ehliyet, adalet ve zulüm…


YORUM | AHMET KURUCAN  

Bir önceki yazımda Nisa suresi 58. ayeti üzerinden evrensel ve tarihsel hüküm ve mesaj konusuna değinmiş, meselenin adalet boyutunu ön plana çıkartmıştık. Sayfa editörüm adaletin karşıt kutbunda yer alan zulme de aynı ölçüde değinilmesi gerektiğini aksi halde ayetin vermiş olduğu mesajın bir yanının eksik kalacağını yazdı bana. Haklı. Ben de bir sonraki yazımı ona ayıracağım dedim. İşte bu yazı, o yazı…

Malum ayet Kabe’nin anahtarlarını o işi Mekke fethine kadar hakkıyla yerine getiren Osman b. Talha’ya verilmesi özelinde nazil olmuştu ve kullandığı ifade “emanetleri ehline verin” şeklindeydi.

Pekala bunun aksi nedir; emanetlerin ehline verilmemesi. Liyakatsız, ehliyetsiz kişilere teslim edilmesi. İlkinde adalet, ikincisinde de editörümüzün dikkat çektiği gibi zulüm ortaya çıkar. 

Zulüm Arapça’da sözlük manası itibariyle bir şeyi ait olmadığı yere koymak demektir. Hz. Lokman’ın oğluna “Allah’a ortak koşmak büyük bir zulümdür.” (Lokmân 31/13) derken işte bu manayı kasdetmektedir. Zira Allah’ın varlığını kabullense de birliğini kabullenmeme, hakikati çarpıtma, onu yerinden oynatma ve kısmi reddetme demektir.  

Istilahi anlamda zulüm ise kullanıldığı siyasi, hukuki, ahlaki alanlara göre farklı ve değişik manaları ihtiva eder. Siyasi düzlemde güç ve otorite sahiplerinin, millet namına milletten vekalet alarak şiddet kullanmaya kadar uzanan yetkilerini yanlış şekilde kullanmalarının adıdır zulümdür. 

Bu boyutu ile zulüm bir taraftan emanet nitelemesinin içini dolduran kamusal görevlerin zayi olmasını ve buna bağlı olarak bütün toplumun bundan zarar görmesini netice verir. Bir polis memurunun işkence yapmasından bahsetmiyoruz. O zaten zulmün ta kendisi. Aksine daha geniş kapsamlı, canlı cansız her türlü varlığı içine alan ve milletin sadece bugününü değil geleceğini de alakadar eden bir zulümden bahsediyoruz.  

Zalime yardım etmek nasıl olur?

Kur’an, zulüm kelimesini türevleri ile birlikte tam 269 defa zikreder. Sadece bu bile İlahi iradenin zulme bakış açısını yansıtmaya yeter. Peygamber Efendimizin de (sas) zulüm yapmama, zulme maruz kalmama, mazluma yardım etme ile alakalı onlarca sahih beyanı vardır. Daha da ötesi zalime bile yardımdan bahseder Allah Resulü (sas) bir hadislerinde. 

Evet, yanlış okumadınız. Efendimiz bir gün “İster zalim ister mazlum olsun kardeşine yardım et!” demiştir.

Bu o güne kadar kendisinin tebliğ ve temsilciliğini yaptığı bütün öğretilere aykırıdır. Daha da ötesi bu söz İslam öncesi Arap toplumunun kabile taassubunu nazara veren ve Cahiliye dönemi şairlerinden Cündeb b. Anber b. Temîm’e isnad edilen bir sözdür.  

 Cahiliyye asabiyyesini yansıtan “zalime yardım edin” sözünün Efendimiz’in (sas) ağzından çıkması sahabeyi çok şaşırtmış ve Türkçemizde kullandığımız şaşkınlık terimiyle ifade edecek olursak, “Nasıl yani?” dercesine, “Mazluma yardımı anladık da zalime nasıl yardım edeceğiz ki?” sorusunu sormuşlardır. Efendimiz (sas) de taşı gediğine koymuş ve “Zalimin zulmünü engelleme ona yapılacak yardımdır.” demiştir. (Buhârî, “Meẓâlim”, 4; Müslim, “Birr”, 62)  

 Siz isterseniz yukarıda ifade ettiğimiz perspektiften ilaveler yapıp, “Zalimin zulmüne engelleme topluma da yardımdır, Müslümanlığa da yardımdır, insanlığa da yardımdır, doğmamış çocuklar da dahil geleceğe de yardımdır, hukuka da yardımdır, ekonomiye de yardımdır” vs. ilavelerini yapabilirsiniz. 

Madem konuyu adalet-zulüm karşılaştırması içinde ele aldık. Hocaefendinin bu iki kavramı karşılaştırmalı izah adına yaptığı kısa bir mukayeseyi sizlere aktarayım: “Adalet mülkün temeli; zulüm, bu temele yerleştirilmiş bir dinamit; adalet, Hakk’ı ve halkı hoşnut etmenin en emin yolu, zulüm, bu yolda yürekleri hoplatacak bir gulyabâni; adalet hakkın sesi ve soluğu, zulüm bir nefsânîlik hırıltısı; adalet, dünya ve âhiretin biricik emniyet vesilesi, zulüm bir gadr ü cevr dumanı, sisi; adalet, ubûdiyet de dediğimiz hakikatin Kur’ân’daki adı, zulüm hakikî insanî değerlere karşı saygısızlığın bir ünvanı; adalet evrensel barışın en sağlam köprüsü, zulüm insanî ufku kirleten bayağılığın en denîsi…”

BAKINIZ: https://fgulen.com/tr/eserleri/kendi-dunyamiza-dogru/zulum

Arife işaret kafidir. Yazıyı Allah Resulunun hergün sabahları evinden çıkarken yaptığı bir dua ile tamamlayalım: “Bismillâh, Allah’a sığındım. Allahım! Hata yapmaktan, yanlış yollara sapmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve cahilliğe mâruz kalmaktan sana sığınırız.” (Tirmizî, “Daʿavât”, 34) 

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version