Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Besmelesiz kesilen hayvanın eti yenir mi?

Besmelesiz kesilen hayvanın eti yenir mi?


YORUM | YÜKSEL ÇAYIROĞLU

Günümüzde Müslüman tüketicilerin helâl gıda alanında yaşadıkları başlıca problemlerden biri ve belki de en önemlisi helâl et meselesidir. Bir hayvanın helâl olması için şer’i kesime uygun boğazlanması gerekir. “Kimin kestiği yenir” başlıklı önceki yazımızda şer’i kesimin şartlarını özetlemiş ve bunlardan birisinin de kesim öncesi tesmiye (Allah’ın adını zikretme) olduğunu zikretmiştik. Kesim öncesi besmele, hâlâ hakkında sorular sorulan, kafa karışıklıkları yaşanan ve farklı görüşler bulunan bir mesele olduğu için, bu yazıda deliller ve mezhep görüşleri açısından konuya daha yakından bakmaya çalışacağız.

Kesim öncesi besmele çekilmesi, doğrudan Kur’ân ve Sünnet’in emridir. Kur’ân-ı Kerim’de yedi farklı âyet-i kerimede besmele çekilmesi emredilir. Özellikle En’âm sûresinde yer alan, فَكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللهِ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ “Allah’ın âyetlerini tasdik ediyorsanız, kesilirken üzerine Allah’ın adı anılmış olan hayvanların etini yiyin.” (el-En’âm, 6/118) âyet-i kerimesinde mü’minlere besmeleyle kesilmiş hayvanları yemeleri emredilirken, üç âyet sonrasında ise, وَلاَ تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ “Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Şüphesiz bu, fısktır (günahtır, yoldan çıkmadır).” buyrularak besmelesiz kesilen hayvanların yenmesi yasaklanır. (el-En’âm, 6/121)

Bunların yanı sıra Mâide sûresinde avlanılacak hayvan için (5/4), Hac suresindeki üç âyet-i kerimede ise hacda kesilecek kurbanlık hayvanlar için besmele çekilmesi emredilmiştir. (el-Hac, 22/28, 34, 36)

Bunların dışında iki farklı âyet-i kerimede daha besmele üzerinde durulur. Bunlardan birinde, müşriklerin yapmış oldukları bir kısım kötü işler sıralanırken, bunlardan birinin de Allah’ın adını anmadan hayvan kesmek olduğu ifade buyrulur: وَأَنْعَامٌ لاَ يَذْكُرُونَ اسْمَ اللهِ عَلَيْهَا افْتِرَاءً عَلَيْهِ “Bir kısım hayvanlar da vardır ki (böyle istiyor diye) Allah’a iftira ederek keserken O’nun ismini anmazlar.” (el-En’âm, 6/138)

Şu âyet-i kerimede ise Müslümanlara, “Sizin öldürdüğünüzü yemektense Allah’ın öldürdüğünü yeriz” diyerek keyiflerince helâl ve haram tayin eden müşrikler zemmedilir: وَمَا لَكُمْ أَلاَّ تَأْكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ إِلاَّ مَا اضْطُرِرْتُمْ إِلَيْهِ “Kesilirken üzerlerine Allah’ın adı anılmış olan hayvanların etlerinden niçin yemeyecekmişsiniz? O, zaten size haram kıldığı etleri açıkça bildirmiştir; ancak çaresiz kalıp da zaruret miktarı yemeniz müstesnadır.” (el-En’âm, 6/119)

Bu âyet-i kerimelerin yanı sıra birçok hadis-i şerifte de hayvanı boğazlamadan veya avlamadan önce besmele çekilmesi emredilmiştir. Mesela Buharî ve Müslim’de geçen bir hadiste şöyle buyrulur: مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلْ “(Şayet hayvan) bol miktarda kan akıtan bir şey ile boğazlanır ve boğazlama esnasında Allah’ın ismi zikrolunursa ondan yiyiniz.” (Buharî, zebâih 15; Müslim, edâhî 20) Sahihayn’de geçen diğer bir hadis şöyledir: إذَا أَرْسَلْتَ كَلْبَكَ الْمُعَلَّمَ وَذَكَرْتَ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلْ “Eğitilmiş köpeğini gönderir ve Allah’ın adını zikredersen (köpeğin tuttuğu avı) ye.” (Buharî, zebâih 2; Müslim, sayd 1)

Başka bir rivayette Allah Resûlü (s.a.s) şunu emreder: إِذَا رَمَيْتَ سَهْمَكَ فَاذْكُرْ اسْمَ اللَّهِ “Okunu attığın zaman, Allah’ın adını an.” (Müslim, sayd 7; Nesâî, sayd 18) Hatta Hz. Peygamber, besmele çekilerek gönderilen bir köpeğin başka bir köpekle beraber tuttuğu avın yenilmemesini emrettikten sonra, bu hükmün gerekçesini şöyle açıklamıştır: فإنَّكَ إنَّما سَمَّيْتَ علَى كَلْبِكَ ولَمْ تُسَمِّ علَى آخَرَ “Sen köpeğini gönderirken besmele çekmiş olsan bile, başkası çekmemiş olabilir.” (Buharî, zebâih 9; Müslim, sayd 3)

Bunların yanı sıra hadis kitaplarında kesim ve avlanma öncesi besmele çekilmesini emreden daha başka hadisler de vardır. Aynı şekilde sahabe ve tabiinin söz ve uygulamalarına dair de onlarca rivayet nakledilmiştir. Hatta kasten besmele çekilmeden kesilen hayvanın etinin haram olduğu hususunda sahabenin icma ettiği ifade edilmiştir. (Serahsî, el-Mebsût, 11/236) Söz konusu delillerden yola çıkan fakihler de konuyu çok farklı boyutlarıyla ele almışlardır. Fakat konu etrafındaki fıkhî içtihatları ve tartışmaları bilmeyen birisi dahi, Kur’ân ve Sünnet’in yukarıda geçen bu açık hükümleri karşısında, kesim öncesi besmele çekmenin dinin mühim bir hükmü ve açık bir emri olduğunu anlamakta zorlanmayacaktır. Öyle ki konuyla ilgili delillerin kesinliği karşısında İmam Ebû Yusuf şöyle demiştir: “Kasten besmele çekilmeden kesilen hayvanın etinin haram mı helâl mi olduğu konusunda içtihat yapmak caiz değildir.” (Serahsî, el-Mebsût, 11/236)

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki kesim öncesi besmele çekilmesi gerektiği hükmü, bütün âlimlerin icmaıyla sabittir. Hanefi, Mâliki ve Hanbeli mezhepleri bu gerekliliği farz olarak görürken, Şafiiler bunun müekked sünnet olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda üç mezhebe göre besmelesiz kesilen hayvan  murdar hâle gelecek ve onun etini yemek de haram olacaktır. Fakat bu hüküm, kasten besmelenin terkiyle ilgilidir. Hanefi ve Maliki mezheplerine göre unutma durumu bundan istisna edilmiştir. Zira Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, ümmetimden yanılma, unutma ve yapmaya zorlandıkları şeyin hükmünü kaldırmıştır.” (Buhari, hudud 22)

Şafiiler ise besmelenin kasten terkini haram değil mekruh görmüşlerdir. Şafiiler, En’âm suresindeki besmeleyi emreden âyetlerin maksadının, üzerine besmele çekilmeyen hayvanı haram kılmak olmadığını, bilakis Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların etini yasaklamak olduğunu söylemişlerdir. Onlar bu hükmü, En’âm sûresindeki 121. âyetten şu şekilde istidlal etmişlerdir: “Allah adına kesilmeyen hayvanın etini yemeyin!” âyetinin devamında وَاِنَّهُ لَفِسْقٌ ifadesi yer alır. (6/121) Buradaki vav harfi “vâv-ı hâliyedir”. Dolayısıyla mana “fısk olarak Allah adına kesilmeyen hayvanlar” şeklinde anlaşılır.

Yani ayetteki yasak besmelesiz kesmeye değil, kesimin fısk oluşuna hamledilir. Burada geçen fısk lafzını da En’âm sûresindeki şu âyet izah eder:  أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ “veya bir fısk olarak Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvan” (6/145) Dolayısıyla Şafiîler, En’âm sûresindeki 121. âyetin besmelesiz kesilen hayvanları değil, putlara kesilen hayvanları yasakladığını söyler.

Ayrıca onlar Beyhaki’de geçen, “Bir Müslüman, bir hayvanı keseceği zaman, besmele çekse de çekmese de onu Allah adına kesmiş demektir.” hadisiyle (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübrâ, 9/239), Hz. Aişe’nin rivayet etmiş olduğu şu hadisi delil getirmişlerdir: Sahabeler yeni Müslüman olmuş bir kavmin kendilerine et getirdiğini, onların besmele çekip çekmediğini bilmediklerini ifade etmiş ve Allah Resulü’ne (s.a.s) bu etlerin hükmünü sormuşlardır. O da, “Siz kendiniz Allah’ın ismini zikredin ve yiyin” (Buharî, tevhid 13) buyurmuştur. Cenâb-ı Hakk’ın besmele çekip çekmedikleri bilinmediği hâlde ehl-i kitabın yiyeceklerini Müslümanlara helâl kılması da Şafiîlerin delilleri arasındadır.

Bütün bu görüş ve delillerden hareketle şunu söyleyebiliriz: Kesim öncesi besmele çekmeyi farz gören müçtehitlerin konuyla ilgili delilleri daha çok, daha sarih ve daha kuvvetlidir. Besmeleyi sünnet gören âlimlerin istidlâl ettikleri deliller ise diğerlerine nispeten daha zayıf olduğu gibi aynı zamanda te’vil ve tefsire de açıktır. Mesela üzerine besmele çekilmemiş hayvanların yenilmesini yasaklayan âyetin (el-En’âm, 121), “Allah’tan başkası adına kestiğiniz ve üzerine Allah’ın adını anmadığınız hayvanları yemeyin” şeklinde yorumlanması mümkün olsa da, âyet, diğer bir yoruma da açıktır. Zira وَاِنَّهُ لَفِسْقٌ ifadesinde geçen vav harfinin, atıf veya isti’naf vâvı olması da mümkündür. Bu durumda putlara hayvan kesme fısk olduğu gibi (el-En’âm, 145), besmelesiz hayvan kesmenin de aynı şekilde bir fısk olduğu anlaşılır. Ayrıca besmeleyi emreden diğer âyetlerin kat’i ve açık anlamı karşısında sadece böyle bir tevilden hareketle bir hükme ulaşma zayıf bir istidlal metodudur.

Öte yandan Beyhaki’de geçen, “Bir Müslüman, bir hayvanı keseceği zaman, besmele çekse de çekmese de onu Allah adına kesmiş demektir.” hadisinin “unutma” durumuna hamledilmesi mümkündür. Konuyla ilgili şu rivayet de bu ihtimali güçlendirmektedir: Allah Resulü’ne (s.a.s) besmeleyi unutan kimsenin durumu sorulduğunda, “Her Müslümanda Allah’ın ismi vardır.” (Dârakutnî, Sünen, 4/295) şeklinde cevap vermiştir. Ehl-i kitabın yiyeceklerinin helâl olmasıyla ilgili hükmün ise sadece onlara tanınmış bir ruhsat olduğu söylenebilir. Kaldı ki Hanefi ve Hanbelilere göre ehl-i kitabın da kesimden önce besmele çekmesi gerekir.

Besmeleyi farz görmeyenlerin en çok üzerinde durduğu Hz. Aişe hadisine gelince, meseleye daha yakından bakıldığında bu hadisin de “besmelenin gerekmediğine” dair bir delil olamayacağı anlaşılacaktır. Her şeyden önce muhkem bir âyetin âhâd bir hadisle tahsisi veya neshi mümkün olmadığı için, âyetin (el-En’âm, 6/121) açık hükmü karşısında bu rivayetle amel edilmesi söz konusu olamaz. Buna rağmen bir an için bu hadisle istidlalin mümkün olduğu düşünülse bile şu hususların göz ardı edilmemesi gerekir: Bir kere bu etleri gönderenler Müslümandır ve onların besmele çekmediği de bilinmemektedir. Dolayısıyla Allah Resulü’nün (s.a.s) “Müslüman hakkında mümkün oldukça hüsn-ü zan edilmesi gerektiği” prensibine dayanarak bu hükmü vermiş olması muhtemeldir. Peygamber Efendimiz’in, “Besmele çekin ve yiyin.” emrindeki besmelenin ise hayvanların kesimiyle ilgili olmadığı, bilakis burada yemekten önce çekilmesi sünnet olan besmelenin hatırlatıldığı söylenebilir.

Hatta bu rivayetten cumhurun görüşünü destekleyen bir hüküm çıkarmak dahi mümkündür: Zira sahabenin, yeni Müslüman olmuş bir topluluktan gelen etler hakkında şüpheye düşmelerinin ve bunun hükmünü Allah Resûlü’ne (s.a.s) sormalarının sebebi, yeni Müslüman oldukları için onların şer’i kesime riayet etmeyebilecekleri, hayvanları besmelesiz kesebilecekleri düşüncesidir. Bu da sahabenin besmelesiz kesilen hayvanı yemenin caiz olmadığı hükmüne sahip olduklarını gösterir. Allah Resûlü ise kısa ve öz cevabıyla Müslümanlar hakkında suizan kapısını kapamış ve “bismillah” deyip bu etlerden yemelerini emretmiştir.

Hayvan kesiminden önce Allah’ın adının zikredilmesi, taabbudî bir hükümdür. Bununla birlikte burada, tevhid düşüncesini muhafaza etmenin yanı sıra, Yüce Allah’ın kulları için yaratmış olduğu hayvanların ruhunu ancak O’nun izniyle alma gibi hikmetler de söz konusudur. Nitekim Şah Veliyyullah ed-Dihlevî, hayvan kesilirken besmele çekmenin hikmetini şu şekilde izah etmiştir: “Hikmet-i ilahi, aynen bizler gibi hayat taşıyan bu hayvanları, bizim için helâl kılmış ve onları istifademize sunmuş, emrimize âmâde kılmıştır. Bu durum, onların canlarının çıkarılması anında böyle bir nimetten gaflet içinde bulunmamamızı gerektirmiştir. Bu ise nimetin sahibi Allah’ın adının onlar üzerine anılması ile olacaktır.”  (İslâm Düşünce Rehberi, 2/453-454)

Hülasa-i kelam, kesim öncesi Allah’ın adının zikredilmesi, çok sayıda âyet ve hadisin kesin emri olduğu gibi, cumhur-u fukaha tarafından da farz görülmüştür. Her ne kadar İmam Şâfiî besmele çekmenin farz değil sünnet-i müekkede olduğunu söylese de el-Ümm isimli eserinin bir yerinde besmelenin kasten terk edilmesini hoş görmediğini ifade ederken, başka bir yerde ise önemsemediği için (istihfâfen) besmeleyi terk eden kimsenin kestiğinin yenilmeyeceğini söylemiştir. (el-Ümm, 2/254) Dolayısıyla İmam Şafiî’nin, hayvanı keserken besmele çekilmesini gerekli görmediği şeklindeki yaygın kanaat doğru değildir. Ayrıca İmam Şafiî’nin arkasına saklanarak Müslümanların bu konudaki dinî hassasiyetlerinin azalmasına sebep olmanın da isabetli bir yaklaşım olmadığı ortadadır.

Dahası İmam Şafiî’nin kendi devrini esas alarak verdiği bir fetvanın günümüzde hayat ve kesim şartlarının tamamen değiştiği hatta kimin nasıl kestiğinin kolaylıkla bilinemediği bir ortamda kullanılması ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir meseledir. Gayrimüslimlerin çoğunlukta ve hakim olduğu ülkeler bir tarafa, Müslümanların çoğunluk teşkil ettiği ülkelerde dahi hayvan kesiminde göz ardı edilemeyecek büyük ihmallerin söz konusu olduğu bilinirken “İmam Şafii’nin görüşleri  ile de amel edilebilir” demek için birkaç defa düşünmek gerekir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version