Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Seçilmiş savaş bölgelerinin karanlık yüzü


Mehmet Sait YAMAN


Filistin’in özgürlük mücadelesini cihadist bir kılıfa hapseden Hamas’ın, 6 Ekim Günü İsrail’e yönelik başlattığı “Aksa Tufanı Operasyonu’yla ilgili çok boyutlu bir irdeleme yapmak gerekmektedir.

Operasyon için 6 Ekim tarihinin seçilmesi ve adına savaş değil operasyon denilmesi, sıra dışı bir hazırlık ve silah stoğunun bulunması, İsrail’in derinlemesine düşünülmüş bir operasyonla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

İngiltere’den Almanya’ya birçok ülkenin sivil vatandaşına yönelik insanlık dışı saldırıların yaşanması ve bu anlara ilişkin görüntülerin tekbirler eşliğinde infial yaratacak derecede bir marifetmiş gibi sosyal medyada paylaşılması, bu operasyonu, Batı açısından ikinci bir 11 eylül vakasına dönüştürmüştür.

Böylesine insan hak ve özgürlüklerinden yoksun bir başlangıç, Filistin davasının haklılığına gölge düşürmüş ve İsrail’e ciddi bir koz vermiştir. İsrail bu kozu sonuna kadar kullanmak isteyecektir. Ancak istihbarat ve güvenlik ülkesi İsrail’in bu imajını yıkan operasyonun niteliğine bakıldığında, İsrail’in elinin o kadar rahat olmadığı ortadadır. İsrail eski İsrail olsa da Hamas’ın eski Hamas olmadığı açıktır. Yakın gelecekte İHA, SİHA ve Dronların daha da yaygınlaşmasıyla bu tür örgütlerin özellikle hava saldırılarında güçleneceği gerçeği İsrail için orta vadeli bir savaşı belirsizleştirebilir. Hele hele başka cephelerin açılması bu çatışmayı daha da derinleştirecektir. Bu anlamda Hamas’ın verdiği el, kare as olsa da bu çatışmanın her an bir straight flush sürpriziyle karşılaşması muhtemeldir.

SAVAŞ BÖLGELERİ OLUŞTURULUYOR

Çok kutuplu dünya düzeninde Ukrayna’dan Suriye’ye, Suriye’den İsrail’e seçilmiş savaş bölgelerinin yaratıldığını görmemek için kör olmak gerekir. Antisemitizm adlı karanlık çatlağı besleyip büyütmeyi tek başına yeterli bir neden olarak gören onlarca örgüt, yapı ve devlet bulunduğundan İsrail’e yönelik bu denli kapsamlı bir saldırının arkasında başka ülkelerin olması mümkündür. Hamas’ın paramiliter cihatçı örgütlerin bilinçli ve örgütlü desteği ile beslenen bir yeşil kuşak hareketi olması da ayrıca dışlanmaması gereken bir ihtimaldir.

Diğer yandan ABD’nin doğrudan, amasız ve fakatsız desteği, sürecin sadece Gazze ile sınırlı kalmayacağı noktasında ciddi tereddütler yaratmaktadır. Ancak Hamas’ın bu operasyonda yarattığı tahribat, İsrail açısından sadece Gazze’ye yönelik bir saldırıya vücut vermiş olsa da, bu İsrail’e uluslararası hukuka aykırı bir müdahale hakkı vermemektedir.

Hamas’ı ve insanlık dışı eylemlerini bahane edip Gazze’yi yok etmeye dönük bir girişim İsrail için pireye kızıp yorganı yakmak anlamına gelecektir. Bu anlamda tüm aktörlerin kendilerine bir gerçeklik testi uygulaması süreci barış zeminine çekmek anlamında daha sağlıklı olacaktır.

Tüm bu değerlendirmelerden hareketle; İsrail’e yönelik “AKSA TUFANI OPERASYONU” öyle basite alınacak bir harekat olmayıp ciddi sonuçlar doğuracak, kartları yeniden dağıtacak, yeni gelişmeleri ve çatışmaları beraberinde getirecektir.

Av. Mehmet Sait YAMAN

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version