Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

HAMAS quo vadis: Tarihi, ideolojisi, yöntemleri, eylemleri ve stratejisi

HAMAS quo vadis: Tarihi, ideolojisi, yöntemleri, eylemleri ve stratejisi


YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Bu yazıyı bir bilgi derlemesi olarak tasarladım. Amacım Hamas’ın “nereye gittiğini” (quo vadis) nesnel olarak okuyucuyla paylaşmak. Hamas’ın tarihi nedir? İdeolojisi nedir? Metotları ve eylemleri nelerdir? Ana stratejisi nedir? Bu sorulara yanıt aramayı hedefliyorum. Analizden çok, mevcut durumu anlatan bir yazı olacak. 

HAMAS, Harakat al-Muqawama al-Islamiya (İslami Direniş Hareketi) için bir kısaltma olup, Şeyh Ahmed Yasin tarafından kuruldu. Yasin, Kahire’de Müslüman Kardeşler’in yerel şubelerinde bulundu ve 1967 Altı Gün Savaşı’nın ardından İsrail tarafından işgal edilen Batı Şeria ve Gazze’de, 1960’ların sonlarından itibaren vaazlar verdi. Aralık 1987’de, ilk intifada’nın patlak vermesinin ardından Hamas’ı Gazze’de Müslüman Kardeşler’in Gazze şubesi olarak kurdu. 1988 deklarasyonunda Hamas Filistin’in tamamen bir “İslam vatanı” olduğunu ve “asla Müslüman olmayanlara teslim edilemeyeceğini” savundu. Ayrıca, cihadın Filistinli Müslümanlar için bir dini görev olduğunu belirtti. Bu pozisyon, 1988’de İsrail’in varlık hakkını tanıyan Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) ile çatışmaya neden oldu.

Akabinde Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü ve diğer Filistin örgütlerinden bağımsız bir şekilde hareket etmeye başladı ve bu durum, Hamas ile bahsedilen seküler milliyetçi gruplar arasında ciddi bir husumete neden oldu. PLO, Hamas’ı Filistin davasına ihanet eden, cihatçı ajandayı önceleyen radikal bir grup olarak algıladı ve Hamas’a karşı mücadele etti. Devletleştikten sonra da Hamas’ı yasadışı ilan etti.

İsrail’e karşı artan şiddet içeren Hamas saldırıları, 1989’da Hamas liderlerinden biri olan hareketin kurucusu Şeyh Ahmed Yasin dahil olmak üzere bir dizi Hamas liderinin tutuklanmasına yol açtı. Ardından gelen yıllarda, Hamas, komuta yapısını güçlendirmek ve ana liderlerini İsrail’in ulaşamayacağı yerlere yerleştirmek için yeniden yapılandı. Örgütün uluslararası ilişkiler ve fon toplama faaliyetlerinden sorumlu politik bir büro, Ürdün’ün Amman şehrinde kuruldu ve 1996’da başkanlığa Halid Meşal seçildi. Ayrıca, örgüt silahlı kanadı, Izz el-Din el-Kassam Güçleri olarak yeniden yapılandırıldı.

Hamas Orta Doğu’da Arap ülkeleri tarafından hiçbir zaman desteklenmedi. Çünkü cihatçı ajandası Orta Doğu rejimlerince tehlikeli addedildİ. 1999’da, Ürdün, Hamas liderlerini Amman’dan sınır dışı etti ve onları Batı Şeria ve Gazze’deki cihadist faaliyetler için Ürdün ofislerini bir komuta merkezi olarak kullandıkları suçlamasıyla itham etti. 2001’de, Hamas yeni merkezini Şam, Suriye’ye taşıdı. Ancak liderlik, Suriye’deki ayaklanmaya karşı Esad hükümetini desteklemediği için 2012’de merkezi tekrar değiştirerek Katar’ın Doha şehrine taşıdı. 

Kuruluşundan itibaren Hamas, İsrail’e herhangi bir toprak bırakılmasını içeren müzakereleri kategorik olarak reddetti. İsrail ve PLO arasındaki 1993 barış anlaşmasını kabul etmedi ve Filistin İslami Cihad (PIJ) grubuyla birlikte intihar bombacılarını kullanarak terör kampanyasını yoğunlaştırdı. PLO ve İsrail, Hamas’a sert güvenlik ve cezai önlemlerle karşılık verdiler.

PLO başkanı Yaser Arafat, Hamas’ı siyasi sürece dahil etmek suretiyle normalleştirmeye çalışarak Hamas üyelerini Filistin Otoritesi’ndeki (PA) liderlik pozisyonlarına atadı fakat kısa sürede bunun mümkün olmadığı ve Hamas’ın kök ideolojisinin değişime olanak tanımadığı görüldü. İsraillilerle Filistinliler arasındaki barış görüşmelerinin Eylül 2000’de çökmesi, Aksa İntifadası olarak bilinen bir şiddet artışına yol açtı. Bu çatışma, ilk intifadada görülmeyen bir şiddet seviyesiyle belirlendi ve Hamas aktivistleri İsraillilere karşı saldırılarını artırdı ve İsrail’de sivilleri hedef alan bir dizi intihar bombalamasına giriştiler.

Aksa İntifadası’ndan sonraki yıllarda, Hamas barış sürecine karşı görüşlerini ılımlaştırmaya başladı. PA’nın temel prensiplerini on yıldan fazla bir süre reddettikten sonra, Hamas 2006 Filistin yasama seçimlerine katıldı ve ardından İsrail ve PA arasındaki İsrail’in varoluş hakkını tanıyan anlaşmaları kabul edebileceğine dair garanti vermesi sayesinde PA’da kısmen de olsa yer aldı. Akabinde Hamas liderleri, 1967 öncesi sınırlara dayanan iki devletli çözümü destekleme konusunda bir pozisyonu benimseyebileceklerini dile getirdiler.

Ancak zamanla bunun taktiksel bir kabul (takiyye) olduğu anlaşıldı. Hamas 2017’de yayınlanan “Genel İlkeler ve Politikalar Deklarasyonu” ile İsrail’in meşruiyetini kesin olarak reddetmeye devam etti ve kendi İslam yorumu üzerinden meşrulaştırmaya çalıştığı antisemitik diskurunda ısrar edildi.Bu sert çizgideki radikal cihadist liderlerden biri, Yahya Sinwar, Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki lideri olduktan sonra “Hamas’ın İsrail’i tanıma konusunu tartıştığı zamanlar geride kaldı. Şimdi tartışma, İsrail’i (ve Yahudileri) ne zaman ortadan kaldıracağımızla ilgili” der.

2006’da Filistin Meclisi seçimlerinde, Hamas Fatah’a karşı sürpriz bir zafer elde ederek çoğunluğu kazandı. İki grup sonunda bir koalisyon hükümeti oluşturdu. İsmail Haniyeh başbakan oldu. Ancak Hamas, Müslüman Kardeşler taktiğini izleyerek Fatah’ı tamamen pasifize etmeye ve iktidarını otoriter bir rejime dönüştürmeye başladı. Gazze Şeridi’nde Hamas ve Fatah güçleri arasındaki çatışmalar yoğunlaştı, bu durum Abbas’ı Hamas liderliğindeki hükümeti feshetmeye ve Haziran 2007’de olağanüstü hal ilan etmeye sevk etti. Hamas, Gazze Şeridi’nin kontrolünü elinde tutarken, Fatah liderliğindeki bir olağanüstü hal kabinesi Batı Şeria’nın kontrolünü elinde tuttu. 

Tüm Arap ülkeleri Hamas’ı terörist olarak kabul etmelerine karşın, Mısır, Hamas’a en ciddi tepkiyi gösteren Arap ülkesi oldu. Gazze-Mısır sınır kapısı Rafah bir devlet politikası olarak kapalı tutuldu. Mısır, Hamas sempatizanlarının ülkesine sızmalarından ciddi endişe duyuyordu. İlginç olan, Müslüman Kardeşler ve Mursi iktidarı döneminde bile bu algı ve sonucu olan politikanın değişmemiş olmasıdır.

Hamas, İsrail’le kalıcı bir barış konusuyla hiçbir zaman ilgilenmedi. Antagonistik ve kategorik bir ideolojik pozisyon aldı. Siyaset üzerinden uzlaşma yerine, terörist saldırılarla toptan, İsrail’siz bir çözüm anlayışını benimsedi. Bu hem Gazze halkını şiddet ve sefalete mahkum etti, hem de paradoksal olarak Hamas’ın otoriter rejiminin güçlenmesine neden oldu. Hamas’ın İsrail’e rastgele düzenlediği, sivilleri hedef alan terör saldırıları, İsrail’de muhafazakar kanadın güvercinlere karşı güçlenmesini sağladı. Hamas, İsrail’de intihar bombalamaları düzenledi, Gazze’den İsrail yerleşim birimlerini hedef alan düzenli roket saldırılarına başvurdu.

Bu saldırılar arasında, mesela Haziran 2001’de Tel Aviv’deki bir diskoda 21 İsrailli sivilin öldüğü ve Mart 2002’de Netanya’da düzenlenen bir Pesah yemeğinde 30 sivil Yahudi’nin hayatını kaybettiği olaylar bulunmaktadır. Dört ay sonra, Hamas’ın askeri komutanı Salah Shehadeh, İsrail’in bir hava saldırısında öldürüldü. Bu olaylar Hamas’ın zaten sorunlu olan uluslararası imajını tamamen sıfırladı. İsrail’in Hamas’a yönelik askeri saldırıları provoke etti. Hamas’ın sivil yerleşim birimlerinde mevzilenmesi, İsrail’in Gazze’de sivil binaları hedef almasına neden oldu.

2007’de Hamas’ın Gazze Şeridi’ni kontrol altına almasının ardından, İsrail, Hamas yönetimindeki Gazze Şeridi’ni düşman bir entite ilan etti ve elektrik kesintileri, sıkı ithalat kısıtlamaları ve sınır kapanmalarını içeren bir dizi yaptırımı onayladı. Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları devam ettiği gibi, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları da devam etti.

Haziran 2008’de, aylar süren müzakerelerin ardından İsrail ve Hamas, altı ay sürecek bir ateşkese geçme kararı aldı; ancak ateşkes, Hamas roket saldirilari nedeniyle sona erdi. İsrail, sürdürülen roket saldırılarına yanıt olarak, Hamas’ı hedef almak amacıyla bölge genelinde yıllardır görülen en güçlü hava saldırılarından birini başlattı. Bir hafta süren hava saldırılarının ardından, uluslararası toplumun ateşkese çağrılarıyla birlikte İsrail güçleri Gazze Şeridi’ne bir kara operasyonu başlattı, Gazze’de 1,000’den fazla insan öldü ve on binlerce kişi evsiz kaldı.  

2014’te, 12 Haziran’da Batı Şeria’da üç İsrailli gencin kaybolmasının ardından İsrail ve Hamas arasındaki gerilimler arttı. Netanyahu, Hamas’ı gençleri kaçırmakla suçladı ve bu suçun cezasız kalmayacağına söz verdi. İsrail güvenlik güçleri, kayıp çocukları aramak ve Hamas ve diğer militan gruplara yönelik mücadeleyi sürdürmek amacıyla Batı Şeria’da büyük çaplı bir operasyon başlattı; militan bağlantıları olduğu şüphelenilen birkaç yüz Filistinli gözaltına alındı, bunlar arasında Batı Şeria’daki Hamas liderlerinden bazıları da bulunmaktaydı. 30 Haziran’da çocukların cesetleri Batı Şeria’da, Hebron’un hemen dışında bulundu.

Gerginliğin arttığı Gazze Şeridi’nde, Filistin İslami Cihadı ve diğer Filistin terörist grupları tarafından gerçekleştirilen roket saldırıları İsrail’e karşı arttı. Bu saldırılar, 2012 ateşkesinden bu yana oldukça seyrek görülmüştü, ancak Haziran 2014’ün sonlarına gelindiğinde roket fırlatmaları ve İsrail’in misillemeleri günlük bir olay haline geldi. 30 Haziran’da bu misillemelere yanıt olarak Hamas, ateşkesin başından bu yana ilk kez İsrail’e masif roket saldırılarında bulundu. Akabinde 8 Temmuz’da İsrail, Gazze Şeridi’nde büyük çaplı bir saldırı başlattı ve terörist faaliyetle ilişkilendirildiğini iddia ettiği çeşitli hedefleri havadan bombalayarak yok etti. Gazze Şeridi’nden roket saldırılarını durdurmak için bir haftadan fazla süren bombardımanın ardından, İsrail güçleri tünelleri ve terörist altyapısının diğer unsurlarını yok etmek için kara saldırısı başlattı. Ağustos’un başlarında, İsrail liderleri kara operasyonunun görevini yerine getirdiğini açıkladılar ve İsrail birlikleri ile tanklar Gazze Şeridi’nden çekildi. İsrail hava saldırıları devam etti, Gazze Şeridi’nden İsrail’e terörist roket ve top atışları da devam etti.

Çatışma süresince birkaç kısa vadeli ateşkes anlaşmasına varıldıktan sonra, İsrail ve Hamas liderleri Ağustos ayının sonlarında açık uçlu bir ateşkes anlaşmasına vardılar. Gazze Şeridi’nden roket saldırılarının durdurulması karşılığında İsrail, Gazze’ye giren malzemelere yönelik kısıtlamaları hafifletmeyi, sahil boyunca balıkçılık bölgesini genişletmeyi ve İsrail sınırına bitişik bölgelerde uyguladığı güvenlik tamponunun boyutunu azaltmayı kabul etti. Yüksek sayıda can kaybina (2,100’den fazla) ve Gazze Şeridi’ndeki geniş çaplı hasara rağmen, Hamas zafer ilan etti.

2018’de Gazze’de gerçekleşen sınır protestolarında Filistinli göstericiler sınırı geçmeye çalıştı İsrail tarafından şiddetli bir tepkiyle karşılaştı. Durum, protestolara yaklaşık 40,000 kişinin katıldığı 14 Mayıs’ta doruğa ulaştı. Birçok Gazzeli aynı anda sınırdan geçmeye çalıştı ve İsrail askerleri ateş açarak yaklaşık 60 kişiyi öldürdü ve 2,700’den fazla kişiyi yaraladı. Şiddet, İsrail hava saldırılarına ve Hamas’ın İsrail’e roket atışlarına yol açarak artmaya devam etti. Çatışma birkaç ay sürdü ve Kasım’da yeni bir ateşkesle son buldu. Mayıs 2021’de, Kudüs’teki gerilimler yine tırmandı ve 2014’ten bu yana yaşanan en büyük şiddet olaylarına yol açtı. İsrail polisiyle Filistinli protestocular arasındaki çatışmalar oldu ve akabinde Hamas roket saldırıları gerçekleştirerek Kudüs ve güney ile orta İsrail’e yönelik saldırılarda bulundu. 11 gün süren çatışmanın ardından Hamas ve İsrail arasında yeni bir ateşkese varıldı.

2022’ye gelindiğinde Hamas, Gazze çevresindeki çatışmaları tırmandırmaktan kaçınıyordu. Birçok gözlemci, İsrail kurumları da dahil olmak üzere, Hamas’ın Gazze Şeridi’ni yönetmeye odaklandığına ve büyük çaplı bir çatışmaya hazır olmadığına inanıyordu. Ancak 7 Ekim 2023’te Hamas, hepimizin bildiği gibi İsrail’i şaşırtan bir koordineli kara, deniz ve hava saldırısı başlattı.

Saldırılarda en az 1,400 İsrailli sivil hayatını kaybettiği bildirildi ve yaklaşık 200’den fazla sivil Hamas tarafından rehin alındı. Bunun akabinde İsrail, Hamas otoritesindeki Gazze’ye savaş ilan etti, Gazze’nin kuzeyini askeri hedef ilan etti ve sivillerin bölgeyi terk etmesini istedi. Ardından başlattığı yoğun hava saldırılarıyla yerleşim yerlerini bombalamaya başladı. Hamas, İsrail’e aralıksız roket saldırılarına devam etti. Şu ana kadar önemli bir bölümü çocuk olmak üzere 8,000 civarında Gazzeli sivil hayatını kaybetti.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version