Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

100 yıl nasıl geçti? 

100 yıl nasıl geçti? 


YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN  

Bir toplum eğer elitleri aracılığı ile ilerleyemezse, tek çözüm halkının kendi kendisini ilerletmesidir. Eğer ilerleme sürekli ve sosyo-kültürel ve siyasi evrim başarılı olsaydı, cumhuriyetin kuruluşundaki ilerici dinamikler başlangıçta yapılan rijit hukuksuzluklara kısmen anlayışla yaklaşmamıza neden olabilirdi.  

Neydi bu ilerici dinamikler? Osmanlı’nın küllerinden bir ulus devlet oluşturmaya çalışmak, yasal kadın-erkek eşitliğini sağlayarak eşit vatandaşlık ilkesinin gereğini yapmak, laik devlet oluşturma ideali, eğitim-öğretim hamlesi örnek olarak verilebilir. Ulus devleti civic kimlik üzerine inşa edememek, kadın erkek eşitliğini yasal seviyede sağlamaya karşın bunu hayata (özellikle de ekonomik alana) uyarlayamamak, laik devletin din özgürlüğüne engel oluşturacak şekilde anlaşılması ve bunun yanında Sünni devlet inancı (devlet kontrolünde empoze edilen din-mezhep) oluşturmaya çalışmak gibi bariz başarısızlıklar, başarı olarak gösterilecek örnekleri bile gölgeliyor. 

Dağa-taşa “Ne mutlum Türk’üm diyene” yazdıran, Kürt kavramının ‘karda yürürken çıkan kart-kurt sesinden türediğini’ öne süren, gayrimüslümlerden nefret eden, yeknesak ve homojen bir ırkı/etnik ulus yaratmaya çalışan, üstelik bunu dünyanın etnik olarak en çok karışmış coğrafyalarından birinde yapmaya girişen bir cumhuriyetin, demokrasi ve insan haklarını evrensel seviyeye çıkarmamasına şaşırmalı mıyız sahi?  

Önce tek parti diktatörlüğü, ardından yaratılan lider kültü, buna ek olarak yapay olarak, manipülasyona ve tarihi çarpıtmaya dayanan resmi tarih tezi, bunun üzerine inşa edilen Türk-üstünlükçü ırkı/etnik kimlik ve onun topluma zorla dayatılması, her 10 yılda bir yapılan askeri darbeler ve müdahaleler – cumhuriyetin sadece gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiğini göstermiyor; ortada çok daha büyük bir başarısızlık var. 

Dersim katliamı, Varlık Vergisi, İstanbul Pogromu, Maraş Katliamı, Sivas Katliamı, sağ-sol çatışması, Kıbrıs’ın işgali gibi onlarca patolojik olay ve bunların akabinde günden güne radikalleşen vatandaşlar… Okullarda çocukların ve gençlerin beyninin ideolojik saplantılarla ve anlamsız ritüellerle yıkanması, çok kültürlülüğün ve kültürel farklılıkların üzerinden buldozerle geçilmesi – bunları görmeden ve daha da önemlisi bunlarla hesaplaşmadan, cumhuriyet nasıl demokratik bir hukuk devletine evrilebilirdi ki? 

Cumhuriyet tarihi, devlet adına güç kullanan ve kanunlardan bağımsız, hatta anayasadan bağımsız hareket edebilen, gücü sınırlanmamış bir ceberrut iktidarlar tarihidir. Cumhuriyet siyasi pratiği, hukuk devleti denen konseptin tam tersidir.

Vatandaşından üstün olan, vatandaşına empoze ettiği kuralları kendisi takmayan, keyfi güç kullanmayı alışkanlık haline getirmiş ve “devlet geleneği” adı verilen bir devlettir cumhuriyet. Başına liberal demokrasiyi, hukuk devletini, adaleti, insan haklarını, özgürlüğü koymadan kuru bir anti-monarşik konsepti zorla taptıran, fakat içini anlamlı değerlerle doldurmaya çalışan akıllı ve idealist insanların ensesine çöken ve onları yok eden bir düzenin ismidir, Türkiye örneğinde. 

Cumhuriyet Kürtlerin devleti olamadı. Cumhuriyet demokrasinin devleti olamadı. Cumhuriyet dindarın devleti olamadı. Cumhuriyet evrensel sol değerlere inananların devleti olamadı. Cumhuriyet yoksulun devleti olamadı. Cumhuriyet gerçek ilericinin ve gerçek modernleştiricinin devleti olmadı. Cumhuriyet Yahudi’nin, Rum’un, Ermeni’nin devleti olmadı. Akademisyenin, yazarın, aydının, sanayicinin devleti olmadı. 

Cumhuriyet askerin devleti oldu. Cumhuriyet bürokratin devleti oldu. Cumhuriyet memurun devleti oldu. Cumhuriyet meydanlarda nutuk atan siyasetçilerin devleti oldu. 

Askere alırken, vergi toplarken, meydanlarda milli bayramların abartılı ve sentetik gösterilerinde, Kurt köylülerine insan diskisi yedirirken, okulda İstiklal Marşı söylerken gülen çocukları döverken cumhuriyet oldu! Yaşı büyütülerek idam edilen çocuklara, hakkında aile boyu takibat yapılan ailelerin dramında, hapse gazeteci tıkarken, ev baskınlarında kadın, çoluk-çocuk “terörist” (!) toplarken sözüme güç kullanan, aslında güçsüz bir cumhuriyet gördük. 

100 yıl böyle geçti. 

Bugün bu cumhuriyetin yüzüncü yılı kutlaniyor. 

Varlığının yararına, işlevine, somut başarılarına, halkının yaşam koşullarındaki iyileşmeye yaptığı katkıya falan bakılmıyor ama 100 yılın azametine bakılıyor, bir asrı doldurmuş olmanın fetişleştirilmesine ve böbürlenilmesine odaklanılıyor. 

Bugün Türkiye dünyadaki adalet, özgürlük, demokrasi, sosyal gelişmişlik, ekonomik gelişmişlik gibi endekslerde en sonlarda yer alan bir ülke. Son 8 yılda 2.5 milyon insanını terör sorgulamasından geçirmiş, ordusunun yarısını terörist diye tasfiye etmiş, 160.000 memurunu vatan haini ilan ederek kamudan ihraç etmiş, 7.000’den fazla akademisyenini üniversitelerden atmış, bebekleri ve çocukları anneleriyle beraber nemli ve karanlık zindanlarda tutan, ama uyuşturucu tacirlerinin ve katillerin elini kolunu sallayarak rahatça sokaklarda dolaştığı bir cumhuriyet var, 100 yaşını dolduran! 

Elitlerinizin yaptığı bu. 

Onlar size kurtarmayacak. 

Bu düzeni değiştirecek olan sade vatandaşlardır. 

Önce bu değişimi talep edeceksiniz. 

Ondan daha önce siz değişeceksiniz. 

Başka bir yol yok. 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version