Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Maalesef bunlar daha iyi günlerimiz!

Maalesef bunlar daha iyi günlerimiz!


YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Başınız döndü, mideniz mi bulandı? Ortaya dökülen rezalet, paçalarından dökülen pislikler için ‘yok artık’ mı diyorsunuz? 

Bence pek acele etmeyin çünkü bunlar daha iyi günlerimiz

Gündem malum; Ankara merkezli operasyonda son dönemin popüler mafya gruplarından Ayhan Bora Kaplan çetesine operasyon yapıldı.

Operasyonun yapılış şekli; üç kameralı şov ve sonrasında yapılan basın açıklamasının üslubu, sorgudan servis edilen detaylar herkesi şaşırtmış durumda. 

Hayır şaşırtan Kaplan çetesinin başta Süleyman Soylu ve AKP bürokratları ile olan yakın ilişkisi, rüşvete bağladığı emniyet ve yargı mensuplarının olması değil

Bunlar artık Erdoğan rejiminin alamet-i farikası. 17 Aralık 2013’ten bu yana ‘yeni Türkiye’ böyle bir şey.

Uzun yıllar süren ‘temiz eller’ operasyonları sonrası cezaevine konan mafya örgütleri bir bir tahliye edildi, bizzat Erdoğan tarafından sırtları sıvazlandı ve iktidar olmalarının önü açıldı. 

Bu yüzden mafya babalarının siyasilerle kanka olması, adliye ve polisi rüşvete bağlaması kimseyi şaşırtmıyor.

Şaşırtan bu kişilere dokunulması. 

Fakat burada da çok ciddi bir endişe yok değil. Zira Süleyman Soylu’nun görevden alınması sonrası yapılan operasyonlar ve güvenlik bürokrasisinde gerçekleşen değişiklikler gerçekten bir temizlenme çabası mı yoksa sadece piyasa oyuncularının değişimimi mi

Sonuçta Soylu yaptığı tüm atamaları ve tercihleri Erdoğan’ın oluru ile yaptı. Siyasi desteği kaybeden suç yapılanmalarına operasyon yapılması bir Türkiye gerçeği fakat ülkede iktidar değişmiş değil. 

Şu ana kadar gördüklerimizden kesin hüküm vermek zor. 

Zira Süleyman Soylu’nun kadrolarına dokunulduğu gözüküyor. Ancak ötesine geçip esaslı bir temizlik yapıldığını teyit edecek bir adım görmedik.

Bu konuda elimizde Sinan Ateş suikasti gibi bir ‘samimiyet testi’ var.

Çünkü Ayhan Bora Kaplan operasyonunun bir ayağı da orası. Tetikçilerle Kaplan çetesinin ilgisi, soruşturmayı yürüten Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Alp Arslan’ın Kaplan çetesinden rüşvet aldığı gibi veriler ortaya döküldü.

Dahası Sinan Ateş suikastinin üzerine gittiklerinde işin ucu MHP Genel Merkezi’ne ve Devlet Bahçeli’nin etrafına çıkacak. Hal böyle olunca Ayhan Bora Çetesi’nde gerçek bir operasyon var diyebilmek için Sinan Ateş suikasti soruşturmasının izleyeceği yolu görmek lazım.

Diğer bir nokta Kaplan çetesinin uzantılarına ne olacağı.

 Çünkü bugüne kadar ortaya çıkan detaylar gösterdi ki Ayhan Bora Kaplan uzun zamandır istihbaratın takibinde. Bu da teknik takip altında olduğu, hem fiziki hem istihbari izleme yapıldığını gösteriyor.

Süleyman Soylu başta olmak üzere AKP yöneticileri ile olan irtibatları da mutlaka soruşturma makamlarının elinde demektir.

İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası. Eğer soruşturma Soylu ve siyasi figürlere ulaşırsa o zaman başka türlü bir analiz yapmamız gerekecek. 

O zaman söz konusu operasyonlarla yeraltı dünyasının oyuncularının değiştiğini görebileceğiz. Tabii ki o aşamaya gelince işin Saray’a uzanan boyutlarına da bakmak lazım. Çünkü Ayhan Bora Kaplan’ın irtibat ağını çıkardığınızda karşınıza Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan ismine de rastlıyorsunuz. 

‘AKMAFYA’ İKTİDARI

İsimler, ilişkiler, dönen devasa paralar kafanızı mı karıştırdı? Aslında karışacak çok bir şey yok. Tek adam rejimlerinde böyle olur.

İktidar mafyalaşırken mafya örgütleri de iktidar olur. 

Bu noktada önemli bir ayrıntının daha altını çizmek lazım. Halktv’den Seyhan Avşar’ın anlattığına göre Ayhan Bora Kaplan çetesi ile irtibatlı olan polisler şöyle bir vurgun düzeni kurmuş;

Haklarında ‘fetö’ soruşturması açılan insanların evlerine çete aracılığı ile çökülüp evde bulunan nakit yada ziynet eşyaları alınmış. Düşünün; emniyet istihbaratı normalde soruşturma konusu bile olmayacak insanlara dair teknik takip yapıyor

Devletin tüm imkanlarını kullanıp izliyor ve elde ettiği bilgilerden suç unsuru olan varsa adliyeye sevk etmek yerine mafyaya paslıyor. 

Onlar da gidip söz konusu evdeki paraları çalıyor

Hatırlanacağı gibi bu hadise tekil bir durum, istisna değil. Çünkü ülkenin her yerinde adına ‘fetö borsası’ denilen bir yağma düzeni var. 

Çetenin başındaki isim bizzat Erdoğan’ın kendisi. O ve yakın ekibi belli bir hedef kitleyi, onun altındaki bakanlar ve milletvekilleri ayrı bir kesimi, il başkanları ve alt kadrolar ise geriye kalanları soyuyor, gasp ediyor.

Çetenin bir ayağı MİT/Emniyet diğer ayağında ise yargı var

Tabii böyle bir çete medyasız olmaz. Ekranlarda gördüğünüz bazı kalemşörler de bu çetenin parçası. Onlar da sürecin PR boyutunu takip ediyorlar.

İzmir merkezli ‘fetö borsası’ soruşturmasında yaşananlar ortada. Öldürülen AKP’li siyasetçi, serveti inanılmaz artan emniyet ve yargı mensupları herkesin malumu.

İşte bu yapı ülkenin her yerinde kuruldu.

Dolayısıyla Ayhan Bora Kaplan çetesiyle iş tutan polislerin masum insanların alın teriyle kazandığı paralara çökmesi kimseyi şaşırtmıyor. 

Mafya-polis ilişkisi bahsinde ‘hakkı teslim’ edip bir konunun da ifade edilmesi şart. 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında yüzlerce polis müdürü ve adliye mensubu tutuklandı. Birçoğu hala cezaevlerinde. 

Sadece kendileri değil aileleri, akrabaları bile didik didik edildi

Ancak isteselerde ceplerini doldurabilecek konumda olan bu polis şeflerinin ve yargı mensuplarının tek bir illegal işini bulamadılar

İdeolojik saplantıları olanlar bu realiteyi itiraf etmeyecektir

Bir diğer kritik hatırlatma da şu. 

Hep söylüyorum; Türkiye bir gün mutlaka 17 ve 25 Aralık soruşturmaları ile yeniden yüzleşmek zorunda.

Çünkü bugün yaşanan, ortaya dökülen rezaletlerin ucu o operasyonlara çıkıyor

Mesela son olay; Ayhan Bora Kaplan çetesinin içinden çıkan isimlerden Sadık Soylu, 17-25 Aralık dönemlerinden bildiğimiz bir isimdi.

Erdoğan’ın yargıya müdahalesi sonucu o gün kurtulmuştu

Şimdi yeniden karşımıza çıktı. Sezgin Baran Korkmaz da o gün kapatılan dosyaların içindeydi, sonrasında neler olduğu malum. İnsan ister istemez Erdoğan’ın talimatıyla kapatılan 20 civarında dosyada başka kimlerin olduğunu merak ediyor. 

Kısacası; Türkiye kelimenin tam anlamıyla ‘dökülüyor’. Bu çöküşün içinden mevcut siyasi ve bürokratik yapılarla çıkmak mümkün değil

O yüzden başlarken dediğim gibi, bunlar daha iyi günlerimiz ve ‘dibi’ henüz görmedik. 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version