Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bozgun devam eder mi?

Bozgun devam eder mi?


YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

Türkiye siyasetine dair bazen saflık derecesinde romantik beklentilerim oluyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu olağanüstü kötü durumun ülke için belki de büyük bir şans olabileceği, yepyeni bir başlangıç için zeminin çok uygun olduğu gibi romantik düşünceler bunlar. AKP’nin çalan, hortumlayan, bölen, istismar eden, kamplaştıran politikalarından yılmış, bıkmış ve gerekli dersleri çıkarmış toplumsal muhalefetin, bütün bu sorunları çözecek bir irade geliştirebileceğini düşünüyordum saflık derecesinde bir iyimserlikle. Bu tam dibe vurmuş halin, siyasete yepyeni bir anlayışın gelmesine, siyaseti kişisel zenginleşme aracı olarak kullanmayan, vatandaşına dünya görüşü dayatmayan, kendi ayrıcalıklı katmanlarını oluşturmayan özgürlükçü ve hukuk merkezli bir ülke kurulmasına sebebiyet verebileceği gibi hayaller kuruyordum.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun da geçmişten ders aldığı, kamplaştırmaktan, fişlemekten, ayrıştırmaktan gerekli dersleri çıkardığına, siyaseti kişisel zenginleşme aracı olarak kullanmayacağına, kullanılmasına da müsade etmeyeceğine inanmak istiyordum.  

Niçin olmasın diye kendi kendime soruyor, belki memlekete hukuk bir Dersimli eliyle gelecek diye hayallere kapılmaktan kendimi alamıyordum. 

İnsan iflah olmaz bir iyimser olunca bunları hayal edip duruyor işte. 

Nazım Hikmet’in dediği gibi:

Ey, benim iyimser hâllerim,
Çabuk aldanışlarım,
Hep inanışlarım,
Alttan alışlarım,

Artık iyice anladım öyle değilmiş, benimkisi aç tavuğun kendini darı ambarında görmesinden başka bir şey değilmiş. Şu kesin olarak ortaya çıktı ki CHP’nin de Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ülkeyi AKP yıkım iktidarından kurtarmak, ülkeye hukuk getirmek, adaleti sağlamak gibi bir hedefi yokmuş. Başka hesapları, öncelikleri, başka dertleri varmış. Özyeğin Üniversitesinden Dr. Evren Balta diyor ki; “Kılıçdaroğlu, dar çıkarların peşinde veya etkisinde, bunun için geniş kesimlerin geleceğini ateşe atmaktan da hiç çekinmiyor.” 

Ülkenin siyaset yoluyla düze çıkma tarihi fırsatını elini tersiyle iten CHP, dar çıkarların etkisi altında yerel seçimlere hazırlanıyor. 

14 ve 28 Mayıs bozgunlarından sonra CHP Belediye seçimlerindeki 2019 başarısını tekrarlayabilir mi? Büyükşehirleri elinde tutmaya devam edebilir mi? Hiç sanmıyorum.

Önceki gün medyaya CHP Çankaya kongresinden bir fotoğraf düştü. Bu fotoğraf CHP’deki heyecanı göstermesi bakımından çok önemli bir görüntüydü. Tabanın partiye olan inancının bugünkü halini resmediyordu fotoğraf. Bugüne kadar CHP’nin en sadık, en muhafazakar seçmeninin olduğu ve her seçimi gözü kapalı kazandığı milyon nüfuslu ilçede, kongreye bir elin parmakları kadar insan katılmıştı. Partiye inancın en zirve olması beklenen Çankaya’da bile kimsede olmayan heyecanın fotoğrafıydı aynı zamanda.  

Biliyorsunuz devlet imkanlarını kullanamayınca, kendisi için koşturanı fonlayabilmek belediyeler yoluyla oluyor. Bu yüzden, mahalli seçimler AKP’den çok muhalefetin can damarı durumunda.

Çankaya’da bile durum böyle olunca CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun 2019 Mahalli seçimler ruhunu tekrar yakalayabilmesi pek mümkün görünmüyor. Birincisi ittifakı kendi eliyle darmadağın etti, ikincisi Kürt seçmeni küstürdü, üçüncüsü Kılıçdaroğlu’nun imaj ve itibarı çok büyük yaralar aldı. Seçmen inancını yitirdi. Zaten kamuoyu araştırmalarında CHP’nin 28 Mayıs seçimlerinden sonra büyük erime içinde olduğunu anket sonuçlarına yansıyor.

Tabii bu söylediklerim normal siyaset koşullarında geçerli bir analiz. Seçimlere iki keklik türküsüyle giren, mitinglerde Erdoğan’ı silkeleyen Bahçeli’nin bile bilmem şu kadar oy aldığı Türkiye seçimlerinden bahsediyoruz. Sandık sonuçlarını ilan edenlerin Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye hangi belediyeleri vereceğini kim bilebilir?

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version