Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Manisa neden hedef seçildi? Eski dostları tutuklanan Arınç neden sessiz?

Manisa neden hedef seçildi? Eski dostları tutuklanan Arınç neden sessiz?

Geçirdiği kalp krizi sonucu önceki gün hayatını kaybeden iş insanı Mustafa Yerkazanoğlu (84), geçen yıl cezaevinde ölüme sürüklenen ayakkabıcı Nusret Muğla (85) ve üç yıldır hapiste olan emekli imam Halil Karakoç (83)…  Bu üç ismin ortak özelliği eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Manisa’da yakından tanıdığı, birlikte oturup kalktığı isimler olmaları…

Bu insanlar ilerleyen yaşlarına rağmen “terör” soruşturması geçirdi, gözaltına alındı, yargılandı, tutuklandı. Nusret Muğla cezaevinde maruz kaldığı hak ihlalleriyle nedeniyle 13 Şubat 2020’de öldü. Muğla ile aynı gün tutuklanan Halil Karakoç ise, ciddi hastalıkları ve ilerleyen yaşına rağmen halen Menemen Cezaevinde tutuluyor.

Peki Arınç’ın yakından tanıdığı 80 küsur yaşındaki aile dostları neden terörist ilan edildi? Memleketi Manisa nasıl oldu da “terör yuvası” oldu?

NEVBAHAR’DAN CEZAEVİNE UZANAN YOL… 

İnançları, itikatları gereği hayır işlemekten başka hedefleri olmayan piri fani denecek yaştaki bu insanların terörden yargılanmalarına gerekçe yapılan affedilmez suçları 70’li yılların başlarına kadar uzanıyor. Muğla, Karakoç ve Yerkazanoğlu, 10-15 kişiyi bir araya gelip Nevbahar aldı bir grup kuruyor ve bu grup çatısı altında hayır işlerine başlıyorlar.

İlk yaptıkları işlerinden biri Manisa’daki ilk kolejlerinden Şehzade Koleji’nin açılması için uğraşmaları. Arınç da o dönemde her yönden destek olmuş, yalnız bırakmamış. Ta ki İslamcı iktidar bir dini cemaati yok etmeye karar verene kadar. Sonra iktidar Manisa’yı merkez seçti, özellikle bu şehirde yaşlı başlı insanlara bir bedel ödetti. Manisa’da tutuklanma oranı başka illere göre de daha yüksek. Sanki Manisa’ya özel bir kin ve nefret var.

İLK GÖZALTI FURYASI 2015’TE BAŞLADI… 

Manisa’da ev baskınları ve gözaltılar ilk olarak 2015 yılının kasım ayında başladı. 31 kişi bankaya para yatırma, kurban bağışı, okul ve yurt yaptırma gerekçesiyle ilk o yıl tutuklandı. Gözaltına alınan Ümran teyzeye, gelini Sema’ya, Hamdiye ablaya, Şemsettin öğretmene önce kelepçe takılmadı, sonra “yukarıdan” gelen emirle basının karşısına kelepçeli çıkarıldı.

Dün defnedilen Mustafa Yerkazanoğlu da iki oğlu ve geliniyle birlikte gözaltına alınanlar arasındaydı. Kendisi ve gelini serbest bırakıldı ancak iki oğlu tutuklandı. Yerkazanoğlu, 28 Şubat ve önceki dönemleri de yaşadığı için muhatap olduğu suçlamanın karşısında şaşkındı. Yaşananlar 80’li, 90’lı yıllarda “irtica” adı altında yapılanları bile aratacak düzeydeydi.

‘MANİSA LABORATUVAR OLMUŞ’ DEMİŞTİ

KHK ile kapatılan Özgür Düşünce gazetesinin 29 Şubat 2016 tarihli 1. sayfası.

Altmış yıldır esnaflık yapan Mustafa Yerkazanoğlu, çocukları tutuklandıktan sonra KHK ile kapatılan Özgür Düşünce gazetesine verdiği röportajda şaşkınlığını dile getirmiş ve “Ömrüm boyunca güvene dayalı bir hayat yaşadım. Beni herkes tanır. Bu yaşadıklarım çok ağır geldi. Manisa laboratuvar olmuş. Hırsla yürütülen bir süreçteyiz. Birileri çok iyi plan yapmış. Tanınan, güvenilen insanlar terörist diye gözaltına alınıyor. Belli bir kesime yönelik soykırım yapılıyor. Bundan millet de, ülke de zarar görüyor. Ben üç aydır uyumuyorum. Oğullarım aklımdan çıkmıyor. Gözümden dökülenler gözyaşı değil, kan ve ızdıraptır. Gelinime, oğluma takılan kelepçeler bizim ailemizin şerefidir” demişti.

Yerkazanoğlu ile aynı gün gözaltına alınıp tutuklanan din kültürü öğretmeni Şemsettin Ayyıldız, polis otobüsünden inerken “Bu ahlaksızca zulmü bize reva görenleri Allah kahr-u perişan eylesin. Hırsızlık yapmadım, rüşvet yemedim. Elimde bile bıçağı aileme verirken tersinden veriyorum ki ürkütmemek için. Terörden tutuklanıyorum ben. Allahtan korkun be!” diye haykırmıştı.

“NEYİ İTİRAF EDEYİM DİYE KALAKALDIM”

Örnekler o kadar çok ki. Hamdiye-Metin Arslan, “Bankaya neden para yatırdın?” sorusuyla ilk muhatap olan ailelerden biriydi. Hamdiye Arslan, polis sorgusunda kendisine “İtiraf et kurtul”  dendiğinde “Neyi itiraf edeyim” diye kalakaldı. Neyi itiraf edeceklerdi? Nasıl ve neden hayır işlediklerini mi?

Kentin Ümran Teyze’si olarak tanınan başka bir hayırsever Ümran Ercan ise ev baskınlarını Yunanistan’ın Ege’yi işgal etmesine benzetti: “Yunanlıların Manisa halkına yaptığı zulüm bugün yine bu halka yapılıyor. Hadi onlar düşmandı, sen bizi nasıl böyle bölüyorsun. Beni de alırlar, çünkü ne kanun var ne Allah korkusu. Valizim kapının yanında hazır.”

Ümran teyze, ta o zamanlarda insanların haksızlıklara sessiz kalmasının acı bir durum olduğunu belirtmiş ve bugünleri görerek “Ne zaman kadar susulacak? Mısır gibi Suriye gibi olduktan sonra mı insanlar konuşmaya başlayacak?” diye sormuştu.

Ümran Ercan, “Öz evladım gibi seviyordum” dediği Erdoğan’ın 2009 seçimlerinde Manisa ziyaretinde otobüsün önünü keser ve Menderes’in idam edilmesi olayı hatırlatarak “Oğlum bize Menderes’i kaybetme acısını yaşattılar, doğru yoldan ayrılma bize ikinci Menderes acısı yaşatma” der. Menderes’in acısını hala unutamayan Ümran teyze, “Aynı şeyi Erdoğan’a da yapacaklar diye içim titriyordu” diyen bir kadın. Ne manidardır ki, Ümran teyze ve onun gibi nice kadınları 15 Temmuz’dan sonra darbecilikle suçladılar, cezaevlerine attılar.

KAPISINDAN POLİS GİRMEYEN AİLE KALMADI

Manisa’nın tanınan ailelerinin 15 Temmuz’dan yaklaşık 7-8 ay önce yaşadığı şokları, o tarihten sonra neredeyse her aile yaşamaya başladı. Hala operasyonlar devam ediyor. Gün geçmiyor ki Manisa’da bir sabah ev baskını yapılmasın. Şehirde, yoldan kimi çevirip sorsanız “İşlemden geçmeyen aile, kapısından polis girmeyen ev kalmadı” diyor. Sokakta yürüyen iki kişiden biri gözaltına alındı demek abartı olmaz. Fabrikada çalışan işçilere bile ‘operasyon’ yapıldı.

Bugünlerde Netflix’te yayınlanan ve ses getiren Emin Alper’in Kurak Günler filmi ile yönetmenin bir önceki filmi Abluka’da işlenen “kuşatılmışlık” hissi, korkunun bir yeri bütünüyle esir alması Manisa’da adeta ete kemiğe bürünmüş halde. Ölenin cenazesini merkez camiinden değil de kimsenin bilmediği bir camiden kaldırmak isteyecek kadar…

15 Temmuz’a kadar bu baskınlara cılız da olsa ses çıkarıp itiraz eden Bülent Arınç sonra sessizliğe gömüldü ve yapılanları uzaktan izledi. Lise yıllarından beri tanıdığı ve “Nusret Ağabey” diye hitap ettiği Nusret Muğla vefat ettikten sonra vicdanını rahatlatmak için bir mesaj yayınladı ama Muğla ailesi taziye ziyareti talebini kabul etmedi. Çünkü ölen ölmüş, giden gitmişti.

BÜLENT ARINÇ: MANİSALILAR VEFALIDIR

En son Erdoğan’ın 20 Ağustos 2022’de Manisa’da bir açılış töreninde konuşan Bülent Arınç, “Birkaç kelimeyle Bülent Arınç’ın Manisa için ne ifade ettiği anlatmak isterim. 5 dönem milletvekilliği yaptım, 4 dönem milletvekili yaptı, başbakan yardımcısı yaptı, Meclis başkanı yaptı, 5 senedir de aktif siyasi hayattan ayrıldım. Manisa vefalıdır. Bana gösterdiği vefanın 10 mislini Sayın Cumhurbaşkanımıza da onun partisine de gösterecektir.” dedi.

Hemşehrililerinden Erdoğan için vefa bekleyen Arınç, kendi dostlarının hiçbirine vefa göstermedi.

Mustafa Yerkazanoğlu’nun vefatıyla gözler yine Arınç’a çevrildi ancak ses seda çıkmadı kendisinden. Masum insanların terörle suçlandığı Manisa, Arınç’ın eski Manisa’sı olmasa gerek. Belki de eski arkadaşlarının gördüğü zulüm “eskide” kaldı.

Ama şimdi 83 yaşındaki emekli imam Halil Karakoç’u, yakın arkadaşı Nusret Ağabey’in oğlu Mustafa Muğla’yı hapisten kurtarmak için belki de üstün avukatlık yeteneklerini konuşturmaya hazırlanıyordur, kim bilir?

“Adamı ipten alır, ipe götürürüm” diye övünüyordu malum, 2014’te…

Daha Fazla Göster:
Bülent ArınçHalil KarakoçManisaMustaf yerkazanoğluNusret Muğlaterörterörist

SEVİNÇ ÖZARSLAN
23 Mayıs 2023 GÖRÜŞ

Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version