Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kılıçdaroğlu’na ulusalcı tuzak!

Kılıçdaroğlu’na ulusalcı tuzak!


YORUM | MAHMUT AKPINAR

14 Mayıs’ta Cumhur ittifakının neler çevirdiğini bütünüyle bilmek mümkün değil. Ama geleneksel hırsızlıklar dışında dikkati çeken iki önemli şaibe var:

  1. Bütün anketlerde düştüğü görülen, %5-6 alması gereken MHP’nin ilginç şekilde %11’e varan oy alması. Bunun neden ve nasıl olduğuna dair pek çok kayıt, belge medyada yer aldı. Kontrolsüz alanlarda YSP’nin oylarını MHP’ye yazmışlar. Daha önce hiç görülmediği, tamamıyla Kürt nüfustan oluşan bazı yerleşimlerde MHP tulum çıkarmış.Yani Erdoğan bu defa ortakları üzerinden çalmış.
  2. ATA ittifakının Parlamento seçimlerinde oy oranı %2 iken, adayları Sinan Oğan’ın oyunun %5 üzeri çıkması.

Sinan Oğan’a çıkan oylar Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun birinci turdan çıkamamasına neden oldu. Bu oranla kilit konuma geldi, aldığı oylar altın kıymetine bindi. Son gelişmeler ATA ittifakının ve adayları Oğan’ın Cumhur İttifakına değil, Millet İttifakına yöneleceğini gösteriyor. CHP seçimi alabilmek için Sinan Oğan’ın oylarına göz dikti. Ama Oğan ve Ata İttifakı destek vereceği taraf için ağır şartlar koşuyor. Oluşan fırsatı kaçırmayan Oğan siyasi geleceğine yatırım yapıyor, ayrıca Ulusalcı-Ergenekoncu kesimin taleplerini siyasi gündeme taşıyor. Kılıçdaroğlu bu desteği alabilmek ve “standart”ları yakalayabilmek için eski CHP ağzıyla konuşmaya başladı, ulusalcı söylemlere yöneldi.

Sürekli parlamenter sisteme ve hukuka dönmekten bahseden, adalet yürüyüşü tertip eden, dönemin Gandi’si, mütevazı, temiz olarak kabul gören Kemal Kılıçdaroğlu’nun çizgisinin değişmediğini düşünenler çoğunlukta. Genel kanaat bu açıklamaların konjonktürel olduğu yönünde. Dolayısıyla bu sözlerden rahatsız olabilecek kesimlerin önemli bir kısmı söylenenleri sineye çekip, Kılıçdaroğlu’nu anlamaya çalışıyor. Ama CHP’nin geçmişini göz önüne alıp tedirgin olanlar da az değil. Sandık öncesi böylesine keskin söylem değişikliğine gitmek, Ergenekon ağzıyla konuşmak ciddi riskleri içinde barındırıyor. Öte yandan böylesi konuşmalar sonrası Oğan’a giden oyların ne kadarı Kılıçdaroğlu’na gelecek meçhul. 

Bu söylem değişikliği doğal olarak Erdoğan karşısında “demokrasi cephesi” olarak anılan Kılıçdaroğlu’nu destekleyen bazı Kürtleri, demokrat muhafazakarları, liberalleri ve KHK’lıları kaygılandırdı. Normal şartlarda CHP ile dokusu uyuşmayan ama Kılıçdaroğlu’nu destekleyen pek çok insan “CHP yeniden jakoben hale mi bürünüyor?”, “Ulusalcı jargona mı dönüyor?” diye düşünmeye başladı. Son tutum Kılıçdaroğlu’nun hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi öncelediğine dair bir miktar tereddüt oluşturdu. İnsanlar ülke tekrar tekçi, Kemalist rejime mi teslim olacak diye endişelenmeye başladı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ergenekoncu, ulusalcı kesimlerle arasının iyi olmadığını, aksine CHP içinde çok güçlü olan bu damarla mücadele ettiğini biliyoruz. 14 Mayıs gecesi Tuncay Özkan gibi Erdoğan’la işbirliği yapan Ergenekoncu ekibin bıçağı sırtında iken eski CHP’ye döneceğini sanmıyorum. Muhtemelen Sinan Oğan’a giden oyları alabilmek için Kemalist, ulusalcı söylemlerin dozajını artırdı. Fakat bu tercih iki tarafı keskin bir bıçak. Oradan %2-3 oy almayı hedeflerken, demokratik değerler, hukuk, adalet beklentisi ile oy vermeyi düşünenler kopabilir veya sandığa gitmeyebilir. 

Endişelerden birisi de Kılıçdaroğlu Başkan/Cumhurbaşkanı olduktan sonra CHP’nin kimin eline geçeceği konusu. Son seçimler gösteriyor ki, Erdoğan’ın kutuplaştırma siyaseti ve mülteciler nedeniyle milliyetçi, ulusçu görüşlerde ciddi yükseliş var. AKP, MHP ile ortaklıktan sonra din soslu milliyetçiliğe yöneldi ve demokrasiyi, hukuku tamamen terk etti. MHP’ye ilave, İYİ Parti, ATA İttifakı gibi ulusalcı, milliyetçi partiler etkinliğini artırdı. Bu kulübe demokrasiyi, hukuku temsil etmesi umulan CHP’nin de kayması ihtimal dışı değil. Zira CHP’de güçlü bir ulusalcı damar var ve bunlar Kılıçdaroğlu sonrası partiyi ele geçirebilirler. Sinan Oğan’ın ve ATA İttifakının kamuoyuna yansımayan başka talepleri oldu mu bilmiyoruz. Lakin böylesi bir tabloda ülke liberaller, Kürtler, azınlıklar, milliyetçi olmayanlar için cehenneme döner. Öte yandan ulusalcıların denklemde kilit olmasıyla birlikte radikal Kemalist söylemlerde yükselme görülüyor. 28 Şubat‘a benzer bir atmosfere gidiyoruz. Süslü kadınlar, Jakoben Kemalistler “Türkiye Afganistan oluyor!” “Türkiye İran oluyor!” diye konuşmaya başladılar bile. “Cumhuriyet kazanımları!”, “Kemalizm”, “Atatürkçülük” sözleri demokrasi ve hukuk taleplerini bastırıyor. Ne kadar farkındalar bilmiyorum ama şu atmosferde bu söylemler Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına hizmet etmez. 

Kılıçdaroğlu’nu güçlü kılan, öne çıkaran şey CHP’li kimliği, Dersimli olması, Kemalizmi öncelemesi vb. değil. Demokrasiyi, hukuku, parlamenter sistemi geri getirme iddiasıdır. Bu seçimde Erdoğan’ı yıkabilecek tek aday olmasıdır. Şu anda Türkiye’nin en önemli dinamiği Kılıçdaroğlu’nun gelmesi değil, Erdoğan’ın gitmesidir. Zorbalığın, zulmün, hukuksuzluğun, ötekileştirici dilin bitmesidir. Kemalist ideolojinin güçlenmesi, ulusalcı söylemlerin öne çıkması, demokratikleşememiş Cumhuriyete övgü ülkenin ihtiyacı değildir. İnsanlar İdeolojik kamplaşmaların, çatışmaların azalmasını, huzur, birlikte yaşam, birbirine saygı istiyor. Ekonominin toparlanmasını bekliyor. Erdoğan’ın gitmesini ve hukuka, demokrasiye geri dönülmesini umuyor. Aksi yaklaşımlar, söylemler Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansını azaltacaktır. 

Hizbullah; Ergenekon’un, Jitemin PKK’ya karşı kurup kullandığı örgüttür. Hizbullah için önce Ergenekon’u eleştirmek gerekir. Erdoğan şu anda Hizbullah dahil Ergenekon’un bütün unsurları ile ittifak halinde. Ergenekon ölmedi, Erdoğan’la girdiği ilişki sonucu transformasyon geçirdi. Erdoğan adına veya ondan bağımsız şu sıralar en önemli siyasi oyununu oynuyor. ATA ittifakı %2 oy aldı ama kilit konumda ve ülkeyi bloke ediyor. Kimin iktidar olacağını, hatta Kılıçdaroğlu’nun seçim sloganını belirliyor. Sinan Oğan’ın aday çıkarılması çok iyi bir sosyal mühendislik. Zira Oğan nedeniyle Kılıçdaroğlu sakal-bıyık arasında bırakıldı. Kazanmak için Türk ve Kürt milliyetçilerini aynı anda ikna etmek, oylarını almak zorunda. ATA ittifakının dediklerini yapsa demokratların, Kürtlerin, KHK’lıların oylarını kaybedecek. Yapmasa kazanamayacağına inandırılmış durumda. Ortada ayrıntılı düşünülmüş ve tatbik edilmiş bir strateji, bir tuzak var. Proje ulusalcılara mı ait, Erdoğan’la birlikte mi hazırlandı emin değilim.

Bu toz-duman bulutu içinde pek çok varsayım, komplo teorisi havada uçuşuyor, insanlar güvensizlik yaşıyor. Ben her şeye rağmen gidip oyumu kullanacağım, vatandaşlık görev ve sorumluluğumu yerine getireceğim. İktidar değişirse Türkiye, İsveç veya Norveç olmayacak. Muhtemelen gelenler de bazı söylemlere devam edecek, ama zulüm/baskı/hukuksuzluk şiddetini yitirecektir. O nedenle mazlumların sebeplere riayet edip oy kullanmasını önemli görüyorum.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version