Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Müslüman uyuma, seccadene sahip çık

Müslüman uyuma, seccadene sahip çık


YORUM | M. AHMET KARABAY

Bir toplumun değer anlayışını değiştirdiğinizde onun her şeyine sahip olacak gücü elde edersiniz. Bu toplumun değer yargılarındaki değişimin yakın geçmişte yaşandığını sananlar, dünden öncesine ilişkin hiçbir şey bilmiyorlar demektir. 

Müslümanların, dinin özü yerine şekle yöneltmeye özendirilmeleri, daha dinin inşa edilmeye başladığı dönemlere kadar uzanır. İslam tarihinde bu işin mimarlığının en iyi yapıldığı dönem olarak ittifaka varan bir görüşle Emevi Hanedanlığı yılları gösterilir.

Haklının hukuku yerine güçlünün haklı olmasına, adaletin yerinin saraya yakınlığın almasına hep bu dönemde rastlanır. Sonrasında ise istisnalar hariç hep böyle devam eder. Kendinden olanın her türlü çirkinliğini görmezden gelir, karşı tarafta gördüğünün ise her şeyini tu kaka yapar.

İslam dininin yeryüzünde kaç sembolü var dense Mekke’deki Kâbe ilk sırada sayılır. Kâbe’yi yıkmak isteyen Yemenli Ebrehe’nin nasıl ebabil kuşları tarafından başarısız kılındığını gözyaşı içinde dinler, ama Emevi komutanı Haccac bin Yusuf’un Mekke’yi 691’de 6 ay boyunca kuşatma altında tutup mancınıklarla Kâbe’yi yıktığını bilmek, öğrenmek, duymak istemez…

Dünde gezinmek yerine bugüne geldiğimizde tablo esas itibariyle çok farklı değil. Bir şeyin özü yerine şekliyle uğraşmak her zaman işin kolay tarafı olarak görüldü ve gösterildi. 

ERDOĞAN’IN TEHDİTLERİ SONRASINDA YAŞANANLAR

Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan, kendisi her türlü yakışıksız ifadeyi kullanmayı bir görev sorumluluğuyla yapıyor. İYİ Parti lideri Meral Akşener’i, “Benim adım Tayyip, soyadım Erdoğan, dikkat et! Konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni, kendinle uğraştırma” diye tehdit etmesi üzerine siyaset arenasında yeni bir aşamaya geçildi. 

 

Giderayak seni çok gergin gördüm Recep Bey.

Akşamları papatya çayı iç, iyi gelir. @RTErdogan https://t.co/hSIHOvdnKL

— Meral Akşener (@meral_aksener) March 29, 2023

Akşener’in Erdoğan’ı sakin olmaya çağırıp, “papatya çayı içme” tavsiyesi üzerine AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in yaptığı yorum, Türkiye’de siyaseti özetlemeye yeter sanıyorum. Çelik, Akşener’in sözleriyle ilgili aynen şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanımıza karşı yakışıksız bir üslup kullanıyor. Kullanılan bu yakışıksız dili ve tutumu kınıyor, kendilerine iade ediyoruz.”

Aynı günün sabahında İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı kurşunlandı. İktidarın suç kapatıcısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun polisleri, “bekçi hırsız kovalarken sıktığı kurşunlar isabet etti” açıklamasına toplumun inanmasını bekliyor. 

EMİNE ERDOĞAN’IN CHANEL ALIŞVERİŞİ

2020 yılı Ekim ayında Fransız mallarını boykot çılgınlığı başlatıldığı günlerde Emine Erdoğan’ın kullandığı Fransız Hermes ve Chanel marka çantaların fiyatının 40 bin dolar olduğu hatırlatıldığında Erdoğan küplere binmişti. 

Kılıçdaroğlu’nun, “Emine Hanımın çantalarını sarayın bahçesinde yaksın” demesi üzerine Erdoğan, “Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti, sende zerre kadar yürek varsa sen benimle ilgili konuş eşimle ilgili konuşma” diye gürlemişti. 

Saray gazetecisi Hande Fırat da, aldığı buyruk doğrultusunda topa girmiş ve Emine Erdoğan’ın çantalarının imitasyon/taklit olduğunu iddia edip yandaşları inandırmaya çalışmıştı. 

Taklit aksesuar kullandığı öne sürülen Emine Erdoğan, Türkiye’de yürütülen sıfır atık kampanyasıyla ilgili Birleşmiş Milletler’deki toplantıya katıldı. Ülkesini Avrupa’nın çöplüğüne çevirenlerin, sıfır atık projesi yürütmesi işin cabası. Avrupa’nın çöplüğü olduğumuzu bu toplum İngiliz BBC’nin yaptığı haberlerden öğrendi.

 

Bir yandan Emine Erdoğan Birleşmiş Milletler’de “Sıfır Atık Projesi” anlatırken diğer yanda İngiliz BBC televizyonu İngiltere’den Türkiye’ye gönderilen plastik çöplerin Adana’da yol kenarında atılıp yakıldığı haberini yapıyor. pic.twitter.com/ZkXnjeBzlN

— Ayşe Aydoğdu (@ay_moon_ay) March 31, 2023

Yandaşlar, Emine Erdoğan’ın mütevazı davranıp BM’deki toplantıya “tarifeli uçakla gitti” diye seçim öncesi algı yapmaya çalıştılar. Emine Erdoğan, bu sırada New York’taki Chanel mağazasında alışverişe gitti. Hem de bir koruma ordusu ve uzayıp giden araç konvoyu ile…

Bu tabloya karşılık Türkiye’nin yaşadığı bir realite var. Güneydoğu’da depremin 11 ili vurduğu, insanların cesetlerinin enkaz yığınları arasından kepçelerle kamyonlara yüklenip atıldığı bir dönemde, felaketzedelerin bırakın konteynır bulmayı, hâlâ çadıra sahip olmadıklarına ilişkin feryatlarını duyuyoruz.

Vatandaşın ucuz ekmek alabilmek için halk ekmek kuyruklarında sıra beklediği, kıymayı biraz daha ucuza sahip olmak için Erzurum’da eksi 8-10 derece soğukta sıraya girdiği bir Türkiye manzarası var. 

 

Siz Erzurum’da -5 derecede ucuz kıyma kuyruğunda bekleyeceksiniz ki Emine Erdoğan New York’ta Chanel’den alışveriş yapabilsin. pic.twitter.com/IMacqm45Qr

— Cansu  (@cns__dmr__) March 31, 2023

Yukarıda anlatmaya çalıştığım tablo, inanç davasında olanlar açısından utanç verici. Ancak bütün bunları insanların gözünden kaçırmak gerekiyor. İnsanların bunları görmesi, bunlar üzerinde yorum yapmasının önüne engellenmezse kafalar karışır. 

KILIÇDAROĞLU’NUN SECCADE FOTOĞRAFI

Türkiye, bütün bu çarpıklıkları konuşmak yerine Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Platformu iftarındaki bir fotoğrafı konuşuyor. Fotoğraftaki tabloyu savunmak benim açımdan mümkün değil.

Kılıçdaroğlu, fotoğraf karesinde CHP Düzce Aday Adayı Azade Ay (sağ başta) ayaklarının altında seccade yer alıyor. Fotoğraf, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olarak tartıştırılıyor. 

Bu fotoğrafa baktığınızda, dikkatsizlik diyebilirsiniz, özensizlik diyebilirsiniz ama denmeyecek tek bir şey var o da “kasıt”.

Seçim atmosferinde, Türkiye gibi dindarlığı değilse bile dini hassasiyetleri yüksek olan toplumda siyaset yapan biri, seccadeye ayakkabılarla basmaz. Bunu, onun dindar olup olmadığıyla ilgili değil, tamamen kendi siyasi kariyeri için yapmaz. 

Hangi ülkede siyaset yaptığının farkında olur ve dindarlardan oy alması gerektiğini bilir.

İktidar medyası ve yandaşlar, dünden beri seccade fotoğrafı üzerinde tepinip duruyorlar. Neler denmiyor ki, en hafif ifadeyle “O üstüne ayakkabılarla basılan seccade sensin. Senin kutsalın hoyratça çiğneniyor” diye özetlenebilecek sözler sarf ediliyor.

Kılıçdaroğlu’nu savunma adına ortaya atılanların, “seccade dediğin bir küçük halı” tarzı ifadeler, kimseyi ikna etmeye yetmeyeceği gibi pratikte bir faydası da olamaz. Tıpkı, başörtüsü dediğin bir metrekare bez parçası, sakal dediğin bir tutam kıl tarzı yaklaşım, iddia sahibine değil, karşı tarafın iddialarına güç vermesi gibi. 

Evet, eski İslami gelenekte seccade diye bir kavram yok. Peygamber döneminde ne evde, ne de mescitte böyle bir şey vardı. Esasen evinde, mescidinde yerde örtü diye bir şey de yoktu. 

Seccadeye bu hassasiyeti gösterenler keşke, camide siyaset yapanlara da gösterseydi. Seccadeye basmayı büyük günah sayanlar keşke;

🔺 Kul hakkı yiyenlere de tepki gösterseydi,
🔺 Yolsuzluk yapanlar ortaya çıkarıldığında da tavır takınsaydı,
🔺 Bu ülkede hukukun kökü kazınırken de ses çıkarsaydı,
🔺 İnsanlara zulüm edilirken de “yapmayın” diyebilseydi,
🔺 Bu ülkede israf ve saltanat sürenlere karşı da sesiniz duyulsaydı,
🔺 Adam kayırmalara, liyakatsizliğe tepki verseydi.

Öyle anlaşılıyor ki, Emine Erdoğan’ın lüks New York gezisi, İYİ Parti İstanbul İl Binasının kurşunlanması ve en son Türkiye’nin kredi notunun durağandan negatife çevrilmesi unutulsun diye bir algı hamlesi başlatıldı.

Seçimlere kadar seccade fotoğrafını toplumda tartıştırmaya çalışacaklar. Kılıçdaroğlu’nun nezaketini ve mütevazılığını herkes bilir. Kılıçdaroğlu, iddia edilen bu saygısızlığı ve hoyratlığı yapmaz. 

Kemal Kılıçdaroğlu, farkında olmadan bir fotoğraf çekimi süresince seccadeye basmış, siz üzerinde tepinmeyi bırakmıyorsunuz.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version