Muazzez Orhan Işık
Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik bir hukuk devletine dönüşememesi sorunu” yüz yıldır devam ediyor. Anti-demokratik cumhuriyet tarihinin 2. yüzyılına doğru giderken, hukuk sisteminde son 7 yılda maruz kaldığımız “ara rejim” uygulaması olarak, OHAL-KHK rejimi toplumsal bir enkaza neden olmuştur. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL kapsamında başlayan birçok uygulamanın ve kurumun etkileri fiilen devam ediyor. Bu hukuk dışı sistemin sonlandırılması için 14 Mayıs 2023 seçimleri tarihi bir imkan sunuyor. Hiçbir zulüm uygulamasının ilânihaye devam etmeyeceği bilinen bir gerçektir.
KHK zulmünün bitirilmesi ise geç kalınmış bir meseledir. Bu seçimde KHK’lere imza atan MHP-AKP iktidarına son vermek KHK rejimine son vermek için de bir imkan sunacaktır. Bu yönüyle bu seçim yüzbinlerce KHK’li ve milyonlara varan aileleri için de tarihi niteliktedir. Her ne kadar Yeşil Sol Parti dışında KHK’li adaylara tüm partiler mesafeli bir yaklaşım içinde kalmışsa da AKP-MHP koalisyonu dışındaki tüm siyasi partiler “KHK’lerin haksız bir uygulama olduğu” konusunda siyasi deklarasyonlarını yayınlamıştır.
KHK’ler ile hukuk dışı bir şekilde birçok uygulamaya alan açıldı. Bugün kamudaki işlerinden hukuksuzca atılan ihraçlardan, belediye ve üniversitelerdeki kayyum uygulamasına kadar birçok hukuksuzluk KHK rejimi üzerine inşa edilmiştir. Dünya tarihindeki faşizm örneklerinde de başvurulan bu “istisnai hal hukuku” AKP iktidarında “her türlü krizin perdesine” dönüşmüştür. Her türlü hukuksuzluk KHK’lerle uygulanmış, uluslararası sözleşmeler ve anayasa etkisizleştirilmiştir.
AKP-MHP iktidarı “15 Temmuz katliamının” asıl sorumlularına hesap sorulmasın diye KHK rejimi uygulamış ve hakikatin açığa çıkmasını engellemiştir. Bu katliam ile hiçbir şekilde ilgisi olmayan 150 bini aşkın kamu emekçisi, işinden hukuksuzca atılmıştır. KHK rejiminin sonlandırılması amacıyla öncelikle bir meclis araştırma komisyonu kurulmalı ve çok kısa bir süre içerisinde KHK’leri tüm sonuçları ile birlikte iptal edecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu kapsamda yapılması gereken ilk iş, OHAL komisyonunun ret kararlarının hükümsüz olduğuna ilişkin bir yasanın çıkarılması ve tüm ihraçların ayrımsız bir şekilde kamudaki işlerine döndürülmesi ve maddi-manevi zararlarının yasal faizi ile birlikte tazmin edilmesi olacaktır.
HUKUK SÜRECİ YENİDEN İŞLETİLMELİ
15 Temmuz gecesi yaşanan “siyasi cinayetlerden” fiilen ve hukuken sorumluluğu bulunanların adil bir şekilde yargılanması için de işletilmesi gereken hukuki süreçler ayrıca yeniden işletilmelidir. Çünkü bu yargılamaların da evrensel hukuk normlarına göre yapılmadığı, birçok sanığa işkence yapıldığı buna karşı bazı sanıkların ise hiç yargılanmadığı bilinmektedir.
Kendisi de hukuk dışı olan OHAL komisyonunun işe iade ettiği 18 bin ihraç dışındaki ihraçlar halen iade edilmeyi bekliyor. “Terörle bağlantılı diye” işinden hukuksuzca atılan söz konusu 18 bin kişinin maddi ve manevi tazminatları tam olarak ödenmemişse de kamuda bu gereksiz maliyetin 20 milyar TL’yi aştığı tahmin edilmektedir. Bu kişiler dışındaki yaklaşık 130 bin ihracın da “olağan hukuk uygulanması” halinde işlerine iade edilmesi gerektiğini herkes bilmelidir. Zaten KHK’lerin hukuki olduğunu savunabilen tek bir “hukukçu” bugüne kadar çıkmamıştır. Kamuda bu hukuksuzluğa yol açanların neden olduğu kamu zararının sorumlulara rücu edilmesi yönünde bir çalışma yürütülmelidir. Çünkü iktidarın hukuk dışı talimatlarıyla milyonlarca insanı mağdur eden KHK uygulamasında rol alan idarecilerin, bu sorumsuzluğu ve suçu yaptırımsız kalmamalıdır.
KHK’lerin iptali, tüm KHK’lilerin işlerine iadesi ve maddi-manevi zararların tazmin edilmesi KHK rejimini sonlandırmak ve gerekli rehabilitasyon çalışmalarını yürütmek için yeterli olmayacaktır. Bu haksız süreçte gözaltı, tutuklama, işkence ve kötü muameleye maruz kalma durumlarında bırakılan on binlerce KHK’liden resmi özür dilenmelidir ve devletin bu hukuk dışı uygulamalarından sorumlu olanlar adil bir şekilde yargılanmalıdır.
HUKUKSUZLUK CİNAYETLERİ DERS OLARAK OKUTULMALI
Öte yandan bugüne kadar yaşamını yitiren binlerce KHK’linin ailelerine ulaşıp resmi özür dilenmelidir. Bu ailelere ömür boyu gelir desteği ve aileden birine kamuda istihdam edilme hakkı sağlanmalıdır. Bu ailelerdeki tüm öğrencilere eğitim yaşamı süresince asgari ücret tutarınca burs sağlanmalıdır. Kiracı durumundakilerin kiraları ödenmelidir. KHK’li iken engeli kalan, iş kazası geçiren ve sağlık durumu bozulan kişiler tespit edilmeli, rehabilitasyon ve tazmin süreçleri gecikmeksizin başlatılmalıdır.
Yaşamını yitiren KHK’lilerin listesi çıkarılıp tüm hukuk fakültelerinin girişine asılmalı ve “hukuksuzluk cinayetleri” olarak derslerde bir vaka olarak okutulmalıdır. Bu hukuksuzluk rejiminden “soykırımdan kaçar gibi kaçan” akademisyenler özel bir davet ve teşvik programı ile ülkeye davet edilmelidir. Kürsüleri, amfileri ve öğrencileri törenle onlara teslim edilmeli ve tüm üniversitelerde kayyum rejimine son verilmelidir.
KHK rejimini sonlandırmak amacıyla yapılması gereken bir çalışma da “Ölmüş İadeler Müzesi’nin” açılması olacaktır. OHAL komisyonu ve Ankara’daki OHAL idare mahkemelerinin, “öldükten sonra işine iade ettiği” kişilerin isimleri, çalışmaları, yaşam öyküleri ve hatıratlarının sergilendiği bu müze toplumsal bir hafıza olarak tutulmalıdır. Bu müzede “bu tarihi hukuksuzluğu ve utancı” savunmak durumunda kalan sorumluların yaptığı açıklamalar da teşhir edilecektir.
İhraçların neden olduğu kamu zararı, sorumlularına eksiksiz rücu edilmelidir. Bu süreçte işkence, insan kaçırma, şantaj vb. gibi insanlık suçlarına yol açanlar, adil bir şekilde yargılanmalıdır. Başta medya kuruluşları olmak üzere kapatılan tüm kurumların maddi ve manevi varlıkları sahiplerine iade edilmelidir. OHAL komisyonunun üyeleri, KHK’lere imza atan bakanlar kurulu üyeleri, tüm kurumların üst düzey amirleri 5 yıllık “kamu hizmeti cezası ile tecziye” edilmelidir.
KHK rejimine son vermek için önce “KHK perver olan MHP-AKP” iktidarına son vermek gerekiyor. Bu rejime son verecek meclis 14 Mayıs akşamında bunu başarmış olacağımızı düşünüyorum. Sonraki sabah ilk işimiz 7 yıldır süren bu KHK depreminin hasar tespiti yapmaya başlamak olacaktır. Kayyumuyla, KHK’siyle tüm OHAL uygulamalarına son vermek, hesap sormak ve yüzleşmek için KHK’li vekil adaylarını tereddütsüz bir şekilde milletvekili olarak toplumumuza öneren Yeşil Sol Parti’nin TBMM’de güçlü bir şekilde temsilinin sağlanması bu işin ilk adımı olacaktır.
*Muazzez ORHAN IŞIK (Tekirdağ Yeşil Sol Parti Milletvekili Adayı, KHK İhracı)
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***