Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yargıdaki değişimin işaretleri

Yargıdaki değişimin işaretleri


YORUM | M. AHMET KARABAY

Türkiye, ilginç bir ülke. Ne zaman neyin olacağının bilinmediği, her adımda sürprizlerin yaşandığı bir coğrafya. Dışarıdan takip edenlerin adrenalini yükseltse de içerdekiler için yorucu ve yıpratıcı bir memleket.

Yaşadığımız seçim atmosferi daha öncekilerine hiç benzemiyor. Bir dizi senaristi, nasıl ki her bölümün bir öncekinden farklı ve heyecan dozunun daha yüksek olması için çabalıyorsa, bu ülkede de her seçim topluma farklı bir atmosferde yaşatılıyor.

1973’ten bu yana siyaseti ve seçimleri takip ediyorum. Biraz da bulunduğum ortamın politize olması, beni böyle bir takibi yapmaya yöneltti. 14 Mayıs 2023 seçimleri kadar atmosferi farklı olan bir süreci hatırlamıyorum.

Türkiye’deki şirket ve organizasyonlarda görev yapan yabancılar, bulundukları yapı içinde daha üst görevlere getiriliyor. 2001 krizini takip eden yıllarda, Metro Gross Market’in o dönemdeki Türkiye Genel Müdürü olan Hakan Ergin ile bir üniversitede düzenlenen panele konuşmacı olarak katılmıştık.

DIŞARIDAN BAKANA ADRENALİN, İÇERİDEKİNE ÖMÜR TÖRPÜSÜ

Panelde, Türkiye’de yaşanan krizlerin yoğunluğu ve sebepleri konuşuluyordu. (1994 krizinden 7 yıl sonra 2001 krizi yaşanmıştı.) Ben Türkiye’de yaşanan ekonomik ve sosyal krizlerin kısa geçmişini anlattım. Hakan Ergin de krizlerin en büyük mağdurunun gençler olduğuna dikkat çekip onlara bu krizi fırsata çevirmeleri yönünde önerilerde bulunuyordu.

Kendisi Türk vatandaşı olan Ergin, bir yabancı açısından Türkiye’nin fırsatlar ülkesi olduğunu anlatmaya çalıştı. Sonra da bir yabancının, başka ülkede ancak 10 yılda yaşayabilecek farklı olayları Türkiye’de bir yılda şahit olabileceğine vurgu yapmıştı. Bu durumun kişiye müthiş bir deneyim kazandırdığını ve uluslararası başarı getirdiğini söylemişti. 

Hakan Ergin’in anlattıklarının çok doğru tespitler olduğuna zaman içinde defalarca şahitlik ettim. Ancak ülkedeki ortam, dışardakinin adrenalini yükseltse de içeridekilere farklı duygular yaşatıyor. 

Yaşanılanlar, insanları daha gergin, daha mutsuz, yarınlara olan güvenini yitirmiş bir toplumun fertlerine dönüştürüyor. 

SON DAKİKA HİNLİĞİ YAPACAKLAR ENDİŞESİ 

Nereye gitsem, kiminle konuşsam neredeyse tek gündem var. Hemen herkes, mevcut iktidarın yeniden kazanma ihtimalinin bulunmadığını kendi gözlemi olduğunu aktardıktan sonra, “Acaba akla gelmeyen bir son dakika hinliği yaparlar mı?” endişesini dile getirme gereği duyuyorlar.

Böyle bir ihtimal var mı? Bu soruya benim cevabım çok net:

Evet var. Hem de ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar.

Ancaaak. Bir şey daha ilave etmem gerekir. Nasıl ki hakemlerin de rakip tarafı tuttuğu bir maçta, siz öyle bir oyun oynarsınız ki, aleyhinize düdük çalmak için fırsat kollayan hakemlere rağmen maçı kazanmış olursunuz.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde muhalefete ve muhalif olan herkese büyük görev düşüyor. 

▶️ Birincisi, oy farkını tartışmaya açık bırakmayacak kadar üste taşımak,
▶️ İkincisi, sandıklara olması gerektiği gibi sahip çıkmak.

Bu ikisi yapıldığı takdirde, içinde bulunduğumuz meş’um dönem kapatılır. Karanlık bir dönem olarak tarihin raflarına kaldırılır.

YARGIDA DEĞİŞEN ATMOSFER 

Toplumda değişimin gelmekte olduğunu iyi koklayan kesimler vardır. Bunların başında iş insanları gelir. Belki onlar kadar bunu fark eden bir kesim daha var. Onlar da bürokratlar…

Bürokratlar da seçimden sonra kimlerle çalışacağını bilerek pozisyon alma gereği duyar. Burnu en iyi koku alanlar ise yargı mensupları olur. 

Yargıdaki rüzgarla ilgili küçük bir örnek paylaşmak istiyorum. “Gazeteci Sedef Kabaş ve şarkıcı Gülşen’i tutuklatan savcı” olarak bilinen savcı, AK Parti’nin göreve getirdiği hızlı yargı mensuplarından idi.

Sedef Kabaş için hazırladığı iddianamede 11 yıl hapis isteyen şu şöhret ve makam düşkünü savcıdan söz ediyorum. 2018’de hukuk fakültesinden mezun olup stajını bitirdikten sonra hemen iktidar kontenjanından atanan kişi var ya işte o savcı…

Bu savcı geçtiğimiz Cumartesi günü 18 Mart Çanakkale Zaferi dolayısıyla Whatsapp Durum’dan bir paylaşım yaptı. “Genç hukukçular görevde, Ata’sının izinde!” diye. 

Bunun ne anlama geldiğini kendi meslektaşı aynen şöyle aktarıyor: 

– Ahmet Bey, ben de bu iktidar döneminde yargıya atandım. Ancak, ilk yıllarda bu işin bir kuralı vardı. Bazı şeylerden çekinilirdi. Son 6-7 yıldan bu yana sadece kendi emirlerinin yerine getireceğine inandıkları kişileri atıyorlar. Bu atadıklarının bile rüzgâr farklı esmeye başladığı hissedilince neler yapmaya başladığını görüyoruz.

Bu anlattığım genç savcı. 

Bu adı meşhur değilse bile yaptıklarıyla çok can yakan, ocaklar söndüren kararlara imza atmada gözünü kırpmayan bir savcı. Antalya’da, Karadeniz bölgesinde ve şimdi İstanbul’da fırtınalar estiriyor. 

Bu hayli kıdemli bir savcı. Ulusalcı geçindiği ve Cemaat düşmanlığında kimseye fırsat vermediği için yargı bünyesinde yer almakta sıkıntı çekmedi. Epey süreden bu yana iktidarın değişmeyeceğine inandığı için EYT’nin çıkmasını dört gözle bekliyordu. 

Geçen gün ortak bir dostumuzla sohbetinde aktardıkları hayli ilginç. Emekliye ayrılmayı gündeminden çıkardığını söylemiş. Ortak dostumuz, “Hani emeklilik projelerini anlatıyordunuz. Niye vazgeçtiniz?” diye sorduğunda verdiği cevap hayli ilginç:

“Emekli falan olmuyorum. Seçimlerden sonra bu adamlar hakkında ilk dosyayı ben hazırlayacağım. Bunları devletten kazımadan emekli olmayacağım.”

AYM ÜYESİNİN ANLATTIKLARI 

Anayasa Mahkemesi (AYM), 9 Mart’ta HDP’nin Hazine yardımlarına tedbiren bloke konulması kararını kaldırdı. Kritik karar, 7 aleyhteki oya rağmen 8 üyenin kararı ile şekillendi. 

Buraya kadar olanlar, AYM’nin normal işleyişi içinde cereyan etti. Ancak bundan sonra yaşananlar hayli ilginç. Gazeteci Seyhan Avşar, Halktv.com’da önemli bir bilgi aktarımı yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bloke kararının kaldırılmasından sonra bazı AYM üyelerini bizzat arayıp “hesap” soruyor. 

Erdoğan, telefon konuşmasında AYM üyesine “Size çok güveniyordum. Hesaplardaki blokenin kaldırılması yönünde nasıl oy kullanırsınız?” diye çıkışıyor. Muhatabı da konuyu sadece hukuki zemin çerçevesinde değerlendirip kararını aldığı cevabını veriyor.

Erdoğan’ın hukuka nasıl müdahale ettiğine dair bugüne kadar çok şey duyduk, okuduk. Bu olayda bir ilk var. İlk kez, yargı mensubu biri Erdoğan’ın söylediklerine karşı sözler sarf ediyor. Dahası bununla da yetinmiyor ve diyaloğu medyaya aktarıyor. 

27 Eylül 2021 tarihinde Türkiye yıkıldığı yerden ayağa kalkıyor AYM’nin adımları iyi okunmalıbaşlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıma epey eleştiri gelmişti. Fazla iyimser ve ham hayal peşinde koştuğumu söyleyen dostlarım olmuştu. 

Değişim rüzgarları ile birlikte yargı da farklı bir yolculuğa kendini hazırlıyor.

Türkiye, yeni ufuklara açılmak üzere yelkenlerini şişiriyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version