Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sol muhalefet için bazı pratik yaklaşım-etkileşim-iletişim önerileri


Ayşegül Devecioğlu

Orhan Silier


Bu metin Orhan Silier ve Ayşegül Devecioğlu tarafından, çeşitli parti, platform, birlik, dernek, vakıf, girişim, gönüllü grup çalışmalarındaki uzun yıllara yayılan somut deneyimler gözetilerek hazırlanmıştır. Çok önemli bir mücadele aşamasında bulunduğumuz bu dönemde, zenginleştirmeye, geliştirmeye, düzeltmeye açık bir öneriler bütünü olarak, sol muhalefet saflarında yer alan kişiler tarafından değerlendirileceği, kimi birlik, grup, örgütlerin iç eğitimlerinde, yayın ve bültenlerinde kullanılacağı umuduyla, ilgilenebileceklerin dikkatine sunulmaktadır. 6 Şubat Depremi’nin de gösterdiği gibi özellikle zor günlerde ne kadar küçük çaplı ve yeni olursa olsun eşitlik ve demokrasi için çaba gösteren her örgütsel yapı, temel kurallara uyduğu ölçüde önemli işlevler görmektedir.

Kendimizi, grubumuzu, örgütümüzü sol muhalefetin bir parçası olarak tanımlıyorsak, bu tanım bazı etik, sosyo-psikolojik, sosyolojik ve politik sorumluluklar getirir. Daha eşitlikçi, daha dayanışmacı, daha demokratik bir toplum için ortak mücadele yürütmek istiyorsak:

•Ortak mücadele, geniş bir politik yelpazeye mensup kişilerin yan yana durmasını, çoğulcu bir etkileşimi, alışılmışın dışında, demek ki çok bileşenli ve karmaşık bir çalışmayı zorunlu kılar; sol muhalefet içindeki her kişinin, her politik çevre, grup ya da örgütün kendi kimliği, alışkanlıkları, özel duyarlılıkları, öncelikleri, örgütsel yapıları vardır; paylaşılmasa bile bunlara saygı gösterilmeli, bunlar arasında değişmesi gerektiği düşünülenlerin değiştirilmesinin, ancak sabırlı, zahmetli bir çalışma içinde, temel olarak mücadelenin öğrettikleri ile mümkün olabileceği dikkate alınmalıdır.

•Sol muhalefet içindeki mücadele ortakları birbirinden kolay kolay vazgeçmemelidir; bir yanda bu kişi, grup, örgütlerle her düzeydeki çeşitli ortaklıklar, öte yanda değişik tutumlar, özellikler, yönelişler arasında var olan ağırlık ve önem farkı hep dikkate alınmalı, sol muhalefetin çeşitli bileşenleri birbirlerine sahip çıkmalıdır.

•Tartışırken, öğrenmeye ve öğretmeye, ikna olmaya ve ikna etmeye ağırlık vermek yerine, tartışmayı farklılıkların saptanmasına ve vurgulanmasına yöneltmek, hem ortaklaşmaları, hem de etkinliğimizi zayıflatır.

•Belli bir alanda ortaya çıkan farklılıkların, gerilimlerin başka alanlara yansıtılması, kindar, rövanşist tutumlara girilmesi kopuş ve bölünmeleri birlikte getirir; ortak çalışma içinde yaşanması doğal olan kimi krizleri büyütmek yerine, bunları izole edip, yola devam etmek daha yararlıdır; ortak mücadele içinde adım adım gelişecek güvenin çözebileceği sorunların, hemen, kökten bir biçimde ortadan kaldırabilmesi mümkün değildir.

•Cephe, çevre, örgüt, grup … içindeki ayrılıkların, farklılıkların çoğu kere kolayca yaftalanamayacak, karmaşık kaynakları vardır; bunları anlamaya çalışmak gerekir.

•Bireysel, grupsal, örgütsel mücadele arkadaşlarına karşı sabırlı ve saygılı olmak, eski defterleri karıştırmaktan, onları iğnelemekten, gerilimleri tırmandıracak söz ve davranışlardan uzak durmak, buna karşılık olumlu eğilimleri cesaretlendirip yüreklendirmek ortak mücadele ve dayanışmayı güçlendirir.

•Toplantı ve tartışmalarda hemen gündem dışına çıkma, farklı gündemleri iç içe tartışma eğilimi başarı ve verimlilik için çok önemli bir engeldir; gündem dışı katkılar bulanıkları ve kutuplaşmaları ister istemez artırır; belli, somut bir konuyu tartışır, görüşürken, belli bir alanda mesajlaşırken, o sırada ele alınan gündemin ne olduğuna birinci derecede önem verilmeli, gündem dışına çıkanlar sabırla, ısrarla ve ustalıkla uyarılmalıdır; tartışmaların keskin çatışmalara dönüşmesinde ve karar mekanizmalarının tıkanmasında gündem kaymalarının çok önemli payı olduğu unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

•Soğukkanlılığını kaybetmemek, kışkırtmalara kapılmamak çok önemli bir ihtiyaçtır; mücadele arkadaşlarının aşırı gelen duyarlılıklarının, ısrarlarının, öfkelerinin nedenlerinin kavranması, bu tutumların geçerli kaynakları varsa bu arka planın anlaşılmaya çalışılması gerekir; her hal ve durumda, sol muhalefet içindeki ilişki ve etkileşimlerde öfkeye öfke ile karşılık verilmemelidir.

•Belli bir alanda, durumda kurulan iletişimin, ele alınan gündemin tıkandığını anlaşıldığında, ısrarcı olunmamalıdır; kişisel ve grupsal, örgütsel mücadele arkadaşlarıyla bağlar kopartılmadan, aradaki ayrılık noktalarının daha uygun koşullarda yeniden tartışılması sağlanmalıdır.

•Belli bir dönemde, tüm çabalara rağmen, bir kişi, çevre, grup ya da örgütle belli bir alan ya da düzeyde ortak çalışma yürütülemeyeceği ortaya çıktığında, ilişkiyi tümüyle kopartmak yerine etkileşimi, iletişimi sürdürmek, daha alt düzeyde veya yeni bir alanda birlikte çalışmayı hedeflemek, asla kan davası gütmemek uzun dönemde çok daha yararlı olacaktır.

•Sol muhalefetin en başarılı olduğu dönemlerin kendi içindeki keskin tartışmaların, rekabetin ve gerilimin değil, tam tersine sağa, hatta sağın en uçlarına sempati besleyen kitlelerden taraftar kazanma çabalarının, solun etkisinin en uzak köylere, fabrikalara, işyerlerine, mahallelere yayma gayretinin ağırlık kazandığı dönemler olduğu dikkate alınmalıdır; sol içi çatışmaların öne çıkmasının genel bir güvensizlik ve başarısızlık algısını birlikte getirdiği unutmamalıdır; mücadele öncelikleri, kitlelerin bilinç ve hazırlık durumu konusunda doğru saptamalar yapılmalı, böylece mücadelenin gelişmesi içinde adım adım emekçi halkın güvenini kazanmaya önem verilmedir.

Dünyaya bakışımızın doğaya, insana ve emeğe saygıyı öne alıyor olmasının mücadeleye yansıyan sonuçlarını göz önünde bulundurmak için:

•Sol muhalefette dayanışma ve ortak çalışma için her düzeyde, tüm geçerli olanakları değerlendirmeye çalışmak gerektiği, zorluklar ne olursa olsun, bu alandaki başarısızlıklardan yılmak gibi bir seçeneğin var olmadığı unutulmamalıdır.

•İdeolojik ayrılıklara ve vurgu farklılıklarına rağmen, yeni bir yaşam için verilen kavganın bir bütün olduğu gözetilerek, gündem elverdikçe, dar çevre, grup, örgüt çalışmasının ötesinde aynı temel saflardaki öteki günlük mücadelelere de destek verilmelidir.

•Sol muhalefetin çeşitli alanlarında yapılan diğer çalışmalardan, kazanılan olumlu ya da olumsuz deneyimlerden haberdar olmak için çaba göstermekte yarar vardır; kendi deneyimlerimizi başkalarının da faydalanabileceği biçimde özetlemek ve erişilebilir kılmak, karşılıklı bilgilenmenin duyarlılığın artıracağı, bunun ise karşılıklı dayanışma için olanaklar yaratabileceğini göz önünde bulundurulmalıdır.

•Çeşitli kişi, grup, çevre ve örgütlerin ortak mücadelenin farklı alanlarına ait önem – öncelik – ağırlık sıralamalarının çakışmayacağı peşinen kabul edilmelidir; yan yana yürüyebilmek, hele hele başkalarını giderek kendi öncelik alanımızdaki çalışmalara da kazanabilmek için çevremizdekilerin o sıradaki tercihlerine saygı duyulması önemlidir.

•Sol muhalefet içinde başka alanlarda ya da başka kişi, grup ya da kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar hakkında dar, küçümseyici eleştiri ve yaftalamalardan kaçınılmalıdır.

•Abartılara kaçmamak, basmakalıplığa düşmemek koşuluyla, her olumlu emeği bir biçimde ödüllendiren mekanizmalar kurmakta yarar vardır; teşekkür etmeyi, tebrik etmeyi, beğenmeyi, örnek göstermeyi unutmamak çok değerlidir.

•Sol muhalefetin en geniş çerçevesi içinde üretilen bilim, sanat, kültür ürünlerine duyarlı ve destekleyici olunması, bunların korunup gelişmesinde önemli bir destek unsurudur; sol muhalefet içinde emeğe saygısızlık, harcayıcılık, ucuz eleştiri, hazır emeğe konma, emek ürünleri sahiplerinin hakları gözetmeme, vb. biçimlerde kendini gösterebilen her türlü yanlış tutuma karşı açık tavır alınması, dışlayıcılığın, darlığın marifet sayılmaması önemlidir. Bu tavrın kişi, grup, örgüt içindeki somut tutum, tartışma ve eylemlerde açıkça ortaya konulması şarttır.

•Dünyanın başka ülkelerinde aynı doğrultularda verilen mücadelelerin olabildiğince yakından izlenmesi, olanaklar ölçüsünde bunlarla etkileşime girilmesi için kanallar yaratılması önemli bir potansiyelin değerlendirilmesidir; ayrıca kendi ülkemize hapsolmadan dünyada aynı saflarda mücadele etiğimiz güçlerin başarılarla öğünme, başarısızlıklardan sonuçlar çıkarma hak ve sorumluluğu göz ardı edilmemelidir.

Sol mücadele, iyimserlik, umut, insan iradesinin daha güzel bir dünya yaratabileceğine inanç ve aktif çalışma ile belirlenen bir politik tutum olduğuna göre:

•Emekçilerin çıkarlarını en öne alan, eşitliği ve demokrasiyi geliştiren bir toplum ve yönetim düzeninin kurulabileceğine olan umudu sarsabilecek her türlü söylem ve eylemden uzak durulmalıdır; bireysel düzlemden başlayarak grup, örgüt, platform, cephe … düzlemlerinde haklılık ve geleceğe umut duygusunun yeşertilmesi, geliştirilmesi ve korunması için her fırsatı ustalıkla değerlendirilmelidir.

•Ara sıra (bazen üst üste) karşılaşılması kaçınılmaz olan yerel, sektörel, genel yenilgilerin yılgınlığa yol açmaması için sıkı durulmalı, kararlılık sürdürülmelidir; yenilgi ve başarısızlık durumunda mücadele tarihinden, bilimden, sanattan, kültürden yardım alacak mekanizmalar, bağlantılar kurulmasına öncelik verilmelidir; bu koşullarda kısa bir süre durup olabildiğince geniş katılımlı ve saydam mekanizmalar içinde bir durum değerlendirmesi yaparken yenilgilerin, başarısızlıkların kaynakları aranmalı, böylece elde edilen sonuçlar hızla kişisel, grupsal, örgütsel tutum ve eyleme yansıtılmalıdır; kişi olarak ya da grup, örgüt olarak asla at gözlükleri takıp dolabını döndürme tutumu izlenmelidir.

•Özeleştiri ve eleştirileri iletirken soğukkanlı olunmalı ve düşüncelerin incelikli, sorumlu bir biçimde ifade edilmesine özen gösterilmelidir; daha eşitlikçi, dayanışmacı, demokratik bir toplum kurma mücadelesinin emektarlarına karşı saygılı olmak, geçmiş mücadeleleri, bu uğurda verilen büyük emekleri, özverileri unutmamak ve unutturmamak emeğe, sola, insanlığa saygının temel bir gereğidir.

•Elde edilen olumlu sonuçların daha ileri adımlara basamak olmasını sağlayacak çalışmaların örgütlenmesi, başarıların kutlanması ihmal edilmemelidir; bununla birlikte, başarıların kişide, grupta, örgütte abartılı bir özgüven yaratmasının, somut koşulları – potansiyeli yanlış değerlendirmeye yol açmasının, tekil başarıların nihai hedefe hizmet ettiği oranda değer kazandığını gözden kaçırmanın önüne geçilmelidir.

•İdeolojik, politik, ekonomik mücadelenin her düzeyinde ve her alanında güç dengelerini, karşılıklı konumlanışları, olanak ve sınırları doğru tahlil etmeye çalışmaktan vaz geçmemeli, heyecan ve inanç, kefenin öteki tarafında bilgi, bilinç ve akılla dengelenmelidir.

•Sınıflı toplumlarda emekçi kitlelerin binlerce yıllık mücadele tarihinin ara sorunu, içinde bulunulan ekonomik, sosyal, kültürel ve politik koşulların yarattığı güncel mücadele gündemi ile, gelecekte kurulması amaçlanan düzen için uzun dönemli hedefler için mücadelenin birbirine bağlanması olmuştur; bir yanda somut gündemden kopmuş iradecilikten, öte tarafta egemenlerin gündemi ile yetinmecilikten uzak kalmak için sürekli çaba harcamak gereklidir.

•Günün yerel, sektörel, hatta ülke çapındaki güncel gündemini doğru saptamanın, buna ilişkin düşünsel ve eylemsel görevlere yoğunlaşmanın, sürekli olarak bunlardan ibaret bir varoluş anlamını kazanmaması, nihai hedefi gözden kaçırmaya neden olmaması için, mücadeleye alan, mekan ve zaman boyutuyla, geniş kapsamlı olarak bakmaya çalışılmalıdır; küçük adımları, ayrıntıları yok saymayan, ancak küçük işlerde, ayrıntılarda kaybolmamayı gözeten bir yaklaşım şarttır.

•Son muhalefetin güncel görevleri ile parçası olunan ya da yakınlık duyulan politik hareketin uzun erimli hedeflerini birbirine bağlamak için mekanik, kolaycı bir siyaset propagandası ve slogan tekrarı ile yetinmeyen, bütünlüğü gözetmek gerekir; bu alanda sol muhalefet içindeki ayrılıkların günlük çalışmaya kaba biçimler altında yansımaması, bölücü etkiler yapmaması için özel, ustalıklı çaba gösterilmesi önemlidir.

•Politik fırsatları, ancak bunlara hazırlıklı, emekçi kitleleri örgütleyebilmiş grup ve örgütler kullanabilir; bu açıdan gelecek yılların ve on yılların dünyasını, ülkesini, kentini, sektörünü, yerelliğini kavramaya çalışmak temel bir ihtiyaçtır; günlük hayhuyun içinde kaybolmamak için kişisel ve kurumsal dikkatin, enerjinin bir bölümünün bu eğilimleri anlama yatırımına yöneltilmesi zorunludur.

Sol muhalefet olarak, bilime, somut gerçeğe dayanan ve bilimle, gerçek durumdan hareketle köklü değişim ya da dönüşüm için mücadele verirken:

•Yalnız faşist propagandanın değil, sağ akımların büyük bir bölümünün kitle ilişkilerinde gerçek-dışı, gerçek-ötesi veri, iddia ve sözde bilgilerle iş gördükleri günümüzde, sol muhalefetin çok önemli bir görevinin bıkıp usanmadan yalana, yanlış bilgilendirmeye dayanan bu tür propagandanın somut verilerle ve hızla çürütülüp etkisizleştirilmesi olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

•Sisteme ve iktidara rızanın üretilmesinde yalanın bu kadar yoğunlaşıp sıradanlaştığı koşullarda, yanlış bilgilendirmeleri etkisizleştirme tekniklerinin, birikim isteyen bir çalışma alanı olduğunu unutulmamalı, bu alana gereken dikkat yoğunlaştırılmalıdır; yaratılmış olan çeşitli doğrulama (bilgileri karşılaştırma ve doğru bilgiyi yalandan ayırt etme) mekanizmalarından yararlanılması ihmal edilmemelidir; kişisel, grupsal, örgütsel çevremizin yalana, yanlış bilgiye karşı aşılanmasının, ancak bazı temel yöntemler öğrenilerek sağlanabileceği, yalanın iktidarına karşı mücadelede sol grup, örgütlerde ağırlıkla bu alanda sorumluluk alacak kişiler yetiştirmesi gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.

•Bilimsel, doğru bilginin yaygınlaştırılmasının iktidar sahipleri tarafından dezenformasyon olarak tanımlanıp cezalandırıldığı, yalanın bin bir sesle, görüntüyle beyinlere kazındığı koşullarda, etkileşim – iletişim mücadelesinin kapsamlı bilgilenmeye ve bilginin erişilir kılınmasına dayanan, geçmiştekinden çok daha ustalıklı, incelikli, yaratıcı bir biçimde yapılması gerekmektedir.

•Mücadele alanında, özel olarak uğraşılan konu her ne ise, bu alanda yeterli bilimsel bilgiye sahip olmak için zaman ve enerji ayırmaya, bu özel alanda uzman olanlara danışmaya özen gösterilmelidir; bu bilgilerin grup ya da örgüt üyelerine, aktivistlere, halka anlaşılır bir biçimde sunulması için gerekli ek çaba ihmal edilmemeli, bilgi ve belgelerin iletişiminde basmakalıp, yorgun-bezgin, etkisiz, kolay özetlemelerden kaçınılmalıdır.

•Çeşitli meslek ve uzmanlık gruplarının, örgütlerinin kendi alanlarında eşitliği, emekçi haklarını, barışı, özgürlüğü, insan haklarını, savunmak için özel uzmanlık komiteleri kurmalarına yardımcı olunması, kurulmuş olanlarla yakın işbirliği yapılması sol muhalefetin önemli bir görevidir.

•Uzman kişi ve gruplarla kurulacak saygılı, sürekli bağların hem onların politikleşmesine, hem de sahada çalışanların bilimle daha yakın ilişki kurmasına yarayacağını unutulmamalıdır.

•Kamusal yarar için çevredeki kişilerle kurulan ilişkilerde talepkâr olmakta, yaygın ilişki kurmaktan kaçınmamakta yarar vardır; ancak bu ilişkileri sürdürürken alabildiğine ilkeli ve dikkatli davranılması, duyarlılıkların dikkate alınması, tek yanlı zorlamalardan kaçınılması, hele hele gönüllülerin, destekçilerin bağışçıların katkılarının ve gösterdikleri iyi niyetin asla keyfi bir biçimde kullanılmaması da bir o kadar zorunludur.

•Popüler bilim yayınlarının, eserlerinin, buralardaki bilgilerin kitlelere ulaştırılması politik eğitimin önemli bir alanıdır; toplumumuzda inanç – bilim dengesinin köklü bir biçimde yeniden kurulmasının ve eğitim sistemin sekülerleştirilmesinin yalnız ve ancak politik iktidar değişimiyle değil, bu değişim öncesinde – ve sonrasında – verilecek yüzlerce küçük sektörel ya da yerel meydan muharebesiyle gerçekleşebileceği dikkate alınmalı, buna uygun bir planlama ve eylemlilik sağlanmalıdır.

İleri teknolojiyi, dijital iletişim olanaklarını kullanmanın zorunlu olduğu bir mücadele ortamında, sol muhalefet olarak bu ortamın gereklerinin ve sorunlarının farkında olmak için:

•Bilgi üzerindeki kontrolün bilgi kanalları üzerindeki kontrolle at başı gittiğini dikkate alınmalıdır; dijital iletişimin her türlü iletişim için kullanılamayacağının, bunun çok yönlü tehlikeler doğurabileceğinin bilincinde olunmalıdır; bir küçük el hareketiyle öteki tarafa (bazen büyük sayıda kişiye) gönderilebilen mesaj, bilgi, belge, çağrı ve görüntüler için, gönderi öncesinde içerik yeniden ve yeniden kontrol edilmeli, en doğru kapsam ve iletim kanalı seçilmelidir

•Birbirini göremeden, sesini duyamadan, karşılıklı tepkileri doğrudan izleyemeden, hızlı, kestirme, kısa mesajların iletilmesinin yanlış algılama ya da algılanma ve çatışma riskini çok büyütmektedir; yüz yüze tartışmalarda bile çok önemli bir sorun alanı ortaya çıktığını belirtilen ani gündem kaymalarına dijital iletişim sırasında çok daha büyük sıklıkla karşılaşılabilmektedir; kalabalık gruplarda iletişim trafiğinde kaotik süreçler yaşanmaması için dijital iletişimi düzenleyici kolaylaştırıcılık – moderasyon mekanizmaları kurmaktan kaçınılmamalı, mesajların yalnızca ilgili kişilere yöneltilmesine büyük özen gösterilmelidir.

•Dijital iletişimin bu iletişimin tarafları arasındaki çeşitli beceri düzeyleri ve kullanım alışkanlık farkları yüzünden ancak hayli büyük zaman aralıkları ile devreye girebileceği, bunun katılımın zayıflamasına, ilgili gruptan kopmalar olmasını yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır; olanaklı olduğu tüm durumlarda dijital iletişim yüz yüze iletişimle tamamlanmalıdır.

Sol muhalefet içindeki çeşitli grup ve örgütler olarak, buluşmalarımızı ve ortak toplantılarımızı katılan kişilerin ve temsilcilerin zamanlarını iyi kullanan ve katılımı artıran platformlara dönüştürebilmemiz için:

•Fikir jimnastiği buluşmaları dışında, başarılı toplantıların her akla gelenin tartışıldığı değil, daha önce hazırlığı yapılan çalışmaların sonuçlandırılıp kararlara dönüştürüldüğü çalışma ortamları olduğu dikkate alınmalıdır; küçük bir grup olarak kararları önceden almaya kalkışmamak koşuluyla, toplantılar titiz bir ön hazırlıkla örgütlenmelidir; ayrıntılı bir gündem taslağının ve zaman planlamasının – varsa bilgi notlarının – önceden katılımcılara gönderilmesi kural edinilmelidir; toplantı yönetiminin konuşmaların gündem içi ve kısa olmasını sağlaması, söylenmiş yorum ve bilgilerin aynen tekrarlanmasını dostça ancak kararlılıkla engellemesi zorunludur; tartışılan konuda farklı görüşlerin var olduğunun saptandığı durumlarda, tekrar tekrar bu farklılıkları vurgulamak ve katılanların uzun uzun birbirini ikna etmeye çabalamaları yerine, ilk tutum belirtme konuşmalarından sonra, katılımcıların eğilimlerinin nasıl dağıldığını da dikkate alarak, hemen tartışma bu alanda nerede ortak görüşlere ulaşılabileceğini araştırmaya yöneltilmelidir; bunun sağlanamadığı durumlarda ise ileride sonuca bağlanmak üzere belli başlı pozisyonların net bir biçimde tanımlanmasına çalışılmalıdır.

•Toplantı dağılma biçiminde değil, somut kararlarla tamamlanmalı, bunun için toplantı sonuçları mutlaka kimin ne zaman, nerede, hangi işi üstleneceğine açıklık getirecek kararlara bağlanmalıdır; bu karar metni, özet tutanak ile birlikte toplantının hemen ertesinde katılanlara ve gelecek toplantılara katılmaları beklenen kişilere ulaştırılmalıdır; minimum verimlilik kurallarına uyulmalı, toplantıların zaman israfı değil, verimli, sonuç alıcı, moral verici kilometre taşları olabileceği konusunda katılımcılar ve potansiyel katılımcılar ikna edilerek katılım çevresi genişletilmelidir.

Sol muhalefetin her düzeydeki ortak çalışmalarında, grup ya da örgüt temsilcilerinin kendilerinden beklenen işlevleri hakkıyla yerine getirebilmeleri için:

•Sol muhalefetin her düzeydeki ortak çalışmalarında, mesaj, tartışma ve bilgilerin temsilciler ya da yöneticiler arasında takılıp kalmasının çeşitli işbirliği çabalarını aksatan önemli bir darboğaz olduğu dikkate alınmalıdır; bunu aşmak için kurallar, mekanizmalar yaratılmalıdır; boyuna değişen ve bir öncekinin birikim ve bilgisinden habersiz temsilcilerin ortaklık bağlarını zayıflattığı dikkate alınıp, bürokratikleşmeyen, ancak sürekliliği sağlanan temsilcilik mekanizmaları kurulmalıdır. Görevini yerine getir(e)meyen temsilciler değiştirilmeli, temsilcilik mekanizması işlemiyorsa yenilenmelidir.

•Grup ve örgütler arasındaki ilişkileri sürdürmek için görev alan kişilerin tek yanlı değil, iki yanlı bir iletişimi etkin bir biçimde sağlamak için görev aldıklarını, kendi grup ya örgütlerinden ortak platforma gerekli bilgi, yorumları iletmek ile olduğu kadar, ortak kararları, tartışmaları kendi grup ya da örgütlerinin tabanlarına taşımakla da sorumlu olduklarını, ana işlevlerinin bu çift yönlü iletişimi başarmak olduğu göz ardı edilmemelidir; birçok ortak girişim, koordinasyon ve platformun iletişimin tek yönlüleşmesi ile adım adım etkisizleştiği, güdük, hatta tümüyle kağıt üstünde kaldığına dikkat edilip bu süreci engelleyecek önlemler alınmalıdır.

•Gruplar, örgütler arasındaki ilişkilerde belli bir grup ya da örgüt adına görev alan kişilerin tam yetkili uç beyleri olmadığını, kullandıkları yetkiyi sık sık tazelemeleri gerektiği gözden ırak tutulmamalıdır; temsilcilik mekanizmaları çeşitli platformlarda alınan kararların kağıt üzerinde bırakılmayıp karara katılan tüm grup ya da örgütlerde uygulamaya geçilmesini temel almalıdır; bunun için temsilcinin imza atmakla, el kaldırmakla sınırlı olmayan, kendi grup ya da örgütünde hangi işlerin nasıl başlatılıp, sonra nasıl sürdürüleceğini, hangi bilgi ve mesajın hangi kanallardan yaygınlaştırılacağını, daha sonra kendi grup ya da örgütündeki uygulamaları, bu kararı alan, açıklamayı yapan platforma nasıl rapor edeceğini açıklığa kavuşturan iş tanımları yapılmalıdır; böylesi bir temsil anlayışı köklü bir biçimde ve hızla yaygınlaşmadıkça sol muhalefetin herhangi bir açıklama ya da kararının altındaki imza sayısının çokluğunun pratikte pek az anlamı olduğu unutulmamalıdır.

Demokrasi mücadelesi, en temelden başlayarak her düzeyde, demokratik ilişki, karar mekanizmalarını öğrenme ve uygulama pratiğine sıkı sıkıya bağlı olduğu için:

•Binlerce yıldır merkezi devlet yapılarının çok güçlü, buna karşılık demokrasi deneyimlerinin çok kısa süreli ve yüzeysel olduğu, eğitim sisteminin otoriterliği teşvik ettiği bir coğrafyada, grup ve örgüt içi demokrasi kültürünün içselleştirilip geliştirilmesinin sol muhalefet bakımından da hayli zorlu, zaman alacak, ancak yaşamsal bir mücadele alanı olduğu dikkate alınarak kararlı, sistemli bir demokratik yaşam eğitimi ve pratiği yürütülmelidir.

•Türkiye’de ve benzer ülkelerde sol muhalefete mensup grup ve örgütlerde de yönetim-ilişki mekanizmalarında büyük boşlukların var olduğu, hızla ahbap-çavuş ilişkilerine dönüşen yapıların ortaya çıktığı görülmektedir; bu gelişmede parti, dernek, vakıf vb. kurumsal yapıların tüzük, ana senet vb. belgelerinin baskıcı devlet tarafından tek tipleştirilmiş olmasının, böylece buralarda belirtilen kuralların bürokrasi ve devletle ilişkinin parçası olarak algılanıp yerlerine de iç yönetim, mutabakat ve çözüm mekanizmaları tanımlanmamış olmasının büyük payı vardır; sol muhalefette yer alan yapılarda, grup-içi, örgüt-içi demokrasi gerçekten önemseniyorsa, bu yapılar kendi iç ilişki kurallarını, birlikte mücadele sözleşmelerini açıklıkla belirlemelidirler; bu kapsamda düşünce-tutum-katılım ayrılıklarının nasıl giderileceği peşin olarak belirlenmiş kurallara bağlanmalı ve bu kurallara titizlikle uyulmalıdır.

•Sol muhalefet içinde yer alan çevre ve örgütlerde, gönüllülerin, üyelerin ve yönetim ya da kolaylaştırıcılık görevi almış kişilerin hak ve sorumlulukları açıklıkla tanımlanmalı ve ilgililerin bunlara sahip çıkması sağlanmalıdır; gönüllülük ve üyelik statüsü devam ettikçe bunun gerekleri her şeyden önce etik bir sözleşme olarak gündemde tutulmalı, bu konudaki standartlar adım adım yükseltilmelidir; genel kurul (kongre) ve yönetim kurulu toplantılarının koflaşmış ritüellere dönüşmesine imkan verilmemeli, dönemsel gözden geçirme, geçmiş deneyime dayanarak kendini yenileme işlevleri yerine getirilmelidir.

•Elden gelen en büyük ölçüde baskıcı koşullarda çalışıyor olmanın yarattığı hesap ve bilgi verme, geniş kapsamlı danışmada bulunmanın zorlukları grup ve örgüt içi demokrasinin gereklerinin karşısına çıkarılmamalıdır; mümkün olduğu ölçüde acil durum yönetimi kurma eğilimlerine göz yumulmamalı, süreklileşmiş özel yetki devirlerine gidilmemelidir; bunları gerçekten istisnai kılmaya özen gösterilmeli, en zor koşullarda bile danışma, hesap verme ve kontrol mekanizmaları kurmanın yolları aranmalıdır.

•Çağdaş kitle iletişim araçlarının grup ve örgütlerin kişilerle temsilini öne çıkarttığı ve ekran ya da mikrofon karşısında büyük, sansasyonel sözler söylemeyi teşvik ettiği koşullarda, yönetici ve sözcülerin örgütsel-kurumsal çerçevesi yeterince çizilmemiş yetki kullanımlarıyla söz söylemekten, yazılı açıklamalar yapmaktan kaçınılmaları çok önemlidir; bu tür ayaküstü sözlerin, bağlayıcı beyanların, grup ya da örgütler adına iyi tartılıp biçilmemiş açıklamalarda bulunma alışkanlığının soldaki ayrımları, bölünmeleri teşvik ettiğini dikkate alınmalıdır.

•Katılımcılığın artırılması ve grup, örgüt yapılara yabancılaşmanın olabildiğince azaltılması, grup ya da örgüt üyelerinin tümünün kendilerini ifade edebilmeleri için, iç tartışma, danışma ve karar mekanizmalarının demokratikleştirilmesi sürekli gündemde tutulmalıdır; belli bir konuda farklı yaklaşım ve görüşlerin ortaya çıkmasının yaşamın ve sosyolojinin getirdiği bir genel durum olduğu, buna rağmen ortak kararlar alınabileceği, ortak eylemlere girişilebileceği içselleştirilmeli, bunun mekanizmaları yaratıcı bir biçimde geliştirilmelidir.

•Sol muhalefete mensup herhangi bir grup ya da örgütte yönetim ya da eşgüdüm yetkisini alanların kendi aralarında dar bir paslaşma içine girmelerinin, hele hele buralarda tek adam yönetimleri kurmalarının bu grup ya da örgütü kısırlaştıracağı, katılıma, kitleselliğe dayanan sol ideolojik-politik temelden uzaklaşma anlamı taşıyacağı gözetilmelidir; grup ve örgüt yöneticilerinin kendilerine bu görevi verenlerle periyodik, çift yönlü, derinlikli ve saydam bir iletişim kurmakla sorumlu oldukları dikkate alınmalıdır; yönetimin sürekliliğini kişilerin sürekliliğinden farklı yöntemlerde arandığı, yeni katılanlara fırsat tanıyan, herkesi inisiyatiflendiren yönetim işleyişleri kurulmalıdır.

•Liderliğin güçlendirilmesi ve sürekliliği adına ifade edilen gerekçelerde doğruluk payı olsa da bu gerekçenin tüm grupsal, örgütsel yaşamı biçimlendirmesine izin verilmemelidir; özellikle kitleselleşememiş grup ve örgüt yapılarında, tek liderliğin ya da küçük grup paslaşmasının çalışmalara katılımı ve toplam kapasiteyi düşürücü olacağını dikkate alınmalıdır; karar odaklarının çeşitlenmesinin ve görevlerin zaman içinde yeni kişilere devrinin genç kadroların yetişmesinin, mücadelenin güçlenmesinin en önemli araçlarından biri olduğu unutulmamalıdır.

•Liderlik, yetki kullanma ve iktidar konumu yönüyle değil, öncelikle yapı içindeki her bireyi inisiyatiflendirme, yeni kadrolara yol açma, imkan tanıma ve bir eşgüdüm görev-sorumluluğu olarak tanımlanabildiği ölçüde gerçek liderlikten söz edilebilir; yönetme – yönetilme konumlarının giderek ortadan kaldırılması ancak böyle bir anlayışla başarılabilir.

•Eğer içinde bulunulan grup ya da örgüt demokratik merkeziyetçiliği temel alan bir yönetim yapısına sahipse, başlangıçta çeşitli konjonktürel gerekçelerle, giderek sürekli bir biçimde merkeziyetçiliğin ağır basmasının bu sistemin özünü ortadan kaldırdığı tarihsel deneyimi gözden uzak tutulmamalı; demokratik merkeziyetçiliğin bir bütün olduğunu dikkate alan karar sistemleri kurulmalıdır;

•Hiyerarşik değil, daha yatay ve esnek bir biçimde örgütlenmeye karar verilmiş ise, kolaylaştırıcılık ya da eşgüdüm sağlama işlevlerinin yetki devirleri yahut otomatik yetki kullanımları ile fiilen eski biçimlere dönüşmesine olanak verilmemelidir; bunun için kolaylaştırıcı ya da eşgüdüm sorumluluğunu üstlenenlerin yetkilerini dar bir biçimde ve belli, görece kısa bir süre ile sınırlı olarak tanımlamalarına özen gösterilmelidir; diğer üye ve gönüllülerin böylesi kolaylarına geldiği için kolaylaştırıcılık ya da eşgüdüm görevi almamaları alışkanlığı kırılmalıdır; eş başkanlık ya da eş sözcülük temelli bir sistem kuruldu ise her iki başkan ya da sözcünün eşit roller üstlenmesine özen gösterilmelidir; böyle bir sisteme gerek görülmemişse bile grup, örgüt içinde kadınların eşit temsilini sağlayacak önlemler alınmalıdır.

•Gönüllülerle çalışan grup ve örgütlerde gönüllülük ettiğini geliştirmeye, gönüllülüğün keyfilik olmadığı anlayışı içselleştirilmelidir; bunun için iki taraflı, ilkeli bir tutumu kararlıkla izlemeye dayanan bir eğitim ve karşılıklı sahip çıkma süreci hayata geçirilmelidir; gönüllülerin daha merkezi rol oynayan birim ya da kişiler tarafından grubun, örgütün amaçları konusunda eğitilmeyi, ayrıca her çalışmanın her aşamasında saygılı ve titiz bir biçimde bilgilendirilmeyi hak ettikleri, buna karşılık gönüllülerin hangi çalışmalara ne zaman, nasıl, ne süre ile katılacaklarına ilişkin taahhütlerini aksamadan yerine getirmelerinin bir etik zorunluluk olduğu dikkate alınmalıdır.

•Sol muhalefetin başarısı için görece küçük katkıların hareketin ana mali dayanağını oluşturduğu hep akılda tutulmalıdır; mali kaynak yapısının grubun, örgütün, platformun, cephenin en önemli başarı temellerinden biri olduğunu dikkate alınmalı, üyelik, gönüllülük, temsilcilik katkılarının aksamaması için işler sistemler kurulmalı ve bunlar titizlikle işletilmelidir; mali kaynaklara katkı sorumluluğunun gruba, örgüte, platforma, cepheye sahip çıkma derecesi ile yakın bir bağı olduğunu dikkate alınmalı, bu zor alanda görev alan arkadaşlara sahip çıkılmalıdır; parasal kaynak ihtiyacını küçültmek için gereğinde sağlanabilecek her türlü ayni katkı dikkate alınmalıdır; böylece oluşturulan grupsal, örgütsel fonlar en büyük titizlikle, hiçbir israfa yol açmadan ve hesap verirlik ile kullanılmalıdır;

•Grubun, örgütün kendi ortak hafızasını ve ortak iradesini oluşturup korumak için, toplantılarda tutanak özeti hazırlamaya önem verilmelidir; her toplantıda bir önceki kararların ne kadarının uygulandığını ilk gündem maddesi yapılmalı, kağıt üzerinde kalan kararları azaltmak için kesintisiz olarak çaba gösterilmelidir; alınan kararlar açıklıkla formüle edilmeli ve olanaklı ise yazılı hale getirilmelidir.

•Grubun, örgütün oluşum ve mücadelesine ilişkin ortak hafızasının kaybedilmesi, her seferinde baştan başlanmasının ve motivasyonun azalmasının nedenlerinden biridir; grupsal, örgütsel belge, bilgi, tutanak ve raporların saldırılara ve kazalara karşı titizlikle korunması birincil önemdedir.

•Çok geniş çaplı bir mücadele yürütmek zorunda olunduğu unutulmadan, çeşitli katkı ve katılım biçimlerine açık olunmalı, tek tip grup, tek tip örgüt anlayışının kısırlaştırıcı etkileri dikkate alınmalıdır; gönüllü katılımın, üyeliğin ortaya çok farklı katkı ve ilişki düzeylerini çıkarttığı, gerekli katılım mekanizmalarını kurulamadığı durumlarda en düşük ilişki ve katkı biçimlerinin hızla yaygınlaştığı, aynı madalyonun arka yüzünü ise yalnızlaşan, yorulan ve otoriterleşen yönetimlerin oluşturduğu önemle göz önüne alınmalıdır; bu olumsuz eğilimleri sınırlamak ve püskürtmek için, saydam bir biçimde farklı ilişki, katkı, katılım düzeyleri tanımlanmalı ve bunlar arasındaki geçişkenlik kurallarına açıklık kazandırılmalı, böylece birbirini sarmalayan sağlam mücadele çeperleri oluşturulmalıdır.

Sol muhalefet saflarında yer alan kişiler, çevreler, örgütler – farklı geçiş süreçleri ve farklı perspektiflerle de olsa – eşitlikçi, özgür, demokratik bir toplum ve dünyayı hedeflerler; tarihsel deneyim, bu temel hedefin gerçekleşmesi için, daha iktidar bugünün egemen sınıflarının elinde iken verilmekte olan mücadele sürecinde, katılanlarda köklü bir kültürel dönüşümün, hazırlığın, mayalanmanın sağlanmasının ne kadar yaşamsal olduğunu göstermiştir; bunun için:

•Sol muhalefete mensup çevre ve örgütlerin, yalnız bugünkü kavganın gereklerini yerine getiren değil, aynı zamanda geleceğin yeni toplumunun insanlarının adım adım yetişmesini sağlayan ilişki, yapı ve işleyiş biçimleri kurmayı gözetmeleri, en azından kendilerini bu yönde dönüştürme çabasında olmaları gerekir.

•Sol muhalefete mensup tek tek kişiler arasında, çevre ve örgütler içinde ve bunlar arasında böylesi bir kültürel hazırlık işlevi psikolojik, sosyal, politik, ahlaki yönleri olan öğrenme sürecinin gözetilmesi günlük işlevlerden uzaklaşılmasını değil, bu görevlerin derin bir bilinç ve tutarlılıkla yerine getirilmesi anlamına gelir.

•Böyle bir anlayış çerçevesinde toplumla, emekçilerle kurulan bağların, iletişim ve etkileşimin ağır basan yönü, bir bilinç taşıma, bilinçlendirme eylemi değil, karşılıklı beslenme, birbirinden öğrenme ve birlikte eyleme ilişkisine, sınıfın, emekçilerin özne olmasına, kendilerini bir politik güç olarak örgütlemelerine dayanmalıdır.

•Mitingler, yürüyüşler, bildiri dağıtma çalışmaları, kitlesel toplantılar, konferanslar, basın toplantıları, hatta dar üye ve destekçi toplantıları, yalnızca yapılması gereken işler olarak değil, toplumsal siyasi duruma müdahalenin, mücadele stratejisine uygun olarak planlanması gereken günlük araçları olarak düşünülmelidir; böyle bir araç yaratılmışsa ondan maksimum sonucu alacak örgütlenmenin yapılmasını olanaklı kılacak gayret gösterilmeli, ayrıca, her eylem ve etkinlik aynı zamanda yeni kadroların yetiştirilmesi ve inisiyatiflendirilmesi için bir imkân olarak ele alınmalıdır.

•Toplumu, dünyayı değiştirme konusundaki kararlılık, yalnızca zorluklarla baş etme ve yılmamak biçiminde değil, nihai hedefi akıldan çıkarmadan, mücadele içinde ortaya çıkan her durum, olgu ya da oluşumun yeni bir hayatın nüvesi kılınması imkanını araştırma alanında da kendini göstermelidir; böylece geleceğe dönük bir yaratıcılıkla çalışılmalı, sol eylemin hedefsiz ve başarı ihtimali uzak bir yenilgiler ve çileler manzumesine indirgenmesine izin verilmemelidir.

•Doğaya, insana, emeğe saygının ana unsuru yanındakinin hakkını gözetme ve dayanışma olduğu için, yeni toplumun insan ilişkileri, koşulların elverdiği en büyük ölçüde hiyerarşi ve bürokrasiden uzak durmayı içerir; dolayısıyla kurduğumuz, içinde yer aldığımız en demokratik oluşumun bile içselleşmiş bir hiyerarşi barındırdığını unutmamalı, bugün ve yakın gelecekte her türden eşitsizlikle parçalanmış bir toplumsal düzlemde mücadele ederken, dile getirilmeyen, ama orada olan hiyerarşileri göz önüne alan, ancak nihai olarak bunları ortadan kaldıracak bilinç ve siyasi mücadele mekanizmaları adım adım oluşturulmalıdır.

•Sol muhalefet çevre ve örgütlerinde, zaman zaman, düzenin bir yansıması olarak, kişisel çıkar ve iktidar hesapları, bencilce tutumlar, kaytarma, keyfilik ya da öne çıkma ve kendini gösterme eğilimleri görülebilmektedir; bu tutumların hem örgütlü çalışmayı zedeledikleri, hem de bunlarla karşılaşan üyelerin, gönüllülerin kendilerini geri çekmelerine, mücadeleyi terk etmelerine, hatta kimi durumlarda örgütlü yapının dağılmasına neden olduğu gözlenmektedir; bu davranışlar, eğer yok sayılırlarsa var olmayacakmış gibi denklem dışında tutulmamalı, bu tür eğilim ve tutumlarla mücadele politikleştirilmeli, ustalıkla gündeme alınmalıdır; böylece bu eğilimleri asgariye indirecek görgü, kural ve mekanizmalar yaratılmalıdır.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version