YORUM | M. AHMET KARABAY
Türkiye’de toplumun gözünde hep din gözlüğü olduğu için bütün ideolojiler, önce bu filtreden geçirilir. Sol ideolojik yaklaşımlara da hep bu gözlüğün ardından bakıldı. CHP’li bir ismin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma ihtimali, belli kesimlerin kimyasını fena halde bozmuş durumda.
İdeolojiler, ortaya çıkma ve taban bulma dönemlerinde hep insan odaklı yaklaşım içinde hareket etti. Yeteri kadar yayıldığına inanıldıktan sonra, insan unutuldu ve ideolojinin dayattığı sistem her şey haline getirildi.
Bu kural, din tabanlı ideolojiler için de dünyevi tabanlı yaklaşımlar için de hiç değişmedi. Buna rağmen, sol ideolojiler SSCB lideri Stalin, Çin lideri Mao, Kamboçya’da Kızıl Kmerlerin kanlı diktatörü Pol Pot gibi uç örneklerini bir kenara bırakırsak insanlığın önünü açan yaklaşımlar ortaya koydu.
Türkiye’de din gözlüğünün ardından solu algılatmaya çalışanlar, sol dendiğinde Rusya, Çin, Kuzey Kore örneklerini topluma gösterirler. Ama bugün dünyanın en özgür ve en mutlu ülkeleri sayılan İsveç, Finlandiya, Norveç gibi ülkelerin aynı kültürden beslendiğini kimsenin aklına getirmesini istemez.
DEVLETE HAKİM İDEOLOJİ, HER ZAMAN MİLLİYETÇİ-SAĞ GÖRÜŞ OLDU
Türkiye’de sol yaklaşım, sadece garip bırakılmadı aynı zamanda talihsizlikler de yaşadı. Devleti elinde tutan milliyetçi-sağ ideoloji, sol kültürün bu topraklarda kök salmasının önüne geçmek için her şeyi yaptı.
Hakim konumdaki milliyetçi-sağ ideoloji, aynı zamanda bu ülkede pastanın dağıtımını da yapar durumda. Sonuçta bu güç, kimi nereye getirmek istiyorsa ona göre de şekillendirmenin yolunu buluyor.
Bunun sonucu olarak da en çok devşirme, sol ideolojiye mensup kişiler arasından yapılıyor.
Günlük siyasi bir yazıyı, ideoloji tahliline dönüştürmeyeceğim. Sol içerisinde umut bağlanan tiplerin bir şekilde devşirilip karşı mahalleye taşınmasına dikkat çekmek istiyorum.
Deniz Baykal, CHP lideri Bülent Ecevit’in kanatları arasında büyüdü. Sonra yollar ayrıldığında SHP’de üç kez Genel Başkan Erdal İnönü’nün karşısına çıktı. 1980 darbesiyle kapatılan partilerin yeniden açılmasına izin verildiğinde, bir dizi iç mücadeleden sonra Baykal bu kez CHP’de dizginleri ele aldı.
2000’li yıllarda “keskin sirke küpüne zarar” politikalarıyla AK Parti’nin ekmeğine yağ sürdü. Ömrünün son günlerini, yıllarca gizli destekçisi olduğu AK Parti’ye açık destek vermesiyle geçirdi. Erdoğan destekçiliğini şimdi kızı Aslı Baykal’a bırakıp gitti.
Metin Feyzioğlu, Erdoğan’a karşı çıkışlarıyla bir dönem sol kültürden gelenlerin yüreklerine su serpti. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Erdoğan’ın da bulunduğu salonda söyledikleriyle, “Kılıçdaroğlu gitsin, Feyzioğlu gelsin” kampanyasının başlatılmasına yol açtı.
Ne var ki aynı Feyzioğlu, daha sonra iktidar nimetlerinden yararlanmak için çark etti ve bunu kamuoyu ile paylaştı. “Erdoğan’a oynanmak istenen oyunları gördüm ve ülkemden yana tavrımı koydum” diye özetlenecek sözlerinden sonra cumhurbaşkanı imzasıyla KKTC’ye büyükelçi olarak atandı.
Mehmet Ali Çelebi, parlak bir Harbiyeli olarak teğmen olduktan sonra Ergenekon davaları kapsamında tutuklandı. 41 ay hapis hayatı ardından, 17-25 Aralık sonrasında Erdoğan’ın Ergenekon’la barışmasıyla 2014’te beraat etti.
Cezaevinde kıyılan nikahının şahitliğini Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. 2018 seçimlerinde CHP listelerinden seçilip Meclis’e girdi. CHP’den ayrılması kamuoyunda sürpriz olarak karşılandı.
Bir süre Muharrem İnce’nin Memleket Partisinde kaldıktan sonra ayrılıp AK Parti’ye katıldı. AK Parti rozetini Erdoğan taktı.
SIRA MUHARREM İNCE DE Mİ, YOKSA İNCE İTTİFAK’A GİRECEK Mİ?
Muharrem İnce’yi birlikte katıldığımız bazı televizyon programları öncesinde yaptığımız sohbetler sırasında bir miktar tanıma fırsatım oldu. Onun dışında ekranlardan tanıdım. Hırsı ve konuşma yeteneği, özellikle de polemikteki başarılarıyla bilinen bir siyasetçi. Ancak, egosu ve hırsı her şeyinin ötesinde.
İnce, çıktığı cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışından döner mi?
Aslında bu soru doğru değil. İnce’yi adaylıktan vazgeçirmek için çaba harcanmalı mı? Ya da Millet İttifakı, İnce’nin taleplerini yerine getirmeli mi?
Soru böyle sorulunca işler daha karmaşık bir hal alıyor. Birinci soruya kolaylıkla “Evet” denebilirken, soru ikinci şekli ile ortaya konduğunda aynı cevabı vermek zorlaşıyor.
Bütün hedefini 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı yarışının birinci turda Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmaması üzerine kuran İnce’nin, yarışta birinci ve ikinci olma ihtimali bulunmadığını hatırlatan Fatih Altaylı’ya verdiği cevap aslında pek çok şey anlatıyor.
İnce, Altaylı’ya “Olsun 2. turda biri yarıştan çekilir belki 1. ile 3. Yarışır belli olmaz” cevabı verecek kadar hayal dünyasında yaşıyor. Ya da… Bu şıkkı söylemeye dilim varmadı.
Fatih Altay’lı ; “3. Olursun ilk turda. İknci tura kalamazsın”
Muharrem ince; ” Olsun 2.turda biri yarıştan çekilir belki 1. ile 3. Yarışır belli olmaz”
Bu kadar ciddiyetsizlik fazla artık.
Gerçekten şu program çok güzel oldu Muharrem ince kim herkes öğrenmiş oldu.#TekeTek pic.twitter.com/56J5q5U9Tt
— Ercan Ozcan (@erozcn) March 21, 2023
Makul ve kendisine yüklenen programla hareket etmiyor olsa İnce’ye bir ittifak teklifiyle gidilmesi görüşünü sonuna kadar savunurum. İYİ Parti ile ve ittifak bünyesindeki öteki partilerle nasıl bir işbirliği platformu oluşturulmuşsa, “evin çocuğu” için de bunun daha fazlası yapılması gerekirdi.
Deva Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına desteği sırf vatan millet sevgisinden vermiyor. Muhtemel bir Millet İttifakı döneminde nelerin paylaşılacağı ortaya konuldu. Bunun yapılmış olması ayıp değil.
Nitekim, burnundan kıl aldırmadığı görüntüsü veren Erdoğan, yüzde 1’lik oya ancak sahip olan Yeniden Refah Partisi’nin taleplerini önemli ölçüde kabul etti. Üstelik bunu da bir deklarasyonla kamuoyuna duyurulmasına itiraz etmedi.
AK Parti’yi “batmakta olan Titanic gemisine” benzeten Erbakan gitti, şimdi Erdoğan’ın yanında saf tutan biri geldi.
İnce’ye, Fatih Erbakan formülü uygulanabilir mi? Seçmenin İnce’ye yönelttiği ilgiye bakarsanız buna ihtiyaç var görünüyor. Kılıçdaroğlu’nu büyük farklarla önde gösteren anketler muhalif seçmene moral verse de gerçeği yansıttığı kanaatinde değilim.
İktidara yakınlığıyla tanınan Optimar Araştırma’nın anketi, son dönemde yapılmış ve bugünü yansıtma anlamında en makulü gibi görünüyor.
♦️Recep Tayyip Erdoğan: Yüzde 47,4
♦️ Kemal Kılıçdaroğlu: Yüzde 45,3
♦️ Muharrem İnce: Yüzde 6,5
♦️ Sinan Oğan: Yüzde 0,7
Millet İttifakı’nın önünde kırk katır mı kırk satır mı dilemması bulunuyor. Ya İnce’yi bünyeye alıp, bugünü kazanmak için yarına ilişkin bir dizi sorunu içeriye taşımış olacaklar, ya da ikinci turda seçimi Erdoğan’a teslim edecekler.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***