Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kılıçdaroğlu’nu bekleyen çetin sınav 

Kılıçdaroğlu’nu bekleyen çetin sınav 


YORUM | EKREM DUMANLI
Normal şartlarda hiçbir CHP genel başkanı cumhurbaşkanlığı makamına oturamaz. Alacağı oy oranı onu bu makama taşıyamaz çünkü. Bırakın cumhurbaşkanlığını, başbakan olması bile çok zor. Bir dönem Karaoğlan lakabıyla geniş çaplı oy alan Bülent Ecevit bile yüzde 50’lere ulaşmayı hayal bile edemedi. Ecevit’in de koalisyon ortakları oldu; ama hükûmet kurmak içindi; cumhurbaşkanı olmak için değil…
Demem o ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarihi bir fırsat yakaladı. Altılı masaya bakın, temelde “Milliyetçi/ muhafazakâr” diye bilinen partilerin çok ciddi desteğini aldı Kemal Bey. Beş on sene geriye gidin ve şu anki millet ittifakını tahayyül edin ve çevrenize anlatın; hiç kimseyi buna inandırmanız mümkün değil.
Ülkücü kökenli Meral Akşener’in veya Millî Görüş geleneğinin devamı sayılan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun CHP Genel Başkanı’nı desteklemesi akla hayale sığacak bir durum değildi. Ali Babacan gibi yıllarca ekonomi bakanlığı yapmış birinin Kemal Bey’e olan desteği de inanılır gibi değil. Hele Erdoğan’ın atamasıyla başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu’nu böyle bir dayanışma içinde düşünmek sür-reel bir senaryoya benziyor. Varlığını CHP karşıtlığına dayamış ve bunun bedelini Menderes ve arkadaşlarının idamıyla ödemiş Demokrat Parti’nin CHP Genel Başkanı etrafında fotoğraf vermesini insan aklı almıyor.
Ama bunlar aynen yaşanıyor. Neden? 
Bugünkü siyasi oluşumun iki temel sebebi var.
İlkini Tayyip Erdoğan ve onun savrulduğu korkunç pozisyon üzerinden okumak gerekiyor. Erdoğan iktidara gelirken ne vaat ettiyse hepsini inkâr etti. Son on yılda kendini inkâr etmekten de öte, ne kadar kötülük varsa hepsini icraata döktü. Yaptığı zulüm Yezitleri, Haccacları geçti. Toplumun her kesimi üzerine korkunç baskılar oluşturdu. Yolsuzluk bataklığında debelendikçe utanma hissi dumura uğradı. Menfaati ve lüksü için bütün değer yargılarını yerle bir etti. Kibirle ve inatla sürdürdüğü politikalar yüzünden ekonomiyi batırdı, devlete duyulan saygı ve sevgiyi bitirdi. Her yeni hadisede geniş halk kitleleri biraz daha soğudu Erdoğan’dan; hatta bu süreç eşi benzeri az bulunur bir tiksintiye dönüştü. Resmi rakamları 50 bin ölüye dayanmış deprem faciasında bile onun kibri, iş yapma becerisinin önündeydi ve bu durum artık vatandaşın canına tak etmişti.
İkinci sebep Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi ile ilgili. Kemal Bey, klasik CHP zihniyetinin dar kalıplarını yıktı. Çok uzun zamandan beri CHP’nin merkezi, toplumsal bütünlüğe zarar verecek keskinlikte aşırı Kemalist yaklaşıma sahipti. Herkesi dışlayan ve devleti kutsayan bu görüş, halkın inancını, hayat tarzını horlayan bir vizyonsuzluğa odaklanıyordu. Dolayısıyla da kendi gettosunu kurmuş ve muhalefette kalmayı kendine vazife saymıştı.
Kılıçdaroğlu toplumun tamamını kucaklama hamlesi ile hem kendine hem partisine yeni ufuklar açtı. 28 Şubat mağdurlarıyla bir araya gelmesi, başörtülü insanlardan helallik istemesi, CHP’nin yaptığı ayrımcı hataları kabul etmesi, KHK mağdurlarının haklarını savunması… Eğer böyle yapmasaydı su anki rüzgârı yakalaması mümkün değildi. Altılı masanın kurulabilmesi bile başlı başına bir başarı öyküsüdür. Bir o kadar da ağır bir yüktür, çetin bir sorumluluktur.   
Eğer Kemal Bey, şu ana kadar çizdiği birleştirici, bütünleştirici, kucaklayıcı söylemleri hayata geçirebilirse çok büyük bir devrim yapmış sayılır. Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetse bile (ki normal şartlarda bunun için bir sebep görünmüyor) büyük bir oluşuma imza atmış sayılır. Birbiriyle asla bir araya gelemez denilen siyasi yelpazenin aynı masa etrafında toplanabilmesi azımsanacak bir durum değil. Üstelik bu manzara sadece siyasi bir manevra değil, sosyal bir talebe dayanıyor. Bu sosyal gerçeklik, CHP’ye Kılıçdaroğlu’na yeni sorumluluklar getiriyor.
Kemal Bey, particilik yapmayarak partisini büyütme yolunu seçti. İcraat safhasında aynı kararlılığı ortaya koyabilirse sadece kendisi değil; Türkiye kazanır. Mezhep ayrımcılığını bitirmenin yolu, mezhepçilik yapmamaktan geçiyor. Etnik milliyetçiliği devre dışı bırakmanın yolu, ırkçılık yapmamaktan geçiyor. Erdoğan bunu maalesef anlayamadı. Çapı yetmedi ya da işine gelmedi.  Kemal Bey aynı hatayı yapmamalı. Vatandaşını ezen ilkel ve kaba yönetim biçiminden bîtap  düşmüş Türkiye’nin birliğe, dirliğe gerçekten ihtiyacı var; bunu hayata geçiren kim olursa olsun tarih yazacaktır…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version