Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan’ın acizliğinin üstünü örtebilecek örtü yok

Erdoğan’ın acizliğinin üstünü örtebilecek örtü yok

“İnşallah Ay’a gidiyoruz. İlk aşamada 2023 yılı sonunda yakın Dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrid roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. Şu anda en önemli eksiğimiz fırlatma konusudur. O konuda da, kendi uydumuzu uzaya kendimiz gönderme yolunda önemli adımlar attık.”

Bundan tam iki yıl önce 9 Şubat 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milli Uzay Programı”nın tanıtım toplantısında ‘Ay’a gidiş müjdesi’ni böyle veriyordu.

Bugün, Maraş merkezli depreminin ardından değil köyler/kasabalar, şehir merkezlerinde bile enkaz altındaki insanlara ulaşılabilmiş değil.

Depremin 4. gününde resmi rakamlar can kaybının 14 bini geçtiğini, 64 bin insanın da yaralandığını söylüyor. Resmi olan böyleyken, Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, depremden 13,5 milyon kişinin 4 milyon yapıda etkilendiğini ve 184 bin kişinin göçük altında olabileceğini anlatarak gerçeğin acı ve çıplak halini özetledi.

BABACAN: 100 GÖÇÜKTEN 1’İNDE KURTARMA EKİBİ VAR

Bölgedeki bağımsız diğer haber kaynaklarıyla birlikte, depremin ilk günü her 20 göçük yapıdan yalnızca birinin başında kurtarma ekibi olduğunu söyleyen Ercan’ın ardından, depremin 3. günü Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan gittiği Hatay’dan daha da kötüsünü aktarıyordu:

“Televizyon ya da telefon ekranlarında gördüğünüz her bir kurtarma faaliyetinin karşısında ekranlarda görmediğiniz en az 100 tane kurtarmama, kurtaramama faaliyeti söz konusu. Yani bir faaliyet yok. Enkazlar var. 10-15 katlı binalar yıkılmış. Aileler binaların etrafında yardım bekliyor ama hareket yok. Yıkılan 100 binanın belki bir tanesinde kurtarma faaliyeti var. Diğerlerinde hiçbir faaliyet yok. İnsanlar çaresiz bir şekilde bekliyor.”

FOTOĞRAFLAR: METİN YOKSU / KRONOS

10 şehirde 200 bine yakın insanın göçük altında kaldığı tahmin edilen depremin dördüncü gününde kurtarma faaliyetlerinin yok denecek kadar az olduğu; su, elektrik ve haberleşmek için elzem hale gelen internetin olmadığı bilgileri gelmeye devam ediyor. Sağ kalabilenlerin/yaralıların karakışta, kar altında hayata tutunma mücadeleleriyle birlikte…

BİNLERCE İNSAN GÖÇÜK ALTINDA: ERDOĞAN DEFTER TUTUYOR

İki yıl önce Ay’a roket fırlatacak olan Erdoğan ise milyonlarca insanın devletten yardım beklediği bugün, ‘defter tutmak’la meşgul.

“Yalan haberler ve çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri yakından takip ediyoruz. Gün, onlarla tartışma günü değildir. Günü geldiğinde, şu anda tutuğumuz defteri de açacağız” diyen Erdoğan’ın bu sözleri, “Binlerce insan enkazlar altında kurtarılmayı beklerken hükümet ne yapıyordu?’nun da cevabı gibi.

Depremin ilk gününden itibaren gerçeğin üstü her türden hamasetle örtülmeye çalışılsa da, bölgeden gelen haberler yıkımla mücadelede içine yuvarlanılan aczin boyutlarının hiçbir örtüyle gizlenemeyeceğini söylüyor.

ENKAZLA MÜCADELEDE GÖZDAĞI VE TEHDİT

Ülkenin geniş bir coğrafyasında yardım çığlıkları yerini ölüme ve çaresizliğe bırakırken ‘her şey yolunda’, ‘durum kontrol altında’ymış gibi davranan iktidar sözcülerinin marifetle yaptığı en iyi iş ise bir kez daha gözdağı ve tehdit oldu. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Art niyetli olarak manipülatif yayın yapan kuruluşları görmezden gelmemiz mümkün değildir” derken, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ‘5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’ uyarınca suç teşkil etmektedir” diyerek bir tür sansür aparatı olarak araçsallaştırılan kanunun sopasını salladı.

“Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz” denilen açıklamaları –bilebildiğimiz kadarıyla ve şimdilik- 58 sosyal medya hesabının sahiplerinin yakalanması için polise talimat verilmesi, deprem bölgesinden haber yapan üç gazetecinin gözaltına alınması izledi.

BAKAN NEBATİ: SIKINTI SOSYAL MEDYADA…

Şehirlerin dümdüz olup, insanların evlerinin başlarına yıkıldığı günlerde Maliye Bakanı Nurettin Nebati’ye göre tek sıkıntı sosyal medya oldu. Nebati’nin ”Burada sıkıntı, sosyal medyada yayılan yanlış haberler. Resmi açıklamalar dikkate alınmalı. Şu anda Urfa’da her şey kontrol altında. Binalarda şehitlerimiz var, onları çıkardık. Yaralılar çıkardık. Birçoğu deprem binalarından değil, depremden kaçarken vesaire yaralanarak evlerine dönenler…” şeklindeki sözleri ise şimdiden tarihe geçti bile.

TWİTTER’E ERİŞİM ENGELİ

İktidar sözcülerinin tüm bu açıklamaların ardından depremin 3. günü 8 Şubat’ta binlerce sosyal medya kullanıcısının enkaz altındakilerin sesini duyurmak, yardımlaşmak için kullandığı Twitter erişime kapatıldı. Siber güvenlik ve internet gözlemevi NetBlocks, sesi kapatılan Twitter’in Türkiye tarafından uygulamaya konan erişim kısıtlamasından kaynaklandığını teyit etti.

Sesi kapatılan sadece sosyal medya olmadı, deprem bölgesinden yayın yapan Habertürk’ün, enkazdan az önce çıkabilmiş depremzedeye mikrofonu uzatmasıyla çekmesi bir oldu. Çünkü, “Erdoğan diyor ki ‘AFAD yetişti’ nerede yetişti! Bir dairede 12 kişi var. Kimse müdahale etmedi, yalan söylüyorlar. Akşam geldiler resim çektiler, gittiler” sözleri tüm bir hükümet organizasyonun elbirliğiyle, canhıraş saklamaya çabaladığı gerçeği dillendiriyordu.

ADIYAMAN’DA HALK VALİLİĞE YÜRÜDÜ

Hükümete ‘gölge etme başka ihsan istemez’ demeye getiren toplum, Adıyaman’da bir adım öte giderek haklı isyanlarını Valiliğe yürüyerek gösterdi.

Devletin tüm olanaklarının sahibi olan siyasi iktidar, koruma orduları arasında uzaktan bakabildiği topluma bir depremzedenin nezdinde “Bunlar kader planında olan şeyler” diyebildi mesela. Her şeye muktedir olan, 20 yıldır yönettiği ülkede yine ve bir kez daha kendini sorumluluktan azade sayarak…

99 DEPREMİNDE ÖMER ÇELİK: SÖYLENMESİ GEREKENLERİN NUTUKLAR ALTINDA EZİLMESİNE GÖZ YUMARSAK…

Oysa bugün üç lafından ikisi ‘milli birlik ve beraberlik’ olan hükümet sözcülerinden biri, 99 Marmara depremin hemen ardından ve henüz partisi iktidar değilken topluma ‘susmama’ çağrısı yapıyordu. AKP’li Ömer Çelik’in, Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısının ilgili kısmı tam olarak şöyle:

“Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin ‘milli birlik ve beraberlik’ nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.”

Bugün; 7.7 şiddetindeki Maraş depreminin 4. gününde ‘Her yer cenaze, su yok, kefen yok”, ‘Bize bir şey düşmedi, yiyecek hiçbir şeyimiz yok’, ‘Yakınlarımızı ceset torbalarının içinde arıyoruz’, ‘Kamyon kasalarında cesetler’, ‘Hatay’da toplu mezarlar kazılıyor’ haberleri gelirken, milyonlarca insan susmayacağını/susamayacağını bu dört günde çoktan haykırdı bile.

ÖZLEM ERGUN
09 Şubat 2023 GÖRÜŞ

Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version