Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dostlar mutakabatta görsün!

Dostlar mutakabatta görsün!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

6’lı masa namıyla meşhur muhalefetin yıllardır üzerinde çalıştığı ve ismine “Ortak politikalar mutabakat metni” verdikleri metin nihayet yayınlandı. 

Sondan söyleyeceğimi baştan ifade edeyim, bu metin ile birkaç saat geçirdikten sonra vardığım kanaat şu: Bu mutabakata ne “Dağ fare doğurdu” diyebiliriz ne de “Vovv işte Türkiye’nin beklediği hamle!”

Çok amiyane tabirle her kelimesine Tayyip Erdoğan tedirginliğinin sindiği bir tür “çalıyı dolaşma” mutabakatı diyebiliriz. 

Tespitlere geçmeden önce bir şey daha söyleyeyim. Bu mutabakat metni her ne kadar 28 Şubat sürecinin felç ettiği Türkiye’yi onarmayı öneren AK Parti’nin kuruluşuyla beraber açıkladığı politikalarını hatırlatsa da, o kadar heyecan vermediğini söylemek zorundayım.

Ortak Politikalar Mutabakat Metni, (1) hukuk, adalet yargı, (2) kamu yönetimi, (3) yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, (4) ekonomi, finans ve istihdam, (5) bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm, (6) sektörel politikalar, (7) eğitim ve öğretim, (8) sosyal politikalar ve (9) dış politika, savunma, güvenlik ve göç olmak üzere 9 ana başlık altındaki 75 alt başlıkta 2300’den fazla somut hedef, politika ve projeleri ortaya koymakta. Metnin sadece özeti 30 sayfa hacminde. 

Yine bir ön tespitte bulunayım; sadece bu özet bile Tayyip Erdoğan ve çetesinin Türkiye’yi nasıl darmadağın ettiğini, bütün dikişlerini nasıl kopardığının açık kanıtı niteliğinde. 

Önce genel bir özet bakışı yapalım sonra bir takım ayrıntılı mevzulara değineceğiz.

Altılı Masa, belli ki en fazla mesaiyi Erdoğan ve şürekasının en perişan edip paçavraya dönüştürdüğü alanla ilgili harcamış: Hukuk, Adalet ve Yargı…

İktidar cenahı hariç, bu ülkede artık bir hukuktan, daha doğrusu adaletten bahsetmenin mümkün olmadığının hemen herkes farkında. Erdoğan rejiminin ilk mundar ettiği alan olmuştu yargı… 

Metin öncelikli olarak, tek adam rejimini bitireceğini vaat ediyor ki, kanaatimce bu çok doğru ve öncelikli mesele. Türkiye, nicedir bir kişinin iki dudağı arasında paşa gönlüm devleti niteliğinde bir rejimle yönetilmekte. 

Şunda mutabık kalmış Altılı Masa: “Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem için Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğiz.”

Türkiye’nin en önemli defolarından biri olan Cumhurbaşkanı kararnamelerine de hemen son vereceğini taahhüt ediyor muhalefet. 

Bir diğer Erdoğan silahı olan OHAL’i de tamamen kaldırmasa da, iki aya indireceklerini yazmışlar. 

Hesap verirliğin en önemli kurumu olan ve Erdoğan tarafından imha edilen Sayıştay’ın tekrar eski işlerliğine döndürüleceği ve itibarının iade edileceğini de halka söz veriyorlar. 

Bu da güzel bir adım. 

Medya konusunda sadece AA ve TRT ile ilgili hamle yapılacağını en azından bu bölümde söyleyip, Türkiye’de yok edilen özgür medyayı nasıl tesis edeceklerini, yapılan hukuksuzlukların, çökmelerin, medyaya el koymaların akıbeti ile bir şey söylememeleri ise muhalefetin ayıbı bence. 

Ancak haklarını da yemeyelim, medyaya 38 kısımda yer vermiş mutabakat metni. 

Özellikle Davutoğlu ve Babacan gibi siyasetçilerin zamanında yapılan medya çökmeleri hala akıllardayken, Altılı Masa’nın “Basın özgürlüğünü güçlendireceğiz. Kamuoyunun serbestçe oluşması ve medyanın çoğulcu bir yapı kazanması için Devlet’in gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünü açıkça düzenleyeceğiz.” Demesi ne kadar samimi, sizlerin takdirine bırakıyorum. 

Akreditasyon keyfiliği, bir soytarıya emir vererek basın kartlarını iptal etme keyfiliği, interneti kontrol etme adına yapılan saçmalıkların tamamını düzeltmeyi vadediyor muhalefet, ki bu son derece yerinde bir hamle olacaktır. 

Malum Erdoğan, medya denilen sektörün yüzde 95’ini kontrol ediyor. Pek çok “Büyük” sayılan medya organının ise bizzat sahibi. İşte Altılı Masa, bu duruma da son vereceğini biraz üstü kapalı olsa da ağız ucuyla söylüyor: “Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyeceğiz.”

Havuz medyasının sonu anlamına gelecek bu politika, şimdiden pek çok tetikçi ve yandaşı endişeye sevk etmiştir eminim. 

“Kelime taharri” derler eskiler. 

İsterseniz şimdi bazı anahtar kelimeler seçip, mutabakat metninde ne kadar yer aldığını ve bağlamlarına bakalım. 

Öncelikle Tayyip Erdoğan’ın rejimini muhkemleştirmek için ürettiği FETÖ söylemi. 

Bence metnin en büyük defosu, Erdoğan zihniyetinin bu şeytanlaştırma söylemini tüm muhalefete kabul ettirmiş olması. 

Metnin her yerinde adaletten, hukuktan bahseden muhalefet partilerinin tamamı, Erdoğan’ın bu sakızını çiğnemeye devam edeceklerini vaat ediyorlar. Yazık ki ne yazık!

Kürt kelimesini arattığımızda ise tek kelime bile  “Kürt”ün geçmediği bir siyaset belgesiyle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini görüyoruz. 

Daha önce de belirttiğim gibi MHP ve Ergenekon artıklarının siyasi uzantılarını anlayabiliriz elbet. Ancak DEVA, GELECEK ve SAADET gibi partilerin bu önemli meseleyi yok saymaları akıl alır gibi değil. 

İşte çalıyı dolanmak kavramının ön plana çıktığı bir bölüm daha. 

Hukuk ve Adalet bölümünde “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başkanı ana muhalefet milletvekilleri arasından seçilen Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.” Gibi muğlak bir ifadeyle geçiştirilen “Hesap sorma” meselesi. Muhalefet partileri yine yarım ağızla mevcut iktidar ve Erdoğan’dan hesap sorabilme ihtimalini ima ediyorlar o kadar!

Meclis Kürsüsünde “400 küsur milyar doların hesabını soracağız” diye haykıranların, iş mutabakat metnine gelince ıslık çalıp safı oynamaları dürüstçe gelmedi bana. 

İhale ve devlete personel alımında yapılan haksızlık, ayrımcılık, adam kayırma gibi meselelerin halledileceğini söylüyorlar ama bunu ne şekilde yapacaklarına dair bir işaret yok metinde. 

Pardon, sadece “Mülakat” denilen “Partiliysen gel başla” sisteminin yıkılacağını vat etmişler!

Ve en önemli mesele. 

Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejimini kullanırken tertiplediği düzmece darbe meselesine dair tek cümle yok metinde. 

15 Temmuz’un tarafsız ve özgür mahkemelerde tekrar ele alınması, bu sebepten dolayı oluşan mağduriyetlerin giderilmesi, gerçek sorumluların bulunup cezalandırılmasının esamisi okunmuyor maalesef. 

Yazı çok uzadı maalesef. 

Belki sonra devam ederiz. 

Son tahlilde şunu demek mümkün: 

Altılı Masa’nın umutla beklenen mutabakat metni, yerden yere vurulacak kadar kötü ve beklentinin altında demek insafsızlık olacaktır. Ancak, özlenilen, “Hah işte bu” denilen Türkiye’yi inşa etmekten uzakta, hem de epey uzakta maalesef. 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version