YORUM | M. NEDİM HAZAR
“Özgürlük mutsuzluğa gebe olmak zorunda değildir” der Zamyatin…
‘Kimdir bu Zamyatin?’ diye soracak olursanız, ona geçmeden güncel bir örneğe parmak basmak isterim.
Yaşanan olay ne olursa olsun iktidarın takındığı tutum, aldığı pozisyon ve Bahçeli’nin şahsında kullandığı dile bakıldığında başta Zamyatin olmak üzere neredeyse tüm distopyacıların kurguladığı kapkaranlık bir ülkeye dönüştü Türkiye.
Bugün havuz medyasının çok fazla hazzetmediği (işlerine gelen her gizli-açık belgeyi gazetecilik ayağına manşete çakmayı marifet sayarlar yoksa) gizli kayıtlar vaktiyle bir tek kendilerine servis yapıldığında böylesi bir mesleki ve menfaat körlüğü içinde olmazlardı. Şimdi internet denen kontrolsüz ortam en çok onların canını sıkıyor.
MIY diyor Sergei Zamyatin, yani BİZ!
Kitabın ismi bu, aslında Orwell’in 1984’ünden çok önce yazılmış çok daha karanlık ve kasvetli bir gelecek sunan distopya MIY.
“Mıy” kelimesi beni bir Rus yazara götürdü. İsmi Yevgeni Zamyatin. Anti ütopya türünün babalarından olan George Orwell’ın da fikir babası olan bir yazardır Zamyatin. Ve onun muhteşem ötesi kitabıdır MIY.
Bahsettiğim gibi; MIY-BİZ bir anti-ütopya kitabı. Kitabı okuyan insanın asla 1920 yılında kaleme alındığına inanası gelmez. Zira Zamyatin’in kurguladığı o kasvetli atmosfer sanki bugün için bile geçerliymiş gibi gelir. Enteresan olan BİZ’de anlatılmaya çalışılan ülke ile siyasal İslamcı ve Ergenekoncuların hayalini kurdukları ülke arasında milim fark olmamasıdır.
Kitapta Nedim Şener’den vitaminsiz Fahrettin’e, Bahçeli’dan karanlık Soner’e kadar pek çok karakterin dip koçanı var.
Tek muhalif sese dahi tahammül edilmediği, güdümlü medya ile istenilen kurgunun millete yutturulduğu, insanların kişiliklerinden ziyade neredeyse bir seri numarası derekesine düşürüldüğü bir toplum var BİZ’de!
Devletin derin kısmı yoktur zira derinlik tüm yüzeyi ele geçirmiştir. Her istediğini istediği gibi dinlediği, istediği gibi yargılayıp, canının istediği şekilde cezalandırdığı, istediklerini sürgün edip, tek tip yaşam tarzını tüm topluma dayattığı karanlık bir gelecek.
Kendi eliyle işlenen cinayetler, sahte suçlular, sahte kahramanlar, yalancı hainler filan da işin cabasıdır. Benliğinden koparılmış insanların teknoloji ve bürokrasiye teslim edildiği tuhaf bir totalitarizmden başka bir şey değil BİZ’deki toplum. Fark şudur, Zamyatin’in kurguladığı ortam fantastiktir ve 26. yüzyılda geçer, bizim Ergenekoncu-siyasal İslamcılar ise bu modeli bugün uygulamak istemektedirler.
Sadece Zamyatin’in MIY’ına değil George Orwell’ın ‘1984’üne, Rad Bradbury’nin ‘Fahrenheit 451’ine, Aldous Huxley’in ‘Cesur Yeni Dünya’sına baktığımızda hep “28 Şubat bin yıl sürecek” zihniyetini görmek mümkün. Esasen sıkıntı bu değildir. Tarih boyunca nice tiranlar, zalimler, tağutlar, Nemrutlar, Firavunlar hep aynı amaç için zulüm yapmış, kan dökmüş, totaliter rejim hevesiyle yanıp tutuşmuşlardır. Bundan sonra da modern-postmodern görüntü altında bireysel yahut şebeke halinde bu tür rejim sevdalıları olacaktır. Esas sıkıntı buna teşne olan, kibrit kutusu kadar maddi menfaat için bu zihniyete hizmet eden bir zümrenin de varlığıdır. Zaten insanı rahatsız eden, huzurunu kaçıran da budur.
Devlete düne kadar put, tağut diyenlerin bugün tapınması ibretlik bir savrulma.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***