Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bağış kampanyaları (TV) sonuçları ne zaman açıklanacak?

Bağış kampanyaları (TV) sonuçları ne zaman açıklanacak?


Ekranlarda yürütülen deprem bağış kampanyalarında da maalesef büyük hatalar yaptık.

Hangisinden başlayalım?

Örneğin, galiba birincisi idi, “Türkiye Tek Yürek”, Acun Ilıcalı’nın yönettiği izlenimini veren bu bağış kampanyasında, 115 milyar TL bağış taahhüdünde bulundu birileri ve kimi kurumlar.

Merkez Bankası’nın, kamu bankalarının böyle bir kampanyaya bağışta bulunmalarının anlamını bir kez daha tartışmaya açmak istemiyorum, sadece komikti demekle yetineceğim ama deprem konusu ve komiklik birlikte yürümüyor bu ortamda, biraz saygı lütfen.

Bu kampanyanın sahibi kimdi, bu çok net belli değildi, bu konunun neden çok önemli olduğunu anlatacağım.

Toplanan paraların Kızılay ve AFAD’a teslim edileceği söyleniyor, bu iyi.

115 milyar TL para toplanmamış aslında, bu büyüklük sadece vatandaşların, kimi kurum ve şirketlerin bağış taahhütleri, o gece taahhütlerin hangi tarihe kadar realize olmaları gerektiği konusuna girilmedi galiba, yani ekrana geldin, on milyon bağış yapacağım dedin, biraz da kendi reklamını yaptın, peki bu bağışların ilgili banka hesaplarına son yatırma tarihi nedir, ben böyle bir limit hatırlamıyorum.

Konuyu iyi bilen yakınlarımdan öğrendiğime göre Borçlar Kanunu’nun 288. Maddesine göre bu tür bağışlama sözlerinin hukukileşmesi ancak yazılı bir sözleşmeyle mümkün; başka bir ifade ile Bay, Bayan x ya da y şirketi bu taahhüdüne uymazsa hukuki bir yaptırımı yok bu kampanyalarda, tek yaptırım ahlaki, o da kimsenin umurunda değil zaten.

Yapılan hatalardan birincisi bu bağışların realizasyon son tarihinin belirtilmemiş olması.

İKİNCİ HATA EN ÖNEMLİSİ

115 milyar TL bağış taahhüdünün 70 milyarı kamu bankalarından, Merkez dahil, onların bu paraları yatıracaklarını varsayalım.

Geriye 45 milyar TL kalıyor, özel ve özel tüzel kişilerin bağış taahhütleri.

Bu bağış kampanyası 15 Şubat tarihinde yapıldı, ben bu yazıyı 24 Şubat tarihinde yazıyorum, on gün aşağı yukarı, muhtemelen taahhütler ilgili banka hesaplarına yatmış olmalı.

Peki bu 45 milyar özel bağış taahhütlerinin acaba kaçta kaçı gerçekleşti yani banka hesaplarına yattı?

Bu kampanyayı düzenleyenlerin bu oranı Türkiye’ye açıklama mükellefiyetleri vardır diye düşünüyorum ve bu oranı gerçekten çok merak ediyorum.

Hatta bir adım daha ileri gidelim, birileri ekranlara çıkıp taahhütte bulunmuş ve taahhüdünü yerine getirmemiş ise bu kişi ya da şirket isimlerini de kamuya açıklamak lazım değil mi, öyle bedava televizyon reklamı olmamalı.

Bu paralar Kızılay ve AFAD’a gidecekmiş, bir itirazım olamaz.

Ancak, Kızılay Başkanı ve AFAD Başkanı’nın da aynı televizyonlara çıkıp, tek tek bu kampanyadan şu kadar para geldi bana, ben de bu parayı şuraya şuraya şöyle harcadım demek zorundalar.

Biliyorum, böyle saydamlıklar, böyle hesap vermeler bize çok uygun işler değil ama maalesef bunlar bu tür bağış kampanyalarının olmaz ise olmazları.

Taahhütlerin kaçta kaçının hesaplara yattığı, hesaplara yatmayan taahhütlerin sahiplerinin kimler olduğu ve bu paranın nasıl ve nerelere yatırıldığının kamuyla paylaşılması hem bu kampanyayı düzenleyenlerin, hem Kızılay ve AFAD yönetimlerinin ahlaki sorumluluğu.

Toplanan paralar depremzedelere daha nitelikli çadırlar, yedek çadırlar, internet bağlantıları için kullanılırsa, bu tevsik edilerek vatandaşa anlatılırsa, Allah göstermesin, seneye başka bir bölgemizde yine bir felaket yaşanırsa, vatandaşın bağış yapma refleksi tavan yapar ama bu paralar mesela Kızılay ve AFAD’da en alt düzey yöneticilerin altına lüks arabalar çekmek için harcanırsa, bir sonraki bağış kampanyasında avuçlarını yalarlar, burası çok önemli.

FRANSA’DA ÖRNEĞİ VAR

1987 senesinde Fransa’da Telethon (Televizyon artı marathon.fr. anlamına) adı verilen benzer bir bağış kampanyası izlemiş idim, bir kas hastalığı araştırmaları ve tedavisi için para toplanıyordu, üç gün üç gece sürdü maraton ama meğerse aynı program her sene yapılıyormuş, benim izlediğim (1987) Telethon da kas hastalığı derneğinin başkanı tıp profesörünün geçen sene (1986) toplanan paraların kuruşu kuruşuna nereye harcandığının faturaları ile halka anlatması ile başlamış idi.

Sonra üç gün bağışlar yapıldı, her bağış yapıldığında ekranın sol üst köşesinde total bağış gözüküyordu, bir hafta da bu paraları ilgili hesaplara yatırma süresi verildi ve bir hafta sonra da taahhütlerin yüzde 95’inin yatırıldığı açıklandı, fire oranı yüzde beşte kalmış idi.

Bu işin sırrı da kanımca işte o ilgili profesörün toplanan bağışın kuruşu kuruşuna nereye harcandığının detaylı bir biçimde hesabını vermesi, bağışçılara itimat telkini.

Bizim kampanyalar için de hodri meydan.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor

Eser Karakaş

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version