HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Bu ülkede bir dönem Kemalistler ve Sol kafa yapısına sahip kesim, bir lafı anlamıyla bağlantısını keserek kıyameti koparırlardı. Şahsın ne dediği unutturulur söyleyen sosyal linçe maruz bırakılırdı. Şimdi aynı yöntemi, iktidar yandaşları geçmiştekinden daha çirkinini yapıyor. Bu linçin son kurbanı DEVA Partisi lideri Ali Babacan…
Ali Babacan’ın, İHA ve SİHA’ları yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın şirketi Baykar ile ilgili konuşmasından söz ediyorum. Babacan’ın konu ile ilgili ilk ne dediğini aşağıda dinleyeceksiniz.
Dört dakikalık bölümde söylediğinin özeti şu:
Türkiye’de üretilen İHA ve SİHA’lar çok başarılı.
Ülkenin imkanları ve umutları tek bir firmaya bağlanmamalı.
Savunma sanayii rekabete açılmalı.
Kimse kendini kutsal ve dokunulmaz sanmamalı.
Babacan, ekonomist ve siyasal bilimci Ozan Gündoğdu’nun Spotify’da yayınlanan Trendtopic podcast programına konuk oldu. Söyleşinin 36 dakikalık ikinci bölümünde teknolojiden, devletlerin buna karşı tavırlarından, elektrikli otomobillerden konuşulurken Gündoğdu, konuyu savunma sanayiine getirdi ve söyleşinin 7.50’nci dakikasında Baykar şirketiyle ilgili soru yöneltti:
“Cumhurbaşkanı’nın damadının şirketi var ve bu bir teknoloji şirketi. Bu şirketin ürettiği silahlar geniş kesimler tarafından teveccüh görüyor. Bu şirketin sahibi de diyor ki, benim kayınbabam kaybederse biz bittik, bizi yaşatmazlar. Nasıl bir tablo var karşımızda.”
Babacan da soru üzerine konuşuyor. 8 yıl boyunca Milli Güvenlik Kurulu üyeliği yaptığını, savunma sanayiindeki Türkiye’nin kapasitesinin neler olduğunu belirterek İHA ve SİHA’larla ilgili de şunları söyledi:
“Biz özellikle insansız hava araçları ile ilgili Türkiye’de oluşan üretim kapasitesinin ve teknolojinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz ve ülkemizin gurur kaynağı olduğunu düşünüyoruz. Fakat burada yanlış şu, devletin hemen hemen bütün imkanları, bütün o yardımlar, devletin bütçesinden doğrudan aktarılan kaynaklar aşağı yukarı tek şirkete aktarılıyor.
Halbuki benzer kaynaklar, en az 4-5 şirkete aktarılsa, çünkü devlet desteği olmadan bu iş olmuyor. Devletten çok yüksek miktarlarda nakit destekle bu işler oluyor. Onu herkesin bilmesi lazım.”
SELÇUK BAYRAKTAR NELER SÖYLEMİŞTİ?
Baykar ve Teknofest Yönetim Kurulu Başkanı, T3 Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Habertürk’ten Kübra Par’ın programına konuk oldu.
Neler yaptıklarını ve bundan sonra neler yapmak istediklerini anlattığı programda Kübra Par, “İktidar değişirse projelerde engellenme endişeniz var mı?” sorusunu sordu. Bu soruya kadar bir teknoloji firmasının başındaki isim olarak konuşan Selçuk Bayraktar, bir anda siyasi kimliğe büründü ve kayınpederinin damadı rolü maskesini takıp muhalefete ateş etmeye başladı:
“Bu projelerle alakalı mevcut siyasi iktidarın da bir gevşemesi olacak olursa ciddi akamete uğrama riski ve dünyadaki liderliğini kaybetme riski bulunmakla birlikte, en ufak gevşeklik değişiklik ya da farklı ajandalarla yapılmış eylemlerin her biri bu projeleri yok etmeye yeter.”
Selçuk Bayraktar’ın başında bulunduğu şirket, iktidarın bütün devlet imkanlarını yönlendirmesiyle Türkiye’nin savunma sanayiinin neredeyse tek umudu haline getirilmiş durumda. Bu pozisyonla Bayraktar da bütün umudunu eşinin babasına bağlamış olarak müthiş bir panik içinde çırpınıyor gibi.
Bayraktar, “Ya kayın pederim giderse ben ne yaparım?” telaşına düşmüş durumda. Her şeyin miladı olarak Erdoğan’ı görmenin insanı düşürdüğü durum maalesef bu.
Damat Bayraktar ve onun gibi bütün ümitlerini Erdoğan’a bağlayanlar şunu iyi bilmeli.
Selçuk Bayraktar 1979 doğumlu.
SİHA’ların tekerini üreten PETLAS kurulduğunda, Selçuk Bayraktar’ın doğumuna daha 3 yıl vardı.
Baykar SİHA’ların kullandığı kamera sistemini üreten ASELSAN kurulduğunda Selçuk Bayraktar’ın doğmasına daha 4 yıl vardı.
TAİ (Turkish Aerospace Industries) ya da TUSAŞ olarak bilinen Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı kurulduğunda Selçuk Bayraktar’ın doğmasına 6 yıl vardı.
Savunma sanayiinde yüksek teknoloji ve yazılımlar yapan savunma, güvenlik, bilişim ve simülasyon teknolojilerinde global çözümler sunan HAVELSAN kurulduğunda Selçuk Bayraktar daha 3 yaşındaydı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin roket ve füze ihtiyaçlarının karşılanması, ülkemizdeki roket ve füze tasarımlarının geliştirilmesini ve üretimini yapan ROKETSAN kurulduğunda Selçuk Bayraktar daha 9 yaşındaydı.
Savunma, havacılık ve güvenlik alanında komuta kontrol çözümleri sunan, elektronik ve elektro-mekanik sistemler hazırlayan AYESAŞ kurulduğunda Selçuk Bayraktar 11 yaşındaydı.
Bugün her biri kendi alanında önemli işlere imza atan bu firmalar, Türkiye’de savunma sanayiinin bel kemiğini oluşturuyor. Bayraktar’ın ürettiği İHA ve SİHA’lar bu platformlar üzerinde yükseldi.
BAYRAKTAR’IN KARAYEL’E YAPTIĞI
Türkiye, 1990’lı yılların sonlarında terörle mücadele adı altında yürütülen operasyonlarda İsrail ve ABD’den aldığı SİHA’lardan çok yararlandı. Bu araçlar, sahada etkili olarak kullanılmaya başlanınca üretici ülkeler Türkiye’ye, “Benden aldığın araçları başka bir ülkenin sınırları içinde kullanamazsın” dediğinde eli kolu bağlı kalmamak için yeni bir arayışa girdi.
Bu alanda yapılan çalışmalar, 2002’de iktidar değiştikten sonra daha hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Ortaya çıkarılan ilk başarılı sonuçlardan birisi Zorlu Grubu bünyesindeki Vestel tarafından yapıldı.
Adına Karayel denilen bu İHA’lar, Selçuk Bayraktar yurt dışından yeni dönüp daha babası Özdemir Bayraktar’ın Baykar Makine isimli firmasında yeni işlere girişmeye başladığı sıralarda üretilip 2010’da TSK’ya teslim edilme aşamasına geldi.
Karayel isimli İHA’lar, 22 bin 500 feete kadar yükseliyor ve 20 saat kesintisiz görüntü göndererek görev yapabiliyordu. Dahası ilk modeline 70 kilograma kadar “faydalı yük” olarak tanımlanan mühimmat yüklenebiliyordu.
Karayel İHA’lar, Hava Kuvvetlerinde hem Deniz Kuvvetlerinde görevler yapmaya başladı.
Karayel’in devreye girdiği sıralarda TAİ/TUSAŞ da ANKA’ları üretti. TAİ, Karayel’den bir adım daha ileri gitti. 30 bin feete kadar yükselebiliyor, 32 saat havada kalabiliyor ve 200 kilograma kadar faydalı yük taşıyabiliyordu.
2010’ların başından itibaren Vestel’in Karayel’i de TAİ’nin ANKA’sı da yurt dışından aldığı siparişleri teslim etmeye başladı. Yemen’a Tunus’a satıldı.
Ancak, Selçuk Bayraktar’ın Beştepe Sarayı’na damat olacağı gündeme geldiğinde, evlenme haberleri çıkmadan iktidar medyasında Bayraktar İHA’ları övülmeye başlandı. Bayraktar’ın damat olacağı bu parlatmaların ardından açıklandı.
Selçuk Bayraktar’ın Sümeyye Erdoğan ile evlenmesinden sonra Türkiye’de artık bir tek Bayraktar İHA ve SİHA’ları varmış gibi konuşulur oldu. Devletin bütün gücü Bayraktar ailesine hizmet eder hale getirildi.
TAİ kamu kuruluşu olduğu için ANKA’ların gölgelenmesine ses çıkaramadı. Karayel’i üreten Vestel’i bünyesinde barındıran Zorlu Holding’in ise iktidarla biten pek çok işi vardı. Ahmet Nazif Zorlu’nun öteki işlerini riske atması mümkün olmadığından hareket ederek, Karayel’in önünün kesilmesine sesini çıkarmadı.
DEVA lideri Babacan’ın sektörü “rekabete açacağız” demesi, birilerini bundan dolayı çok rahatsız etti.
“Dokunacağız!” pic.twitter.com/JAh2HckWQf
— Yasin (@batienjoyer) January 17, 2023
Türkiye’de iktidar kanadı, bu sektörde sadece damadın iş yapmasını istiyor. Buna halel gelmesini de milli menfaatlerin zedelenmesi gibi sunuyor.
Almanya’nın Mercedes’in arkasında saf tutup, BMW’ye Volkswagen’e, Audi’ye. Opel’e, Porshe’ye sen dur demesi gibi…
Babacan’a karşı topyekün saldırıya geçen Bayraktar kardeşler ve şürekası, devletten hiçbir yardım ve destek görmediklerini öne sürüyorlar. Söylediklerinden kasıtlarının parasal hibe veya yardım ise bunu bilmiyorum. Ama kayınpeder yurt dışı seyahatlerine giderken heyetine damadı Selçuk Bayraktar’ı da alıp götürüyorsa başka desteğe gerek var mı dersiniz?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***