Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kazdıkça fışkırıyor maşallah!

Kazdıkça fışkırıyor maşallah!


YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bırakınız “Hard Copy”i, elimde PDF’i bile olmayan kitaplarım var. Dolayısıyla size daha hikaye formunda anlatamayacağım. 

Sanırım ‘Ben Sonra Ağlarım’ kitabımda yayınlamıştım. 

Bir kaymakam, yeni tayin oluyor bir kasabaya. 

Köyün birinde yalaka mı yalaka bir ağa var. 

Kaymakamın en büyük zaafı ise av. 

Ava çıkmaya bayılıyor. 

Gelin görün ki, dünyanın en yeteneksiz ve beceriksiz avcısı. 

O güne kadar bir tek kuş bile vuramamış ama her yerde avcılığına dair palavralar sıkmaya meraklı. 

Makam odasında bile geyik kafaları filan asılı. 

Bunu duyan ağa, kaymakamı bir hafta sonu ava davet ediyor. “Bizim buraların kekliği boldur kaymakamım” diyerekten. 

Kaymakam büyük bir memnuniyet ile kabul ediyor daveti. 

Ağa yalaka, ağa iki yüzlü. 

Ancak misafirin yeteneksizliğini hafife aldığı için tedbirsiz maalesef. 

Saatler geçiyor, bir tek keklik bile avlayamıyor kaymakam. “sizin buranın keklikleri sinsi” diye ağaya da laf çakıyor arada. 

“Hiç olmazsa bir sülün vursaydı” diye içinden geçiriyor ağa. 

Ancak mümkün değil.

Ağanın aklına bir fikir geliyor ve yaverini evdeki kafeste duran kekliği getirmesi için gönderiyor. 

Kafesten çıkan keklik yıllardır hapis olmanın verdiği iç sızısıyla bir anda pır uçuyor. 

Kaymakam dağa taşa ateş acıyor. 

“Keklik değildi o, şahandı bilirim ben, keklik olsa kaçırmazdım” diyor. 

Ağada başka çare kalmıyor ve yaverine gidip kümesten yeni tavukluğa geçen genç bir civciv bulmasını istiyor. 

Yaver getirip çalıların arasına salıyor, gencecik tavuğu. 

Yaman avcı kaymakam nişan alıyor ve “gravvv!”

Pata pata yamaçtan yuvarlanıyor bahtsız civciv. 

Kaymakam gururla, “dedim size kaçmaz benden” diyor. 

Yaver koşuyor ve daha önceden boynunu kırdığı kekliği çalıların arasından alıp geliyor. 

“Heyt be maşallah, sırım gibi keklikmiş kaymakamım” diyor takdirle. 

Kaymakam da şaşkınlığını gizlerken, “ver hele şu kekliği de bir resim çekelim” diyor ve poz veriyorlar ağayla. 

Hemen ertesi gün makam odasına kocaman bir fotoğraf asılıyor; kaymakam hazretlerinin son avladığı keklik!

Bu hikaye neden aklıma geldi biliyor musunuz?

Havuz medyası, Tayyip Erdoğan güzellemesinde çığır açıyor. 

Biliyorsunuz, onun için birkaç tane elektrikli arabayı dışarıda yaptırıp, “biz ürettik” diye yutturdular Reislerine. 

Seçim yaklaştıkça yurdun her yerinden doğal zenginlikler fışkırıyor. 

Sosyal medyada yazmıştım. 

Bunlar Karadeniz’de gaz bulduk diye Putin’in borusuna kaynak yapıp yuttururlar Tayyip Erdoğan’a “Ham değil, üretilmiş petrol rezervi bulduk” diye. 

Hatta bir benzinliğin deposuna bile kaynak yaparlar. 

Maksat reis petrol yatağıyla hava bassın. 

Jelibon madeni bulduğuna sevinenlerin buna sevinmesi mümkün mü?

En son haberi duymuşsunuzdur. 

Altın rezervi bulunmuş. 

Yalaka medya manşeti basmış, “Altın fışkıracak” diye. 

Üretimi tamamen bitiren, ülkeyi ithalat sömürgesine dönüştürenlerin böylesine umut tacirliği yapması artık standart donanımları oldu. 

Okuyoruz: 

“Madencilik alanındaki çalışmalarına hız kesmeden devam eden Türkiye, Bilecik’te keşfedilen yaklaşık 6,5 milyar dolar değerindeki 109 ton (3,5 milyon ons) altını ekonomiye kazandırmaya hazırlanıyor. Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta cuma günü Bilecik’in Söğüt ilçesindeki maden sahasına gelmesi ve burada ilk külçe altını dökmesi bekleniyor.”

Fabrikası olmayan otomobili üretip, tesisleri kimseye göstermeyenlerin, bir külçe altın ile şov yapmasına kimse şaşırmasın. 

Bu millet bu yemeği yedikçe, daha çok maden buluruz biz!

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version