Nereden bakarsanız bakın, her yönüyle dünyanın en renkli derbilerinden bir yenisine Kadıköy evsahipliği yaptı…
Heyecanı sezon başı fikstür çekiminde başlayan Fenerbahçe – Galatasaray randevusunun ilk mücadelesi klasikti: Bilet!
Sezon başı bir kombine almak için fiyatlar konusunda tereddüt edenler, günü gelince bu maç için daha fazlasını gözden çıkarabiliyorlar, fırsatçılar da ellerini ovuşturuyorlar. Oysa al kombine, et rahat… Diğer maçlar da çabası…
Giresunspor ve Trabzonspor maçlarından yenik ayrılan Fenerbahçe, liderliği Galatasaray’a devretmişti ama Sarı Lacivertli taraftarların aklını kurcalayan, ekim – kasım aylarındaki ısıtan futbol sonrası zirvenin kaybedilişiydi. Ama büyük güven duyulan Jorge Jesus nedeniyle ümitler sıcaklığını aynen koruyordu derbi öncesi.
Karşı tarafta sezon başı çok tartışılan Okan Buruk’un zirveye çıkışının keyfi vardı. Ama yine de bu duruma şaşırmayan Galatasaraylılar olmadığını söylersek, samimiyetsizlik olur. Kazandığı 11 maçın 9’unu tek farklı galibiyetlerle geçen Sarı Kırmızılıları sırtlayan çoğu kez Gomis olurken futbolun yoğun eleştirildiği dönemleri yaşamıştık…
Ama Fenerbahçe – Galatasaray derbisi farklı bir şey… Tüm yaşananlar, etkenler, ne var ne yok kenara konuyor bu derbide…
Yine kondu ve ‘beklenen hakem’ Halil Umut’un düdüğüyle mücadeleye geçildi.
Fenerbahçe 10 dakika etkili gözüktü. Sonra takımın adeta el freni çekildi. Bir beceriksizlik, bir düzensizlik başladı ki ilk dönem Fenerbahçe’yi izleyenler için bunu anlamak zordu.
Ve tribünler… Tiyatro salonlarının coşkusu bile daha etkili olabilirdi. Kimseye hakaret içermeyen şık kareografiye yazık oldu. Taraftar kimliği taşıyıp bu maç kombinelerini devredenlerin içi sızlamış olmalı. Böyle derbilerde seyirci avantajı kullanmak çok önemli.
Jesus’un tedirginliği sahaya sürdüğü onbirden hissediliyordu. Bir de savunmadaki bireysel formsuzluk ve hatalar zinciri eklenince Galatasaray’a gün doğdu. Devreyi tek farkla geçtiler, fazlası içten bile değildi. Sahadaki Fenerbahçe ve tribündeki taraftarı 45 dakika boyunca ezeli rakibi ne yapacak diye izleyip durdu.
İkinci yarıya evsahibi sözde hareketli başladı ama esasta değişen bir şey yoktu. Yalandan Fenerbahçe, domine eden Galatasaray izleniyordu. İzleyenlerden biri de Jorge Jesus’tu… Tıpkı son dönemde düşüşü izleyip dokunuşta bulunamadığı gibi…
İsmail Kartal zor dönemde aldığı Fenerbahçe’yi yola sokarken Arda gibi bir yeteneğin ışıldamasından maksimum faydalanmıştı. Şimdi o Arda kulübe gediklisi oldu, Jesus ise aranmıyor bile…
2-0 olana kadar Fenerbahçe seyircisi opera izleyicisiydi. Sonrasında iş Altay’ı protestoya gelince kendilerinde bu hakkı bulabildiler. Takım ne oynadı ki Altay’dan ne bekleniyordu… Bu arada meraklılarının gözü aydın, Fenerbahçe Altay’ı artık kaybetti!
Sarı Lacivertliler ciddi düşüş yaşıyor, herkesin büyük destek verdiği Jorge Jesus ise şu dönem tepe taklak… Bu derbinin taraflar için önemini kavrayamadan çıktı, 3. büyük maçından da galibiyet çıkaramadı…
Bundan sonra kendisi için yol zor olacaktır…
Galatasaray Kadıköy’den 3-0’lık skorla büyük avantaj ve moral bularak ayrıldı.
Fenerbahçe ise hocası, yönetimi, taraftarı ve takımıyla ağır şekilde sınıfta kaldı!
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***