Bir hayali vardı… Çocukların tenlerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşamak istiyordu. Belki o göremedi ancak siyah erkek ve kızlarla beyaz erkek ve kızlar el ele tutuşabildi. Kendisini katleden ülkede bir siyaha Beyaz Saray koridorlarında “Başkan” diye seslenileceğini ise herhalde rüyasında bile görse inanmazdı.
Pazartesi günü ABD’de anılan Martin Luther King Jr., inançları uğruna kurşunların hedefi olan sayısız insandan biri. Ancak o bir nebze daha şanslı olanlardan… Bırakınız unutulmayı, adını taşıyan bir günde özlemle anılıyor. 2000 yılından beri Doktor King’in doğduğu 15 Ocak’tan hareketle, her yıl aynı ayın üçüncü pazartesisi ABD’de Martin Luther King Günü olarak kutlanıyor. Özellikle basketbol sahasında bir bayram yaşanıyor.
Sporcuların toplumdaki rolünün farkında olan King, beyzbol meftunuydu. Onun tuttuğu takım olan Dodgers’ta oynayan Jackie Robinson, 1947’de beyzboldaki ırk bariyerini yıktığında 18 yaşındaydı. Robinson, Amerikan profesyonel sporlarında sahne alan ilk siyahtı. Onun açtığı kapı bir daha asla kapanmayacaktı…
Capitol Hill’de onbinlerce insana “Özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda Tanrı’nın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşup siyahların eski bir ilâhîsini söyleyecekler: ”Sonunda özgürüz! Sonunda özgürüz” haykırışıyla anlattığı hayale hâlâ tam olarak kavuşamadıysak da King, birçok coğrafya için umudun adı olmayı sürdürüyor.
Aslında, Doktor King’in doğum gününü ulusal bayram ilan etmek için 1979’da Kongre’ye sunulan ilk öneri başta reddedilmişti. Sadece beş oy farkla… Söylenenler iki noktaya odaklanıyordu: Devlet memurlarına ücretli izin vermenin maliyeti ve kendisinin kamu görevi yapmamış olması…
Ancak Yeni Dünya tarihinde örneği görülmemiş şekilde, 6 milyon insan bir araya gelmiş; Stevie Wonder’ın “Happy Birthday” şarkısıyla başlayan kampanyada bu günün ulusal tatil ilan edilmesi için dilekçe vermişti. Dönemin başkanı Ronald Reagan, başta halkın sesine kulak verdiyse de 1983’te kanun tasarısını imzalama aşamasına geldiğinde, maliyet hesabı yaparak veto etmeye yeltenmişti. Ancak Temsilciler Meclisi ve Senato’nun desteğiyle tasarı kanunlaşmıştı.
SPOR BAYRAMI
En son Güney Carolina’nın da onaylamasıyla, Martin Luther King Günü’nü kutlayan eyalet sayısı 50’ye çıktı. 2008 seçimlerinde Başkan Obama’nın karşısında Cumhuriyetçilerin adayı olan John McCain, bundan 20 yıl önce kanuna karşı çıkanlar arasındaydı. Sonradan fikir değiştirip kanunun onaylanması için çalışsa da temsil ettiği eyalet olan Arizona, uzunca bir süre bugüne karşı çıkmıştı. Bu yüzden hip-hop grubu Public Enemy, “By The Time I Get To Arizona” şarkısında Arizona Valisi Fife Symington’ın biletini kesmiş; 1990’da ise ülkenin en önemli spor olayı olan Amerikan futbolu finali Super Bowl’un adresi değişip, Arizona’dan California’ya taşınmıştı. Öte yandan Martin Luther King Jr. Günü’nde NBA’de tüm gün devam eden maçlarda unutulmaz hak savunucusu anılmaya devam ediyor.
İşte belki de tam bu noktada akıllara biricik Hrant Dink düşüyor. 16 yıl önce katledilen, cinayetinin aydınlatılmaması adeta bir devlet politikası hâline getirilen Ahparig!
Acaba onu spor alanında da anmak, bunu gelenekselleştirmek söz konusu olabilir mi? Hele de -lisansında adı “Fırat” olarak geçse de- 3. Lig’de top koşturduğu, 1982-83 sezonunda Ödemişspor karşısında son dakikada Taksimspor’a beraberliği getirdiği hatırlanınca…
Sorunun yanıtı bugün için net: İmkânsız! Kim bilir belki yarın…
Hatırlayalım, onu anmak isteyen Adana Demirspor, sahaya “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” pankartıyla çıkmak isteyince federasyon tarafından reddedilmiş, sonra da kulüp başkanı nedense özür dilemişti.
Vakt-i zamanında “Ogün Samast oley” tezahüratı yapan bazı Trabzonsporlulara hayret etmiştik. Kimi Hrant Dink anmalarında beyaz bereli polisleri gördüğümüzde kanımız donmuştu.
Bazıları Ay’a giderken, kimileri kahramanlarını katillerden seçiyor. Yatacak yeri olmaması gerekenler göklere çıkarılırken, bunu gerçekten hak edenler toprak altında yatıyor. Cinayetlerinin üstündeki “faili meçhul” damgası ise hâlâ yerinde duruyor.
Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf’ta başladı. Eurosport’un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017’den beri tarih Dergisi’nde yayın kurulu üyesi.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***