Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Nasıl ‘Adliye İmamı’ oldum… 

Nasıl ‘Adliye İmamı’ oldum… 


YORUM | Av. MEHMET TAHSİN

Malumunuz, Ekrem İmamoğlu kararıyla birlikte “yargıya talimat” iddiaları yeniden gündeme oturdu. İmamoğlu’nu yargılayan Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinin önceki hakimi Hüseyin Zengin, henüz 1 yıl önce atandığı İstanbul’daki görevinden alınıp Samsun’a gönderildi, yerine Mehdi Komşul getirildi. Hakim Zengin’in yakın çevresine, “İmamoğlu’na ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirme” talimatını yerine getirmediği için sürgün edildiğini anlattığı iddia edildi. Hakim Hüseyin Zengin, sürgün gibi atama kararının arkasında, adliyeyi yöneten bir ismin olduğunu da söylemiş! Nihayetinde İmamoğlu’na ceza vermeyi kabul etmeyen Hakim Zengin gitti, yerine Hakim Mehdi Komşul geldi ve talimatı yerine getirerek hükümetin istediği kararı vermiş oldu.

Hani “Ayının kırk türküsü var, kırkı da armut üzerine” derler ya. Her olumsuzluğu bir şekilde getirip cemaate bağlayan bazı hastalıklı tipleri görünce hep bu söz aklıma gelir. İşte bu karar üzerine sazı eline alan Barış Pehlivan, Twitter’dan “Fethullahçı hakimlerin emir aldığı imamlardan biri ilkokul mezunu marangozdu. Bugünün emir verenlerinin mesleği de ismi de elbet ortaya çıkacak.” mesajını paylaştı.

Merak ettim, hakimlere emir verdiği iddia edilen (Havuz medyasının tabiriyle “Adliye İmamı”) marangozu araştırdım ve İzmit’te izini buldum.

Sabah Gazetesi’nin haberine göre Gebze esnafından marangoz D.Ç.’nin Gebze Adliyesindeki çok sayıda hakim savcıyla telefon trafiği tespit edilmiş. Bu yüzden 15 Temmuz’dan 17 gün sonra tutuklanıp hapse atılmış. 61 yaşındaki D.Ç.’nin “Adliye iş yerime yakın olduğu için, burada mobilya üzerine bilirkişi olduğum ve çok sayıda müşterim bulunduğu için adliyeye sık sık gidiyordum” savunması da işe yaramamış, terör örgütü üyeliğinden 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmış ve cezasının tamamını yatmış. 

İlginç olan, D.Ç. ile telefon irtibatı olan çok sayıda hakim savcının halihazırda görevde olması. Mesela 2015 yılında Koza İpek Grubuna kayyum atayan hakim Yunus Süer de bunlardan biri. Halen görevde olan hakim Yunus Süer’in marangoz D.Ç. ile tam 439 defa telefonla görüştüğü ortaya çıkmış. Ama her ne hikmetse, Yunus Süer’e hiçbir şey olmamış!

Aslında bir şey olması da gerekmiyordu zaten. Çünkü sık sık tayin olan devlet memurlarının aşina olduğu bir durum bu. Bir devlet memuru, herhangi bir şehre tayin olduğu zaman gittiği yerde ilk ihtiyaç duyduğu esnaf; boyacı, marangoz, tesisatçı vs. olur. Mesai arkadaşlarına güvenilir esnaf sormayan kaç tane devlet memuru vardır? İşte marangoz D.Ç. de bu esnaflardan biri. Maalesef 15 Temmuz sonrası başlatılan cadı avından o da nasibini alır, okuduğu gazeteden, para yatırdığı bankadan, çocuklarını gönderdiği okuldan ötürü, 8 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılır. Gazetelerde çarşaf çarşaf “Adliye İmamı Marangoz” diye haberleri yapılır. Ama haberlerde hangi hakime hangi emri verdiğine dair tek bir satır yer almaz.

Durumun böyle olduğunu çok iyi bildiği halde Barış Pehlivan gibi bir rejim tetikçisi de aynı yalanı sürdürmeye devam ediyor. Halbuki asıl adliye imamlarının kimler olduklarını, hangi avukatların adliyede karargah kurup yürüyen davalara nasıl müdahale ettiklerini, kitabını yazacak kadar iyi bildiği halde… 

***

Benzer bir durum benim de başıma geldi aslında. İstanbul’da evimin olduğu dokuz bloktan oluşan sitede, dört blok hakim savcı lojmanı idi. Kimler kimler vardı orada… Örneğin, ben de dahil onlarca gazeteci hakkında gözaltı kararı veren Savcı Fuzuli Aydoğdu’dan tutun, şimdilerde Anadolu Başsavcısı olan İsmail Uçar’a kadar pek çok ünlü isim orada oturuyordu. Yani -kendileriyle hiç karşılaşmamış olsak da- komşularımdı.

15 Temmuz sonrasında gammazlama furyası başlayınca, İstanbul Emniyetinin kadrolu trollerinden birisi de benim “Hakim Savcı İmamı” olduğum yalanını yaymaya çalıştı. Ben de bir an kendimden şüphe ettim. Çağlayan adliyesinin mescidinde bir defasında üç kişiye akşam namazı kıldırmıştım, acaba oradan mı bu kanaate vardılar diye düşündüm ☺. Meğerse mesele, telefonumun her gün 200’e yakın hakim savcıyla aynı baz istasyonundan sinyal vermesiymiş! Eğer o gün beni evde bulabilselerdi, muhtemelen ben de Marangoz D.Ç. gibi Havuz medyasına “Adliye İmamı” diye haber olacaktım! Hala da zaman geçmiş değil, HTS kayıtlarım kapı gibi ortada. Namım yürürdü en azından!

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version