Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Avrupa Parlamentosu’nda ‘ayakkabı kutusu’ operasyonu

Avrupa Parlamentosu’nda ‘ayakkabı kutusu’ operasyonu


YORUM | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye’de kimsenin pek ilgisini çekmiyor ama Avrupa Parlamentosu’nda (AP) şu sıralar geniş çaplı bir rüşvet operasyonu yürütülüyor. İnsanın olduğu her yerde rüşvet ve suistimal olma ihtimali var. Aradaki fark, bunun ortaya çıkarılmasından sonra başlıyor.

Avrupa Parlamentosunu sarsan rüşvet olayı, geçtiğimiz haftanın son günü ortaya çıkarıldı. Operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar, görevden almalar hâlâ sürüyor. 

Rüşvetin iki kanadı var. Rüşvet dağıtan ve rüşvet alanlar. Alan tarafta Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Yunan Sosyalist Partili üye Eva Kaili’nin de aralarında bulunduğu önemli isimler var. Rüşveti veren taraf ise Türkiye’de her taşın altından çıkan, Beştepe Sarayı’nın “sadık dostu” Katar.

Kamuoyu konuyu, Belçika Federal Savcılığının, “bir Körfez ülkesinin AP’nin ekonomik ve siyasi kararlarını etkilediği şüphesiyle Temmuz ayından bu yana soruşturma yürüttüğü” açıklamasıyla öğrendi. Ardından geçtiğimiz Cuma günü Belçika polisi, 20 ayrı noktaya eş zamanlı baskın düzenledi. Bunlardan 19’u evlere biri ise AP binasına gerçekleştirildi. 

Baskınlar sonucu ilk aşamada eski parlamenter, sendikacı ve milletvekili danışmanlarının da bulunduğu 4 kişi gözaltına alındı. Bu operasyonlar yapılırken bir kişinin daha gözaltına alındığı bilgisi Avrupa kamuoyunda şok etkisi yaptı. 

Gözaltına alınan AP’nin 14 başkan yardımcısından biri olan Sosyalist temsilci Yunan parlamenter Eva Kaili idi. 

Kaili’nin gözaltına alınan kişilerden biriyle bağlantısı olduğu ve kendisine suçüstü yapıldığı duyuruldu. Kaili’nin evinde çantalar içinde “yüklü miktarda” nakit para bulunduğu açıklandı. 

AVRUPA’NIN TEPKİ FARKI BURADA ORTAYA ÇIKTI

Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi (PASOK) üyesi olan Yunan parlamenter Kaili, olayın ortaya çıkması üzerine partisinden ihraç edildi, ayrıca AP üyeliği de derhal askıya alındı. (Parlamenterliğinin sona ermesi bir süreç gerektiriyor.)

Tutuklanan 44 yaşındaki Kaili, Brüksel’deki St. Gilles cezaevine konuldu. Ayrıca Yunanistan’daki mal varlığı donduruldu. Bu kararın banka hesaplarını, kiralık kasaları, şirketler ve diğer tüm finansal varlıkları kapsadığı duyuruldu. Uygulanan dondurma kararına Kaili’nin anne ve babası gibi birinci derecede yakınları da dahil edildi.

Belçikalı milletvekili Marc Tarabella’nın da evinde arama yapıldı. Tarabella’nın evinin aranması sırasında yasa gereği AP Başkanı Roberta Metsola da oradaydı. 

Kaili ile birlikte AP’deki Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’nın (S&D) eski İtalyan milletvekili ve İtalyan Articulo Uno Partisi Üyesi Pier-Antonio Panzeri, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri Luca Visentini ve S&D grubundan asistan Francesco Giorgi gözaltına alınanlar arasında yer aldı.

Yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili AP binasında da aramalar yapıldı. Belçika savcılığı, her ülke ile süreçlerin ayrı ayrı yürütüldüğünü duyurdu. 

DÜNYA KUPASI DEVAM EDERKEN GELEN OPERASYONLAR

Ortadoğu ile ilişkilerden sorumlu başkan yardımcısı olan Kaili, Dünya Kupası’nın başlamasından bir gün sonra AP Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Katar’ın birçok konuda olduğu gibi hukuk alanında da öncülük ettiğini söyleyen ifadeler kullanmıştı.

Kupa organizasyonun kusursuz bir şekilde yürütüldüğünü belirten Kaili, spor diplomasisinin reformlarının Arap dünyasına ilham kaynağı olacağını söylemişti. Eski bir televizyon sunucusu olan Kaili, Katar’ın adının geçtiği her oturumda söz alıp Doha yönetimini övmesiyle tanınır olmuştu. 

Aldıkları nakit para ve değerli hediyeler karşılığında AP’nin siyasi ve ekonomik kararlarını Katar lehine değiştirmekle suçlanan isimlere karşı yürütülen operasyonlar Avrupa’nın gündemine oturdu. 

Operasyonlar, Dünya Kupası’nın oynandığı günlerde ve Katar ile Kuveyt’e vize serbestisi getirilmesiyle ilgili bir teklifin ele alınmasının hemen öncesine denk geldi. Gelişmeler üzerine Katar’a vize serbestisi askıya alındı. 

18 Aralık’ta incelemelerde bulunmak amacıyla bir Avrupa Parlamentosu heyeti, Suudi Arabistan ve ardından Katar’a gidecekti. Rüşvet olayının ortaya çıkması üzerine gezinin iptal edildiği açıklandı. 

ORBAN AP İLE DALGA GEÇMEYİ SEÇTİ

İlk tepki Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola’dan geldi. Parlamentonun önemli bir saldırıya uğradığını belirten Metsola, “Bizi satın almayı, Avrupa’nın satılık olduğunu düşünen, bizim sivil toplumlarımızı parayla etkilemeye çalışanlar bilsin ki, her zaman yolunuza çıkacağız. Bu yapılanlar cezasız kalmayacak” dedi. Metsola, Yunan milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla Başkanlar Konseyi’ni toplantıya çağırdı. 

Alman Meclisi’nin Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Avrupa politikaları sözcüsü Gunther Krichbaum, Kaili’nin karar mekanizmasında etkili olduğu her konunun araştırılması gerektiğini, bunu titizlikle takip edeceklerini söyledi. 

Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise sosyal medya hesabından yaptığı fotoğraflı paylaşım ile Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) yolsuzluk iddiaları ile dalga geçti. Avrupa Birliği, bir süre önce hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği ve kötüye kullanıldığı gerekçesiyle Macaristan’a sağlanan fonların dondurulması kararı almıştı.

Bu karara gönderme yapan Orban, ABD’nin 40’ıncı Başkanı Ronald Reagan‘ın etrafındaki birçok kişiyle kahkaha attığı ve üzerinde “Ve dediler ki, AP Macaristan’daki yolsuzluktan ciddi endişe duyuyor” ifadelerinin yer aldığı bir fotoğrafı “Avrupa Parlamentosu’na günaydın” başlığıyla paylaştı.

SAVUNMAK YERİNE KONU HER YÖNÜYLE SORUŞTURULUYOR

İnsan unsurunun bulunduğu her yerde yanlışlıklar olabilir. Bilerek veya bilmeyerek farklı olayların içine karışma durumu yaşanabilir. Buradaki farkı belirleyen, yaşanan olay karşısında ilgili kişilerin tavrı oluyor. 

Türkiye’de 17/25 rüşvet çarkı ortaya çıktığında konu yargıdan kaçırılmış, iktidarın mutlak hakimiyetinin bulunduğu Meclis’te aklama yoluna gidilmişti. 17-25 rüşvet ve yolsuzluklar konusuna girmeyeceğim. Ama bir nokta var ki onun titizlikle üzerinde durulması gerekiyor.

Avrupa Parlamentosu’ndaki vekillere rüşvet dağıtan, her taşın altından çıkan Doha yönetimi, Türkiye’de kimlere neler vermiştir acaba? Bu ülkenin en gözde kuruluşlarının, en gözde şirketlerinin satıldığı Katarlılar, Türkiye’de kim bilir neler yapmıştır?

Utanılacak olan rüşvetin ortaya çıkmış olması değil, ses, görüntü, telefon trafiği gibi her türlü belge ile ortaya konulan, evlerde yapılan aramalarda ele geçirilen dolarlar karşısında ülkeyi yönetenlerin takındığı tavırdır.

Türkiye ile gelişmiş dünya arasındaki fark tam da burada yatıyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version