Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Adrese teslim ucuz market savaşı 

Adrese teslim ucuz market savaşı 


HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye’yi dünyanın en yüksek ikinci enflasyonuna mahkûm edenler, fahiş fiyat artışlarının sorumluluğunu ucuzcu marketlerin sırtına yükledi. Ucuz market savaşıyla, yalnızca Erenköy Cemaati’ne hat bildirilmiyor, birkaç hedef birden vuruluyor.

Cahilliğe övgünün bu ülkede prim yaptığını ilk fark edenin Tayyip Erdoğan olduğunu sananlar çok yanılıyor. Sağ partiler “Anadolu insanının feraseti” yutturmacası ile bunu yıllardır yapageldi. 

Cehalete övgünün, algı yetersizliğini nakde ve oya çevirmenin en kısa yolu olduğunu en iyi uygulayan Erdoğan oldu. 

Kemalistler, Cumhuriyet’in 10. Yılı için bestelenen marşı, 90 yıl sonra da aynı mentalite ile “On yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan” diye söyleyip durdular. Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı da 20 yılda 25 milyon seçmen yarattı, Saray’dan üflenen her söze inanan…

Ülkedeki enflasyonun BİM, A101 ve ŞOK marketlerden kaynaklandığına, bunların ortadan kalkması halinde piyasanın gül gibi olacağına inanan milyonlarca insan tipi oluştu. 

Ülkenin dününü ve bugününü bitiren, yarınlarını ipotek altına aldıran Erdoğan zihniyeti, deneme yanılma politikalarıyla Türkiye’yi dört yandan ateş yerine çevirdi. 

En büyük soygunu da yüzde 100’ler düzeyinde yaşanan enflasyonla gerçekleştirmeye devam ediyor. Bir yıla yakın zamandır savaştan harabe haline gelen Ukrayna’da bile enflasyon yüzde 26,60 iken bizde TÜİK enflasyonu yüzde 84, ENAG enflasyonu ise yüzde 170’ler düzeyinde.

2003’teki 100 TL’nin değeri, yaşanan birikimli enflasyonun yüzde 644’ü bulmasıyla bugün 13 TL’ye geriledi. Bir başka ifadeyle 100 TL’nin 87’sini cebimizden çaldılar. 

Ülkeyi bu hale getirenler, yüksek enflasyondan yüzde 5’ler düzeyinde genel kârla çalışan indirim marketlerini, enflasyonun baş sorumlusu yaptılar. Cehaletine övgü dizilen halk da üç rakamlı enflasyonun gerçek sorumlusunun üç harften ibaret olan AKP/RTE olduğunu unutup üç harfli marketlere savaş açtı. 

İnsanlığın yüzlerce yıldır oluşturduğu birikimi bir kenara atıp, akıldan, bilimden ve gerçeklikten koptular. Bunun en net sonucunu bütçedeki faiz giderleri ortaya koydu. 

Faiz giderleri;
2021 bütçesinde 180 milyar TL,
2022 bütçesinde 330 milyar TL,
2023 bütçesinde 566 milyar TL (öngörülen).

Ülkeyi faizciler için cennet, ücretli çalışanlar için cehennem yapanlar, gıda maddelerindeki fiyat artışlarının temelinde birden fazla sebebin olduğunu gözden kaçırmaya çalıyor. Bu sebeplerin hepsi kendi iktidarlarının eseri:

⭐ Tarımsal girdilerde dizginlenemeyen fiyat artışı,
⭐ Girdilerde giderek artan dışa bağımlılık,
⭐ Israrla sürdürülen yanlış tarım politikaları.

Temeli tarlaya dayanan sorunların kaynağını, maalesef marketlerde aratıyorlar. 

COLA TURKA’YI PİYASADAN SİLEN İKTİDAR

Bugün ucuzluk marketlerine yapılanları anlamak için Cola Turka’nın başına gelenleri hatırlatmakta fayda görüyorum.

Ülker grubunun Coca-Cola ve Pepsi’ye rakip olarak 2003 yılında çıkardığı Cola Turka, AK Parti’nin en tepesindeki isim tarafından sessiz sedasız tırpanlandı. Çıktığı yıllarda Pepsi’nin pazar payından daha fazla satış rakamlarına ulaşan Cola Turka’nın nasıl piyasadan sessiz sedasız çekildiğini, geçtiğimiz günlerde bizzat Murat Ülker açıkladı:

 

“Sanayi Bakanı, babamın arkadaşı olur ismi lazım değil, beni Ankara’ya başbakanlığa çağırdı. Bana, ‘Murat cebimde bir mektup var, seni ABD Büyükelçisi şikâyet ediyor bu nedenle sana küçük bir ceza vereceğiz’ dedi. 

Çok utandım tabii. Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığı, sen de bakansın ne demek ABD Büyükelçisi seni şikayet ediyor dedim. Böyle bir şey olabilir mi? Memlekette kanunlar var dedim ama kimse dinlemedi. Sonra 35 trilyonluk ceza yedik.”

(Daha sonra işaret edilen Sanayi Bakanı Ali Coşkun, Murat Ülker’i Başbakanlık’a çağıranın kendisi değil Tayyip Erdoğan olduğunu işaret etti.)

MARKETLERİ AVRUPALI SERMAYEYE SATMANIN ALTYAPISI OLUŞTURULUYOR

Dün, Cola Turka’yı ABD elçisinin talebi doğrultusunda bitiren Erdoğan, bugün iktidarının devamı için yerli marketleri Avrupa sermayesine peşkeş çekmek için hamle yapıyor. Bunun altyapısı ilmek ilmek işleniyor.

Beştepe Sarayı, bu yılın başından bu yana enflasyonun nedeni olarak “üç harfli marketleri” gösteriyor. Geçtiğimiz hafta MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Bunların altında terör izi parmağı aramalı” yolunda yaptığı açıklamadan sonra, BİM’in CEO’su Galip Aykaç’ın yaptığı yakışıksız çıkış, tam da iktidarın istediği türden bir karşılık oldu.

BİM’e tehditler peş peşe geldi. Ekmek Üreticileri Federasyonu Başkanı Murat Kavuncu, BİM’i Galip Aykaç üzerinden tehdit etti: “Yavrum, seni o mağazalarınla beraber alır aldığın yere sokarız.”

 

Ekmek Üreticileri Federasyonu Başkanı Murat Kavuncu’dan Bim CEO’su Galip Aykaç’a:

-Lan sen kimsin yavrum
-Ekmeğini keserim senin
-Avanelerinle birlikte çıktığın yere geri sokarım
-Bedel ödedik biz

— Aykırı (@aykiricomtr) December 5, 2022

Mağazalar mühürlenmeye, girişlerinin önüne engeller konulmaya başlandı. Bu da yetmedi kaldırım taşları sökülüp camları kırılmaya kalkışıldı.

 

Tartışma saldırıya dönüştü! Antalya’da BİM’in camları indirilip Devlet Baba yazıldı

— Tele1 TV (@tele1comtr) December 6, 2022

Aykaç’ın, bir iş insanına yakışmayan çıkışı, “iktidarla danışıklı dövüş mü?” sorularını akıllara getirdi. Oysa, iktidar cephesi ucuzluk marketleriyle giriştiği savaşta pek çok hedefi birden vurmaya çalışıyor.

Danışıklı gündem değişikliği: Önce iktidar yanlılarının marketleri suçlaması, ardından Bahçeli’nin marketleri terörist ilan etmeye kalkışması, Galip Aykaç’ın iktidarı tahrik eden açıklaması… bütün bunlar akıllara iktidarın gündem değiştirmesi için altyapı hazırladığı ihtimalini getirdi.

İktidarın bir süredir yürüttüğü “enflasyonun sorumlusu marketler” kampanyasını zihinlere kazıyacak bir ortam hazırlandı. İktidar medyasına haftalar boyu marketleri hedefe oturtma ortamı sundu.

Erdoğan bu sayede, “faiz sebep, enflasyon sonuç” diye piyasaları bozmaya başlamasını zihinlerden silme operasyonunda yeni bir aşamaya geçmiş oldu.

Erdoğan, Erenköy Cemaati’nin, son dönemde Erdoğan iktidarının bazı icraatlarını eleştirmesinden dolayı, “ayağını denk al” demesine ortam hazırladı.

AK Parti ve MHP seçmeni de buna alet ediliyor. Bu arada seçime sıcak para gerekiyor. Bu kavga sayesinde marketlere dayak atılarak kasaya para aktarılması sağlanıyor. Üç marketin geçen yılki cirosu 145 milyar TL (BİM, 70.5, A101; 40,5, ŞOK; 28,4) olduğu düşünülürse, ne kadar iştah kabartıcı bir pastanın varlığı görülür. 

Cola Turka’yı ABD meşrubat firmalarına kurban veren Erdoğan, bu kez de üç yerli ucuzluk marketini yabancı sermayeye peşkeş çekmek için ortam hazırlıyor. 2013-14 yıllarında Bank Asya ortaklı A101’i hedef yaparak kendi yandaşı Turgut Aydın’ın almasını sağlamıştı. 

Şimdi üç market birden yabancı alıcının ucuza kapatması için yıpratılıyor. Bu üç markanın birden batırılması çok uzak bir ihtimal. Alacak, uluslararası marketin “uygun fiyata” devri için piyasa düzenlemesi yapılıyor. 

Gülen Cemaati’nin yaşadıkları topluma ders olmadıysa, BİM’in ve A101’in başına gelenler, Erdoğan ile yol yürüyen herkese ders olmalı. 

Bu ülkede kimin ne zaman terörist ilan edileceği hiç belli olmuyor. Siz siz olun evinizde BİM, ŞOK, A101 poşeti falan bulundurmayın. 

Halbuki pahalılığın sorumlusu “Kılıştaroğlu” ve İmamoğlu idi, marketlerin ne günahı vardı.

20 yılda ekonomiyi düzeltemedikleri, bundan sonra düzeltemeyeceklerinin de teminatı.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version