Yeton Neziray’ın yazdığı ve Muharrem Özcan’ın yönettiği Acındırma Propaganda Birimi, Oyun Atölyesi’nde sahneleniyor.
80 dakika ve tek perdelik oyun, temposu yüksek ve ritmi birbiriyle uyumlu oyuncu performanslarıyla, totaliter diktatörlüğe kara mizah bir seyir sunuyor. Tolga Çebi’nin müzikleri oyun çıkışında zihninizde dönmeyi sürdürüyor. Müzisyenin başarısı, kendinizi istemeseniz de, Lider’e şarkı söylerken bulmanızı sağlıyor. Makbule Mercan’ın dekor ve kostüm tasarımıyla, dönemin tek tipleşmiş, neredeyse bir örnek giysilerini görüyoruz.
Lider’den gelen bir mektupla megalomaninin zirvesine çıkan Müfettiş (Mustafa Kırantepe), Polis’e (Hasibe Eren) emirler yağdırır ve Yazar’la (Onur Özaydın), Yazar’ın karısının (Ezgi Coşkun) evine giderler. Oyun yazarını “kısa bir süreliğine” ofislerine götürürler ve yazardan, ülkelerinin ne kadar müreffeh ve demokratik bir rejime sahip olduğunu gösteren bir oyun yazmasını isterler. Olaylar gelişir, Yazar, baskıyla ve korkuyla da olsa istenen oyunu yazar.
TRAJİKOMİK ÖNLEMLER
Oyun boyunca hiç görmediğimiz ve Müfettiş’le Polis’in, ismi geçtiğinde huşuya kapıldıkları Lider, kimdir? Kosovalı yazar Yeton Neziray, 1990’daki çöküşüne dek, Arnavutluk Sosyalist Cumhuriyeti’nde yaşanan korku iklimini, rejimin toplum üzerindeki baskı ve yasaklarını anlatıyor, Acındırma Propaganda Birimi’nde. Lider de dönemin devlet başkanı Enver Hoca’yı ima ediyor.
Tek parti, tek gazete, tek liderin olduğu dönemin Arnavutluk’u, dışa tamamen kapalı, Batı’ya ve Doğu’ya her türlü etkileşimin imkânsızlaştığı bir polis devletidir. Dinin bütünüyle yasak olduğu tek devlettir de. Batı kültürünün toplumsal yaşama sızmaması için 1970’li yıllarda Arnavutluk’ta trajikomik önlemler alınmış. Arnavutluk’a gelen turistlerin, dönemin modasını yansıtan İspanyol paça pantolon paçalarının iğneyle tutturularak “normal paça” haline getirilmesi gibi akıl dışı önlemler… Kaçak dinlenen İtalyanca radyolar… Ülke dışına iltica etmeye çabalayan gençler…
DİKTATÖRÜN GİZLEDİĞİ TEK ŞEY HAKİKATTİR
Artık biliyoruz ki bir polis devletinde rejimin sürekliliği için her yol mubahtır ve hiçbir yöntem “akıl dışı” değildir. Halkın ülke dışındaki dünyadan haberdar olmaması için elinden geleni yapan devletlere de, hakikati gizleme aracı olarak basın-yayın iletişim araçlarını kendi dilediğince manipüle eden sistemlere de aşinayız. Bugün bunun yaşayan uç örneği Kuzey Kore’yse de, hangi rejimle yönetildiğinden bağımsız, kendi varlığını sürdürme yöntemi olarak devlet aygıtının, haber manipüle etmekten bilgi gizlemeye, tek din, tek dil, tek bayrak söylemi üzerinden toplumsal ve kültürel yaşamı tasarladığını görüyoruz. Acındırma Propaganda Birimi, kara mizahıyla “başka bir yerde, başka bir zamanda” geçen çok tanıdık bir oyun.
“Ne büyük mutluluktur ki dünyamız hâlâ on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması dünyamızdan bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Bu, insanlığı insanlıktan çıkartan bir durumdur. Tek kültürlü bir dünyada insanlığın halini bir göz önüne getirelim. Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek konuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur, cehennemden daha beterdir. Eşek gibi bugünkü dünyanın arkasından gitsinler. Rezil olacaklar, çocukları, torunları tarihler bunları rezil edecekler. Adam gibi durmasınlar öyle.” Yaşar Kemal (2008, Cumhurbaşkanlığı Ödül Konuşmasından)
Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL’de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım’da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV’de Artı Sahne programı sürdürüyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***