YORUM | YÜKSEL DURGUT
The Economist dergisi ‘The World Ahead 2023’ raporunda günümüz dünyasının yaşadığı zorlukları, “Büyük güçlerin arasındaki rekabetin artması, pandeminin artçı şokları, ülkelerin ekonomik çalkantıları, hızlı iklim değişikliği, sosyal ve teknolojik değişimlerin meydana getirdiği istikrarsızlaştırmalar” şeklinde yorumluyor.
Dünya son birkaç yıldır stratejik bir değişim içinde ve son derece istikrarsız bir dönemin ortasında. 2023’teki temel jeopolitik konjonktür ve yaşanan zorluklar göz önüne alındığında bir belirsizlik hakim. Bu, kutuplaşmanın giderek artması hem parçalanan hem de güç kaymalarının yaşandığı bir zamanda gerçekleşiyor. Artan jeopolitik gerilimler ve küresel ekonomik dengeler dünyayı istikrarsız bir geleceğe sürüklüyor.
Önümüzdeki yılın en önemli stratejik dinamiğini küresel güçlerin arasındaki ilişkilerin seyri oluşturacaktır. Ukrayna’daki savaşın yıkıcı ekonomik yansımaları, küresel ekonomik toparlanma umutlarını sekteye uğratacak. Korona virüsünün tetiklediği yaşam standartları şimdiden yukarı doğru ivme kazanmış durumda.
Uluslararası düşünce kuruluşları ve yatırım firmaları 2023 yılındaki önemli küresel trendlere ilişkin yaptıkları yıllık değerlendirmelerin hepsini “öngörülemezlik” olarak yorumluyorlar.
Önümüzdeki yılın gündemde olacak en önemli jeopolitik riski, ABD ile Çin arasındaki rekabetin artması. Bu riskin elbette küresel olarak hem jeopolitik hem de ekonomik sonuçları olacaktır. İki ülke Başkanları Joe Biden ve Xi Jinping arasında Kasım ayında yapılan ilk yüz yüze görüşme her ne kadar kameralar önünde ılımlı bir hava resmi verse de gerilimin tırmanacağı yönünde yapılan yorumlar da epey fazla.
Bu konudaki değerlendirmelerimi https://www.tr724.com/g20nin-ardindan/ okuyabilirsiniz.
Her iki lider de kameralar önünde tarihlerindeki en gerilimli günlerin yaşandığı iki ülke ilişkilerini iyileştirme sözü verdi. Ancak yeni bir Soğuk Savaşın tırmanışa geçmesi uluslararası endişeleri de beraberinde getirdi. Toplantı sırasında masaya yatırılan Tayvan, ticaret anlaşmazlıkları, teknolojik siber saldırılar ve askeri yatırımlar gibi çekişmeli konularda anlaşmaya varıldığı pek söylenemez.
Özellikle Biden yönetiminin ulusal güvenlik stratejisi ile yeniden teyit ettiği ‘Washington’un Çin’i kontrol altına alma politikası’ ve bu hamleye karşılık olarak Çin’in sert bir şekilde yanıt vermesi ilişkilerin bu sene de gergin şekilde süreceğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıl iki ülke arasındaki ilişkiler, ‘Teknolojik rekabetin artmasına, askeri rekabetin yoğunlaşmasına ve Tayvan ilişkilerinde tehlikeli bir dönüm noktasına gelinmesine’ yol açacaktır.
Küresel danışmanlık firması Control Risks, ABD-Çin ilişkisini 2023’te en büyük jeopolitik kırılma riski olarak görüyor. Ancak Control Risks’in yaptığı diğer değerlendirmeler, iki ülke arasında herhangi bir savaş ihtimalinin olmadığı yönünde. Ancak Güneydoğu Asya ülkeleri, ABD-Çin arasındaki bu çekişmenin stratejik olarak Asya-Pasifik bölgesinde yaşanan gerginliğin bir çatışmaya dönüşmesi yönünde endişe duyuyor.
Ukrayna savaşının seyri, önümüzdeki yıl beraberinde kritik kırılmalara yol açacaktır. Londra merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS)’nün her yıl açıkladığı yıl sonu değerlendirmesine göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dünyayı yeniden şekillendirdi ve bu işgalin siyasi-ekonomik sonuçları önümüzdeki yılın içinde ortaya çıkacak jeopolitik bir fay hattının kırılmasına işaret ediyor.
IISS raporu, “Savaşın Batı güvenliğini yeniden tanımladığını, Rusya’yı derinden değiştirebileceğini ve küresel olarak algıları ve yapılan hesapları etkilediğini” savunuyor. Rusya-Ukrayna savaşı, Batı’nın dikkatini Asya Pasifik’teki stratejik önceliğinden uzaklaştırsa da, Avrupa’nın güvenliğinin Batı’nın “temel çıkarları” olmaya devam ettiği konusuna vurgu yapılıyor.
Avrupa-Atlantik ve Hint-Pasifik paktlarının karşılıklı birbirlerine bağımlı olduğunun açıklandığı çalışmada, ilk aşamada aradaki kırılmalar, daha fazla dış güvenlik taahhüdünü geçersiz kılacağı yönünde. Başarılı bir şekilde gerçekleştirilecek ortak savunmanın Hint-Pasifik paktına daha fazla güvenilirlik kazandıracağı da öne sürülüyor.
Rusya-Ukrayna savaşının müzakere yoluyla sona ermemesi veya yaşanacak çözümsüzlüğün 2023 yılında da devam etmesi durumunda, sadece Avrupa’yı değil dünyayı da istikrarsızlaştıracağına kesinlikle şüphe yok. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in yaptığı bir açıklamaya göre, “Rusya Ukrayna’da uzun süreli bir savaş planlıyor.”
Önümüzdeki yıl, dünya artan jeopolitik gerilimlere ve ülkelerin boğuştuğu ekonomik zorluklara tanık olacak. Savaşın meydana getirdiği ekonomik çöküntüler açık bir şekilde görülmeye başladı. Çatışmanın yıkıcı etkisi, küresel tedarik zincirlerini ve enerji piyasalarını kaosa sürükledi. Ekonomisi güçlü olan ülkelerde de yaşanan durgunluk gözle görülür şekilde halka yansımaya başladı.
Savaş, yükselen gıda fiyatlarına ve yoğun küresel enflasyona yol açtı. Bu zorluklarla başa çıkmak, önümüzdeki yıl birçok ülkenin en önemli gündem maddesi olacak ve büyük bir mesai harcayacaklar. Bu sarsıntı daha fakir, borç yükü altındaki ülkeleri sert bir şekilde vuracaktır. Enerji krizi küresel finansal istikrarı şu ana kadar test etti ve 2023 yılında da ekonominin en önemli başlığı olmaya devam edecek.
II. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRAKİ EN YIKICI DÖNEM
Derecelendirme şirketi Fitch mevcut ekonomik durumu; küresel ticaret savaşı, Covid-19 salgını ve Ukrayna’daki savaş olmak üzere dünyanın yaşadığı üç şokun neticesinde, “II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ekonomik açıdan en yıkıcı dönem” olarak tanımlıyor.
IMF de Ekim ayında yaptığı açıklama ile küresel ekonomi için en kötüsünün henüz yaşanmadığını ve birçok ülkenin 2023’te bir durgunluk dönemi içerisinde olacağı konusunda uyardı.
ABD-Çin rekabeti, Ukrayna savaşı ve küresel güç kaymaları şimdiden yeni ittifakların oluşmasına yol açtı bile. Önceki ittifakları yeniden hayata geçiren ülkeler de oldu. Amerika’nın Çin’in artan baskısına karşılık Hint-Pasifik stratejisinin bir parçası olan 15 Eylül 2021 tarihinde Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD tarafından ilan edilen üçlü bir güvenlik paktı AUKUS ile ABD ve Avustralya’nın yanında Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (Quad)’nu oluşturan Hindistan ve Japonya’nın da olduğu stratejik güvenlik ittifakları yer alıyor.
Çin’in, dünya çapında etkisini artıran modern ipek yolu projesi “Kuşak ve Yol Girişimi (One Belt, One Road – OBOR)” ile ekonomik stratejileri hızlandırması bekleniyor. Çin ve Suudi Arabistan arasında oluşan yeni ilişkilerin de daha fazla işbirliği ile artacağına işaret ediliyor.
BİR ARADA YENİ DÜZEN
Risk grubundaki ülkeler güçlü rakiplerinin etkisi ve risklerinden korunmak için yeni stratejiler izleyecekler. Bu tür ülkeler kendine benzer durumdaki ülkelerle belirli konularda geçici iş birlikleri kuracaktır. Tüm bu olumsuzluklardan nasıl bir dünya düzeninin çıkacağı henüz cevaplanabilmiş bir soru değil. Uluslararası sistem parçalara ayrılmış yeni gelişmelere çözümler üretmekte zorlanıyor.
Politik risk şirketi EuroAsia Grup başkanı Ian Bremmer, “Yarının jeopolitiği tek bir küresel düzene değil, farklı aktörlerin değişik türden zorlukların üstesinden gelebilmek için bir arada kalabilen yeni düzene bağlı olacaktır” şeklinde bir argüman ortaya koyuyor.
Ian Bremmer, 2023’te dünyanın nereye doğru gittiğine ilişkin bir açıklamasında şu tespitlere yer veriyor: “Küresel güvenlik düzeni ABD liderliğinde olacak. Küresel ekonomi Çin’in kontrolünde kalacak. Küresel dijital düzen dev teknoloji şirketleri tarafından yönlendirilecek.”
Demokrasiye yönelik gerçekleştirilen zorluklara 2023 yılında da tanık olacağız. Bunun uluslararası etkileri var. Pek çok ülkede yaşanan kutuplaşma ve keskin ayrılıklar demokrasiyi işlevsiz hale getiriyor. Demokrasinin inşasının geciktirilmesi ülke yönetimlerinin dış politikada ve küresel arenada söz sahibi olabilme becerisini yitirmesine neden oluyor.
Demokratik normları ihlal eden sağcı popülist liderler, her zaman ülke içinde hoşgörüsüzlük tohumları ekmeyi sürdürürken, yurtdışında da yıkıcı politikalar izlemeye devam edecekler.
2023 yılı, milletlerin dayanıklılığını ve uluslararası toplumun ortak sorunlar üzerinde toplu hareket etme yeteneğini test edecek jeopolitik gerilimler, ekonomik güvensizlik ve iklim değişikliği de dahil olmak üzere birçok zorluklarla mücadele etme yılı olacak.
Sağlıklı, huzurlu ve özgür bir yıl geçirmeniz dileğiyle.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***