YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Hikaye bu ya bir grup Kürt, Kürt olmaktan, ülkede ikinci vatandaş muamelesi görmekten, itham edilmekten, horlanmaktan yılmış bıkmış ve Türk olabilmenin yollarını aramaya başlamışlar. Uzun uzun kendi aralarında konuşmuş bunu nasıl yapacakları üzerine kafa yorduktan sonra bir bilgeye danışmaya karar vermişler ve gidip bilgeye bunun yolunu sormuşlar. “Ey bilge, bize söyle nasıl Türk olabiliriz, Kürt olmaktan yorulduk bıktık. Türk olup, bu ülkede horlanmaktan kurtulmak istiyoruz” demişler.
Bilge düşünmüş, sonra demiş ki “Falanca vadiye gidip, vadinin sonuna kadar yürümeniz gerekiyor. Vadinin sonuna ulaşınca orada bulunan dağın en tepesine çıkarsanız siz de artık Türk olabilirsiniz.” Bilgeyi dinleyen Kürtler hazırlanıp yola çıkmışlar, az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gidip sözü edilen vadiye ulaşmışlar. Vadinin tamamını yürüyüp dağa tırmanmaya başlamışlar. İçlerinden genç olanları tepeye daha çabuk çıkmışlar, gerçekten de bilgenin dediği gibi artık Türk olmuşlar. Gençler gibi yürüyemeyen, tepeyi çıkmakta zorlanan yaşlıca bir adamın tepeye çıkması için az bir mesafesi kalmış, güç bela genç bir delikanlıya elini uzatmış, oğlum demiş yardım et ben de tepeye çıkayım çok az kaldı. Tepeyi aşıp Türk olmanın büyük gururunu yaşayan genç aşağıdan bağırıp kendinden yardım isteyen ihtiyara iğrenir gözlerle bakıp ’’Pis Kürt’’ bu ellerle bana nasıl dokunursun deyip bir tekme sallamış.
HDP milletvekili Garo Paylan’ın ağzından ‘’fütücüler’’ kelimesini duyunca bu fıkra geldi aklıma. Vadiyi geçip tepeyi aştığı takdirde ‘Beyaz Türk’’ olabileceğini zanneden, tepeye ulaşınca da aşağıda kalanlara ‘’fütücüler’ diye tekme sallayan Garo Paylan.
Ermeni olduğu için belki de bütün hayatı ötekileştirilmeyle, hep bir soru işaretiyle bakılmayla, kimliğinden dolayı yargılanmayla geçen Garo Paylan muktedirlerin dili ve tezleriyle konuşmaya başlayınca “Beyaz Türk” haline gelir mi dersiniz?
Garo Paylan da artık bir sarı muhalefettir. İktidar sahiplerinin diliyle konuşmaya başlayıp, onların çizdiği gerçekler üzerinde dans etmeye başladıysanız, kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın artık siz de bu rejimin bir parçası hatta önemli bir dişlisi haline gelmişsiniz demektir. Üstelik 15 Temmuz rejimine giden en önemli yalanlardan birisi olan Ceylanpınar’daki iki polisin şehit edilmesi olayını da bilerek, taammüden çarpıtıp karartma yapıyorsanız, Nedim Şener ya da Ahmet Hakan gibi bir hizmetkara dönüşmüşsünüz demektir.
Ceylanpınar olayını ağzına aldığına göre bu konunun detaylarını bilmiyor olamaz. Hiç bir şey bilmiyorsa o olayla ilgili davanın şimdiki iktidar tarafından nasıl kapatıldığından haberi vardır. Buna rağmen iktidarı aklayan tarzda konuşup olayı dolaylı da olsa cemaate yüklemesi de bir kötü niyet çalışmasıdır.
Cemaati nefret söylemiyle anınca, terör ithamında bulununca rejimin koruması altına gireceğini, tepeyi aşan Kürt gibi bir anda Beyaz Türk’e döneceğini düşünmesi komik olmayan bir fıkra gibi.
Paylan’a insanların inançlarının, aidiyetlerinin ya da etnik kimliklerinin tek başına suçlu olması için yeterli olamayacağı basit hukuk ilkesini hatırlatmak fayda eder mi bilemedim. Tıpkı Ermeni olmanın, Yahudi olmanın nefret söylemine maruz kalmak için bahane olmayacağı gibi hizmet hareketine sempati duymak da onları tahkir edici bir dille anmaya gerekçe olamaz.
Garo Paylan’a hatırlatmış olayım, ‘fütü fütü’ lafları tek başına rejimi mutlu etmeyebilir. Dağın tepesine çıkıp Türk olmak, rejimin güvenli bölgesinde seyahat etmek istiyorsa Etyen Mahçupyan’ı, Markar Aseyan’ı örnek alıp AKP’nin her yaptığını alkışlamalı ya da her yaptığına bir açıklama bulmalıdır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***