Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’de olsa seçimi garantilerdi!

Türkiye’de olsa seçimi garantilerdi!


YORUM | MAHMUT AKPINAR

Türkiye’nin bu hale gelmesinin en büyük sebebi popülizmdir desek yanlış olmaz. Yani siyasetçilerin iktidarda kalmak veya ömürlerini uzatmak için hayal satmaları, gerçeklik dışı vaatlerde bulunmaları. Bu nedenledir ki Demirel hükümetleri döneminde emeklilik yaşı 38’e kadar inmişti. Dolayısıyla Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi çöktü, hala toparlanamıyor. Demirel’in DYP’si 1991 seçimleri öncesi 3 anahtar (ev, araba ve işyeri anahtarı) vaadetti. Ama kötü ekonomi yönetimi nedeniyle, DYP iktidarı milletin elindeki anahtarları da almıştı. Popülist vaatlerle oy istemeye ve halkın tercihini satın almaya en çarpıcı örnek Cem Uzan’ın Genç Parti’si olsa gerektir. Tamamen boş vaatlerle ve seçim mitinglerinde köfte-ekmek dağıtarak 2002 seçimlerinde yeni kurulmuş bir partiyle, olmayan kadroyla %7.25 oy alarak köklü partileri kulvar dışında bırakmıştı. Bu durum AKP’nin tek başına iktidar olmasına neden oldu.  

Erdoğan iktidarda 20. yılını doldurdu, ülkeyi yüzyılın en yolsuz, en yasakçı, en yoksul durumuna getirdi. Ama hala yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla (3-Y) ile “yine biz mücadele ederiz” diye arlanmadan vaatte bulunuyor. Seçim çalışmalarına tekrar başladı. En büyük çalışması ve umudu halkın belirli kesimlerine kamu kaynaklarından seçim rüşvetleri dağıtmak. Kötü yönetimin çaresiz, savunmasız bıraktığı emeklilere, öğrencilere, fakirlere yeni vaatlerde bulunarak seçimi almayı planlıyor. Anketler bunun yine işe yarayabileceğini gösteriyor. Maalesef insanımız ülkenin geleceğini düşünmek yerine kendi küçük çıkarlarını önceliyor ve bir kısır döngünün içinde boğuşup duruyor. Günübirlik ve bireysel çıkarları öncelediği için uzun vadede hem ülke kaybediyor, hem kendisi. 

Peki İngiltere’de olan ne?

Boris Johnson populist ve hesapsız politikalar izlediği için kendi partisindeki arkadaşları tarafından istifaya zorlandı ve bir yönüyle devrildi. Dün de çiçeği burnunda 44 günlük başbakan Liz Truss istifa etmek zorunda kaldı. Truss, Türk halkının çok da hoşuna gidecek şeyler yaptığı için istifa etmek zorunda kaldı. 

Ne yaptı?

Mali dengeleri ve bütçe disiplinini dikkate almaksızın, yani ülkenin uzun vadede çekeceği sıkıntıları yok sayarak vergi indirimleri ve yardım paketleri ilan etti. Vatandaşın faturaları ödemekte zorlandığı böyle sıkıntılı bir dönemde yaptığı gayet mantıklı geliyor değil mi? Ama işte tam da bu sebeplerle, başta kendi partisindeki arkadaşları, muhalifler, aydınlar, gazeteciler Truss’a ciddi eleştiriler yönelttiler. Paund, TL’de yaşanan sert düşüşlerle kıyaslanamayacak kadar küçük oranda değer kaybetti, enflasyon biraz yükseldi, UK ekonomisine güven kısmen zedelendi. Halk dahil kimse seçim rüşvetlerine ve popülist uygulamalara itibar etmedi. Bütçede karşılığı olmayan ve ülkeyi uzun vadede zaafa düşürecek vaatlerde bulunduğu için önce maliye bakanını harcamak zorunda kaldı. Yetmedi 3 gün sonra kendisi de istifa etti. 

Eğer Truss bu politikaları Türkiye’de izlemiş olsaydı hem büyük alkış ve takdir alırdı, hem de seçimleri garantilerdi. Yardım paketleri nedeniyle halk tarafından müthiş sevilirdi. Halk, eleştirmek bir tarafa omzunda taşırdı ve kahraman ilan ederdi. Bu paraları nereden bulacağını, bütçe disiplinini bozup bozmayacağını asla sorgulamazdı. Ama İngiltere’de tam tersi oldu. Siyasetçiler, aydınlar ve halk popülist politikalarla UK’nin uzun erimli geleceğinin mahvedilmesine müsaade etmedi ve Truss’ı istifaya zorladılar. O da erdemli davrandı: “Ben daha 45 gün önce geldim, gitmem!” demedi. Önümüzdeki yıl seçimler var ve Muhafazakar Parti ciddi oy kaybetti. Önlerindeki bir yıl partinin yeniden toparlanması ve halka güven vermesi adına hayati önem taşıyor. Muhafazakarlar bu sürede toparlanmak ve seçmene ümit vermek istiyorlar. Ülkeyi duvara toslatacağı düşünülen biriyle seçime gitmek istemediler ve Truss’ı istifaya zorladılar. Aksi halde seçimleri kaybetmeleri mukadder görünüyordu.  

Truss hükümetinin yaptıklarının bin katı büyük çöküşler, felaketler, bütçe açıkları, kayıplar Türkiye’de yaşandı. Lakin bu sorgulamaların binde biri yaşanmadı. İşte burada demokrasi kültürü ve demokratik bilinç devreye giriyor. Popülist söylemlerin peşinden giden seçmenle, bilinçli seçmen arasındaki fark ortaya çıkıyor.

Türkiye’de siyasi liderler patates-soğan dağıtarak, milletin kafasına çay atarak, türlü siyasi rüşvetler vererek seçim kazanabiliyor. Erdoğan popülist siyasetle insanları ikna etme işini o kadar iyi yapıyor ki 301 madencinin öldüğü Soma’da bile ölümler sonrası para dağıtarak oylarını yükseltmeyi başardı. 2014 yılındaki HSYK seçimlerinde, maaşlarına 1000 TL zam yaparak hakimleri/savcıları dahi satın alabildi. Hukuku koruması, adalet dağıtması gereken yargıçlar bile bu kadar kolay ve ucuza satın alınabilirken, aç-perişan bırakılmış halkın popülist politikalara kanmasına ne diyebiliriz!

Bu karşılaştırma bize demokrasinin sandık ve seçimden ibaret olmadığını, bir bilinç, kültür meselesi olduğunu gösteriyor. Maalesef Türkiye’de demokratik bilinç yok, demokratik kültür oluşmasına müsaade edilmiyor. Bu konularda halka öncülük etmesi beklenen aydınlar, gazeteciler akademisyenler kolayca korkutulup satın alınabiliyor. Eğitim sistemimiz çoğulcu ve demokratik bir kültür oluşturmaya müsait değil. 21. Yüzyılda çocuklarımız hala anasınıfından itibaren Tek Adam güzellemeleriyle büyüyor. Her kesimde lider kültü var. İslamcılar, milliyetçiler, muhafazakarlar, Kemalistler, cemaatler.. kendilerince dokunulmaz, sorgulanmaz ilan ettikleri liderlerin peşinden gidiyor. Halkımız demokrasiyi, hukuku, ahlakı, millet iradesini kolayca lidere ve popülizme feda edebiliyor. 

Beton ve inşaattan başka medeniyet bilmeyen Çin, Türkiye, Rusya gibi ülkelerden gelen İnsanlar Avrupa ve İngiltere’de hayal kırıklığına uğruyor. “Bizim ülkede buradan çok daha iyi, gelişmiş, harika yollar, köprüler, binalar var!” diye kasılıyorlar. Batı’yı gelişmiş, yaşanır kılan, diktatörlerden kaçan mazlumlar, mülteciler için sığınak haline getiren şey binalar, yollar değil. Hukuka saygı, hesap verebilirlik, çoğulculuk ve demokratik kültür. Yani bizde olmayan şeyler… 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version