Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kurumsal din başlıklı yazıma gelen bir açıklama 

Kurumsal din başlıklı yazıma gelen bir açıklama 


YORUM | AHMET KURUCAN

(Gelecek Projeksiyonu Yazı Serisi 27)

Geçen hafta Gelecek Projeksiyonu yazı serisinde yeni bir sayfa açmıştım. O sayfada bir gencimizin bana dile getirdiği bir itirazdan ve kurumsal din demesinden hareketle önce dinin tanımını yapmış ve ardından o gencimizin anladığı anlamda -ki verdiği örnekler hep o alana işaret ediyordu- normatif alandaki emir, yasak, tavsiye ve değerlere değinmiş ve dine karşı itirazların hemen hepsinin günümüz dünyasında bu çerçevede geliştiği söylemiştim.

Yalnız kurumsal din adına açıklamaları bitirmedim. Ona bu yazıda devam etmeyi ve meselenin cemaat ve tarikatler başta olmak üzere farklı boyutları üzerinde durarak misallere geçecektim. Kendisini yıllardır yakından tanıdığım Amerika’da akademisyenlik yapan sosyolog bir arkadaşım bir itirazını ve bu itirazını temellendiren güzel bir açıklama gönderdi. Ben bu açıklamayı olduğu gibi sizlerin bilgisine sunacağım bugün. Bir sonraki yazımda da bitirmediğim dediğim kurumsal din adına yapmayı düşündüğüm açıklamaları kaleme alacağım.

Doğru sonuçlara ulaşabilmenin ilk adımının kavramların doğru bir şekilde kullanılması ve anlam çerçevelerinin dışına çıkılmaması olduğuna inanan bir insan olarak sözünü ettiğim açıklamanın buna hizmet ettiğinin altını çizmek isterim. İstifadeye medar olması temennisiyle…

“Merhabalar,

Ahmet Abi, yazınızdaki din tarifi sosyolojik değil İslami bir tarif. Halbuki bahsettiğiniz “organize din” meselesi ve keza bu gencin durumu sosyolojik alana giriyor daha çok. 

Sosyologlar arasında tıpkı İlahiyatçılar arasında olduğu gibi kabul görmüş bir din tarifi yok. Çünkü din kelimesinin içerisinde dünyadaki bütün dinleri kapsayacak bir ortak payda bulmak çok zor. Ama mesela Durkheim şöyle bir tarifte bulunmuş: “Din, kutsal şeylere yönelik inanç ve pratiklerin toplu (unified) bir sistemidir.” Bu tanımda sizin tanımınızdaki “İlahi” kelimesi yok, çünkü mesela Budizm başta olmak üzere bazı dinlerde yaratıcı kavramı yoktur. Dolayısıyla ‘Organize Din’ olarak Türkçe’ye çevrilen kavramdaki ‘religion’ kelimesinden yola çıkıp bu kavramı sadece İslam bakış açısıyla tanımlamak bence sorunlu. Çünkü yaptığınız tanımı İngilizce’ye religion olarak çevirmek mümkün değil. Durkheim’ın tanımındaki kutsal (sacred) kelimesi muhtemelen bütün dinlerde veya inanç sistemlerindeki en genel ortak payda olabilir. Çünkü kutsal ile profan (profane) arasında bir ayrım yapmadan metafizik alana kaymak çok mümkün gözükmüyor. 

“Spiritual but not religious” (Manevi/ruhani fakat dini değil) kavramı zaten örneğini verdiğiniz genç gibi kişilerin yakından takip ettiği ve 60-70 sene önce başlasa da son 15-20 senede daha da popülerleşen bir akım. 

Bu akımın kendini dindar olarak tarif etmeyen Müslümanlar arasında, yine kendisini dindar olarak tarif etmeyen Hıristiyan ve benzeri topluluklara göre daha hızla yayılması gayet mümkün. Çünkü İslam hayatın her alanına dair bir şeyler söylediği için, din bağlantısı az olan gençlerin hayatlarının her alanına müdahale eden veya belki öyle yorumlanan İslam’la aralarında mesafe bırakmak istemesi bana doğal bir süreç olarak geliyor. Dikkat edilirse içinde yine birçok kanun barındıran (613 tane) Museviliğin Amerika’daki takipçilerinin yaklaşık %80 ila 85’i, bizim medyada gördüğümüz siyah kıyafetli ve uzun saçlı Ortodoks Museviliğine bağlı değil. Ortodoks Museviliği de yine kendisine bağlı Musevilere karşı çok talepkar.”

Yazımı okuyup arkasından zaman ayırarak bana bu açıklamayı gönderen arkadaşıma çok teşekkür ediyorum.

Devam edecek.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version